Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

ATEİST KAFANIN YENİ TEZGÂHI “DEİZM”

Değerli müminler:

İslam ile şereflenen bizler İslam’ın ne mana ifade ettiğini anlamak için dini yaşayacak kadar bilgiye sahip olmamız üzerimize farz olan bir görevdir.

Hakiki bir iman Allah’a ve Resulüne iman ile beraber üzerimize farz kılınan yükümlülükleri yerine getirmekle başladığı gibi, kâfiri ve yaşadığımız çağdaki sapkın akımları bilmemiz de imanımız açısından aynı hükümdedir.

Düşmanını tanımadan savaşa giren komutan nasıl ki savaşı kaybetmeye mahkûmsa, dininin inanç değerlerine saldıranları tanımayan kimsede imanını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalır.

Allah Resulünün “Her doğan İslam fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecûsî yapar [1]  ifadesi ile dünyaya gelip rüşt çağına eren her insanın bir inanca sahip olma arzusunda olacağını Allah Resulü s.a.v ortaya koymaktadır. Görmekteyiz ki! Bu Rabbimizin insanın içinde var ettiği bir ruh halidir.

Allah Resulünün belirttiği gibi İslam’ın dışında çok çeşitli inançlar olduğu gibi, ben hiçbir inanca inanmıyorum diyerek inanmadığına inanan insanlar da karşımıza çıkmaktadır.

Biz bunlara Ateist demekteyiz.

Peki! Ateizm ne demektir?

Ateizm: Allah ve ruhu inkâr edip her şeyin kendi içindeki evrimle gerçekleştiğini savunan savrulmuş insanlar demektir.

Bu düşünce ve diğer inançlar İslam gibi muazzam bir din karşısında başarısız olunca İslam düşmanları yeni bir felsefi akım oluşturma yoluna girdiler.

Bu yeni felsefi akımın ana fikri İslam’dan düşünceleri taşıyacak ama İslam’ın emirlerini inkâr edecekti. Diyeceklerdi ki “Evet! Bir Allah var, her şeyi de o yarattı ancak sonrasını insanlara bıraktı, dünyayı yönetecek olan insandır” düşüncesini Deizm adı altında pazarlamaya başladılar.

Bugün koca koca profesörler sanki bir şeyler diyorlarmış gibi ağızlarında geveledikleri saçmalıklar bu düşüncenin ürünüdür.

Peki! Toplumumuz Allah ve Resulüne inanan bir inanç sistemine sahipken nasıl oldu da böyle bir akıma kapıldı?

Bu hususların neler olduğunu başlıklar halinde bir bakalım!

1.İslam’ın geri kalmış bir medeniyet olarak lanse edilmesi.

Günümüz İslam âleminin liderliğine soyunan kimselerin koltuklarında kalabilmek adına kâfirlere verdiği tavizlerin sonucunda ortaya çıkan tabloları fırsat bilen bu akımın şeytanları, olumsuzlukların propagandasını yaparak toplum nezdinde bir eziklik psikolojisi ile kişilerin zihninde derin yaralar açmaktadırlar.

Hâlbuki! Tarih İslam bilginlerinin başarı destanları ile doludur. Öyle ki, zamanın teknolojisinin çok ötesinde icatlar ortaya koyan bu âlimler bugün birileri tarafından bizlere unutturulmak istenmekte, bu yolla da bilimden uzak bir toplum olduğumuz algısı ile İslam’ın geri kalmışlığın sebebi olduğu düşüncesini bizlere pazarlamaktadır.

Peki! Gerçek böylemi?

Gerçek ne diye baktığımız zaman karşımıza öyle isimler çıkıyor ki, onların eserlerini yok saymak ilmi inkâr etmek manasına gelmektedir.

Bir İbni Sina gerçeği var ki! Bugün bile onun asırlar önce ortaya koyduğu çalışmalar öğrencilere öğretilmekte ve tıp alanında bir öncü kabul edilmektedir.

Bugün ancak uydu fotoğrafları ile hassas çizimleri ortaya çıkarılabilen dünya haritalarının bir benzerinin Piri Reis tarafından asırlar önce çizilmesini hala günümüz bilim adamları çözebilmiş değil.

Fârabi’nin fizik alanında yaptığı çalışmalar, Harzami’nin matematik alanında ortaya koyduğu tezler günümüz ilim alanında hala güncelliğini korumaktadır.

Bu ve benzeri örnekleri çoğaltabiliriz! Ancak gerçeği anlamak için bu örnekler yeterlidir.

Bize geri kalmışlık psikolojisini pazarlayanların düşünce yapısını oluşturan Avrupa’nın daha düne kadar banyo nedir bilmeyen bir toplum olduğunu bizler bilmekteyiz. Bu açıdan bizim bu düşüncedeki insanların tezlerinden uzak durmamızın yolu tarihimizi iyi okumaktan geçmekte olduğu gün gibi aşikâr olan bir gerçektir.

Çünkü bizim dinimizin ilk emri “oku!” Emridir.

Bunun içindir ki, Allah Resulü Bedir savaşı akabinde esir düşen müşriklere okuma ve yazma bilmeyenlere okuma yazma öğretme karşılığında esirlikte kurtulma şansı vermiştir.

Yine Allah Resulü şu ifadesi ile İslam’ın bir bilim dini olduğunu ortaya koymuştur:

Bir yerde salgın hastalık çıktığını duyarsanız oraya girmeyiniz; bulunduğunuz yerde veba çıkmışsa oradan ayrılmayınız. [2]

Bu ifade İslam’ın ilim tarafından henüz mikrop tanımlanmamışken dinin bunu ortaya koyduğunun açık delili durumundadır.

2.Ahlak dışılığın topluma özgürlük gibi sunulmasının sonucunda gayri ahlakiliğin özgürlük zannedilmesi

İslam yaşamın her alanında ahlak kuralları koymuştur. Bu kurallar toplumun içinde çıkabilecek olumsuzlukları önleme adına yapıldığı halde bu düşünceyi taşıyanlar tarafından bir özgürlük kısıtlaması olarak algı oluşturulmakta ve pazarlanmaktadır.

Geldiğimiz noktada net bir şekilde görülmektedir ki, özgürlük adı altında bizlere pazarlanan ahlaksızlığın sonucunda aile kavramı yara almış, akraba ilişkileri kopmuş, ticarette güven ortadan kalkmış, menfaat adına her türlü yol mubah görülür hale gelmiştir.

Hâlbuki! Rabbimiz bu yola girenlerin aslında ne duruma düştüklerini ortaya şöyle koymaktadır:

قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذٖينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِؕ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمٖيعاًؕ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحٖيمُ

De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.[3]

Rabbimiz bu durumu “haddi aşmak” olarak değerlendirerek kullarının af kapısına sığınmasını emretmektedir.

Unutulmaması gerekir ki! Sonsuz bir özgürlük yoktur! Bu kocaman bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Eğer ki pazarladıkları bu algı doğru olsaydı devletlerin kanunları olmaması gerekirdi!

3.Küresel güçler tarafından desteklenen terör unsurlarının İslam’ı referans alması sebebi ile İslam’ın bir zulüm düzeni olarak görünmesi

Küresel güçler dediğimiz arkasında Siyonist kuruluşların olduğu kurumlar tarafından kendi çıkar ve hedefleri doğrultusunda hareket eden, kendilerinin haksız ve adaletsiz düzenlerinin karşısında hakkı ortaya koyacak olan İslam’ı itibarsızlaştırma çabası içinde dünyanın muhtelif yerlerinde Müslüman kisvesi altında silahlı güçlerini savaştırarak İslam’ı bir zulüm düzeni olarak göstererek kendi yaptıklarını perdelemesidir.

Gerçekten bu kimseler Müslüman olsalar Kuran-ı kerimin içerisindeki ayetleri ve Peygamberin sünnetindeki uyarıları dikkate alırlardı.

Canice cana kıyan, çoluk çocuk demeden katleden, canlı her şeye zarar veren bu kimseler bunu İslam adına yaptıklarını söylerken gerçek İslam şu emri vermektedir:

مَنْ قَتَلَ نَفْساً بِغَيْرِ نَفْسٍ اَوْ فَسَادٍ فِي الْاَرْضِ فَكَاَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمٖيـعاًؕ وَمَنْ اَحْيَاهَا فَكَاَنَّمَٓا اَحْيَا النَّاسَ جَمٖيعاًؕ

Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur. [4]

Ayet-i kerime bize gösteriyor ki, İslam asla cana kıymayı hoş karşılamıyor. Hal böyleyken İslam’ı savaş taraftarı bir din göstermeye çalışanların iyi niyetli olduklarını söylemek ahmaklık olacaktır.

Küresel oyun kurucular ellerindeki yazılı ve görsel medya aracılığı ile İslam’ı cani ve kana susamış bir canavar olarak göstermektedir.

Bu algı sebebi ile de Müslüman ailelerin çocukları İslam’ın adalet anlayışına güvenmekten uzaklaşarak “madem Allah adalet sahibi neden bu kadar dünyada zulüm var “diyerek yapılan yanlışları İslam ile özdeşleştirerek dinden uzaklaşmakta ve böylelikle küresel çetenin oyununa gelmiş olmaktadırlar.

Aslında hayatta her işimizde sınandığımız halde Rabbimizin sınamasına karşı çıkmaktayız. Rabbimiz bu hususa şöyle işaret etmektedir:

اَلَّذٖي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّـكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًؕ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْغَفُورُۙ

Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır. [5]

Bu durumu örneklendirmek gerekirse bir işe elaman alacak olan insan kaynaklarının, alacakları kişinin iradesini ve sabrını ölçmek için mülakata tabi tuttukları kişiye sert davranmaları gibidir. Böylelikle çalışacağı işin ağırlığına katlanıp katlanamayacağını ölçülerek daha verimli bir çalışma olanağı yakalanmış olacaktır. Rabbimizde bu şekilde dünya hayatında bizleri zorlayarak kimin daha iyi kulluk yapacağını ölçmekte ve karşılığının cennet olacağını müjdelemektedir.

İnsan imtihana tabi tutulduğu halde asla kendini var eden Rabbi tarafından zulme uğratılmaz aksine insan kendi yaptıklarının sonucunu yaşar. Bu hususu Rabbimiz şöyle ifade ediyor:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذٖيقَهُمْ بَعْضَ الَّذٖي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

 İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor. [6]

4.Dünya’yı asıl kalıcı yer olarak görenlerin onda her mutluluğu yaşama çabası

İnsan dünyanın geçici bir yer olduğunu bildiği halde yinede ona bağlanmaktan kendini kurtaramaz. Böyle bir kimsenin ben Müslüman’ım demesi ve Allah’a inandım demesi bir şey ifade etmez. Dünya sevgisi sebebi ile kapıldığı hırs ve şehvet başkalarının İslam’a olan bakış açılarını değiştirir.

Bunun sonucunda kalpteki iman değişir. Rabbim kitabında bu durumu şöyle ifade eder:

اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُؕ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكٖيلاًۙ

Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaksın? [7]

Dört başlık altında ifade etmeye çalıştığımız bu hususlar dün hristiyanlık ta reform yapanların İslam üzerinde de reform yapıp onu Allah’ın emrettiği kalıptan çıkararak kendi hizmetlerine uygun hale getirme planlarının bir parçasıdır.

Bu tehlikeli düşünce ülkemizde ve İslam ülkelerinde gün geçtikçe artış göstermektedir. Öyle ki MAK-DANIŞMANLIK şirketinin 12-18 Haziran 2017 tarihlerinde yaptığı araştırmada Allah’a inanmadığını söyleyenlerin oranı %4 ”Evet!, Allah’ın varlığına inanıyorum ancak her şeye karıştığına inanmıyorum” diyen deist düşünce oranı ise %6 dır. Bu durumla ilgili oranların her geçen gün yükseldiğini ise etrafımızdaki tartışmalardan görmekteyiz.

Dindar nesil yetiştirme adına açılan eğitim kurumlarımızın sadece dünyalık kazanma yeri haline gelmesi ile ortaya çıkan bu durumun düzeltilmesi için Müslümanlar olarak bir an önce tedbir almak zorundayız.

Aksi takdirde gün gelecek şehit kanlarıyla sulanmış bu topraklarda İslam adına hiçbir çalışmanın yapılmadığı dinsiz bir nesil ortaya çıkacaktır.

Rabbim bizleri her türlü sapkın düşünceden muhafaza eylesin!

Rabbim bizlere Allah ve Resulüne tabi nesiller yetiştirebilmeyi nasip eylesin!

 

 


[1] Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2

[2] Buhari tıbb 30

[3] Zümer 53

[4] Maide 32

[5] Mülk 2

[6] Rum 41

[7] Furkan 43

Dosyalar

Ateist Kafanın Yeni Tezgahı Deizm
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş