FELAKETLERE AHLAK ÇERÇEVESİNDEN BAKMAK
Değerli Müslümanlar:
İnsan doğumla başlayıp ölümle biten yalancı bir hayat yaşarken zanneder ki hiç ölmeyeceğim. Her gün okunan salâları duyarda, bir gün kendisinin de salâsının okunacağı gerçeğini görmek istemez. İnsan böylesine dünyaya bağlanınca da ahret yurdu için kendisine vaat edilen cenneti dünyada yaşamaya kalkarak ona giden yolda her şeyi mubah görecek hale gelir.
Hâlbuki Rabbimiz yarattığı her varlık için kaçınılmaz olanı şöyle ortaya koyar:
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِۜ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًۜ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Her can ölümü tadacaktır, sizi imtihan olsun diye iyilik ve kötülüklerle sınarız. Sonunda hepiniz bize döndürüleceksiniz. [1]
Dünya denen geçici ikametgâhımızın bize sunulan bir cennet olmadığını Rabbimiz ortaya koyarken, bu geçici âlemde bazen imkânlar ile bazen de yokluklarla imtihan olacağımızı ortaya koymakta ve daha iyi anlamamız için ayrıntılı bir şekilde beyanını şöyle ortaya koymaktadır:
وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِؕ وَبَشِّرِ الصَّابِرٖينَۙ
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle sınayacağız. Sabredenleri müjdele! [2]
Peşi sıra yaşadığımız felâketlerde gösterdi ki, Rabbimizin beyanını kabul etsek de, etmesek de bizler için durumun değişmeyeceği gerçeğidir. Bu noktada asıl sorulması gereken soru nasıl hareket etmemiz gerektiğidir.
Bizler eğer gerçekten iman etmiş Müslümanlar isek bileceğiz ki, başımıza ne gelirse gelsin bu Allah’ın var etmesi ile ortaya çıkan bir sonuçtur. Bu minvalde Müslüman’a düşen Allah yolunda mücadele etme kararlılığı ile seferde olması ve sabır göstermesidir. Çünkü sabır Müslüman’ın kuşandığı en güzel silahdır.
Nitekim Allah Resulü s.a.v bu durumu şöyle ifade etmektedir:
“Kim sabrederse, Allah ona dayanma gücü verir. Bir kimseye sabırdan daha hayırlı ve daha geniş bir ikram verilmemiştir." [3]
Evet! İnsanın felaketlerle karşı karşıya kalması zor bir imtihandır. Kimi eşini, kimi evladını, kimi dostunu kaybeder ancak var edende, var olanı geri alanda ancak Allah’tır.
Müslüman şunu bilecek ki, emanet verilenin emaneti veren tarafından geri istenmesinden daha doğal ne olabilir!
Hayatta onun, ölümde onun! Rabbim hayatını Allah yolunda harcayıp da Rabbinin rızasını kazananlardan eylesin!
Yaşadığımız hayatta Rabbimizin ayet-i celile de ifade ettiği açlık, korku, can ve mal kaybı gibi birçok imtihanla karşı karşıya kaldığımız hepimizin malumu olan bir olaydır. Asıl mesele imtihana tabi tutulduğumuz bu heler de bizler tercihlerimiz ile nasıl bir sona yaklaşıyoruz?
Maalesef her felâkette görüyoruz ki, yaratan Rabbimiz olsa da sebep olanın yine insanın kendi olduğu gerçeğidir. Nitekim Rabbimiz ayet-i celile de bu gerçeği şöyle beyan ediyor:
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذٖيقَهُمْ بَعْضَ الَّذٖي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor. [4] İfadesinin ardından bir de kulları ile arasında ki hükmünü şöyle ortaya koyuyor:
وَمَٓا اَنَا۬ بِظَلَّامٍ لِلْعَب۪يدِۚ
Ben kullara zulmedici değilim. [5]
Hal böyle iken yaşadığımız felaketlerde ki insanın sorumluluğunu kader diyerek yok mu sayacağız? Soralım doymak bilmeyen nefsimize biz ne yapıyoruz?
Bak kendini bilmez insan ben sana söyleyeyim ne yaptığını:
- İnşaat yaptırıyoruz ya çamurun üstüne, ya derenin üstüne…
- Daha fazla kazanmak adına 5 kat yapılacak yere 15 kat dikiyoruz!
- İnşaat için anlaşırken en ucuza işi kapatmak adına hırsızı tercih ediyoruz!
- Daha fazla kazanma hırsı müteahhit’in gözünü kör ediyor ve malzemeden çalarak ölümlere davetiye çıkarıyor.
Bu noktada bizler bir çok deprem yaşamız, sel felaketi görmüş, yangın yaşamış kimseler olarak hala akıllanmıyoruz. Öyle sözler duyuyoruz ki, çoğu zaman insanlığımızdan utanıyor, böyle kimselerle aynı sureti taşımaktan hicap duyuyoruz.
- Bu kadar hile ve desise olurken idareci konumunda olanların bu olaylara kör ve sağır kalması ise en can sıkıcı durumlar olarak ortaya çıkıyor. Bulunduğu konumu insan canından daha değerli gören kimselerin el üstünde tutuluyor olması da ayrı biz tezat olarak önümüzde durmaktadır.
Aslında bu gibi aşağılık kimselere yapılması gereken Allah’ın hükmünü ortaya koymaktır. Nedir o hüküm?:
وَالسَّارِقُ وَالسَّارِقَةُ فَاقْطَعُٓوا اَيْدِيَهُمَا جَزَٓاءً بِمَا كَسَبَا نَكَالاً مِنَ اللّٰهِؕ وَاللّٰهُ عَزٖيزٌ حَكٖيمٌ
Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadının yaptıklarına karşılık bir ceza, Allah’tan bir ibret olarak ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. [6]
Bazen kendi kendime soruyorum acaba Rabbimin hükümleri gereği gibi uygulansa sokakta eli ayağı çapraz kesilmemiş kaç kişi kalırız!
Düşünün sel oluyor, deprem oluyor! Adam canını kurtarmış şükredip kardeşlerine yardım edeceğine yağma yapıyor! Akıllara zarar bir hal, Allah hidayet nasip eylesin!
Şimdi soralım kendimize, başımıza gelenler kader mi? Yoksa kendi elimizle kendimizi getirdiğimiz bir nokta mı?
Hiç öyle ona buna laf atmayın! Hepimiz suçluyuz! Hepimiz sorumluyuz!
Daha da ağırı bizler insanların ölümüne sebebiyet verdiğimiz için katilleriz. Katil olmak demek ille de birine silah çekip onu vurmak değil, onun ölümüne sebebiyet verecek zemini hazırlamakta onu öldürmek olduğunu anlamak zorundayız.
Peki! Bir kimse yaptığı fiil ile bile bile bir başka kimsenin ölümüne sebep olursa hükmü nedir?
وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُتَعَمِّداً فَجَزَٓاؤُ۬هُ جَهَنَّمُ خَالِداً فٖيهَا وَغَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَاَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظٖيماً
Kim de bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde devamlı kalmak üzere cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lânetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. [7]
İfade mi çok abartılı bulanlar olabilir ancak aklıselimle düşünen herkes ifadelerimizde ki haklılığımıza şahit olacaklardır.
Öyle ise Müslüman olarak hakkın emrine göre hareket edip, dürüst bir Müslüman olacağız ancak başımıza bir felaket geldiği zamanda Rabbimizin şu beyanı ile teslimiyetimizi ortaya koyacağız:
اَلَّذٖينَ اِذَٓا اَصَابَتْهُمْ مُصٖيبَةٌۙ قَالُٓوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّٓا اِلَيْهِ رَاجِعُونَؕ
Onlar, başlarına bir musibet geldiğinde, “Doğrusu biz Allah’a aidiz ve kuşkusuz O’na döneceğiz” derler. [8]
Rabbim bizleri kaldıramayacağımız imtihanlar ile karşı karşıya bırakmasın!
Rabbim bizleri her türlü felaketlerden, depremlerden, sellerden ve benzeri her türlü afetlerden muhafaza eylesin!
Rabbim canlarını kaybedenlere rahmet, yaralılara sağlık ve geride kalanlara sabır nasip eylesin!
Rabbim birliğimizi ve dirliğimizi daim eylesin ve bizi her türlü fitneden muhafaza eylesin!
[1] Enbiya 35
[2] Bakara 155
[3] Müslim, Zekat, 124
[4] Rum 41
[5] Kaf 29
[6] Maide 38
[7] Nisa 93
[8] Bakara 156