Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

YAĞMURDAN KAÇARKEN DOLUYA TUTULMAK

Değerli kardeşlerim:

İnsanoğlu var edilmesindeki hikmetleri anlamaya çalıştığı hayat serüveninde çokça gitgeller yaşar. Doğru nedir, yanlış ne diye tetkik etme çabası içerisinde gerçekle hayal arasında kaybolup giderken bu çaba içerisinde insan doğru zannı ile kulağına çalınan sözlerin cazibesine kapılarak kuzu postuna bürünmüş kurtlara yem olur.

Bugün yaşadığımız adaletsizlikler, hak ihlalleri, sınıf farklılıkları, ihtiyaçların giderilmesindeki dengesizlikler gibi bizi rahatsız eden birçok hususun bir sonucu olarak adaletin ve dengenin yegâne sağlayıcısı olan İslam dini ile onun öğretilerini ortaya koyan âlimler ve İslam’ı baz alan idarecilerin yaptıkları karşılaştırıldığı zaman ortaya konulan sonucun toplumda çokça tartışma ortamı doğurduğu hepimizin malumu olan bir gerçektir.

Bunun bir sonucu olarak da toplumumuzda türeyen ve yapılan yanlışları dile getiriyormuş gibi yaparak toplumu başka bir yanlışa kaydıran çevrelerin türediği gerçeğini de ortaya koymak gerekli olmuştur.

Bilmeden, anlamadan, doğru kaynağa ulaşmadan yapılan yorum ve ameller kişinin cennet beklentisi içerisinde cehenneme bilet almasına sebep olmaktadır.

Bu durum bir futbol karşılaşmasında kale çizgisine düşen topun gol olduğu zannı ile sevinen taraftarların var odasından gelen görüntüler ile topun tam çizgiyi geçmediğinin anlaşılması ile yaşadığı şok gibidir.

Bu tür hileli çalışmalara imza atanlar toplumun rahatsız olduğu dini ve siyasi durumları lehlerine çevirmek adına İslam’ın hükümlerini kullanarak sanki doğru söylüyorlarmış gibi yaparak doğruya en yakın yanlış ile toplumları aldattıklarına net şekilde şahit olmaktayız.

Peki bize düşen görev nedir? Bu gibi hileleri ortaya çıkarıp tedbir almak için ne yapmak gerekir?

Kişilerin dış görünüşlerine bakmaksızın söylem ve eylemlerini Kuran-ı kerim ve sünnete tevdi ederek değerlendirmek ilk başta gelmesi gereken kıstastır. Eğer bir kimse dinde olmayan yeni hükümler inşa ediyorsa, kul hakkına yol arıyorsa, faizi çeşitlendirerek cevaz veriyorsa, hırsızı kovlayıp, şer olan bir şeyi ehven-i şer kılıfı altında normalleştiriyorsa ondan uzak durmak her Müslüman’ın üzerine farz olan bir hükümdür.

Ancak ne hazindir k bu gerçek ortadayken, insanların kendilerine olan rağbetini kullanarak çıkarlarını elde etmek isteyenler kendilerine göre namaz icat ediyorlar, istediklerini Müslüman istemediklerini kâfir ilan ediyorlar ama kimsede çıkıp onlara siz ne yapıyorsunuz demiyor. Hâlbuki İslam tamamlanmış ve hükümler ortaya konulmuştur. Bu saatten sonra dinin güncellenmesi değil kafaların güncellenmesi gerekir. Nitekim Rabbimizin şu beyanı tamda bunu ortaya koymaktadır:

اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دٖينَكُمْ وَاَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتٖي وَرَضٖيتُ لَكُمُ الْاِسْلَامَ دٖيناًؕ 

“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i seçtim.” [1]

Rabbimizin beyanı açıkken adam çıkıyor diyor ki, bana rüyamda şöyle bir namazın varlığından haber verilerek ilhamda bulunuldu. Bu namazı benle beraber kılana şöyle mükâfatlar var diyor ama kimsede çıkıp kendisine bu ayeti hatırlatmıyor!

Bazen öyleleri çıkıyor ki, Siyonist yapının hahamlarının kendilerine yapamadığı hizmeti bu beyler yapıyor. Efendim! İşgalcilerin iyileri de varmış onlara da yardım edilmesi gerekirmiş!

Bu ve benzeri söylemleri ortaya koyanlar acaba karşıdaki herkesi takipçileri gibi mi zannediyor?

Oysa Allah’ın kitabını okuyanlar bu gibiler için yazanları çok iyi bilir ve ona göre karar alırlar:

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ تَوَلَّوْا قَوْماً غَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْؕ مَا هُمْ مِنْكُمْ وَلَا مِنْهُمْۙ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 

“Allah’ın gazabına uğramış bir toplulukla iş birliği yapanları görüyorsun değil mi? Bunlar ne sizdendir ne onlardan. Bile bile yalan yere yemin de ederler.”

Ayet-i kerime nasılda günümüze ışık tutuyor değil mi? Unutmayın ey imanları altına ve gümüşe endeksli beyler bak sizi ne bekliyor:

اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَدٖيداًؕ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 

“Allah onlara çetin bir azap hazırlamıştır. Onların yapmakta oldukları gerçekten ne kötüdür!”

Onların insanları kandırabilmek için her yola başvurabileceği gerçeğini de Rabbimiz şöyle ortaya koyuyor:

اِتَّخَذُٓوا اَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهٖينٌ 

“Onlar yeminlerini kalkan yapıp (insanları) Allah yolundan saptırdılar. Bu sebeple onlara küçük düşürücü bir azap vardır.”

Bu gibileri takip edipte doğruluğu ve hakkı takipçilerinin çokluğuna bağlayanlara Rabbimiz seslenerek;

لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَٓا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًؕ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ 

“Malları da evlâtları da Allah katında kendilerine hiçbir yarar sağlamayacak. Onlar cehennemliktir; orada ebedî olarak kalacaklar.”

يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَمٖيعاً فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ عَلٰى شَيْءٍؕ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ 

“O gün Allah onların hepsini diriltecek; (dünyada) size yemin ettikleri gibi -işe yarar bir şey yaptıklarını sanarak- O’na da yemin edecekler. Bilin ki onlar yalancıların ta kendileridir.”

اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَاَنْسٰيهُمْ ذِ كْرَ اللّٰهِؕ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِؕ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ 

“Şeytan onları hâkimiyeti altına alıp kendilerine Allah’ı anmayı unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdır. İyi bilin ki kaybedecek olanlar da şeytanın yandaşlarıdır!” [2]

Bizler şeytanın yandaşı olmayan, hakka tapan milletin istiklalinden bahseden nice âlimler tanıdık. Allah için canından geçen ama hakkı söylemekten kaçınmayan adamlar tanıdık ama onlara sahip çıkamadık. Bunun sonucu da Allah Resulü s.a.v ‘ in ifade ettiği şu hadisenin yaşanmasına sebep oldu:

"Şüphesiz ki Allah-u Teâlâ ilmi insanlardan çekip alıvermez. Lâkin ilmi, âlimleri almakla kaldırır. Nihayet hiçbir âlim bırakmadığı vakit, insanlar bir takım kara cahilleri baş edinirler. Onlara sual sorulur. İlimsiz fetvâ verirler. Bu suretle hem kendileri saparlar, hem de başkalarını saptırırlar." [3]

Şimdi bir takım ilmi çok ama kara cahil olma çabası içinde olan bazıları kendilerine göre haramlar ve helaller tahsis ediyorlar. Sözde Müslümanlar da hiç sorgulama gereği duymadan olduğu gibi alıp onu din zannediyor. Oysa Allah kitabında kıstası ortaya koyarak bize ona uymayı emir etmektedir:

 

 

 

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَٓا اَحَلَّ اللّٰهُ لَكُمْ وَلَا تَعْتَدُواؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدٖينَ

 “Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve güzel şeyleri haram saymayın, sınırı da aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez.” [4]

Hâlbuki hak çerçevesinden bakanlar görmektedir ki, sınırı aşanlar öyle pervasız hareket etmekte ki, istediklerini yüceltip, istemediklerini yerin dibine sokarken cennet ve cehennemide uhdelerinde olduğu zannına kapılmaktadırlar. Bu noktada öylesine ileri gitmektedirler ki, yalan, iftira, ihanet ve kavga hususunda kâfire göstermedikleri tepkiyi Müslüman’a göstermektedirler.

Böyle bir durumda da insanın aklına ister istemez Allah Resulünün şu beyanı gelmektedir:

“Dört huy vardır ki bunlar kimde bulunursa o kişi tam münâfık olur. Kimde de bu huylardan biri bulunursa, onu terkedinceye kadar o kişide münâfıklıktan bir sıfat bulunmuş olur: Kendisine bir şey emânet edildiği zaman ona ihânet eder. Konuştuğunda yalan söyler. Söz verince sözünden döner. Düşmanlıkta haddi aşar, haksızlık yapar” [5]

Bu ve benzeri halleri üzerinde taşıyan âlim kisvesindeki kişilere karşı Allah Resulü o kadar katı ve keskin bir hüküm vermiş ki, bu hüküm uygulanacak olsa acaba kaç kişi bu hükümden kurtulur diye insan kendine sormadan edemiyor:

“Ahir zamanda yaşları küçük, akılları kıt bir grup insanlar veya birtakım gençler ortaya çıkacak. Yaratılanların en hayırlısının (Hz. Peygamber) sözünden söylerler ve Kur’an okurlar, ama onlar okun yaydan çıkıp fırladığı gibi dinden çıkarlar.  Çünkü onların imanları gırtlaklarından öteye geçmez. Onlara nerede rastlarsanız onları öldürün. Kuşkusuz, onları öldürmek, kıyamet günü, öldürenler için bir mükâfattır.” [6]

Rabbim olaylara hak çerçevesinden bakabilmeyi, kuran ve sünnet ışığında bir hayat sürebilmeyi hepimize nasip eylesin!

Rabbim kişilerin dış görünüşlerine aldanıp da Allah’ın hoşlanmayacağı işleri yapmaktan bizleri muhafaza eylesin!

 

 

 


[1] Maide 3

[2] Mücadele 14 - 19

[3] Müslim 2673

[4] Maide 87

[5] Buhârî, Îmân 24, Mezâlim 17, Cizye 17; Müslim, îmân 106. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 15; Tirmizî, Îmân 14; Nesâî, Îmân 20

[6] Buharî, Menakıb, 25; Benzer rivayet Ebu Davud, Sünnet, 31

Dosyalar

YAĞMURDAN KAÇARKEN DOLUYA TUTULMAK
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş