MODERN AİLE YAPISINA İSLAM’IN BAKIŞI
Muhterem Müslümanlar:
Toplumun en küçük yapı taşı ailelerdir. Aile; yetişen nesillerin ilk eğitim yeri olarak ne kadar sağlam bir yapıya sahipse, oradan yetişecek nesillerde o kadar sağlıklı bir birey olma şansını yakalarlar.
İslam, aileyi toplumun aynası olarak gördüğünden aileyi oluşturan ana ve babayı özel bir konuma koymuş ve onlara saygı göstermeyi, Allah’a saygı göstermek olarak ifade etmiştir.
Konumuz olan aileyi ele almadan önce insanı ele almak gerekir. İnsan nasıl bir varlıktır ve niçin yaratılmıştır?
وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْاِنْسَ اِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım. [1]
Rabbimizin insanı yaratma gayesi, yaratanını bilip, ona yönelmesi olarak ifade ederken, bu noktada ailenin yapı taşı olan anne ve baba, evlatlarına ilk öğretmeleri gereken Allah’a nasıl kul olunur dersidir.
Bu dersin verilebilmesi için aileyi oluşturan anne ve babanın hak ve görevlerini iyi bilmeleri ve uygulamalarıdır.
Peki! İslam’a göre aile nedir?
Neslin devamını sağlayan, gelecek nesillere inanç değerlerinin taşınmasını sağlayan, bireyleri haram olan davranışlardan koruyan, karşılıklı sorumlulukların olduğu bir kurumdur.
Ailenin ne olduğunu daha iyi kavramak için Allah Resulünün şu beyanına bakmak gerekir:
Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz. [2]
Allah Resulünün ifadesinden de anlaşılacağı üzere ailenin reisi erkektir ve onların rızkını temin etmekle mükelleftir.
Rabbimiz erkeğin mükellefiyetini şöyle açıklıyor:
اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْؕ فَالصَّالِحَاتُ قَانِتَاتٌ حَافِظَاتٌ لِلْغَيْبِ بِمَا حَفِظَ اللّٰهُؕ
Allah’ın, (iki cinse) birbirinden farklı özellik ve lütuflar bahşetmesi ve mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudurlar. Saliha kadınlar Allah’a itaatkârdır; Allah’ın korumasına uygun olarak, kimsenin görmediği durumlarda da kendilerini korurlar.[3]
Bu hususta yakın tarihimizde kadınlarımızın da iş hayatına atılması ile birlikte şöyle bir tartışma çıkmıştır; Kadın ve erkek eşit midir?
İslam kadın ve erkeği kul olma ve Allah katında değer bulma açısından eşit sayar:
فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ اَنّٖي لَٓا اُضٖيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰىۚ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ
Rableri onların dualarına şöyle karşılık verir: “Şüphesiz ben, erkek olsun kadın olsun -ki birbirinizden meydana gelmişsinizdir- sizden bir şey yapanın emeğini asla boşa çıkarmam. [4]
Kul olma açısından eşitlik söz konusu iken, gündelik hayat için İslam kadın ve erkeği eşit görmek yerine, bir bütünün parçası görür. Buda şunu ifade eder: yaratılış açısından farklılıkları sebebi ile birbirlerini tamamlayan kilit ile anahtar gibidirler. Nasıl ki, kilit olmazsa güvende olamıyorsak, anahtar olmadan da ihtiyaç halinde kapıyı açamayız.
Az öncede ifade ettiğimiz gibi Rabbimiz kul olma açısından erkek ve kadın ayrımı yapmazken sorumluluklar açısından kendilerine farklı sorumluluklar yükler.
Ancak yaşadığımız çağın fitne yuvası konumunda ki modernist kafaları erkek ve kadını her açıdan eşit görerek istek ve arzularını farklı kanallara kanalize ederek toplumun dinamiklerini dağıtmaktadırlar.
Hâlbuki İslam kadın olsun, erkek olsun üstünlüğü ancak takvada görür.
Rabbimiz kendi katında kadın ve erkeğin durumunu şöyle açıklamaktadır:
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۘ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقٖيمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَيُطٖيعُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُؕ
Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velileridir; iyiliği teşvik eder, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve resulüne itaat ederler. [5]
Kim ayette geçen emirleri daha iyi yaparsa Rabbi katında derecesinin artacağının garantisi Allah’a aittir.
Peki! Günümüzün modern kafası aileye nasıl bakmaktadır?
Her konuda erkek ve kadını eşit gören bu zihniyet; kadının görevini erkeğe, erkeğin görevini kadına yükler.
Bunun neticesinde toplumda çıkan sıkıntıları başlıklar halinde ele alalım.
Kadın çalışıp ekonomik özgürlüğünü kazanmalı:
Bu görüşün sonucu ekonomik özgürlüğünü kazanan kadın, erkekle olan bağı zayıflaması ile birlikte erkeği hor görmeye başlıyor, itaat etmemeye başlıyor, çocukların bakımında aksamalar yaşanıyor, kadınlık vazifelerinde aksamalar yaşanıyor.
Bütün bunların sonucunda gayri ahlaki olayların çıkmasına kapı aralanmış oluyor.
Burada suç sadece modern kafada mı?
Maalesef gelişen dünya ile birlikte ihtiyaçlarda değişti ve temel ihtiyaçlar arttı. Bunları elde etmek isteyen erkek eşinin çalışmasına göz yumdu. Bunun neticesi de maalesef aile facialarına dönüştü.
Modern kafanın bir başka söylemi de;
Kadın cinsel hayatında da eşit olmalı:
Bunun sonucunda eşcinsel birlikteliklerin önünü açan feminist yaklaşımlar ortaya çıkarken, her mecrada bunun güzel bir şeymiş gibi reklamının yapılması toplumun dinamiklerini temelinden sarstı. Öyle ki, bugün İslam’ı iyi yaşadığını düşündüğümüz aileler içinde de artık bu gibi olgular yüksek sesle konuşulur hale geldiği gibi, böyle durumlarda normal karşılanır hale geldi.
Bu gayri ahlakiliğin daha da yayılmasına bir sebepte çıkarılan kanunlardır. Bunlardan en fazla can yakan ve evliliklerin önünü tıkayan şu başlıktır:
Kadına ömür boyu nafaka bağlanması:
İslam’da nafaka boşanma gerçekleştikten sonra kadının gebe olup, olmadığı anlaşılması için bekleme süresi olan iddet süreci için söz konusudur veya emzikli çocuk varsa onun sütten kesilmesi ne kadar söz konusudur.
Bu durumların dışında kadının ihtiyaçları kendi ailesi veya evlendiği yeni kocası tarafından karşılanır.
Bugün süresiz nafakanın kadını evlenmeden yaşaması için bir teşvik haline gelmiştir. Tabi ki namusu ile yaşayan kadınlarımıza sözümüz olması söz konusu olamaz. Bizlerin ifade ettiği toplumun belli kesiminde oluşan durumla alakalıdır.
Modern kafanın en tehlikeli anlayışı ise;
Evlilik gereksiz bir beraberliktir:
Bugün teknolojinin bütün imkânlarını gayri meşru ilişkileri özendirmek için kullanan bu zihniyet evliliğinde bir yük olduğu algısını oluşturmuştur. Oysa Allah Resulünün beyanı ve sünneti açıktır:
Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim.[6]
Allah Resulünün bu beyanına uymayı çağ dışılık sayan bu zihniyet, zina ile geçen hayatının sonunda artık bu işten de tat alamaz hale geldiğinde çok daha iğrenç ve sapıkça işlerin içerisini girmektedir.
Geçmişten bugüne kadar aile yapımızı ayakta tutan dini değerlerimiz ve adetlerimizdir.
Modern kafa çürümüş zihniyetlerini devam ettirmek için İslam’ın aydınlığını teknolojik imkânlar ile yok etme çabası içerisinde, dizilerle, sinema ve benzeri imkânlarla İslam anlayışının içi boşaltılmaya çalışılmaktadırlar.
Bizim severek izlediğimiz birçok tarih dizilerinde bile cinsel objeler kullanılarak zihinlere darbe yapılmaktadır.
Rabbimiz bizim için uyulması gereken kaideyi ortaya koyarak istikameti şöyle ortaya koymaktadır:
كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُٓوا اٰيَاتِهٖ وَلِيَتَذَكَّرَ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ
Bu bir mübarek kitaptır ki onu sana, insanlar ayetleri üzerinde iyice düşünsünler, akıl iz‘an sahipleri ondan dersler, öğütler alsınlar diye indirdik. [7]
Değerli kardeşler!
Bizim için aile kutsal olan bir kurumdur ve korunması gerekir. Ancak bu kurumun korunması öyle Avrupa’dan alınan kanunlarla olmayacağı ayan beyan ortadadır. Bize düşen dinimize ve ananelerimize sahip çıkarak ailemizi dâhili ve harici bütün olumsuzluklardan korumaktır.
Rabbim hepimize mutlu olacağımız aileler ve evlatlar nasip eylesin!
[1] Zariyat 56
[2] Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1; Müslim, İmâre 20. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, İmâre 1, 13; Tirmizî, Cihâd 27
[3] Nisa 34
[4] Al-i İmran 195
[5] Tevbe 71
[6] Beyhaki, IIV/81
[7] Sad 29