VATAN SEVGİSİ

Değerli Kardeşlerim:

İnsanoğlu bir arada yaşamak üzere yaratılmış bir varlık olarak birbirine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacın bir sonucu olarak kurumlar ve topluluklar oluştururken, bunların güvenliğini ve denetimini sağlamak içinde devlet yönetimine gereksinim duyar.

İslam'ın çağrısının ilk duyulduğu yer olan Mekke dönemi ile, devlet yapısına kavuşulan Medine dönemine baktığımız zaman bunun inanç açısından da ne kadar önemli olduğunu görürüz.

Nitekim Mekke döneminde iman esasları üzerine vahiy inerken, Medine döneminde uygulanması ancak devlet yapısı ile mümkün olan ahkâm ayetlerinin indiğini görürüz.

Bu açıdan bakıldığında dinin yaşanması ve insanların buna uyum sağlaması için İslam'ı yaşatma çabasında olacak bir devlete ihtiyaç olduğu bir gerçektir.

Bu devletin ayakta kalması ve güvenliğinin sağlanması içinde bir askeri birime ihtiyaç duyarken, bu yolda mücadele vermeyi İslam kutsal saymış ve bu yolda ölmenin fazileti ortaya koymuştur.

Nitekim Rabbimiz Allah rızası için vatanını, dinini, namusunu, bayrağını korumak adına şehadet şerbetini içenleri şöyle ifade etmektedir:

وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذٖينَ قُتِلُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتاًؕ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ فَرِحٖينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذٖينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۘ

Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehid kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. [1]

يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ وَفَضْلٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُضٖيعُ اَجْرَ الْمُؤْمِنٖينَۚ

Onlar Allah’tan gelen bir nimet, bir lütuf sebebiyle ve Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceği müjdesi ile de sevinç içerisindedirler. [2]

Bu yolda yara alan kimseler hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) de şu müjdeyi vermektedir:

"Allah yolunda yaralanan bir kimse, kıyamet gününde yarasından kan akarak Allah'ın huzuruna gelir. Renk, kan rengi, koku ise misk kokusudur." [3]

Böylesine değerli bir müjdeye erişmek için nice yiğit canından geçmiş ve o güzel makama erişmiştir.

İşte bu müjdeydi; Halid Bin Velid'i yüzlerce ok ve kılıç yarası aldıran, Ebu Eyyüp El Ensari'yi İstanbul'a kadar koşturan, Bu aşktı Sultan Alparslan'ı Bizans ordusuna yalın kılıç daldıran ve bu hedefti Fatih'i denize atını koşturan.

Bu vatan kolay kazanılmadı değerli kardeşlerim!

Bunu anlamak için Çanakkale'ye bakmak lazım, Sakarya meydan muharebesine bakmak lazım ve Sütçü imamları, Hasan Tahsinleri görmek lazım.

İşte bunu İfade eder Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy:

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. ,

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,

Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Bu kutsal dava uğruna bizler asker oluruz. Biliriz ki, vatan uğruna nöbet tutmak Allah Resulünün beyanı ile kutsal bir ibadetin mükâfata dönüşmesine vesile olur.

Vatan denen toprak parçasının değerini belki şimdi farkında değiliz ama!

Toprağını kaybedip de vatansız kalanlardan sormak gerekir bu kutsal değerin manasını...

Rabbim kimseyi vatansız, bayraksız ve ezansız bırakmasın.

 

 

---

[1] Ali İmran 169 - 170

[2] Ali İmran  171

[3] Buhari, Cihad, 10