Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

EMANET BİLİNCİ

Değerli Müslümanlar:

Yaşadığımız hayat içerisinde insanoğlu olarak birçok yanılgı yaşarız. İlk yanılgımızda bize verilen hayatın sahibi olma yanılgımızdır. Hâlbuki bizim elimizde olan her şey bir emanettir. Öyle ki! Şuan üzerimizde taşıdığımız beden bile bize emanettir.

Peki! Emanet nedir?

Bir kimseye, geri alınmak üzere, geçici olarak bırakılan, teslim alan kişice korunması gereken her şeydir.

Bir Müslüman için en önemli emanet kulluk bilinci ile kendine verilen hayatı ve bedeni emanet bilip korumaktır.

Bu emanetlere sahip çıkmak ise ancak akıllı kimseler için geçerli olan bir emirdir.

Hal böyle iken, insan: Rabbi tarafından kendisini bulmamız için verilen aklı kullanma hususunda Rahmani bir bakış sergilemekte zafiyet yaşamaktadır.

Rabbimiz bu hususu şöyle ifade ediyor:

إِنَّا عَرَضْنَا الأَمَانَةَ عَلَى السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ وَالْجِبَالِ فَأَبَيْنَ أَنْ يَحْمِلْنَهَا وَأَشْفَقْنَ مِنْهَا وَحَمَلَهَا الإِنْسَانُ إِنَّهُ كَانَ ظَلُومًا جَهُولاً

Biz emaneti göklere, yere ve dağlara arz ettik. Onlar onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular da onu insanoğlu yüklendi. O gerçekten çok zalim ve cahildir. [1]

Zalim ve cahil olmamak için insanın Rabbine giden yolda yerine getirmesi gereken ödevleri iyi öğrenmesi gerekir.

Bunun yolu da dünya hayatının geçiciliğini kavrayıp Allah Resulün şu tavsiyesine uymakla mümkündür:

 Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sahip çıktığınız sürece sapıtmazsınız: Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünneti. [2]

Nitekim ne zaman Müslümanlar bu iki emanete sahip çıkmışsalar Allah önlerini açmıştır. Rabbimizin Müslümanların önünü açmasının sebebi olarak da Allah Resulü s.a.v şunu ifade etmektedir:

"Şüphesiz ki emanet, insanların kalplerinin ta derinliklerine kök salıp yerleşti. Sonra Kuran indi. Bu sayede insanlar Kuran'dan ve sünnetten emaneti öğrendiler."

Eğer ki! Müslüman emanet duygusunu unutursa, kalplerden kuran ve sünnet sevgisi kalkar ve sonucu Peygamber efendimizin ifadesi ile şöyle olur:

Sonra Allah Resulü s.a.v bize emanetin kalkmasından bahsetti ve şöyle dedi:

"İnsan bir kere uyur ve kalbinden emanet çekilip alınır, ondan belli belirsiz bir iz kalır. Sonra bir kere daha uyur, yine kalbinden emanet alınır; bu defa da ayağının üzerinde yuvarladığın korun bıraktığı iz gibi bir eseri kalır. Sen onu içinde hiçbir şey olmadığı hâlde kabarık görürsün."

Daha sonra Allah Resulü s.a.v eline çakıl taşları alarak ayağının üzerinde yuvarladı. Sözlerine de şöyle devam etti:

"Neticede insan o hâle gelir ki, insanlar alışveriş yaparlar da neredeyse emaneti yerine getirecek bir kişi bile kalmaz. Hatta şöyle denilir:

"Filan oğulları arasında emin bir adam varmış." Bir başka kişi hakkında da: "Ne kadar cesur ne kadar zarif ne kadar akıllı bir kişi." denilir. Oysa kalbinde hardal tanesi kadar bile iman yoktur."

"Şüphesiz ki bir zamanlar, sizin hanginizle alışveriş yapacağıma aldırmazdım. Çünkü alışveriş yaptığım kişi Müslüman ise, dini kendisini benim hakkımı vermeye yöneltirdi. Şayet Hıristiyan veya Yahudi ise, valisi benim hakkımı vermeye onu sevk ederdi. Fakat bugün sizden sadece belli birkaç kişiyle alışveriş yapıyorum.[3]

Allah Resulü s.a.v ‘in “Sen onu içinde hiçbir şey olmadığı hâlde kabarık görürsün. “ ifadesi sanki bugünü anlatıyor değil mi? Kardeşlerim!

İçinde yaşadığımız çağda Müslümanlık kişinin giyim ve kuşamına göre belirlenir hale geldi!

Her ne kadar ibadetlerin bir şekli olsa da İslam bir şekil dini değil, samimiyet dinidir. Allah şekle değil, kalplere bakar?

Nitekim Allah Resulü bunu net şekilde ortaya koymaktadır:

Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar. [4]

Kalplerde imanın oluşması ve Rabbimizin rızasına ulaşması ise bize emanet verilen hayatın içindeki bütün emanetlere sahip çıkmamızla mümkün olacaktır.

Rabbimiz bu hususta pek çok uyarıda bulunurken bunlardan birinde de bize şöyle sesleniyor:

إِنَّ اللهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تُؤَدُّوا الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا وَإِذَا حَكَمْتُمْ بَيْنَ النَّاسِ أَنْ تَحْكُمُوا بِالْعَدْلِ إِنَّ اللهَ نِعِمَّا يَعِظُكُمْ بِهِ إِنَّ اللهَ كَانَ سَمِيعًا بَصِيرًا

Allah (c.c.) size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz vakit, adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah (c.c.) size ne kadar güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi bilen ve görendir. [5]

Emanetlerin güvenli ellerde olması hususu bugün Müslümanların önemsemediği bir mesele haline geldiği için toplumda ne adalet kaldı, ne de dürüstlük. Hâlbuki Allah Resulü açıkça şöyle uyarıyor:

İşler ehil olmayan kimselere verildiği zaman kıyameti bekle. [6]

Tarih emanete sahip çıkmayan devletlerin çöküşleri ile doludur. Bizim ecdadımızın kurduğu koca imparatorluklarda böyle çökmüştür. Bu hususun daha iyi anlaşılması açısından Yavuz Sultan Selim’in şöyle bir hikâyesi anlatılır:

Yavuz Sultan Selim, bir gün Sadrazam Piri Mehmet Paşayı huzuruna çağırdı. O'na:

"Lalam! Allah'ın izni ve yardımı ile Mısır ve Arabistan'ı ülkemiz sınırlarına dâhil ettik. Böylece Hadimü'l-Haremeyn (Mekke ve Medine'nin hizmetkârı) unvan’ını elde ettik. Hazinemizi de ağzına kadar altın ile doldurduk. Bundan sonra Devlet-i Aliyye'nin yıkılması söz konusu olur mu?" diye sordu.

Piri Mehmet Paşa, Padişaha şu cevabı verdi:

"Sultanım! Bu dediğin hâlde iken, elbette devlet için yıkılma söz konusu olmaz. Ancak zamanla üç şey devlete ârız olursa, o zaman yıkılma mukadder olur:

1- Sadrazamlık her ne sebeple olursa olsun devlet idaresinde ilim ve maharetli olan ehil kimselere verilmez, cahil, ahmak, dalkavuk, emanete ehil olmayan kimselere teslim edilirse...

2- Rüşvet kapısı açılır, her tür melanet akçe ile meşru hâle getirilir, rüşvet sebebiyle haksız olan kuvvetli haklı, haklı olan ise zayıf haksız muamelesi görür hâle gelinirse…

3- Devlet idaresinin yürütülmesinde önem arz eden makamlara oturtulanlar, hanımlarının istek ve kaprisleri istikametinde hareket eder, icraat yapar hâle gelirlerse...

Sultanım, işte o zaman devletin yıkılması kaçınılmaz olur.

Yavuz Sultan Selim, Sadrazamın bu sözlerini dinleyince doğruluğuna işaret ederek:

"Bunları yapacak olanların şerrinden Allah, milletimizi ve devletimizi korusun ve kurtarsın" diye dua etti.

Müslüman bilmeli ki! Kendi bedeni, ailesi, vatanı, namusu, dini, aklı ve dünyada ki her şey insana verilmiş birer emanettir.

Bize düşen bu geçici hayat içerisinde bize verilen emanetlere sahip çıkma hususunda dengeyi sağlamaktır.

Yüce kitabımıza baktığımız zaman Rabbimiz bu hususu şöyle dile getiriyor:

وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَان أَلاَّ تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ

Göğü Allah yükseltti ve dengeyi koydu. Sakin dengeyi bozmayın. [7]

Müslüman bilmeli ki bu dengenin şartı olan emanet bilinci aynı zamanda Müslüman’ın vasfını ortaya koyar. Çünkü emanete ancak münafık olanlar ihanet eder:

Münafığın alâmeti üçtür: Konuştu mu yalan söyler, söz verirse sözünde durmaz. Kendisine bir şey emanet edilirse ona hıyanet eder. [8]

Rabbim bizleri emanete sahip çıkan kullardan eylesin!

Rabbim bizlerde münafıklık alametlerinden bir özellik bulunmasından muhafaza eylesin!

 

 

 

 


[1] Ahzab, 72

[2] Muvatta’, Kader, 3.

[3] Buhârî, Rikak 35, Fiten 13; Müslim, Îmân 230

[4] Müslim, Birr, 34

[5] Nisa 58

[6] Buhârî, İlim 2, Rikāk 35

[7] Rahman 7-8

[8] Buhari, iman 24

Dosyalar

Emanet Bilinci
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş