MÜSLÜMAN TAĞUTLARA BOYUN EĞMEZ
Muhterem Müslümanlar:
İnsan ölümlü bir varlıktır. Ölüm gerçeğini anlamlı kılan ise inançtır. Bizler inanıyoruz ki, bu dünya geçici ahret ise baki olandır ve yine inanıyoruz ki, ahreti kazanma yeri dünyadır.
Peki! Ama ahret nasıl kazanılır?
Ahret yurdunda mükâfata nail olmanın yolunu Rabbimiz Lokman (a.s)'ın oğluna olan tavsiyesi üzerinden örneklendiriyor:
يَا بُنَيَّ اِنَّـهَٓا اِنْ تَكُ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ فَتَكُنْ فٖي صَخْرَةٍ اَوْ فِي السَّمٰوَاتِ اَوْ فِي الْاَرْضِ يَأْتِ بِهَا اللّٰهُ ؕ اِنَّ اللّٰهَ لَطٖيفٌ خَبٖيرٌ
Lokman, “Sevgili oğlum” (dedi), “Yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır. Kuşkusuz Allah her şeyi bütün gizlilikleriyle bilir, O her şeyden haberdardır.” [1]
يَا بُنَيَّ اَقِمِ الصَّلٰوةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَاصْبِرْ عَلٰى مَٓا اَصَابَكَ ؕاِنَّ ذٰلِكَ مِنْ عَزْمِ الْاُمُورِۚ
Yavrucuğum! Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır, başına gelenlere sabret, çünkü bunlar, azmi gerektiren işlerdendir. [2]
وَلَا تُصَعِّرْ خَدَّكَ لِلنَّاسِ وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍۚ
“Gurura kapılarak insanlara burun kıvırma, ortalıkta çalım satarak yürüme; unutma ki Allah gurura kapılıp kendini beğenen hiç kimseyi sevmez.” [3]
وَاقْصِدْ فٖي مَشْيِكَ وَاغْضُضْ مِنْ صَوْتِكَ ؕاِنَّ اَنْكَرَ الْاَصْوَاتِ لَصَوْتُ الْحَمٖيرِ
“Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini yükseltme; çünkü seslerin en çirkini eşeğin anırmasıdır.” [4]
Hz. Lokman'ın oğluna verdiği nasihatlerde gördüğümüz en belirgin ifade iman'ın sadece ibadet olmadığı, bunun yanında mutlaka mücadelenin olması gerektiği gerçeğidir.
Peki! Kimlerle mücadele edeceğiz? Kime boyun eğeceğiz, kime eğmeyeceğiz? Verdiğimiz mücadelede hangi hususlara dikkat edeceğiz?
Tüm bu sorulara Rabbimiz Lokman (a.s) üzerinden cevap vermektedir.
Rabbimiz izlenecek yolu ortaya koyduğu gibi, insanların örnek almaları içinde peygamberlerini göndererek onlara doğru imanı bilgiyi almalarını sağlamak istemektedir:
وَلَقَدْ بَعَثْنَا فٖي كُلِّ اُمَّةٍ رَسُولاً اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ وَاجْتَنِبُوا الطَّاغُوتَۚ
Andolsun ki, Biz her ümmete Allah'a ibadet edin ve tâğuttan kaçının diye bir peygamber gönderdik. [5]
Peki! Tağut nedir?
ALLAH (c.c)'a karşı isyan etmekle beraber O'nun kullarını kendisine kul edinmek gayretinde olandır.
Bunların en açıkları Firavun ve Nemrut olmakla beraber bugünde yeryüzünde böyle isyankâr tağutlar bulunmaktadır.
Tagutlardan nasıl uzak durulur sorusuna Rabbimiz ayetleri ile cevap veriyor:
وَلَا تُطِـعْ كُلَّ حَلَّافٍ مَهٖينٍۙ هَمَّازٍ مَشَّٓاءٍ بِنَمٖيمٍۙ مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ اَثٖيمٍۙ عُتُلٍّ بَعْدَ ذٰلِكَ زَنٖيمٍۙ اَنْ كَانَ ذَا مَالٍ وَبَنٖينَؕ
Şunların hiçbirine boyun eğme: Yemin edip duran aşağılık (kişiye). Daima kusur arayıp kınayan, hep laf götürüp getiren, (kişiye). Hayra engel olan, saldırgan, günahkâr (kişiye). Kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı (kişiye). Mallara ve oğullara sahip olmaları (sebebiyle onlara itaat etme). [6]
Bu gibi insanların peşine takılmak nereye gideceği belli olmayan bir lokomotif’in arkasına takılmak gibidir, Aynı Elazığ'da geçen şu gerçek olay gibi:
1960'li yıllar Elazığ akıl hastanesinden bir personelin ihmali sonucu bütün deliler kaçar, Elazığ'ın cadde ve sokaklarına dağılırlar. Toplam 423 deli kaçmıştır. Mülki makamlar panikler, Başhekime koşup;"Doktor bey ne yapalım" diye sorarlar. O zamanın ünlü doktoru Mutemet Bey hastanenin başhekimidir. Mutemet Bey; "Bana bir düdük verin ve arkama yapışarak gelin" der. Doktor önde birkaç personeli arkasında kara trencilik oynayarak bütün Elazığ’ı "çuf çuf nidalarıyla dolaşırlar. Başhekimin tahmini tutmuştur, bütün deliler bu kuyruğa girer vagon olurlar. Lokomotif, yani başhekim Mutemet Bey yönünü hastaneye çevirince tüm kaçan deliler hastaneye geri dönmüş olurlar.
Sorun çözüldüğü için hem mülki makamlar ve doktorlar, hem de trencilik oynayıp hastaneye döndükleri için de deliler hallerinden çok memnundur. Olayın en enteresan yanı akşam sayımında ortaya çıkar çünkü hastaneye trencilik oynayarak gelenlerin sayısı 612 kişidir.
Buradan alınacak asıl düşünce nereyi referans aldığımızdır. Referansınız Allah mı? Nefsiniz mi?
Nefsini kendine referans alanın Allah indinde alacağı ateşten başka bir şey değildir:
اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُؕ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكٖيلاًۙ
Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilâh edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? [7]
Bu gibilerin haktan yana kapıları kapalıdır. Ne kadar ibret gösterilirse gösterilsin onlar yinede görmezler:
لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَاؗ وَلَهُمْ اَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَاؗ وَلَهُمْ اٰذَانٌ لَا يَسْمَعُونَ بِهَاؕ اُو۬لٰٓئِكَ كَالْاَنْعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّؕ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır. [8]
Değerli kardeşlerim!
Batıl bir yola giren samimi bir Müslüman olsa bile varacağı yer şeytandır. Onun için Müslüman kimle beraber yola çıktığına, kimle beraber olduğuna dikkat etmesi gerekir. Çünkü kişi sevdiği ile beraberdir.
Rabbimizden dileğimiz odur ki, Bizi yolundan ayırmasın!
[1] Lokman 16
[2] Lokman 17
[3] Lokman 18
[4] Lokman 19
[5] Nahl 36
[6] Kalem 10 - 14
[7] Furkan 43
[8] Araf 179