Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

PARA KAZANMAK İÇİN HER YOL MÜBAHMIDIR?

Değerli kardeşlerim:

Rabbimiz insanı nefsi ile var etmiş, nefsini de arzu ve isteklerle donatmıştır. Yaratılışın bir sonucu olarak ortaya çıkan bu ihtiyaçlar aslında insanın Rabbine olan itaatini ölçmek için var edilmiş birer imtihandan başka bir şey olmadığını da kerim kitabımız ortaya koyarak şöyle beyan etmektedir:

 وَاُحْضِرَتِ الْاَنْفُسُ الشُّحَّؕ

“Nefisler menfaatlerine düşkün yaratılmıştır.” [1]

Nefsin menfaatlere düşkün olmasından kastın ne olduğuna baktığımızda bunun içine dünyada olan her şeyin girdiğini görürüz. Bunların en başında da insanin asli ihtiyaçları olan yeme, içme, eğlenme ve şehveti gelmektedir.

İnsanin yaratılışı itibari ile ihtiyaçlı olarak yaratıldığı bu isteklerinde kendisine helal ve haram olmak üzere iki seçenek sunulmuştur.

Allah Resulü s.a.v : “Helâl bellidir; haram bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve onurunu korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere bulaşırsa, harama düşmüş olur...” [2] buyurarak insanın iki seçeneği olduğunu ve doğru olanın helal olanı tercih etmek olduğunu ortaya koymaktadır.

Hal böyle iken insanın nefsi onu azdırmakta ve şeytanın vesveseleri de onu yoldan çıkarmaktadır. Bunun doğal bir sonucu olarak da insan helal olanı almak yerine haram olana meyletmektedir.

Ancak bizler Müslümanız ve bizlerin inancında Rabbimizin şu beyanı esastır:

وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِهٖ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ 

“Her kim nefsinin hırsından, mala olan düşkünlüğünden kendini kurtarırsa, işte felaha, kurtuluşa, mutluluğa erenler onlar olacaktır.” [3]

Bunun yolu ise Allah Resulünün üzerinde hassasiyetle durduğu şu anlayıştan geçer:

“Kim helal lokma yer ve Sünnet çerçevesinde amel eder, insanlar da onun kötülüklerinden emin olurlarsa o kişi cennete girer.” [4]

Ancak ne hikmetse bizler helal lokma ile yetinmeyi, sünnete uymayı, Rabbimizin hoşuna gidecek amelleri yapmayı kendimize yol olarak seçmek yerine nefsimize köle olmuş ve şeytana tapar olmuşuz.

Müslüman adları taşıyoruz, kimliğimizi de Müslüman olarak tanımlıyoruz ama yaşantımız İslam ile örtüşmeyen ameller ile dolu. Bunun bir tezahürü olarak da bugün hiçbir işimiz düzgün gitmiyor.

Bu meyanda bizler her şeyi maddi boyutta düşünüyoruz ancak yolunda gitmeyen işlerimizin başında kulluk vazifemizin gereği olan inanç değerlerimiz olduğunu çoğumuz görmezden geliyoruz.

Aslına bakarsak inanç değerlerimiz ile maddi ihtiyaçlarımızın elde edilmesi arasında sıkı bir bağ olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Bugün Rabbimizin hoşlanmayacağı birçok ameli yapmamızın en başlıca sebeplerinden biri rızık endişesi olduğunu ve bunun sonucunda yapılan yanlışların bizim inanç değerlerimizi akâmete uğrattığını çok açık şekilde ortada durmaktadır.

Hâlbuki insanın bu endişelerinin yersiz olduğunu Allah Resulü s.a.v çok veciz şekilde şöyle ortaya koyuyor:

“Ey insanlar! Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan arayın. Hiç kimse (Allah’ın kendisine takdir ettiği) rızkı -geç de olsa- elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan (hakkıyla) sakının ve rızkınızı güzel yoldan arayın. Helâl olanı alın, haram olanı bırakın!” [5]

Helal olanı almak, haram olanı bırakmak bugün bizim için ne kadar da zor değil mi?

Bu yolda verdiğimiz tavizler, yaptığımız maskaralıklar ne kadar da aşağılayıcı değil mi?

Bizler inancımız ve değerlerimizden o kadar uzaklaştık ki, rızkı kimin verdiğini aklımızdan çıkararak rızka muhtaç olanları rızkımıza sebep kıldık. Oysa bizler önceden Rabbimizin şu beyanına göre yaşardık:

 

اَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَؕ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعٖيشَتَهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضاً سُخْرِياًّؕ وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ

 “Senin Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Halbuki bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında taksim eden, bir kısmının diğer kısmını çalıştırması için, kimini kimine üstün kılan biziz. Senin Rabbinin rahmeti ise, onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır.” [6]

Ama bizler Rahmeti kuşanmak, cenneti kazanmaktan o kadar uzaklaştık ki, Rabbimizin kitabını bile pazarlık edecek, hatta satacak noktaya geldik. Ancak unuttuğumuz şey;

وَلَا تَشْتَرُوا بِاٰيَاتٖي ثَمَناً قَلٖيلاًؗ

 “Benim ayetlerimi az bir fiyatla, yani dünya menfaati karşılığında satmayın.” [7] hükmüdür.

Satışa o kadar alıştık ki, satmadığımız değerimiz, ihanet etmediğimiz inancımız kalmadı.

Peki! Ama bu hayatın sonunda varacağımız yer neresi?

Beyler ölüm var ölüm!

Bak niceleri geldi geçti de bu dünyadan bir delikli çorap dahi getiremedi!

Peki! Senin sonun onlardan farklı mı olacak?

Müslüman kardeşlerini sattın! Aile değerlerini sattın! Atalarının çağlara ışık saçan değerlerini sattın ve satmadık hiçbir şey bırakmadın!

Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu Ne olduysa hep bize azar, azar oldu diyor ya şair! Artık azı çoğu kalmadı. Geçmiş bizde bir tatlı anı oldu. Değerlerimiz tarumar oldu.

Böyle deyince bazılarımız bırakın bu eskiden şöyle idi ayaklarını diyorlar! Eskiden değerlerimiz vardı. Öyle ki, yaşayana yaşamayan saygı gösterirdi. Şimdi ne dini değerlere saygı kaldı, ne de toplumun değerlerine sahip çıkan kaldı.

Ramazanda oruç tutan Müslüman’a saygı göstermek adına açıkta yemek yemeyen gayri müslümlerin yaşadığı zamanlardan, Müslüman olduğu halde oruç tutanlara saygı göstermeyen bir zamana ulaştık.

Eski edebiyatı yapmayı sevmiyorum ama bir düşünün! Eskiden değerleriz vardı. Ramazan geldi mi lokantalar kapanır, içki satılmaz, sokakta gezenler üstüne başına dikkat eder ve oruç tutanlara saygı duyulurdu. Komşuluk hakları gözetilir, mahallenin çocukları kendi çocuklarından ayırılmazdı.

Şimdi ise Ramazan geldi mi içki satanlar daha hevesli çalışıyor, içenler daha çok içiyor, kahvelerin ve lokantaların kapısını kilit vurmayı bırakın alenen camlarında reklamları ile servis yapıyor sonrada ölünce utanmadan caminin önüne geliyorlar!

Hâlbuki Allah  ve Resulü içki üzerinden haram olanlara vurgu yaparak bu yolu izleyenlere şöyle lanet ediyor:

 “Resûlullah içki konusunda şu on sınıf kimseye lanet etti: (İçki yapmak için) meyveyi sıkan ve sıktıran, içkiyi içen, taşıyan, taşıtan, dağıtan, satan, parasını yiyen, satın alan ve aldıran...” [8]

Bunların böyle olmasında sebep ne diye baktığımızda kazanmak, daha fazla kazanmak ve lüks bir hayat sürerek zevklenmek olduğunu görüyoruz.

Maalesef durumumuz şairinde dediği gibi:

“Bir elde kadeh, bir elde kuran; bir helaldir işimiz, bir haram.

Şu yarım yamalak dünyada ne tam kâfiriz, ne de Müslüman!”

Ancak bizler gerçekten Müslüman isek bizim için ancak helal olan vardır.

Bizler Allah Resulün şu duası ile Rabbimizden istekte bulunuyoruz:

 “Allahım! Bana helal rızıklarından nasip ederek haramlarından koru! Lütfunla beni senden başkasına muhtaç etme.” [9]

Rabbim bizleri rızık korkusu ile Allah’a isyan edenlerden olmaktan muhafaza eylesin!

Rabbim bizlere helal ve temiz olanlardan kazanmayı, yolunda harcamayı, kardeşlerini hatırlamayı nasip eylesin!

Rabbim iman ile yaşamayı, kuran ile yönetilmeyi, adalet ile hükmedebilmeyi, samimi bir Müslüman olarak kendine dönebilmeyi hepimize nasip eylesin!

 


[1] Nisa,128

[2] Müslim, Müsâkât, 107

[3] Haşr,9

[4] Tirmizî, Sıfatü’l-kıyâme, 60

[5][5] İbn Mâce, Ticâret, 2

[6][6] Zuhruf, 32

[7] Bakara,41

[8][8] Tirmizî, Büyû’, 59

[9] Tirmizî, Deavât, 110

Dosyalar

PARA KAZANMAK İÇİN HER YOL MÜBAHMIDIR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş