Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

FİTNEDEN SAKINMAK

Değerli kardeşlerim:

Bizleri Müslüman olarak yaşatan Rabbimize hamd olsun! Böylesine güzel bir dinin mensupları olarak isteriz ki herkes hakkı bilsin ve ona uysun! Ancak hayat denen ömür sermayesi kimisi için cennete varan bir mükâfata, kimisi içinse cehenneme vardıran bir cezaya dönüşen bir imtihandır.

Biz Müslümanlara düşen ise kısacık olan bu ömür sermayesini Rabbimizin rızasına uygun şekilde tamamlamaktır.

Rızaya giden bu yolda ise birçok tuzak ve engeller vardır. Bazen şeytanın vesvesesi ile, bazen nefsimizin istekleri ile ve de birçok sefer de arzularını ilahlaştıran toplulukların baskı ve dayatması ile karşı karşıya kalırız.

Bazımız bütün engellere rağmen bunlarla mücadele ederken, kimimiz susmayı, kimimizde baskı karşısında onlara uymayı tercih eder.

Hâlbuki Rabbimiz kendisinden başkasına tabi olanlara şöyle hitap etmektedir:

وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ مِنْ بَعْدِ مَا جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ اِنَّكَ اِذاً لَمِنَ الظَّالِمٖينَۘ

Eğer sana gelen kesin bilgiden sonra onların arzusuna uyarsan, işte o vakit sen kesinlikle hakkı çiğneyenlerden olursun.[1]

Onlara uyanlar kaybettikleri gibi samimi duygularla onları saflarına çekmek için takiyye yapanlarda aldanmaktadır. Çünkü Rabbimizin beyanı açıktır:

اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُؕ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكٖيلاًۙ

Arzularını ilahlaştıran kişiyi gördün mü? Şimdi sen, bu adamı da doğru yola getirmekle yükümlü olabilir misin?

اَمْ تَحْسَبُ اَنَّ اَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ اَوْ يَعْقِلُونَؕ اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْـعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ سَبٖيلاً

Yoksa sen, onların büyük çoğunluğunun gerçekten senin davetine kulak verdiklerini yahut doğru dürüst düşündüklerini mi sanıyorsun? Aksine onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar.[2]

Böylelerine doğru ve hak olanı söylemek duvara karşı konuşmaktan farksızdır. Rabbimiz bu durumu veciz bir şekilde şöyle ortaya koymaktadır:

وَمَثَلُ الَّذٖينَ كَفَرُوا كَمَثَلِ الَّذٖي يَنْعِقُ بِمَا لَا يَسْمَعُ اِلَّا دُعَٓاءً وَنِدَٓاءًؕ صُمٌّ بُكْمٌ عُمْيٌ فَهُمْ لَا يَعْقِلُونَ

İnkârcılara seslenenin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyen hayvana haykıran çobanın durumuna benzer. Onlar sağır, dilsiz ve kördürler; çünkü onlar düşünmezler.[3]

Doğruyu ve yanlışı çokluğa ve güce bağlayan, maddi çıkarlarla değerlendiren kimselere Rabbimiz şöyle uyarıda bulunuyor:

قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَبٖيثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَـثْرَةُ الْخَبٖيثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

De ki: “Kötünün çokluğu sana ilginç gelse de iyi ile kötü bir değildir. O halde ey akıl sahipleri, Allah’a asi olmaktan sakının ki kurtuluşa eresiniz!”[4]

Bu verdiğimiz örneklerden sonra anlaşılıyor ki asıl doğru Allah’ın kitabı ve Resulün sünnetidir. Bu çerçevede hareket eden kim olursa olsun, bu sebeplerden dolayı aşağılar ve hakarete ederse, bilsin ki! Peygamberin sünnetini çiğnemiştir. Çünkü Allah Resulü s.a.v şöyle uyarıyor kendini bilmeyen cahilleri:

Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. [5]

Peki! Biz ne yapıyoruz? Bizim görüşümüzden değilse onun söylediği her şey yanlıştır. Hani diyorlar ya fitne yapmayın! İşte asıl fitne doğruluğu kendi nefsine göre belirlemektir.

Hâlbuki! Rabbimiz bize kıstası vermiş:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ جَٓاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَأٍ فَتَبَيَّنُٓوا اَنْ تُصٖيبُوا قَوْماً بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلٰى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمٖينَ

Ey iman edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri ( Fasık)size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.[6]

Ancak çoğu Müslüman’ım diyenler araştırmayı yaparken kendi mensup olduğu topluluğa ait olup olmadığı ile ilgileniyor. Eğer ki sen onlardan değilsen! Senden büyük hain, senden büyük kâfir yok olduğunu duyuyorsun!

Oysa! Allah Resulü ağzından çıkanları kulağı duymayan gafillere şöyle sesleniyor:

Allah’a ve ahret gününe iman eden, ya hayır konuşsun ya da sussun. [7]

Hayırlı olan ise doğrudan yana olmak, fitneye mahal vermemektir. Ancak fitneyi belirleyen senin siyasi ve cemaati düşüncen değildir. Doğruyu belirleyen senin vakfın da değildir. Senin gücün ve makamın hiç değildir!

Doğruyu belirleyen Kuran ve sünnet ışığında hak çerçevesinden bakmaktır.

Daha doğru bir söylemle “Adamın adamı değil, Allah’ın adamı olmaktır

Eğer ki orta da bir fitne varsa ki! Her zaman olmuştur! İzlenecek yol bellidir:

وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رٖيحُكُمْ وَاصْبِرُواؕ اِنَّ اللّٰهَ مَعَ الصَّابِرٖينَۚ

Allah ve Resulüne itaat edin, birbirinize düşmeyin, sonra zayıflarsınız ve zaferi elden kaçırırsınız. Sabredin, kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir.[8]

Tabi bizim bu anlattıklarımızı ancak gerçekten Allah’a inanmış olanlar anlar. Kendi nefsini ve sevdiklerini ilah edinenlerin bunu anlamasını beklemek kurdun kuzuya acıması beklemekten farksızdır.

Fitnenin baş mimarları olan kâfirler bunu anlarlar da bizim kardeşlerimiz bunu anlamakta zorlanır!

Rabbimiz bunu ifade ederken bizlere şöyle uyarıda bulunuyor:

وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍؕ اِلَّا تَفْعَلُوهُ تَكُنْ فِتْنَةٌ فِي الْاَرْضِ وَفَسَادٌ كَبٖيرٌؕ

 İnkâr edenler de birbirlerinin yakın ve yardımcılarıdır. İlişkilerinizi böyle kurmazsanız yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozulma olur.[9]

Birbirimize yardımcı olmak ise her şeyi kabul etmek değil aksine kardeşlerimizi ateşe getirecek hususlardan korumaktır.

Allah Resulü bu hususu ortaya koyayken yardımlaşmanın mahiyetini şöyle ifade ediyor:

Kim arkadaşının ayıbını örterse, Allah da kıyamet günü onun ayıbını örter. Kim de Müslüman kardeşinin ayıbını açığa vurursa, Allah da onun ayıbını açığa vurur. Hatta evinin içinde bile olsa, onu ayıbıyla rezil eder.[10]

Dünyada ve ahrette rezil olmamak için birbirimize fitneci yaftası vurmak yerine, biz ne haldeyiz diye bakmamız gerekir.

Çünkü Rabbimizin bizim söylemlerimize ve fiillerimize bakmadan önce kalplerimize bakacağını Allah Resulü s.a.v şöyle ortaya koyuyor:

Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar. [11]

Rabbim hepimize salim akılla düşünmeyi ve temiz kalp ile birbirine bakmayı nasip eylesin!

Rabbim bizleri kâfirlerin oyunlarına düşüp de kardeşlerini tekfir edenlerden olmaktan muhafaza eylesin!

 

 


[1] Bakara 145

[2] Furkan 43-44

[3] Bakara 171

[4] Maide 100

[5] Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58, Feraiz 2

[6] Hucurat 6

[7] Buhâri, Edeb, 31

[8] Enfal 46

[9] Enfal 73

[10] İbn-i Mâce, Hudûd, 5

[11] Müslim, Birr, 34

Dosyalar

Fitneden Sakınmak
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş