ANNELİK EN KUTSAL GÖREVDİR
Değerli Müslümanlar:
Kâinatta yaratılmış hiçbir varlık yoktur ki boşa yaratılmış olsun ve bir sorumluluğu olmasın! Öyle ki, insan ve cinlerin dışında dünyaya gelen her varlık, yaratılış gayesi olan görevini yerine getirir ve bu hususta asla itiraz etmez.
Ancak insan yaratılış gayesini ve fıtratının gereği olan görevlerine itiraz eder. Yetmezmiş gibi birde özgürlük naraları altında yaratılışındaki asli unsurlarla oynamaya kalkar ve Rabbinin şu hitabına muhalefet eder:
اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىۜ
İnsan, başıboş bırakılacağını ve yaptıklarından hesaba çekilmeyeceğini mi sanıyor? [1]
Maalesef insanlık öylesine yoldan çıkarıldı ki, bu kargaşa içinde Allah’a kul olma hükmüne itaat eden Müslümanlar bile bundan nasibini aldı. Rabbimizin kâinatı bir tertip ve düzen içinde var ettiğini gördüğü halde kendisi hakkındaki düzenlemelere isyan eder hale geldi. Bunun bir sonucu olarak da bugün başımıza türlü türlü belalar geliyor ama bizler bu belaların özündeki mesajları almama hususunda ısrar ediyoruz!
Diyoruz ki, neden bu belalar hep bizi buluyor! Çünkü biz inandık dediğimiz halde kanun koyucu olan kitabımızı ve peygamberimizi dinlememe hususunda ısrar ediyoruz.
Değerli kardeşlerim! Rabbimizin şu beyanını anlayıp, gereklerini yerine getirmedikçe dünyamızda, ahretimizde asla bizim için güzellik getirmeyecektir:
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذٖيقَهُمْ بَعْضَ الَّذٖي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor. [2]
Peki! İnsanın düzeninin başladığı yer neresidir?
Bunu anlamak için insanın yaratılışına gitmek gerekir!
Rabbimiz insanın var edilişini şöyle beyan ediyor:
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالًا كَث۪يرًا وَنِسَٓاءًۚ
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden, bu ikisinden de birçok erkekler ve kadınlar var edip, yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. [3]
Rabbimizin beyanında ifade ettiği üzere insanlığın devamının asli unsuru olan kadın bu görevi yerine getirme noktasında erkekle eşit sorumluluğa sahiptir. Bu açıdan bakıldığında ister erkek olsun, isterse kadın olsun kul olma, sorumluluklarını yerine getirme, günah ve sevap açısından eşittir. Ancak insani boyuttaki sorumluklar açısından erkek ile kadın eşit değil, birbirini tamamlayan bir bütünün parçalarını ifade eder.
Hal böyle iken yaşadığımız çağda özgürlük sloganları altında kadın ile erkeği eşitlemeye çalışanlar yaratılıştaki fıtrata aykırı hareket ederek toplumun dinamikleri ile oynayarak kadını kadınla, erkeği erkekle yetinecek noktaya çekerek neslin devamını sağlayan ana baba kavramını yok etmeye çalışmaktadırlar.
Hâlbuki İslam kadını meta olmaktan çıkararak en kutsal bir makama oturtturmuşken, yaşadığımız çağın iblisleri onları tekrar meta haline getirmek amacı ile yaptıkları çalışmalarında Müslümanların dünyalık elde etme ve ganimete kavuşma hayalide kullanarak perçinlediklerini üzülerek görüyoruz.
Onların özgürlük sloganları ile süsledikleri eylemlerine karşılık İslam kadını en değerli konum olarak cennetin anahtarı haline getirmektedir:
"Cennet annelerin ayakları altındadır." [4]
Allah Resulü s.a.v’ in bu ifadesine karşılık biz ne yapıyoruz?
Toplum içindeki modaya uyarak daha lüks bir hayat sürmek adına çocuğun ilk eğitmeni ve okulu olan ana kucağını anaokullarına taşıyor, evliliğin asli unsurlarından olan şehevi arzuları yorgunluk ve farklı beklentilere kurban ederek aile birlikteliğini darmadağın ediyoruz.
Peki! Ama anne şefkatinden mahrum, aile sıcaklığın uzak bir çocuğun yaşadığı psikolojik çöküntüyü ve boşluğu farkında mıyız?
Zannediyor musunuz ki, anaokulunda ki çalışanlar annenin yerini tutacak veya onun verdiği eğitimi çocuğa verebilecek?
Hocam kadınlar çalışmasın mı?
Kadının asli görevi evidir. Eğer asli görevi olan eşini ve çocuklarını gözetme hususunda zafiyet gösteriyorsa isterse kuran kursu hocası olsun kazandığı parada, orada harcadığı zaman da onun için haram olur.
Çünkü rızkın temini kadına değil erkeğe ait olan bir sorumluluktur. Rabbimiz bunu kerim kitabında şöyle beyan etmektedir:
اَلرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَٓاءِ بِمَا فَضَّلَ اللّٰهُ بَعْضَهُمْ عَلٰى بَعْضٍ وَبِمَٓا اَنْفَقُوا مِنْ اَمْوَالِهِمْ
“Erkekler kadınlar üzerinde kavvamdır / gözetmendir. Çünkü Allah bazılarını diğer bazılarından üstün kılmıştır (erkeler de daha sabırlı, daha kuvvetli, daha cesaretli, duygusal tarafları daha az olduğu için, evin idaresi, sorumluluğu ona verilmiştir). Bir de ailenin geçimini temin etmek erkeğe aittir. ” [5]
Hal böyle iken Müslüman bir koca karısını çalışmaya zorlayamaz! Onu çalışmaya zorlayamayacağı gibi onun ihtiyaç olarak istediği isteklerine karşıda duyarsız davranamaz. Bu noktada Allah Resulü s.a.v’ in beyanı çok açıktır:
“Hanımlarınızın sizin üzerinizde, durumlarına uygun olarak yiyecek ve giyecek hakları vardır." [6]
Tekrar kadının çalışıp, çalışamayacağı sorusuna gelecek olursak asli görevlerini aksatmamak ve çalışma ortamı İslam’a uygun olmak kaydı ile kadının çalışmasında bir beis yoktur.
Kadın hangi işlerde çalışabilir ve ortamı nasıl olması gerekir? Gerçekten kadının çalışmasına gerek var mıdır?
Soruya son kısımdan başlayarak cevap verelim!
Kadının çalışmasına ihtiyaç olan alanların varlığı bir gerçektir. Bunlar nelerdir diye baktığımız zaman ticaretten sağlığa, eğitimden üretime kadar birçok alanda kadının çalışmasına ihtiyaç vardır.
Ancak kadının çalışacağı alanlarda olması gereken kaideler vardır. Başlıklar halinde bunları beyan etmek gerekirse:
- Çalışacak kadının eşine ve çocuklarına karşı olan sorumluluklarında hiçbir eksiklik meydana gelmemesi kadının asli görevidir.
İfade ettiğimiz bu başlıkta Allah Resulünün iki ifadesine yer vermek gerekiyor:
Bunlardan birinci başlık kadının kocasına karşı olan görevidir. Eğer iş nedeni ile hizmeti göremiyor ve kocası onu yanına davet ettiğinde başım ağrıyor, yorgunum gibi bahanelerle kocasının isteğini geri çevirirse o zaman Rabbinin huzurundaki durumunu Allah Resulü s.a.v şöyle beyan ediyor:
“Bir erkek karısını yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet ederler.” [7]
İkinci başlıkta ise Allah Resulü s.a.v’ in kadının çocuklarına karşı olan sorumluluğu ifade eden şu beyan gelmektedir:
“Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Kadın da evinin ve çocuğunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.” [8]
Bu iki hususu yerine getirmeden bir kadının çalışması helal olmayacağını açıkça ortaya koymak gereklidir.
Bir kadının çalışabilmesi için gerekli olan diğer başlıklara bakacak olursak şu hususları görmekteyiz:
- Çalıştığı alan içinde namahrem erkeklerle muhatap olma ihtimalinin ortadan kaldırılması gereklidir.
- İslam’ın en temel unsurlarından olan tesettür hususuna riayet edilmesi gereklidir.
- Çalışılacak iş kolu Allah’ın haram kıldığı mamul veya işlemleri barındırmamalıdır.
Bu ifade ettiğimiz unsurlar yerine getirildiği takdirde kadının çalışmasında bir beis yoktur. Çünkü erkeğin gündelik ihtiyaçları olduğu gibi kadınlarında ihtiyaçları var olduğundan bunları elde edebilesi için en kolay muhatap olacağı kişiler hemcinsleri olacaktır.
Peki! Madem kadın gerekli imkânlar sağlandığında çalışabiliyor neden bu kadar anlatımda bulundunuz diye akla soru gelecek olursa buna cevabımız şu olacaktır:
Bugün maalesef gerek ülkemizde, gerekse dünyada kadın asli unsuru olan analık vasfından soyutlanarak meta haline getirilerek, yeri geldiğinde bir reklama aracı, yeri geldiğinde bir zevk aracı, yeri geldiğinde ise bir köle gibi kullanılıyor olmasına itiraz ediyoruz.
Toplumun çekirdeği ailedir. Ailenin tutkalı ise annedir. Annenin yok edildiği toplumların ayakta durması mümkün değildir.
Yeniden fetihlerin gerçekleşmesi için fatihlere, fatihlerin yetişmesi için ise onları dünyaya getirecek analara ihtiyaç olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Rabbim bizlere hayırlı eşler ve evlatlar nasip eylesin!
Rabbim gelecek nesillere önderlik edecek fatihleri yetiştirebilmeyi bizlere nasip eylesin!
Rabbin bizleri, eşimizi, çocuklarımızı ve tüm ümmet-i Muhammed’in evlatlarını şeytanın şerrinden ve tuzaklarından muhafaza eylesin!
[1] Kıyamet 36
[2] Rum 41
[3] Nisa 1
[4] Nesâî, Cihad, 6
[5] Nisa,34
[6] Ebu Davud, Menasik, 56; İbn Mace, Menasik, 84
[7] Buhârî, Bed’u’l-halk 7; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40
[8] Buhârî, Cum`a 11, İstikrâz 20, İtk 17, 19, Vesâyâ 9, Nikâh 81, 90, Ahkâm 1;