Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

BASİTE ALDIĞIMIZ KAVRAMLAR

Değerli Müslümanlar:

Bizi Müslümanlar hitabına muhatap olduran Rabbimize hamd olsun!

Sokakta, okulda, işyerinde, bulunduğumuz her ortamda ” Sen Müslüman mısın?” Sorusuna avazımız çıktığı kadar elhamdulillah Müslüman’ız diyen değerli kardeşlerim!

Hiç kendimize sorduk mu Müslüman ne demek?

Müslüman demek teslim olan demektir. Peki! Gerçekten İslam’a teslim oluyor muyuz?

Bu soruyu kendimize sorduğumuzda görüyoruz ki! Birçoğumuz zaman zaman Rabbimizin emirlerini ya basite alıyoruz veya kabul etmiyoruz.

Peki!  Ama basite alma veya kabul etmemek Müslüman kimliğini yok etmez mi?

Bu hususu Rabbimiz kerim kitabında bizlere şu şekilde haber veriyor:

وَمَنْ يَكْفُرْ بِاٰيَاتِ اللّٰهِ فَاِنَّ اللّٰهَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ

Her kim de Allah’ın ayetlerini inkâr ederse şüphesiz ki Allah, hesabı çabuk görendir. [1]

Bu inkâr ister söz ile olsun, isterse yapılan fiiliyatla olsun Allah’ın indindeki sonuç değişmez tabi tövbe etmediği sürece.

Her türlü günahı işlediği halde kendisine yanlışları söylendiğinde kendini ecdadı ile savunmaya kalkıp elhamdulillah bizde Müslüman’ız bizimde dedemiz hocaydı demekle bu kimseler kendilerini aklayacaklarını mı zannetmekteler?

Böyle bir hayalin peşine düşenler şu ayeti iyi okusunlar:

وَاتَّقُوا يَوْماً لَا تَجْز۪ي نَفْسٌ عَنْ نَفْسٍ شَيْـٔاً وَلَا يُقْبَلُ مِنْهَا عَدْلٌ وَلَا تَنْفَعُهَا شَفَاعَةٌ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ

Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin (aracılığın) yarar sağlamayacağı ve hiç kimsenin hiçbir taraftan yardım göremeyeceği günden sakının. [2]

İfade çok açıkken bizi bu kadar rahat hareket ettiren nedir? diye kendimizi sorgulamak için daha ne beklemekteyiz.

Her geçen gün, her geçen saat aleyhimize işlerken daha ne kadar nefsimiz ile oyalanıp, şeytanın vesveseleri ile aldanmaya devam edeceğiz!

Rabbimiz bizi aldatan ve tuzak kuran düşmanlarımızın bizden yapmamızı istedikleri o haramları şöyle haber veriyor:

قُلْ تَعَالَوْا اَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ

De ki: Gelin, rabbinizin size neleri haram kıldığını okuyayım:

 اَلَّا تُشْرِكُوا بِه۪ شَيْـٔاًۜ

O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın

Rabbimizin tövbe edilmediği sürece affetmeyeceği günahlardan biridir şirk. Şirk ise Allah ile beraber başka şeylere de sevgi beslemek veya sevdiklerimizi Rabbimizin sevgisinin üstüne çıkacak bir şekilde onlara yönelmek demektir.

Böyle şey biz yapar mıyız hiç! diyenler kalplerine bir baksınlar!

Rızık endişeleri var mı? Makamları kaybetme korkuları had safhada mı? Para için her şeyi yapabilirler mi? Bu ve benzeri soruları kendimize sorduğumuzda tercih yapmak gibi bir düşünceye kapılıyorsak bilin ki Allah’a gerçek manada tapmıyoruz demektir.

Hâlbuki Müslüman böyle bir kıyaslamayı imansızlık sayar ve böyle olmaktan da Rabbine sığınır.

Rabbimize şirk koşulmasından sonra Allah’ın ikinci emri bizim dünyaya gelmemize vesile olan ana ve babamıza olan görevlerimizdir:

وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناًۚ

Anne babaya iyilik edin.

Her hususta olduğu gibi bu emir konusunda da Müslümanların zafiyet içinde olduğunu üzülerek ifade etmek zorundayız.

Onlar ki dünyada bizi en çok seven ve bizim büyüyüp serpilmemize vesile olan, yeri geldiğinde bir öğretmen, yeri geldiğinde bir hoca, yeri geldiğinde şefkatli bir doktor, yeri geldiğinde imkânsızlıklar içinde bizlere imkân sunan kahramanlardır.

İşte Rabbimiz bu sebeple onlara hürmeti kendine yapılan bir itaat olarak görmekte ve gönüllerini almayı bize emretmektedir.

Rabbimizin bir diğer uyarısı ise bizlerin hürmet göstermekle sorumlu olduğu anne ve babalarımıza:

 وَلَا تَقْتُلُٓوا اَوْلَادَكُمْ مِنْ اِمْلَاقٍۜ نَحْنُ نَرْزُقُكُمْ وَاِيَّاهُمْۚ

Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı öldürmeyin; biz, sizin de onların da rızkını veririz.

Bu korku bugün birçoğumuzu saran şeytanın en kuvvetli silahlarından biridir. Ancak dikkatli bakan gözler görür ki, en karanlık yerlerde var edilen canlıların bile rızıklarını Rabbimiz vermekte ve bizim rızkımızı da garanti altına almaktadır.

Onun içindir ki, rızık endişesi ile yapılacak yanlışlar bir Müslüman’ı Allah’ a olan inancını kaybettirme durumu ile karşı karşıya bırakır. Rızkımız yazılıdır, bize düşen ise onu helal yolda kazanma çabasıdır.

Rabbimiz biz Müslümanları uyarmaya devam ediyor:

وَلَا تَقْرَبُوا الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَۚ

 Kötülüklerin açığına da gizlisine de yaklaşmayın!

Bu hususu irdelerken Müslüman bilmeli ki, evindeki televizyondan, cebindeki telefona, işyerinde ki ortamından, aile yaşantısında ki noktalara kadar Rabbinin çizdiği sınırlara dikkat etmediği takdir de bu emri çiğnemiş olur.

Bu kıstaslara dikkat etme hususundaki gösterilecek zafiyet hem günaha, hem de dönülmez hatalara sebep olacağını Rabbimiz ifade ederken şu hatırlatmayı da bizlere yapmaktadır:

 وَلَا تَقْتُلُوا النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّۜ

Haklı bir sebep olmadıkça Allah’ın yasakladığı cana kıymayın.[3]

Peki! Haklı sebep nedir?

Kişinin ülkesine, malına, namusuna bir saldırı olduğunda kişi için haklı sebep olur. Bunun dışındaki durumlarda yapılacak bir hata katil olmaya sebep olacağı gibi, hem bu dünyada sıkıntıya, hem de ahret yurdunda çetin bir azaba vesile olur.

Bu hususu dile getirirken atalarımızın şu ifadesini de hatırlatmadan geçemeyeceğim

“ Öfke ile kalkan, zarar ile oturur! ”

Bu uyarılardan sonra Rabbimiz bize emanet olan yetimleri bize hatırlatıyor:

 وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَت۪يمِ اِلَّا بِالَّت۪ي هِيَ اَحْسَنُ حَتّٰى يَبْلُغَ اَشُدَّهُۚ

Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına, onun iyiliğine olmadıkça el sürmeyin!

Sonrasında ise hepimizin dert yandığı ancak sıra kendine geldiğinde yapmaktan çekinmediği bir kötü alışkanlığı Rabbimiz ortaya koyuyor:

وَاَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْم۪يزَانَ بِالْقِسْطِۚ

Ölçü ve tartıyı adaletle yapın.

Bu emir hakkında belki çok şey söyleyebiliriz ama şu ifade hepsini özetleyecektir diye düşünüyoruz:

“ Kendinize yapılmasından hoşlanmadığınız bir şeyi, sizde başkasına yapmayız”

Bu emirler aslında düşünen ve adaletle bakan her kimse için makul ve kabul edilebilir ifadelerdir.

Çünkü Rabbim:

 لَا نُكَلِّفُ نَفْساً اِلَّا وُسْعَهَا

Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. [4] buyurmaktadır.

Ancak insan hayatında her şeyin kendi istediği gibi olmasını ister ama kendi isteklerinin başkalarının hayatına müdahale manası taşıdığını hiç düşünmek istemez.

Ama kuralsız bir küçük işletme bile ticari hayatına devam edemezken, koca bir insanlık âleminin Rabbinin kuralları olmadan devam edebileceğini düşünenler çıksa da, Rabbim kendine inananlara yol göstermeye devam etmektedir:

 وَاِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبٰىۚ وَبِعَهْدِ اللّٰهِ اَوْفُواۜ

Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız hakkında bile olsa, adaletli olun.

Ne de güzel bir emir ve öğüt. Ne kadar da çok ihtiyacımız var değil mi?

Adalet!

Ara ki bulasın diyeceğimiz bir kavram haline gelen bu düstur bugün yaşadığımız sıkıntıların ana sebebidir. Adalet isteyen adaletsiz Müslümanlar!

Rabbim bizleri adalet sahibi olan kimselerden eylesin!

Rabbimiz bizler için kazanç olacak olan öğütlerini almamızı bize emrediyor:

 ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَۙ

Allah’a verdiğiniz sözü eksiksiz yerine getirin. İşte düşünüp öğüt alasınız diye Allah size bunları emretti.[5]

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاط۪ي مُسْتَق۪يماً فَاتَّبِعُوهُۚ

Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın

وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ

(Eğer saparsanız )Sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır.

 ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِه۪ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

İşte günahtan korunmanız için Allah bunları size emretti.[6]    

Rabbim bizlere dosdoğru yolunu izlemeyi nasip eylesin!

Rabbim bizleri şeytanın ve nefsimizin izlerini izlemekten muhafaza eylesin!

 

 


[1] Al-i İmran 19

[2] Bakara 123

[3] En’âm 151

[4] Bakara 285

[5] En’âm 152

[6] En’âm 153

Dosyalar

Basite Aldığımız Kavramlar
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş