KALBİNİN KARALIĞI YÜZÜNE YANSIYANLAR
Değerli Müslümanlar:
Hiçbir şey bilmez bir halde geldiğimiz bu dünyada öğrendiklerimizle hayatımızı idame ettirirken ileri görüşlü olup insanları tanıyabilmek hem bu dünyamız için, hem de ahret hayatımız için en can alıcı kabiliyetlerden biridir.
Çünkü insan tek başına yaşamak üzere var edilmediğinden iletişime ihtiyacı olan bir varlıktır. Bu noktada kiminle iletişim halinde olması gerektiğini bilmesi onun karşısına çıkacak olumsuzlukların ortadan kalkmasına vesile olacaktır.
Bugün maalesef kimlerle beraber olmamız gerektiği hususunda ortaya çıkan zafiyetlerimiz sebebi ile her alanda sıkıntı çektiğimiz hepimizin malum olduğu bir gerçektir.
Peki! Nasıl bir bakış açısı yakalamalıyız ki, dünya ve ahret hayatımızın mamur olsun?
Bu sorunun cevabını aradığımızda Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanı ile karşı karşıya kalıyoruz:
“Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” [1]
Allah Resulü s.a.v ‘in bu ifadesi söylem olarak çok basit bir söylem olarak dursa da içinde çok büyük bir mana taşıdığı açıktır. Zira Allah’ın nuru ile bakabilmek için Allah’ı ve Resulünü tanımak, yolunu gerçekten takip edenleri bulmak öyle çokta kolay bir husus olmadığını peşine takılıp da yoldan çıkmamıza vesile olanlar sayesinde net şekilde gördüğümüz bir zamanı yaşıyoruz.
Bu noktada Rabbimizin şu uyarısı takip edeceklerimizin bizde ne gibi sonuçlar ortaya çıkaracağına delil niteliğindedir:
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌؕ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لاً
“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.” [2]
Hocam biz hangi bilginin doğru, hangisinin yanlış olduğunu nereden bileceğiz?
Bunun için kuran ve sünnet bizim için en temel gösterge iken, samimiyetle bakan bir çift gözde birçok gerçeğe vakıf olmaya vesile olacaktır.
Bugün bizlere hayata ve dine dair anlatımda bulunanlara müminin feraseti ile kuran ve sünnet ışığında yüzlerini süzecek olsak aslında birçok yanlışı anlayacağımız açıktır.
Hani bir söz vardır ya: “ Suratında meymenet yok”
Bugün çok konuşan anlı şanlı nice çokbilmiş kimselerin suratlarında meymenet olmadığını net şekilde görüyoruz. Çünkü yüz kalbin aynasıdır ve kalbi kara olanın yüzü aydınlık olmaz.
Bu kimseler Allah’a gizli ve açık olarak yaptıkları isyanların sonucunda suratlarındaki nur gider ve simaları değişir. Bunun sebebi ise Allah Resulü s.a.v ‘in şu ifadesinde ortaya çıkmaktadır:
“Kul bir günah işlediğinde, kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer o günahından tevbe edip uzaklaşırsa kalbi arınır. Tevbe etmeyip günah işlemeye devam ederse, o siyah nokta artar ve nihâyet kalbin her tarafını kaplar.” [3]
Suratına baktığınızda nur görmediğiniz, sözlerinde hakkı bulamadığınız kimselerden uzak durmak kişinin sevdiği ile haşr olacağı ahret yurdunda ziyana uğrayanlardan olmamak adına ne kadar önemli olduğunu Yüce Rabbimiz şöyle beyan ediyor:
وَيَوْمَ الْقِيٰمَةِ تَرَى الَّذٖينَ كَذَبُوا عَلَى اللّٰهِ وُجُوهُهُمْ مُسْوَدَّةٌؕ اَلَيْسَ فٖي جَهَنَّمَ مَثْوًى لِلْمُتَكَبِّرٖينَ
“Sen, Allah adına yalan uyduranların kıyâmet günü yüzlerinin kapkara kesildiğini görürsün. Büyüklük taslayanlar için cehennemde yer mi yok!” [4]
Şuana kadar ifade ettiğimiz beyanları neden sizlere sunduk diye ifade etmek gerekirse şunun içindir ki, bugün Müslümanların içinde geçmişte onlara hakkı anlatırken simalarındaki güzellikleri gördüğümüz kimselerin haktan uzaklaştıkça suretlerinin ne kadar çirkinleştiğini ortaya koymak adınadır.
Hepimizin şahit olduğu bu hususun ortaya çıkmasında etken olan kalplerin güzel olması meselesinin kişinin “kalbim temiz” diyerek kendini kurtaramayacağı hepimizin anlaması gereken bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Allah Resulü kalplerde olanların hayatımıza nasıl yansıdığını ortaya koymak adına ifade ettiği şu beyanı ne kadar da yerinde ve anlamlı bir derstir:
“Şunu iyi bilin ki, insan vücudunda küçücük bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa, bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa, bütün vücut bozulur. İşte bu et parçası kalptir.” [5]
Bu et parçasını korumak istiyorsak kalbimiz Rabbimizin ayet-i celilesinde ifade ettiği şu hasletleri üzerinde taşıması gerekir:
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللّٰهِؕ وَالَّذٖينَ مَعَهُٓ اَشِدَّٓاءُ عَلَى الْكُفَّارِ رُحَمَٓاءُ بَيْنَهُمْ تَرٰيهُمْ رُكَّعاً سُجَّداً يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَاناًؗ سٖيمَاهُمْ فٖي وُجُوهِهِمْ مِنْ اَثَرِ السُّجُودِؕ
“Muhammed Allah'ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar da inkarcılara karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların rüku ve secde ederek Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Yüzlerinde secde izlerinden (meydana gelen) belirtiler vardır.” [6]
Şimdi soralım kendimize bu kadar zulmün olduğu bir dünyada aynaya baktığımızda suretimizde o nuru görebiliyor muyuz?
Peki! Kendilerini takip etmekle kurtulacağımızı zannettiklerimiz o simaları taşıyor mu?
Artık kendimiz kandırmaktan vazgeçme zamanımız gelmedi mi?
Daha ne kadar daha içi boş cümlelerle kandırılıp peşinden gittiklerimiz tarafından aldatılacağız?
Unutmayın ölümden sonra öyle bir hesap var ki, orada:
يَوْمَ تَبْيَضُّ وُجُوهٌ وَتَسْوَدُّ وُجُوهٌۚ فَاَمَّا الَّذ۪ينَ اسْوَدَّتْ وُجُوهُهُمْ۠ اَكَفَرْتُمْ بَعْدَ ا۪يمَانِكُمْ فَذُوقُوا الْعَذَابَ بِمَا كُنْتُمْ تَكْفُرُونَ
“Bir gün ki nice yüzler ağaracak, nice yüzler de kararacaktır; yüzleri kararanlara, “İman ettikten sonra kâfir mi oldunuz? Öyle ise inkâr etmiş olmanız yüzünden tadın azabı!” (denir).” [7]
Bugün Allah’ın ayetleri karşısında dünyayı tercih ederek Rabbimizin emirlerini göz ardı edenler ve onları takip edenlerin anlaması gereken simalarının sadece mahşerde kararmadığı gerçeğidir.
Bizler Allah’ın nuru ile baktığımızda kararan yüzlerinizi ve taş kesilen kalplerinizi görüyoruz. Öyle hiç boşuna eğilip bükülmeye çalışmayın!
Bugün Müslüman’ın kanı akıyorsa, nesillerimiz zina, içki, kumar gibi çirkin işlerle yoldan çıkıyorsa, birileri din üzerinden zengin oluyorsa, birileri din ile, kuran ile gücü eline alıp sonrasında onu unutuyorsa bilsin ki biz unutmuyoruz!
Hayat bitip de hesap günü geldiğinde bizleri yardımsız koyanlardan, yoldan çıkaranlardan, haktan uzaklaştıranlardan bir bir hesap soracağız.
Bugün süslü cümlelerle insanları kandıranların o gün suratlarının nasıl karardığına hep birlikte şahit olacağız!
Rabbim kalpleri ve yüzleri kararanlardan olmaktan bizleri muhafaza eylesin!
Rabbim hepimize sadık dostlar, doğru yolda olan kardeşler nasip eylesin!
Rabbim Allah’ın nuru ile bakabilecek bir imana sahip olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
[1] Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 16
[2] İsra 36
[3] İbn-i Mace, Zühd, 29
[4] Zümer 60
[5] Buhârî, Îmân 39, Büyû’ 2
[6] Fetih 29
[7] Al-i İmran 106