30.DERS | BENİ NADİR GAZASI
Değerli kardeşlerim:
Düşmanın en tehlikelisi içeride olandır. Atalarımız bunu ifade ederken şu sözleri ortaya koymuşlardır:
“Hain içeride olunca kapı kilit tutmaz”
Hayattaki tecrübelerimizde bunu ortaya koymaktadır.
Müslümanlar tarih boyunca hep emirleri altındakilerin çıkardığı isyanlarla bertaraf olmuşturlar.
Allah Resulü’den sonra meydana gelen Cemal vakası, Muaviye ile hazreti Ali arasındaki çatışma, Selçuklu’nun taht kavgaları, Osmanlılarda Ermeni ve Rum tabağını ihanetleri gibi tarihte birçok örnek görmek mümkündür.
Allah Resulü Medine’ye geldiğinde bunu önlemek adına Medine sözleşmesini yaparak Yahudilerin fitnesinden kurtulmaya çalışmıştı.
Ancak antlaşmaların geçerliliği siz kuvvetli iken hükmünü devam ettirirken tebanız olanlar sizle beraber gözükür ama zaaf yaşadığınız an harekete geçerler.
Nitekim Medine’de ilk düşmanlığı ortaya koyan Beni Kaynuka Yahudileri’de Müslümanların zaafa düştüğü zannı ile olmuş ve sürgün edilmişlerdi.
Müslümanlar Uhud savaşı ve muallimlerin katledilmesi karşısında zaaf yaşadıkları düşüncesi ile Medine’ye karşı müşriklerin saldırılarıyla uğraşırken, Beni Nadir Yahudileri de içeride rahat durmuyorlardı.
Yaşanan olaylardan sonra beni Nadir Yahudileri Müslümanları küçümsemeye başlamıştı.
Beni Nadir Yahudileri Kuba mescidi yakınında Medine’ye 3 kilometre mesafede ikamet eden Müslümanlarla antlaşması olan bir topluluktu.
Allah Resulü içten bir ihanet yaşamamak adına içlerinde Ebu Bekir, Ömer, Ali ve toplamda 10 sahabi ile beraber Beni Nadir yurduna gitti.
Diğer derste ifade ettiğimiz üzere Âmir b. Tufeyl r.a yanlışlıkla Amir kabilesinden öldürdüğü iki kişinin diyetinin verilmesi gerekiyordu.
Medine anlaşmasına göre diyetler Yahudiler ile ortak ödenecekti.
Peygamberimiz beni Nadir’den bu diyetin temin edilmesi isteğine ilk başta olumlu cevap verdiyseler de sonrasında aralarından bazılarının bir şeyler konuştuğunu fark eden Allah Resulü onların oturdukları evin damından büyük bir taş ile Peygamber’i öldürme planı olduğunu Allah c.c Peygamberine haber verdi ve bunun üzerine Peygamberimiz de oturduğu yerden kalkarak Medine’ye döndü.
Bu arada Kureyş Beni Nadir’e ittifak önermesi ile de Beni Nadir iyice azgınlaştı.
Kötü emellerini elde edebilmek için Peygamberimizi hamamlarla tartışmaya davet etmişlerdi. Allah Resulü ise yeni bir antlaşma olmadan bunu kabul etmedi.
Onlar da yeni antlaşma yanaşmadılar.
Beni Nadir bu sefer şöyle bir teklifle geldi.
Peygamberle beraber 3 kişi gelsin ve hahamlarla münakaşa etsin.
Eğer ikna olurlarsa hep birlikte Müslüman olacaklarını bildirdiler.
Allah resulü bu teklifi kabul edip yola çıktığında suikast için plan yapıldığını öğrenince Medine’ye geri döndü.
Muhkem kaleleri olması, harp için gerekli hazırlıklar olduğundan böyle cüretkâr davranıyorlardı.
Bu bilgi üzerine Peygamberimiz Muhammed Bin Mesleme’yi onlara göndererek 10 gün içinde suikast düzenlemeye kalkışmaları sebebiyle Medine’yi terk etme emrini iletti.
Beni Nadir bu emri uygulama niyetindeyken Abdullah İbni Selül münafıklardan oluşan 2000 kişiyle yardım edeceğini ve yurtlarından çıkmamalarını söyledi.
Bu vaade kanan Huyey Bin Attap kalelerinden çıkmayacaklarının haberini gönderdi.
Bunun üzerine Müslümanlar tarafından kaleleri muhasara altına alındı ve 20 gün süren muhasara da bekledikleri yardım gelmeyince umutları kırıldı.
Allah Resulü meydana çıkmayacaklarını anlayınca onların hurmalıklarının kesilmesi emrini verdi.
Can damarları kesilen Nadiroğulları eman istemek zorunda kaldı. Allah Resulü s.a.v’ de silahları hariç develerine yükleyebildikleri ile gitmelerine izin verdi.
Beni Nadir 600 deve ile yurtlarından çıktılar.
Geride 50 zırh,50 miğfer, 340 Kılıç ve yurtlarını ve bahçelerini bırakarak gitmek zorunda kaldılar.
Kibir abidesi olanYahudiler yaşadıkları zilleti gizlemek için çalgı ve çengi ile Medine’den çıktılar.
Aslında suikast yapma hazırlığında olan bir toplum için böyle ucuz kurtulmak bir sevinç de sayılabilirdi.
Beni Nadir’in bir kısmı Hayber’e bir kısmı da Suriye sınırındaki Ezriat’a yerleşti.
Beni Nadir’den kalan araziler Muhacir arasında taksim edildi. Ensar’dan fakir olan iki kişiye de pay verildi. Böylelikle Muhacirler de servet sahibi oldu.
Ayrıca Yahudilerden iki aile Müslüman olmaları sebebi ile kendi yurtlarında kalmalarına izin verildi.
Hicret'in 4. yılın içki yasak edilmiş ve Medine sokakları evlerden dökülen şaraplarla nehir olmuştu.
Allah Resulü Zeyd İbni Sabit’e İbraniceyi öğrenme emri verdi.
Allah Resulünün torunu Hz. Hüseyin dünyaya geldi.