DÜNYA HAYATINI AHRETE TERCİH EDEN ÜMMET
Değerli kardeşlerim:
Yaşadığımız bir dünya var ki insanoğlu onu arzular, nefsi ona bağlanmayı emreder. Hâlbuki insan bu dünyanın kimseye kalmadığını, doğumla başlayıp ölüm ile biten bir rüya olduğunu bilir ama kendine bunu itiraf etmekten kaçınır. Yaşlandıkça olgunlaşması gereken insan gönlündeki arzuları geçen ömründeki rakamlar gibi büyütür.
Bu gerçeği Allah Resulü şöyle ifade ediyor:
Âdemoğlu büyürken beraberinde şu iki şey de büyür: Mal sevgisi ve uzun ömür ( Temennisi ).[1]
İnsanoğlu öyle nankördür ki! Gönlündeki arzu ve isteklerini büyüterek en sonunda onlara tapmaya kadar gider, hem de bunca nimeti ona veren Rabbi onu gözetlemekteyken.
Aslında insan şöyle geçmişe bir baksa bu yaptığı şeyin ne kadar aptalca olduğunu görür!
Çünkü tarih kendini büyük görenlerin hüsranları ile doludur.
Şöyle bir örneklere bakalım:
Kim makamıyla övünüyorsa firavuna baksın! Nemruta baksın! :
Hani bulundukları makamları insanlara hizmet yeri değil de çıkar ve büyüklenme yeri gören ey Müslüman idareciler! Sizden önce bunu yapan firavun ve nemruta bir bakın! Hani onlar şöyle demişlerdi:
Firavun: Ey milletim! Mısır hükümdarlığı ve memleketimde akan ırmaklar benim değil mi? Görmüyor musunuz?
Nemrutta büyüklenmiş ben sizin ilahınızım demişti.
Bu büyüklenmesine karşılık İbrahim peygamber ona şöyle seslenmişti:
Benim Rabbim diriltir ve öldürür.
Nemrut: Bende diriltir ve öldürürüm diyerek zindandan getirttiği iki kişiden birini öldürmüş ve diğerini de serbest bırakarak ilahlığını kanıtlamaya çalışmıştı.
O zaman İbrahim peygamber: Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, hadi gücün yetiyorsa sende onu batıdan getir dediğinde o inkârcı Nemrut afallayıp kalmıştı.
Allah’ın onlara verdiği rızıklar onları azdırmıştı ve sonunda helak olmuşlardı.
Şimdi! Can alıcı soruyu soralım: Ey makam sahipleri! Bu kimseleri makamları koruyamamışken acaba şimdi korumak adına her şeyi mubah gördüğünüz o makamlar sizi Allah’ın gazabından koruyacak mı?
Kim malı ile övünüyorsa Karun’a baksın! :
Şimdi elindeki nimetler sebebi ile azan Müslümanlar elinizdeki mal ve servet sizi şımartmasın ki, sonunuz Karun gibi olmasın. Hani o şöyle demişti:
Bu servet ancak, bende mevcut bir ilimden ötürü bana verilmiştir.
Bu azgınlık onu malı ile yerin dibine batırmıştı.
Ey Müslüman sözüm sana! Mesele Harun olmak iddiası değil Karun olmama davasıdır.
Kim de rütbesi ile öğünüyorsa Hâmân’a baksın! :
Rütbesini ve makamını korumak adına fiiliyatını İslam için yaptığı iddiası ile Allah’tan başkalarına tapar hale gelen insan! Acaba Firavunun makamı Hâmân’ı kurtardı mı?
Unutma ey Müslüman! Firavunun makamı Hâmân’ı kurtaramadığı gibi senide dünyadaki makam sahipleri kurtaramaz.
Kim soyu ile övünürse, Ebu Cehil’e baksın! :
Ebu Cehil diye tarihe not düşülen asıl adı Amr Bin Hişam olan İslam düşmanı “Cehaletin babası “lakabını anılırken bu onun bilgisizliğinden değildi. Aksine Ebu Cehil çok zeki ve pratik bir zekâya sahip birisi iken onu bu lakaba iten onun Mahzun oğulları ile Haşim oğulları arasındaki çekişmede kendi kavmi olan Mahzun oğullarını üstün görmesi sebebi ile Allah Resulüne olan muhalefetidir.
Çünkü İslam kavmi değil takvayı baz alırken, üstünlüğü de Allah’tan ne kadar korktuğu ile sınıflandırır.
Bu açıklamadan sonra Rabbinin yaratmasından bir üstünlük çıkarma çabasında olan kafatasçı anlayışı benimseyen ey Müslüman! Sana sesleniyorum! Dünya nicelerini yok ettiği gibi senide yok edeceğini görmeyecek misin?
Kim ilmi ile övünürse, Şeytan’a baksın! :
İblisi şeytana çeviren sürecin merkezinde ilmi ile yükseldiği makam vardır. O ki meleklere hocalık yapabilecek kadar büyük bir ilme vakıftı ancak kibri ilminin önüne geçince helak oldu.
Şimdi! İlmini çıkar aracı yapıp dünyada ki düzeni bozan ve buna alet olan insan şeytan senin için örnek değil mi?
Müslüman odur ki! Dünya onu satın alamaz. Çünkü o bu yalan dünyada garip bir yolcu gibi yaşar.
Dünyada sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol![2]
Tabi şu husus unutulmamalı! Bizler bir imtihan dünyasındayız ve bu imtihanda türlü türlü fitnelerle karşı karşıyayız.
İnsanoğlunun dünyada var edildiği günden beri her ümmet farklı şekillerde imtihana tabi tutulurken Ümmeti Muhammed’in imtihanını Allah Resulü şöyle ifade ediyor:
Her ümmetin bir fitnesi vardır, benim ümmetimin fitnesi ise maldır.[3]
Bu anlattıklarımız ışığında şöyle bir düşünce ortaya çıkmasın: İslam zenginliği, makamı ve ilmi yasaklıyor. Hayır! İslam dünyevi bu olgulara aşırı bağlılık gösterip Allah’ı unutmayı yasaklıyor.
Şimdi bize düşen niçin yaratıldığımızı ve amacımızın ne olması gerektiğine dair tefekkür ederek, bize bahşedilen bunca nimet için Rabbimize şükretmek adına onun bize verdiklerini onun yolunda kullanıp hazırlık yapmaktır.
Ama üzülerek görüyoruz ki! Bunca musibete rağmen dünya sevgisine gem vuramamaktayız. Freni patlamış kamyon gibi duvara toslamak üzereyiz.
Gelin hep birlikte Rabbimize yönelelim ve her şeyin hayırlısını murat edelim.
Bizler kaderini kontrol etmekten aciz varlıklar olarak her şeyin zahirine göre değerlendiririz ve bazı isteklerimizde ısrarcı oluruz ancak bizim bilmediğimizi Rabbimiz bilmektedir. Bu hususu da şöyle ifade etmektedir:
وَاللّهُ يَعْلَمُ وَأَنتُمْ لاَ تَعْلَمُونَ
Yalnız Allah bilir, siz bilmezsiniz.[4]
Bilmekten aciz olan bizler işlerimizi Rabbimize tevdi edelim ve kul bazında üzerimize düşenleri yapmak için mücadele edelim.
Unutmayalım! Bize düşen ebedi hayatı kazanmak için geçici dünyayı feda etmek zorunluluğudur.
Allah için yaşayan, elindeki nimetleri Rabbinin rızasını kazanmak için harcayanlara selam olsun!
Rabbim bizleri dünya hırsına kapılıp ta ahreti unutan kullardan olmaktan muhafaza eylesin!
[1] Buhâri, rikak, 5
[2] Buhari rikak 3
[3] Tirmizi, zühd, 26
[4] Bakara 216