Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

İYİ İNSAN OLMAK CENNETE GİRMEK İÇİN YETERLİMİDİR?

Değerli kardeşlerim:

İnsanoğlu var olduğu günden beri iman ehli ile iman ehli olamayan kimselerin durumunun ne olacağını tartıştığı gibi, iyi insan ile kötü insanın durumunun ne olacağını da tartışmış ve iyi insanların iman etmeden de cennete gideceklerine dair bazı söylemler toplum içinde duyulur hale gelmiştir.

Öyle ki, efendim! Thomas Edison ampulü buldu ve böylelikle insanların gecelerini aydınlatmak yolu ile insanlığa büyük bir hizmet etti. Şimdi böyle bir kimse nasıl cennete giremez?

Bu ve benzeri birçok söylemin yanında, Müslüman olduğunu söylediği halde zalimlikleri ile ün yapmış kimselerin imanları sebebi ile azap çektikten sonrada olsa cennete girmelerinin çok büyük haksızlık olduğunu söyleyenlerin olduklarını da görmekteyiz.

Hayatın içerisinde bu söylemlerle karşı karşıya kalan ve İslam’ı yaşama adına zafiyet gösteren bazı kardeşlerimizin bu tür süslü sözlere aldanarak, kişinin iyi olmasının onun kurtuluşu için yeterli olacağına dair düşünceler taşıdıklarına şahit olmaktayız.

Peki! İşin aslı nedir? İslam bu söylemleri nasıl karşılamaktadır?

Bu soruya en belirgin ifade her Cuma hutbesinde okuduğumuz şu ayet-i celiledir:

اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ۠

“Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır.” [1]

Rabbimiz bu ayetin açıklaması mahiyetinde şu ifadeyi de ortaya koyarak İslam dışındaki hiçbir inancın veya amelin insanı cennete getirmeyeceğini ortaya koymaktadır:

وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْاِسْلَامِ دٖيناً فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُۚ وَهُوَ فِي الْاٰخِرَةِ مِنَ الْخَاسِرٖينَ

“Kim İslâm’dan başka bir din arama çabası içine girerse, bilsin ki bu kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o âhirette kaybedenlerden olacaktır.” [2]

Bunun istisnası yok mudur sorusu sorulduğunda âlimler şu hususun bunun dışında kalabileceğini ifade etmişlerdir:

Fetret devrinde dediğimiz hiçbir dinden, hiçbir peygamberden haberi olmayan, kendisine vahiy tebliğ edilmeyen, ibadet nedir bilmeyen ancak fıtratın gereği olarak Allah’ın varlığını anlayan ve bunu kabul eden kimseler bunun dışında olacağı yönünde görüşler söz konusudur. Bu kimselerin durumu ile ilgili farklı görüşler söz konusudur. Bir görüş bu kimselerin Allah’ı bilip kötü sayılacak fiillerden kaçınmaları durumunda cennete gideceğini ifade ederken, diğer görüşe göre ise cennet için iman esaslarının tamamının kabulü gerekli olduğundan, bu kimselerim Cennet ile Cehennem arasında Araf diye adlandırılan bir tepede kalacakları veya mahşerde bir imtihana tabi tutulup buna göre hüküm görecekleri yönünde görüş bildirilmektedir. Bu ifadeler çeşitli ayet ve hadislere dayanılarak yapılan yorumlardır. En doğrusunu her şeyin sahibi olan, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah c.c bilir diyerek Rabbimize tevdi etmemiz en doğru hareket olacaktır.

İslam’a göre Cennet’e girmenin ilk şartı imandır. Nitekim Allah Resulü s.a.v bu gerçeği şöyle ifade ediyor:

"İman etmedikçe Cennete giremezsiniz" [3]

İman eden kimse Allah ve Resulünden gelen hükümlerin tamamını kabul ettiği takdir de yapamasa bile Müslüman’dır ve muhakkak cezasını çektikten sonra Cennete girecektir. Bunun delili olarak da Allah Resulü s.a.v şu beyanını görmekteyiz:

“Cennetlikler cennete, cehennemlikler de cehenneme girdikten (ve ancak Cenab-ı Hakk’ın bildiği bir müddet geçtikten) sonra Allah: ‘Bir hardal tanesi kadar imanı olanları cehennemden çıkarın’ buyuracak ve çıkarılacaklardır…” [4]

Müslümanların dışındakilerin de Cennet’e girmesini beklemeyi Rabbimiz kerim kitabında şöyle değerlendiriyor:

قُلْ هَلْ نُنَبِّئُكُمْ بِالْاَخْسَر۪ينَ اَعْمَالًاۜ

“Resulüm! De ki: “Yaptıkları ameller yüzünden en çok zarara uğrayacakları haber verelim mi?”

اَلَّذ۪ينَ ضَلَّ سَعْيُهُمْ فِي الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَهُمْ يَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ يُحْسِنُونَ صُنْعًا

“Onlar, güzel şeyler yaptıklarını zannetmelerine rağmen, dünya hayatında yaptıkları çalışmalar boşa giden kimselerdir.”

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَٓائِه۪ فَحَبِطَتْ اَعْمَالُهُمْ فَلَا نُق۪يمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَزْنًا

“İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr etmişler de bu yüzden bütün amelleri boşa gitmiştir. Tartılacak şeyleri kalmadığından kıyamet günü onlar için artık bir terazi koymayacak, onlara hiçbir kıymet vermeyeceğiz.” [5]

Rabbimizin bu beyanlarını ortaya koymamızın amacı şunu ifade etmek adınadır. Yakın tarihimizde Müslüman toplumun bilinçaltına yerleştirilen “dinler arası diyalog“ safsatası ile insanların beynine kazınan bu gibi ifadelerin yanlışlığını ortaya koymak ve hükmü sadece Allah’a ait olan bir hususta kuran ve sünnetin ortaya koyduğu gerçeklere muhalefet ederek Müslümanların imanını tehlikeye attıklarını ifade etmek amacıyladır.
Rabbimiz iman etmeyen kimselerin ahret adına umutlanmalarını şu ilginç benzetme ile ortaya koymaktadır:

وَالَّذ۪ينَ كَفَرُٓوا اَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِق۪يعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْاٰنُ مَٓاءًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْـًٔا

“Kâfirlerin iyi işleri engin çöllerde görünen seraba benzer. Susayan kimse onu uzaktan su sanır; ama yanına varınca, umduğunu bulamaz.” [6]

Peki! İman etmeyen Cennete giremeyecek ama insanlığa birçok hizmet veren kâfirler ile zulümleri ile nam yapmış kâfirler aynı kefeye mi konulacak?

Hayır, tabi ki aynı kefeye konmaz. Nasıl ki Cennettekilerin, ihlâslarına ve amellerine göre dereceleri farklılık göstereceği gibi, Cehennemdeki kâfirlerin durumu da böyledir. Firavun gibi ilahlık davası güdüp yeni doğan masum çocukları kesen bir zalimle, kendisinden başka hiç kimseye zararı olmamış, topluma çeşitli hizmetler veren bir kâfirin durumu aynı olmayacaktır.

Nitekim Rabbimizin kerim kitabında; “Kâfirler öldürülmez ki ölsünler, Cehennemdeki azapları da hiç hafifletilmez.” [7] Beyanı ile ilgili bazı âlimler, (Kâfirlerin azabı hafifletilmez) ayetini açıklarken, (Zaman bakımından hafifletilmez, sonsuz azap görür; ama iyilikleri yüzünden azabı hafifletilen olur) diyerek şu ayeti delil olarak ortaya koymuşlardır:

وَنَضَعُ الْمَوَاز۪ينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيٰمَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْـًٔاۜ وَاِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ اَتَيْنَا بِهَاۜ وَكَفٰى بِنَا حَاسِب۪ينَ


“Kıyamet günü biz adalet terazilerini kuracağız da hiç kimseye en küçük bir haksızlık yapılmayacak. Yapılan iş hardal tanesi kadar bile olsa, biz onu getirip mizana koyacağız. Hesap görücü olarak biz yeteriz!” [8]

Bu durum sürekli kanayan ve iyileşmeyecek bir yaranın zamanla kabuk bağlaması sebebi ile sızlamasına benzer. Yara iyileşmese bile ağrıdaki hafif azalma insana çölde bir damla su bulmak gibi gelir.

İman amel ilişkisinin daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek vermek yerinde bir ifade olacaktır diye düşünüyorum:

Bir kişi düşünün!

Çalıştığı kurum kural olarak mesai başlarken personel kartlarını basmalarını ve mesai sonunda işyerinden çıkarken de aynı şekilde personel kartlarını basmalarını emretmiştir. Kural açık olduğu halde keyfi olarak kartını basmayan bu kişi ay sonunda işe geliş ve gidişi tespit edilemediğinden maaşı yatmayınca tepki göstermesi ne kadar abes ise, iman etmeyen kimsenin de iyi işleri sebebi ile cennet beklemesi de aynı şekilde abestir. Sonuç olarak Cennet ve Cehennem her şeyin sahibi olan Allah’a aittir. O dilediğini, dilediği yere sokmak hakkına sahip olduğu halde bunu bir kurala bağlamış, ancak varlığı Rabbinin yaratmasına bağlı olan kul bu kurala uymadığı halde cenneti umarak Allah’ı adaletsizlikle suçlaması verdiğimiz örnekteki işçinin durumundan farklı olmayacaktır.

Bize düşen kimin Cennet’e veya Cehennem’e gireceğine karar vermek değil, bizim nasıl bir sonla karşılaşacağımız meselesi olmalıdır.

Rabbim “ Ancak Müslümanlar olarak ölün!” ilahi emrine göre yaşamayı ve iman ile bu dünyadan göçmeyi bizlere nasip eylesin!

Rabbim bizleri boş tartışmaların içine girmekten muhafaza eylesin!

 


[1] Âl-i İmrân 19

[2] Âl-i İmrân 85

[3] Müslim, İman: 93

[4] Buharî, İman, 15; Müslim, İman, 147-149

[5] Kehf 103 - 105

[6] Nur 39

[7] Fatır,36

[8] Enbiya 47

Dosyalar

İYİ İNSAN OLMAK CENNETE GİRMEK İÇİN YETERLİMİDİR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş