Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

İNSAN OLMANIN ONURUNU KORUMAK

Değerli Müminler:

İnsan su misalidir; Bir gün yükseklerden süzülür, bir gün ovalarda durulur ve her geçtiği diyardan bir şeyler öğrenir. Ancak insan olmayı beceremeyen Rabbimizin ifadesiyle hayvandan daha aşağı olmuş mahlûklara dönüşür. Böyle olan kul ise her geçtiği yeri dağıtır, her değdiğini kurutur. Böylesine kimliğini unutmuş olanların neye inandıklarının çok da önemi de yoktur. Mesele inancının yanında insan olma onurunu da taşımaktır.

İnsan ise yüce Allah'ın var ettiği ve akıl ile şereflendirip halife kıldığı bir varlıktır.

Rabbimiz insanı tarif ederken kulları arasında bir görev dağılımı yaptığını ve bunun bir imtihan vesilesi olduğunu şöyle ifade ediyor:

وَهُوَ الَّذٖي جَعَلَكُمْ خَلَٓائِفَ الْاَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَبْلُوَكُمْ فٖي مَٓا اٰتٰيكُمْؕ اِنَّ رَبَّكَ سَرٖيعُ الْعِقَابِؗ وَاِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحٖيمٌ

Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, verdiği nimetlerle sizi imtihan etmek için bir kısmınıza diğerlerinden üstün dereceler veren O'dur. [1]

Hayatın bir imtihan olduğunu iman etmiş her mümin bilir ki, geçici bu hayatta şunlarla imtihan olacağız:

 وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِؕ وَبَشِّرِ الصَّابِرٖينَۙ اَلَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُصٖيبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَؕ

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde doğrusu biz Allah'a aidiz ve kuşkusuz O'na döneceğiz" derler. [2]

Asıl meselede işte tamda burada ortaya çıkıyor; Canı vereninde, alanında Allah olduğunu bilmek ve teslim olmak!

Tabii ki sebepleri halk eden Rabbimiz olsa da, başımıza gelen musibetlerin sebebi kendi ellerimizle yaptığımız işlerdir.

Şu hususta utulmaması gerekir ki, kul kendi elleri ile yaptığı her işin yaratıcısı yine Allah’tır. Bu durumda kulun göz ardı etmemesi gereken bir noktadır.

Bir gerçek daha vardır ki, yaşadığımız olaylardan ders çıkarması gereken kullar olarak Rabbimizin bizim için örnek olarak ortaya koyduğu geçmiş ümmetlerin örneklerini iyi okuyup, ders almamız gerekir.

Rabbimizin bize örnek olarak sunduğu kıssalarda ki birçok ümmet, zulümleri sebebi ile helak olmuştur. Onun için bizler kulluk vazifesini yerine getirirken asla dokunulmaz olan insan haklarını çiğnemeyeceğiz.

Peki! İnsanların dokunulmaz hakları nelerdir?

İnsanlar doğdukları andan itibaren canı, malı, ırzı, nesli ve aklı koruma altına alınmıştır.

 İslam bu hakları koruma altına almış ve bu hususlarda söylenecek her söz, yapılacak her fiilin kişiye sorumluluk yükleyeceğini ortaya koymuştur.

Fakat yaşadığımız çağda garip bir şekilde İslam'ın emri olan bu hakları koruma altına almak için çaba sarf eden Müslümanların karşısına yine Müslüman'ım diyen kimselerin çıkarak şöyle dediklerini duyuyoruz:

" Efendim sizler onların haklarının korunması gerektiğini söylüyorsunuz ama siz bilmezsin bunlar var ya bunlar ne zındıklar bir bilseniz"

Allah'ın kitabında olmayan, Resulünün sünnetinde bulunmayan hususları nefisleri istedi diye yapanların Allah'ın şu uyarısını iyi okuması gerekir:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَوْمٌ مِنْ قَوْمٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُونُوا خَيْراً مِنْهُمْ وَلَا نِسَٓاءٌ مِنْ نِسَٓاءٍ عَسٰٓى اَنْ يَكُنَّ خَيْراً مِنْهُنَّۚ وَلَا تَلْمِزُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْاَلْقَابِؕ بِئْسَ الِاسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْاٖيمَانِۚ وَمَنْ لَمْ يَتُبْ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ

Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın! Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın! Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır. Kim de tövbe etmezse işte onlar zalimlerin ta kendileridir.  [3]

Allah'ın verdiği canın mukaddes olduğunu bildiği halde kendi düşüncesini paylaşmayan bir topluluğun başına gelen bir musibete sevinmek ne Müslüman'a yakışır, ne de insanlık onuru ile bağdaşır.

Müslüman'ım diyerek insanların başına gelen musibeti sevinçle karşılayanları gördükçe bir Müslüman olarak bizler utanç duyuyoruz.

Kardeşler!

Kimse sizin gibi inanmak zorunda değil ama herkes insan olmak zorundadır.

Şu bilinmeli ki, felaketleri bile çıkarları için kullanmak hayvandan daha aşağı bir varlık için ancak mümkün olabilir.

Şimdi soralım sözde Müslüman’ım diyenlere!

Bir deprem felaketinde veya sel felaketinde, bizim düşüncemizde olmayan veya gayri Müslim olan bir kimsenin o enkazlardan canlı çıksın diye dua eden olmak yanlış mı?

O ufacık bedenlerin enkazlardan canlı çıktığında gözleri yaşarmayan bir kimsenin insanlığı nerede?

Yaşanan her felakette gördük ki, mayasında İslam olan bu toprağın insanları her can için Rabbine dua ediyor.

Ancak görüyoruz ki, insanlıktan nasibini almamış bir başka grupta Allah’ın yardımı karşısında Rabbine şükür için tekbir getirenlerden rahatsızlık duyuyor.

Ne yani Allah büyük demek suç mu, onu canlı tutana teşekkür etmek yanlış mı?

Yanlışı kim yaparsa yapsın sonuç aynıdır. Bu ülkenin batısında Yunanı denize döken Hasan Tahsin de bizim dedemizdir, doğusunda Fransız’a kurşun sıkan Sütçü imam'da bizim dedemizdir.

Kendi görüşlerini din haline getirip, başkalarına yaşama hakkı tanımayanlara aynı şu örnekte olduğu gibi bir hatırlatma bulunmak istiyorum;

Gerçekten Müslüman iseniz her canın dokunulmaz ve değerli olduğunu bilirisiniz; Hz. Ömer'in hilafeti zamanında yaşlı ve kör olan fakir bir Yahudi’ye beytül maldan maaş bağlaması her yaratılan canın değerli olduğunun göstergelerinden biridir.

Nitekim İslam tarihine baktığımız zaman bunun birçok örneğini görürüz.

Artık birbirimize saygı duymayı öğrenmek zorundayız. Bizi bölmek isteyenlerin ekmeklerine yağ sürmekten vazgeçmeliyiz. Unutmayalım ki, Biz birlikte güçlüyüz.

Rabbimizin vahyi de bize bunu öğütlemektedir:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ كُنْتُمْ اَعْدَٓاءً فَاَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَاَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهٖٓ اِخْوَاناًۚ وَكُنْتُمْ عَلٰى شَفَا حُفْرَةٍ مِنَ النَّارِ فَاَنْقَذَكُمْ مِنْهَاؕ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani siz birbirinize düşman idiniz de Allah gönüllerinizi birleştirdi ve O’nun nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi Allah kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle açıklıyor ki doğru yolu bulasınız. [4]

Değerli dostlar! Rabbimiz kullarına kendine inanma konusunda bile serbest bırakmışken, bizlerin karşımızdaki insanlara baskı yapmamız İslam'a zarar vermekten başka bir işe yaramayacağını artık anlamak zorundayız.

Rabbim yaratılanı yaratandan ötürü sevecek imanı bizlere nasip eylesin!

Rabbim birliğimizi ve dirliğimizi daim eylesin!

 

 


[1] Enam 165

[2] Bakara 155-156

[3] Hucurat 11

[4] Âl-i İmrân 103

Dosyalar

insan olmanin onurunu korumak
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş