Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

CAMİ MERKEZLİ HAYAT

Değerli kardeşlerim:

Yaşadığımız dünyada karşımıza çıkan simgeler, amblemler ve yapılar bizlerin zihninde bir anlam oluştururken, bulunduğumuz yerle ilgili de bizlere ipuçları verir. Bu işaretler bir bakıma bir kimsenin arazisiniz yerinin belli olması ve içerisine kendi izni dışında kimsenin girmemesi için yaptığı çitler gibidir.

Ülkelerin bayrakları, şirketlerim amblemleri ve benzeri işaretler bizler için nasıl bir mana ifade ediyorsa, dinlerinde kendine göre işaretleri ve yapıları vardır. Bu işaret ve yapılar bulunulan bölgenin inanç değerleri ifade eden birer yazıt gibidir.

Bu bakımdan içinde bulunduğumuz camilerimizde İslam için parsel taşı mesabesindedir. Eğer bir yerde minare görürseniz, ezan işitirseniz o beldenin İslam beldesi veya Müslümanların yaşadığı bir bölgeyi ifade ettiğini anlarsınız.

Bu açıdan Allah Resulünün tebliği ile başlayan İslam dininin de ilk yaptığı işlerden biride insanların İslam’ı öğrenip, Allah’a ibadet edecekleri, kararlarını alacakları mescidler yapmaları olmuştur. Bunun ilk örneği de İslam’ın ilkokulu mahiyetinde olan Darul Erkam’ın evi olmuştur.

Âdem a.s ile başlayan insanın serüveninde Allah’a kulluğun nişanesi olan Kâbe’den bahsediliyor olması da tevhid dini için mescidlerin ne denli önemli olduğuna işaret ederken, İbrahim a.s ile İsmail a.s’ in Kâbe’nin temellerini yeniden yükseltmeleri de Allah’ın evlerine göstermemiz gereken saygı ve muhabbeti ortaya koyan en açık delillerden biridir. 

Ancak cami ve mescid dediğimizde kubbesi olan ve minaresinden ezan okunan her yerin Allah’ın evi olduğu algısına kapılmamak gerekir. Rabbimiz kerim kitabında bir yerin gerçek manada bir camiye dönüşüp, rızaya ulaşma sebebi olması için gereken şartı şöyle ortaya koymaktadır:

اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰٓى اُو۬لٰٓئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَد۪ينَ

Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe inanan, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah’tan korkan kimseler gerçek mânada îmâr edebilir. Doğru yola ermiş olmaları umulanlar işte bunlardır. [1]

Rabbimizin kendi evleri olan camilerin temellerini ancak şu kimseler yapar diye ifade ettiği kimseler için bir kıstas daha ortaya koymaktadır ki, işte bugün bundan uzaklaşılmış olmasının sonucu olarak İslam’ın değerlerinin toplum nezdinde ki manasının yok olmasına sebep olmaktadır. Bu kıstas ta camileri yapacak olan kimselerin takva üzerine bir yaşam sürmesi gerekliliğidir.

Kerim kitabımızda bu hususa işaret ederek hangi mescid’in takvayı, hangisinin fitneyi ifade ettiğini şöyle ortaya koyuyor:

وَالَّذ۪ينَ اتَّخَذُوا مَسْجِدًا ضِرَارًا وَكُفْرًا وَتَفْر۪يقًا بَيْنَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَاِرْصَادًا لِمَنْ حَارَبَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُۜ

Münafıklardan bir grup, İslâm ve Müslümanlar aleyhinde zararlı faaliyetler yapmak, kâfirleri desteklemek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulüne karşı savaşmış olanların gelip kendilerine katılmasını beklemek maksadıyla bir mescid yaptılar.

 وَلَيَحْلِفُنَّ اِنْ اَرَدْنَٓا اِلَّا الْحُسْنٰىۜ وَاللّٰهُ يَشْهَدُ اِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ

Üstelik bunlar: “Bu mescidi yaparken iyilikten başka bir şey düşünmedik” diye yemin de ederler. Allah şâhittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.

Rabbimizin ayet-i kerime de ifade ettiği bu mescidler Münafıkların inşa ettiği mescid-i dırardır.

Dırar mescidi yapılıp da oraya resmiyet kazandırmak isteyen münafıklar tebuk seferi öncesi Allah Resulünü oraya davet etmişler ancak Allah Resulü tebuk seferi sonrasında geleceğini söylemesinin üzerine Rabbimiz tevbe süresinde ki ayetlerde şer yuvasının durumunu ifade etmesi ile orayı sefer dönüşü yıktırmıştır.

لَا تَقُمْ ف۪يهِ اَبَدًاۜ

O mesidde asla namaza durma!

Rabbimizin ifadesinin bir sonucu olarak bugün dünyanın muhtelif yerlerinde zalim olan ancak dikkatleri üzerlerine çekmek amacı ile yapılan muhteşem beton yığını camileri görmekteyiz. Allah’a ulaştırmayıp, zalime hizmet ettiren her yapı dırar mescidlerinin şubeleridir.

Bizim için asıl olan Rabbimizin ifade ettiği yerlerdir:

 لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوٰى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ اَحَقُّ اَنْ تَقُومَ ف۪يهِۜ

Daha ilk günden takvâ temelleri üzere yapılan mescid, senin namaz kılmana daha uygundur

 ف۪يهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّر۪ينَ

 Orada her türlü günah ve kötülüklerden temizlenmek isteyen kimseler vardır. Allah da zâten bu ölçüde temizlenme gayretinde olanları sever. [2]

Rabbimizin takva mescidi diye ortaya koyduğu mekan ise Medine yakınlarındaki kuba mescididir.

Şimdi akla şöyle bir soru gelebilir! Bizler Müslümanlarız ne diye bizlere münafıklardan bahsedip dırar mescidini anlatmaktasınız?

Eğer ki bizler Müslümanlar için namaz kılma yeri olduğu kadar, aynı zamanda bir okul, bir idare merkezi ve her meselelerimizi istişare ettiğimiz bir karargah yeri olan cami ve mescidlerimiz de Allah’ın haram kıldığı fiilleri ve cümleleri kullanmaktan çekinmiyorsak işte o mekanlar böyle yapanlar için dırar mescidine dönüşür de onun için beyan ediyoruz.

Hâlbuki bizim için camilerimiz hayatın tam merkezinde olması gereken, önem arz eden her hususun konuşulduğu istişare merkezleri olması gerekir.

Nitekim Allah Resulü mescid-i nebevi inşa edildiğinde suffa ehli için de bölüm yaptırmış ve aynı zamanda bu mekanı tebliğ ve irşad için kullanmış, savaş ve barış gibi en önemli antlaşma ve kararları burada almış, yeri geldiğinde ekonomik hususları burada istişare yapmış. Bu durumda gösteriyor ki, İslam için camiler sadece namaz kılınıp, kuran-ı kerim okunan yerler değil, Müslümanlar için yaşam merkezleridir.

Bunun gibi benzer örnekleri ecdadımızın yaptırdığı camilerin etrafında da görmek mümkündür. Tarihi camilerimize baktığımızda yanlarında medreseler, mesleki atölyeler ve iş hanlarının olduğunu net bir şekilde görmek mümkündür.

Tabi ki camilerin asli unsuru ibadethane olmalarıdır. Bizim burada ifade etmeye çalıştığımız dünyalık işlerimizi yaptığımız yerlerle camilerimiz yan yana olmalı ve Rabbimizin daveti olan ezan sesi duyuldu mu davete icabet edilmeli.

Bir Müslüman olarak ezan ile yapılan davete icabet Rabbimizin şu beyanını gönülden kabul ettiğimizi ortaya koymaktır:

وَاَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلّٰهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللّٰهِ اَحَدًاۙ

“Mescidler Allah’a ibâdet etmek içindir. Öyleyse Allah’tan başka hiçbir kimseye, hiçbir şeye el açıp yalvarmayın.” [3]

Rabbimizin evleri olan camilere girerken bir misafirin ev sahibine hürmeti ile girmek, kitabın ve sünnetin gerektirdiği adabı yerine getirmek, bulunduğu mekanın saygınlığına helal getirecek söz ve fiillerden kaçınmak iman sahibi her müminin başlıca görevidir.

Nitekim Rabbimiz kerim kitabında bu hususa şöyle değinmektedir:

يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ خُذُوا ز۪ينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ

“Ey Ademoğulları, her mescit yanında (namaza çıktığınızda) ziynetlerinizi takınıverin. (Temiz ve güzel elbiselerle, takva ve teslimiyetle camiye gidin.)” [4]

Şu tecrübe edilmiş bir gerçektir ki, Allah’ın evleri olan camilerin de ruhları vardır. Bu müstesna mekânların ruhunun maneviyatla yoğrulması ise şu hususlardan geçer

  • Caminin inşası sırasında ki samimiyet ve helal çizgisine riayet
  • Mihraba geçen ilim ve irfan sahibi kimselerin Rablerinin rızasına olan düşkünlükleri
  • Cemaate katılan kimselerin Rabbinin çizdiği helal ve haram çizgilere gösterdiği riayet
  • Günahsız sabilerin ve gençlerin gösterdiği rağbet

Bu ve benzeri sebepler bir caminin manevi havasını belirleyen en önemli etkenlerdir.

Bugün camilerimizde ki manevi havanın eskiden olduğu gibi tekrar geri gelmesini istiyorsak Rabbimizin evleri olan bu güzide mekânları tekrar hayatın merkezine yerleştirmek zorundayız.

Hayatın merkezinde cami olmayan bir Müslüman toplumun eninde sonunda kendilerini şeytan ve avenelerinin mekânlarında bulacakları tecrübelerle sabit olmuş bir sonuçtur.

Rabbim bizleri tekrar evlerini ihya eden, Allah’ın misafirleri olmaktan haz alan kullardan olabilmeyi nasip eylesin!

Rabbim bizleri camilerinden uzak yaşayıp ta sonunda teneşir de gelmek zorunda kalanlardan olmaktan muhafaza eylesin!

 


[1] Tevbe 18

[2] Tevbe 107 - 108

[3] Cin 18

[4] A’raf 31

Dosyalar

CAMİ MERKEZLİ HAYAT
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş