46.DERS | TAYY KABİLESİ VE HATEM’İN KIZI
Değerli kardeşlerim:
Hz. Peygamber dediğimizde aklımıza sadakat ve merhamet gelir. Nasıl gelmesin ki, düşmanlarını merhameti ile alt eden bir kahramandı o.
Huneyn günü Müslümanlara onun davasına olan sadakati sebebi ile Rabbi zaferi nasip etmiş ve merhameti ile de Taif’i İslam devletinin toprakları arasına katmıştı.
Dün ağza alınmayacak hakaretler eden, eziyetin her türlüsünü reva görenler teker teker ona teslim oluyordu. İşte bunlardan biride meşhur şair Kab İbni Zuheyr’di.
Allah Resulü ve Ebu talip’in kızı Ümmü Hani için ağza alınmayacak hakaretleri içeren şiirler yazdığından hakkında ölüm fermanı olan bir kimse idi Kab İbni Zuheyr. Bu fermanın sebebi de toplumları İslam ve Müslümanlar aleyhinde kışkırtmasıydı.
Hal böyle iken İslam’ın hızla kabileler arasında yayılması ile artık sığınacak yeri kalmayan kaçak bir kimse durumundaydı. Müslüman olan kardeşi Kab için endişe ediyordu. Kardeşi Kab’a bir mektup yazarak Allah Resulü s.a.v’ e teslim olmasını ve af dilemesini başka türlü kurtulamayacağını ifade eden bir yazı kaleme aldı.
Bunun üzerine Kab kendini tanıtmadan Allah Resulü s.a.v’ in huzuruna gelerek şöyle bir soru sordu:
- Kab huzurunuza çıkmak istiyor. Eğer o Müslüman olarak huzurunuza çıkarsa onu af eder misiniz? Diye sordu.
Allah Resulü s.a.v:
- Evet! Af ederim.
Kab:
- İşte ben Kab’ım ve huzurunuzda Müslüman oluyorum.
Sahabe efendilerimiz öğrendikleri gerçek karşısında Kab’a saldırmak istedilerse de Allah Resulü s.a.v:
- Bırakın Kab af edilmiştir.
Bu af karşısında siyer kaynaklarında meşhur olan o Kaside-i Bürdeyi irad etmiş ve bu kaside İslam tarihinde meşhur olmuştur.
Meşhur olan bu kasidenin bir bölümü şu şekildedir:
“Peygamber dünyayı tenvir eden bir meşaledir.
Işık saçarak etrafı nurlandıran bir nurdur.
Şerri kesip atmak için çekilmiş Allah’ın bir kılıcıdır.”
Kab bu beytleri okuyunca Allah Resulü s.a.v bunan hoşnut olmuş ve hırkasını Kab’a hediye etmiştir.
Emevi döneminde Muaviye hırkayı Kab’dan satın almış ve sırası ile Emeviler, Abbasiler ve sonraki yıllarda Yavuz Sultan Selim’in mısır fethinden sonra İstanbul’a getirilen kutsal emanetler arasında yer alarak bugün Topkapı sarayında bulunmaktadır.
İslam her taraf yayılırken ona karşı olanlarda Müslümanlara karşı harekete geçmekten geri durmamaktaydı. Bunlardan biride yardımseverliği ile meşhur olmuş Hatem’in oğlu Adiy’in başında bulunduğu Tayy kabilesi idi.
Müslümanlara karşı harekete geçtiği bilgisi alınan Tayy kabilesinin lideri olan Adiy Hıristiyanlığı seçmiş bir kimseydi.
Allah Resulü s.a.v onların hareketini engellemek üzere Hz. Ali’nin başında bulunduğu orduyu hicretin 8. Yılında Adiy’in üstüne gönderince Adiy Hıristiyan kabilelerin bulunduğu Suriye sınırına kaçmak zorunda kaldı.
Hz. Ali Tayy kabilesinin putunu kırdı ve ele geçirdiği esirlerle beraber Medine’ye döndü. Esirler arasında Hatem’in kızı Adiy’in de kızkardeşi olan sofene de vardı.
Sofene Allah Resulünün huzuruna çıkarak:
- Babam ölmüş, kardeşim de kaçmış bulunuyor. Hürriyetimi satın alacak fidyeyi verecek bir imkânımda yok. Sizin merhametinize sığınıyorum. Zira benim babam cömert bir kimse idi, düşene el uzatır, felakete uğrayana yardım ederdi.
Allah Resulü s.a.v:
- Senin baban İslam’ın insanlara tebliğ ettiği güzellikleri üzerinde taşıyan bir adamdı. Hatem’in kızı serbesttir. Zira onun babası insan sever bir kimse idi. Allah merhametli olanları sever ve Mükâfatlandırır.
Daha sonrasında Allah Resulü s.a.v Sofene’ye elbise ve yol harçlığı vererek onu kardeşi Adiy’in yanına gönderdi. Kız kardeşinin Allah Resulü hakkında söylediği sözlerden etkilenen Adiy Müslüman olma niyeti ile Medine’ye gelerek Allah Resulü ile görüştü.
Allah Resulü Adiy’i alarak evine geldi. Yolda ihtiyar bir kadına rastladılar. Kadın uzun süre Allah Resulünü meşgul etmesine rağmen güzel muamelesi Adiy’de derin etki bıraktı. Eve girdiklerinde ise evin sadeliği Adiy’in kafasında hiçbir şüphe bırakmamıştı.
Peygamber efendimiz Adiy’e dönerek:
- Ey Adiy! Senin uyduğun din halktan 11/1 den fazla toplanmasını men ettiği halde sen bunu topluyormuşsun.
Adiy:
- Evet! Topluyorum.
Allah Resulü:
- Senin nazarında Allah’tan başka mabut var mı?
Adiy:
- Hayır yoktur.
Allah Resulü:
- Allah’tan daha büyük bir şey var mı?
Adiy:
- Hayır yoktur.
Allah Resulü:
- O halde bil ki, Allah’ın gazabı dalalete düşen Yahudi ve Hıristiyanlara isabet etmiştir.
Bu son ifadeden sonra Müslüman olan Adiy ile Allah Resulü s.a.v’ in arasında şu konuşmanın da geçtiği rivayet edilmektedir:
- Sen bugün Müslümanların ihtiyaç içinde oluşlarına bakıp belki Müslüman olmaktan çekinirsin, fakat gün gelecek onlar bol servete kavuşacak, öyle ki, mala talip bulamayacaklar. Bir kadın Kadise’den kakıp devesi ile hacca gidecek ve Allah korkusundan başka bir korku duymayacak. Emniyet ve asayiş olacak.
Nitekim bu ifadeler Hz. Ömer zamanında gerçek olmuştur.
Onun için durum ne kadar kötü gözükürse gözüksün bizler asla umutsuz olmayacağız