ZALİMLER NASIL HELAK OLUR?
Değerli Müslümanlar:
Bizler fani dünyanın ölümlü insanları olarak hayat denilen sermayemizi hunharca harcarken ölmeyecekmiş gibi dünyalıkları elde etmek adına her türlü zalimliği göze alarak Rabbine savaş açmış bir zümrenin içinde Allah’a iman etmiş kimseleriz elhamdulillah!
Bu öylesine büyük bir şeref ve onurdur ki, bütün dünyanın imkânları bir araya getirilse bu şerefi satın alamaz. Ancak sorulması gereken can alıcı soru şu;
Biz gerçekten o imanı üzerimizde taşıyor muyuz?
Çünkü iman demek aksiyon demektir, hareket demektir, fedakârlık demektir! Peki ama bizim bu noktadaki amellerimiz nerede?
Bizler öylesine hantallaşmış ve gerçek imandan uzaklaşmışız ki, olan her şeyin sorumluluğunu Allah c.c’ ne yıkarak üzerimizdeki sorumluluktan kurtaracağımızı zannediyoruz. Bunu yaparken de Rabbimizin bize hep dünyalıkları bahşetmesini ve hiçbir musibet de vermemesini bekliyoruz. Oysa Rabbimiz dünya hayatının ne olduğuna dair açık ifadelerle bizi uyarıyor:
يَـٰٓأَيُّهَا ٱلنَّاسُ إِنَّ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقٌّۭ ۖ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ ٱلْحَيَوٰةُ ٱلدُّنْيَا ۖ وَلَا يَغُرَّنَّكُم بِٱللَّهِ ٱلْغَرُورُ
“Ey insanlar! Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir; dünya hayatı sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın.”
إِنَّ ٱلشَّيْطَـٰنَ لَكُمْ عَدُوٌّۭ فَٱتَّخِذُوهُ عَدُوًّا ۚ إِنَّمَا يَدْعُوا۟ حِزْبَهُۥ لِيَكُونُوا۟ مِنْ أَصْحَـٰبِ ٱلسَّعِيرِ
“Şeytan şüphesiz sizin düşmanınızdır; siz de onu düşman tutun; o, kendi taraftarlarını, çılgın alevli cehennem bir parçası olmaya çağırır.”
ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ لَهُمْ عَذَابٌۭ شَدِيدٌۭ ۖ وَٱلَّذِينَ ءَامَنُوا۟ وَعَمِلُوا۟ ٱلصَّـٰلِحَـٰتِ لَهُم مَّغْفِرَةٌۭ وَأَجْرٌۭ كَبِيرٌ
“O Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenler için, çok şiddetli bir azap vardır. İman edip, doğru dürüst işler yapanlara ise, bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.”
أَفَمَن زُيِّنَ لَهُۥ سُوٓءُ عَمَلِهِۦ فَرَءَاهُ حَسَنًۭا ۖ فَإِنَّ ٱللَّهَ يُضِلُّ مَن يَشَآءُ وَيَهْدِى مَن يَشَآءُ ۖ فَلَا تَذْهَبْ نَفْسُكَ عَلَيْهِمْ حَسَرَٰتٍ ۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِمَا يَصْنَعُونَ
“Kötü işi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören kimse, kötülüğü hiç işlemeyene benzer mi? Şüphesiz Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Artık onlara üzülerek kendini harap etme; Allah onların yaptıklarını şüphesiz bilir.” [1]
Ancak ne hazindir ki, günümüzün sözde Müslümanları iyi ile kötüyü öylesine karıştırmış durumdaki zalimi kardeş gibi severken mazluma el kaldırmayı bir marifet saymaktadır.
Bugün İslam âlemi içinde Filistin ve Doğu Türkistan gibi iki gerçek varken bizim İslam ülkesi diye ifade ettiğimiz zümreler oradaki direnişi ve direnişe destek verenleri düşmana satma yarışını girdiğine üzülerek şahit oluyoruz.
Efendim! Sen bilmiyorsun onlar şu mezhepten veya şu mezhep de olanlarla beraber hareket ediyorlar. Yine siz bilmezsiniz onlar danışıklı dövüş yapıyorlar!
Be bre sahtekâr sen müttefik tuttuğun Amerika’ya kucak açarken, Siyonist İsrail ile ticaret yaparken, radar üstleri ile istihbarat sağlarken ey İslam ülkelerinin idarecileri ve sözde âlimleri bunu hangi kitaba ve hangi fetvaya veya hangi mezhebe göre yapıyorsunuz?
Daha net bir ifade ile soralım siz numaradan da olsa bir sefer bile İsrail’e karşı hiç harekete geçtiniz mi?
Bu noktada aklımıza Saddam Hüseyin’in şu ifadesi geliyor:
"Ben İsrail'e 39 tane füze attım içinizde adam olan varsa 40. füzeyi atsın!"
O günden bugüne o İslam orduları diye reklam yapanlar acaba 40. füzeyi ateşleyebildiler mi?
Bunu yapamayanların kalkıp da İslam dünyasında mezhep kavgası çıkarmak yolu ile yaptıklarını gizlemeye çalışmalarını anlıyorum da, anlayamadığım şey bunca Müslüman bunu nasıl yiyor bunu kavrayamıyorum.
Biz kimsenin itikadında ki yanlışlığı kabul ediyor değiliz ama Yahudi ile iş tutup da ehli kıbleyi tekfir edenlerin yaptıklarının da İslam akidesi ile alakası olmayacağını bilecek kadar da hidayet sahibiyiz elhamdulillah!
Şimdi söyleyin Müslüman elbisesi giymiş Ey sahtekâr Yahudi uşakları şu ayet niçin inmiş:
“Rumlar yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Fakat onlar bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip gelecekler. Eninde sonunda Allah’ın dediği olur. O gün müminler Allah’ın yardımı sebebiyle sevinecekler. O dilediğini muzaffer kılar. O çok güçlüdür, engin merhamet sahibidir.” [2]
Bu ayet ehli kitaptan olup vahye muhatap olan Hıristiyan inancına sahip olan Roma imparatorluğunun putperest Sasani devletine yenilmesi sebebi ile putperest olan Mekke müşriklerince Müslümanların alaya alınması sebebi ile üzülen Allah Resulü ve ashabın üzüntüsünü müjdeye çevirmek için indirildiğini acaba bizim çokbilmiş İsrail sevicisi efendiler bilmiyorlar mı?
Biz ne zaman Siyonist yapının Nil ile Fırat arasındaki toprakları işgal etmeden durmayacağını, bunu yapmak içinde her yolu mubah göreceğini acaba ne zaman akıl edeceğiz.
Bu akıl etmeyi ifade ederken Avrupa fonları ile beslenenleri, Yahudi kuruluşları ile flört edenleri kast etmediğimi de ifade etmem gerekir.
Zira bu düşmanı yok etmek istiyorsak ayrılıkları bir kenara bırakıp ortak paydada buluşmak zorundayız. Aksi taktir de bugün Gazze’de olan durum yarın bizim başımıza da gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Tarih bu gibi tartışmaların gölgesinde yok olan İslam devletlerinin ve milletlerinin örnekleri ile doludur. Bize düşen doğru bilgi ve tarihin tecrübesi ışığında pozisyon almaktır. Bu noktada Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanı çok dikkat çekicidir:
“Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, dili âlim olan münâfıktır.” [3]
Bizler bu zilletten kurtulmak istiyorsak dilleri ile ümmeti zehirleyenlerden uzak durarak tarihte Müslümanların zalimlerin elinden nasıl kurtulduğuna dair örneklere bakmamız icap eder. Bizim açımızdan bu örneklerden en dikkat çekicisi sonrasında Memlük Devletinin sultanı olan Kıpçak türkü sultan Baybars’ın kendinden önce sultan olan Kutuz ile aralarındaki ihtilafları bitirip Mısır sınırına dayanan ve geçtiği yerleri yakıp yıkan, Irakta Halifeyi öldüren Moğallara karşı birlik olmaları ve durdurulamaz denilen Moğalları Aynicâlût’ta yenilgiye uğratması bugün ki Müslümanlara en güzel örnek olacaktır.
Ama bugün biz ne yapıyoruz? Allah bu zalimleri kahır etsin diye dua ediyoruz! Sonrada zalimler kahır olmayınca Allah niçin zalimleri kahır eylemiyor diye de (Haşa) Allah’a hesap sormaya kalkıyoruz.
Bizim durumumuz boks maçına çıkacak boksörün hocasının bütün uyarılarına rağmen gereği gibi maça hazırlanmayıp, daha ringe çıkmadan basın toplantısında rakibini görünce korkmasına benziyor.
Rabbimiz biz Müslümanlara bunca imkânlar vermiş, düşmanlarımıza karşı nasıl hazırlanmamız gerektiğine dair talimatlarını ortaya koymuş ama biz diyoruz ki, Allah niçin ebabillerini göndermiyor?
Ebabiller gelecek olsa bunca sayısına ve gücüne rağmen zalimle iş tutan bizimi taşlar, yoksa Siyonist’leri mi taşlar bir sor bakalım kendine?
Birde Rabbinin kitabını aç bir bak ne diyor:
وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلاً عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَؕ اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ فٖيهِ الْاَبْصَارُۙ
“Zalimlerin yaptığından Allah'ı gafil sanma, O, sadece onları, gözlerin dehşetten donup kalacağı bir güne ertelemektedir.” [4]
Rabbim erteler ama asla ihmal etmez. Hem zalimleri, hem zalimlerle iş tutanları!
Şimdi sor kendine Müslüman kimin tarafındasın ve kimin kazanmasını istiyorsun?
Bizler bir olmadıkça, aynı kıbleye yönelmedikçe, aynı dili konuşmadıkça her gün birimiz bu ateşe düşeceğiz. Bu ateş her birimizi bu dünyada yaktığı gibi korkarım yarın ahrette de yanmamıza sebep olacak!
Artık kuklaları, içten pazarlıklı hocaları, Müslüman’ı Müslüman’a kırdıran soytarıları bırakmak zorundayız.
Rabbim zalimlerin yok olduğu günleri görmeyi, onları yok eden orduda yer almayı, kuklaları devirmeyi hepimize nasip eylesin!
[1] Fatır 5 – 8
[2] Rum 2 – 5
[3] Ahmed bin Hanbel, Müsned, I, 22
[4] İbrahim 42