39. DERS | KABE’YE ZİYARET VE HALİD BİN VELİD’İN MÜSLÜMAN OLUŞU

Değerli Müslümanlar:

 Allah için mücadele verenler çile ile yoğrulan hayatları zafer’e gebedir. Gecenin sabahı erişmesi gibi İslam uğruna verilen mücadelenin de sonunda zafer vardır. Bu zafer kimi zaman dünyada, kimi zaman ahirette ulaşılan güzel bir sonuçtur.

7 yıl önce İslam için terk ettikleri Mekke artık evlatlarını bekliyordu. Hicretin altıncı yılında teşebbüs edilen umre ziyareti Kureyş’in inadı sonucu hedefe ulaşamamış bir antlaşma ile son bulmuştu.

 İşte Hudeybiye’de yapılan bu antlaşma sonucu Zilkade ayı gelince Müslümanlar umre için hazırlık yapmaları için Allah Resulü s.a.v tarafımdan emir verildi.70 kurbanlık deve ve 100 süvari, 2.000 kişilik umre kafilesi kılıçları kınlarında, önlerinde Kusva adlı devesinde Allah Resulü ile beraber yola koymuşlardı.

 Muhacirlerin heyecanlı yüreklerine Ensar da ortak olarak lebbeyk nidalarıyla dağ taş inliyordu. Kureyş Müslümanların geldiğini duyunca antlaşma gereği dağlara çekildi.

 Dün öldürmek istedikleri, ashabına eziyet ettikleri, yaladıkları Muhammed s.a.v 7 yılda zaferle Mekke’ye geri dönüyordu. Kureyş dağlardan Kâbe'yi seyrediyordu.

Müslümanlar Kâbe’ye gelip tavafa başlayınca, gücünü göstermek adına Allah Resulü çalımlı ve hızlı adımlarla 3 sefer (rimel) tavaf yapmayı emretti.

Ertesi gün öğle vakti Bilal’in sesiyle ezanla tanışıyordu Kâbe ve Kureyş. Kılınan cemaatle namaz Kureyş’i hayran bırakıyor ve Müslümanların arasındaki kardeşlik Kureyş'in dilinde dolaşıyordu.

Müslümanlar antlaşma usulünce 3 gün Kâbe’de kaldılar. Bu süre içinde muhacirler akrabalarıyla özlem giderdi ve evlerini gezdiler.

Bu arada Hz. Abbas’ın eşi Ümmü’l Fadıl’ın 26 yaşındaki kız kardeşi olan Meymune’nin kalbi İslam’a ısınmış olması ile Hz. Abbas Allah Resulüne evlenmesi için baldızını teklif etti.

Allah Resulü Mekke ile bağları güçlendirme adına düğünü Mekke’de yapıp Kureyş’i de davet etmek istediyse de Süheyl Bin Amr Kureyş’in insanlarının İslam’dan daha fazla etkilenir korkusuyla kabul etmeyerek 3 gün doldu diyerek Allah Resulü s.a.v’ e antlaşmayı hatırlattı.

Müslümanların ziyareti Mekke ahalisinde çok büyük etki bıraktı.

Bunlardan biri de Uhud harbini Kureyş’e kazandıran güçlü komutan Halit Bin Velid ten başkası değildi. Gördüğü meziyetler ve İslam’ın yükselişi karşısında hak olan ancak böyle parlayabilir kanaatine vardı ve Müslüman olmaya karar verdi.Bu kararı da gizleme gereği duymadı.Aklı başında herkes anlamıştı ki Muhammed Allah’ın peygamberi idi ve o ne şair, ne de kahin idi.

 İkrime:

•  “Sen de mi atalarının dinini terk ediyorsun ey Halid oysa onlar senin babanın şerefini çiğneyen bir kitapla iman ediyorlar” dedi.

Halid:

•  “Bunlar ancak cahiliye eseri şeylerdir. Artık ben hakikati gördüm” dedi.

Ebu Süfyan:

• “Eğer bu dediklerine inanacak olsaydım Muhammed'den önce seni ben haklardım.”

Halid:

• “Evet gönülden İslam’ı kabul ettim.”

Ebu Süfyan Halid'in üzerine yürümek istediyse de iklime buna mani oldu.

İkrime:

•  “Dur Ebu Süfyan ben kendim bile bunu söylemekten korkuyorum ama bütün kureyş Muhammed'in dinine girmek üzere hangisine karşı duracaksın” dedi

Halid atına atladı ve Medine’ye doğru yola koyuldu ve Medine’ye varmak üzereyken Hendek harbinden sonra Habeşistan’a göçen Amr Bin As’a denk geldi.

Amr:

•  “Nereye gidiyorsun ey Halid?” dediğinde

Halid:

• “Müslüman olmaya”

Cevabını alınca onun da bunun için geldiğini söyleyince beraber Medine ye yöneldiler.

Medine ahalisi bu iki cengaverin geldiğini öğrenince niçin geldiklerini merak içinde Mescidi Nebevi’ye akın ettiler.

Bu iki isim halim ve selim bir hal ile Allah Resulünün huzuruna girdiler.

Halid:

•  “ Ya Resulallah bana İslam öğret” dedi

Kelime-i şahadet getirerek iman ettikten sonra “ya Resulallah bu kılıcı size vermek isterim zira onu İslam’a karşı mücadelede kullanmıştım”

 Allah Resulü artık o kılıcı hak uğrunda kullanmak üzere tekrar kendisine vererek ona Seyfullah lakabını taktı  ve o artık Allah’ın kılıcıydı.

 Sonraki zaman da Halid Suriye’nin fatihi. Amr’da Mısır’ın fatih olacaktı.

 İşte Müslümanların aleyhine gözüken antlaşmanın meyveleri böylelikle yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.