ZAMANIN FİRAVUNU TRUMP’UN HAYAL DÜNYASI
Değerli Müslümanlar:
İnsan hayal eder Allah dilerse nasip eder dilemezse hayal olarak kalmaya devam eder. Müslüman ise hayal eder niyetine alır, olursa da kazanır, olmazsa da kazanır.
Nitekim Allah Resulü s.a.v niyetini güzel tutmanın sonuçlarından bahsettiği şu hadis-i şerifi de bunun bir göstergesidir:
“Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar.
Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.” [1]
Onun için değerli kardeşlerim bizler her zaman niyetlerimizi halis tutma hedefinde olup onu başarmak içinde çaba içerisinde olmak zorundayız.
Ancak ne hazindir ki iyi niyet içinde olması gereken, bunu da amelleri ile ortaya dökmesi gereken sözüm ona Müslüman topluluk ve kişiler amelleri ile niyetlerinin bozuk olduğunu ortaya koymakta oldukları halde bazı kimselerin onlarının niyetlerinin iyi olduğu zannı ile hareket ediyor olmaları tam bir ahmaklık belirtisidir.
Bu noktada Allah Resulü s.a.v’ in bizlerin aldanmaması adına niyetleri ile amelleri örtüşmeyenleri ifade ederek bize çok açık bir uyarıda bulunmaktadır:
مَثَلُ الْمُنَافِقِ، كَمَثَلِ الشَّاةِ الْعَائِرَةِ بَيْنَ الْغَنَمَيْنِ تَعِيرُ إِلَى هَذِهِ مَرَّةً وَإِلَى هَذِهِ مَرَّةً
“Münafık, iki sürü arasında gidip gelen şaşkın koyun gibidir. Bir o sürüye gider, bir bu sürüye!” [2]
Bunun bir sonucu olarak bugün Gazze’de, Doğu Türkistan’da ve diğer İslam beldelerinde oluk oluk kan akarken, oturdukları koltukları korumak adına iki sürü arasında gidip gelen koyunlar gibi hareket edenler yüzünden İslam beldelerinin üzerinde hak iddia eden çiyanlar ile karşı karşıya kalmaktayız.
Ancak bu zalimlerin ve o zalimlerin piyonlarının unuttuğu şey Allah’ın dilemediği hiçbir şeyin olamayacağı ve de kendi yolunda mücadele edenleri asla mahçup etmeyeceği gerçeğidir.
Bugün Trump gibi şeceresi belli olmayan manyakların aldığı kararları bu açıdan okumak gerekir. Zira Allah’ın bizim için ne murat ettiğini bizler bilmiyoruz ancak bizi mahcup etmeyeceğine olan imanımız bizi bu konuda umutsuzluktan alıkoymaktadır.
Çünkü Rabbimizin bu husustaki beyanı açıktır:
كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تَكْرَهُوا شَيْـٔاً وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْۚ وَعَسٰٓى اَنْ تُحِبُّوا شَيْـٔاً وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ۟
“Hoşunuza gitmese de savaş size farz kılındı; mümkündür ki bazen hoşunuza gitmeyen bir şey sizin için iyi, hoşunuza giden bir şey de hakkınızda kötü olabilir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.” [3]
Hocam nasıl olurda savaş bizim için hayır olabilir diye bir soru akla gelebilir!
Rabbimiz kerim kitabında bu hususta şöyle beyanda bulunmaktadır:
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّٰهُ بِاَيْد۪يكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِن۪ينَۙ
“Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil rüsvâ etsin, onlara karşı size yardım ve zafer ihsân buyursun, baskı ve zulüm altında inleyen mü’min toplulukların gönüllerini ferahlatsın!” [4]
Hocam öyle diyorsun da Trump gibi manyaklar azdıkça azıyor, her yere saldırıyor, herkesi tehdit ediyor! Bu dediğin nasıl olacak?
Bu soruya cevap Rabbimiz tarafından kerim kitabında şöyle beyan ediliyor:
وَاِذَٓا اَرَدْنَٓا اَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً اَمَرْنَا مُتْرَف۪يهَا فَفَسَقُوا ف۪يهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْم۪يرًا
“Biz bir memleketi helâk etmek istediğimiz zaman, oranın azgınlık ve şımarıklıkta ileri gitmiş olanlarına itaati emrederiz; ama onlar bunu dinlemez, tam aksine orada isyan edip günah işlerler, böylece üzerlerine azap hükmü kesinleşir, biz de orasını darmadağın eder, altını üstüne getiririz.” [5]
İyi ne güzel işte yakında bu manyaktan ve onun dünyanın jandarması olduğunu zanneden ülkesinden kurtulacağız diyenler çıkabilir ancak o iş o kadar basit değil. Zira zalim helak olurken yanında kendine ayakçılık yapanları da getirir. Velev ki adları Müslüman adı olsa bile!
Bunun en bariz örneği olarak Rabbimiz kerim kitabında Karun adında bir kimseden bahsetmektedir:
اِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسٰى فَبَغٰى عَلَيْهِمْۖ وَاٰتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَٓا اِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُٓواُ بِالْعُصْبَةِ اُ۬ولِي الْقُوَّةِۗ اِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِح۪ينَ
“Karûn, Mûsâ’nın kavmindendi. Fakat Firavun’la işbirliği yaparak onlara zâlimce davranıyordu. Biz ona öyle hazineler vermiştik ki, sadece anahtarlarını taşımak bile güçlü kuvvetli bir cemaate zor geliyordu. Kavmi kendisini şöyle ikaz ediyordu: “Şımarma! Şüphesiz Allah şımaranları sevmez!” [6]
Şimdi sorulması gereken soru şu; bizler Karun olup zamanın firavunu olan Trump’un yanında mı yer alacağız yoksa karşısında durma cesaretini ortaya koyup Musa mı olacağız?
Bizler iman ettik ve tarihte de örneklerini gördük ki, Allah yolunda canlarını, mallarını ve evlatlarını hiçe sayanlar asla mahcup olmayacaklar. Zira dün Bedir’de, Malazgirt’de, Çanakkale’de nasıl Allah’ın yardımı gelmişse bugünde Gazze için gelecek! Burada ki asıl mesele bizim hangi tarafta olacağız meselesidir.
Şurası açıktır ki, DOSTUM TRUMP İLE BU İŞLER ÇÖZÜLMEYECEKTİR!
Böyle bir beklenti zaten hakkın asla kabul etmeyeceği bir durumdur. Çünkü hüküm verilmiş taraflar netleşmiştir:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۢ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍۜ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَ
“Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, kesinlikle onlardan olur. Şüphesiz ki Allah, zâlimler topluluğunu doğru yola erdirmez.” [7]
Bizler Allah rızası için uyarıyor ve diyoruz ki, artık gittiğiniz yoldan vazgeçin! Zira gittiğiniz yolun sonu uçurum!
Bırakın artık stratejik ortaklıkları, müttefik yalanlarını, dost olduklarına dair söylemleri, bizim bizden başka dostumuz olmadığını anlayın!
Ateş kardeşlerimizi sarmışken bize kadar gelmesini beklemeden kardeşlerimizin ateşini söndürmek için bir şeyler yapın!
Ve siz ey Müslümanlar biz ne yapabiliriz ki demeyi bırakın! Zira Allah’ın azabı sadece azgınları değil, buna ses çıkarmayanları da yakar.
Nitekim Rabbimizin şu beyanı tamda bunu ifade etmektedir:
وَاتَّقُوا فِتْنَةً لَا تُص۪يبَنَّ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَٓاصَّةًۚ وَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ
“Bir de öyle bir musibetten korkun ki; o, yalnız içinizde zulmedenlere isabet etmez (bu belâ başkalarına da geçer, umumî olur). Bilin ki, Allah'ın azabı çok şiddetlidir.” [8]
Ey gerçekleri bilip de korkan kardeşim! Korkmayın! Artık bu komedinin sonu gelmiştir. Rabbimizin zalimin ipini çekmesi yakındır! Haykırın ve korkmayın!
وَقُلْ جَٓاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُۜ اِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا
De ki: “Hak geldi, bâtıl yok olup gitti. Zâten bâtıl mâhiyeti gereği yok olup gitmeye mahkûmdur!” [9]
Rabbim İslam beldelerinin özgür olduğu, Amerika ve onun küçük köpeği İsrail’in Siyonist projelerinin çöktüğü günleri görmeyi hepimize nasip eylesin!
Rabbim doğru tarafta durmayı, hak için bedel ödeyebilecek imanı göğsümüzde taşıyabilmeyi bize ve neslimize nasip eylesin!
[1] Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259. Ayrıca bk. Buhârî, Tevhîd 35; Tirmizî, Tefsîru sûre (6),10
[2] Müslim, Sıfâtü"l-münâfıkîn, 17
[3] Bakara 216
[4] Tevbe 14
[5] İsra 16
[6] Kasas 77
[7] Maide 51
[8] Enfal 25
[9] İsra 81