HADİSLERE MUHALEFET
Değerli Müslümanlar:
Bizler bu dünyaya kulluk vazifemizi ifa etmek için gönderildik. Bu vazifenin Rabbimizin emrine uygun yapılabilmesi içinde, Yaratanımız içimizden bizim gibi beşer olan kimseleri bizlere rehber olarak gönderdi. Böylelikle kulluğun yapılabilmesi mümkün olan bir görev olduğunu, Rabbimiz bizim gibi bir insan olan peygamberlerin örnekliği ile ortaya koymuş oldu.
Ancak yaşadığımız çağda her şeyi inkâr etme hastalığına kapılan gafiller, bizim için en güzel örnek olan Allah’ın elçileri olan peygamberleri ya inkâr ediyor veya bugünün yaşamına ait olmadıklarını söylüyorlar. Aslında her iki ifade de peygamberi inkâr manası taşıyor.
Bizim için burada önemli olan inkâr edenler değil, onların süslü laflarına kapılıp, yanlışa düşen samimi Müslümanlardır.
Şimdiler de bir söylemi çokça duyar olduk “Bize kuran yeter”
Güya Allah Resulü kuran-ı kerimi bizlere ulaştırmakla görevinin bittiği ve bugünü bizler ancak o kurana bakarak yaşayabileceğimizi ifade eden sapkınlar türedi.
Rabbimiz bu sapkınlara kabul ettiklerini iddia ettikleri o kitapta şöyle hitap ediyor:
وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعِقَابِۘ
Peygamber size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir. [1]
Ayetin manası açıkken inkâr edenlere sormak lazım?
Sizler Allah Resulünün kaldırdığı hükümleri yok mu sayıyorsunuz?
Örnek vereceğimiz ayet-i celiler de ki hükümleri Allah Resulü s.a.v nesih(Hükmü kaldırma )etmiştir.
لِلرِّجَالِ نَصٖيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَٓاءِ نَصٖيبٌ مِمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالْاَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ اَوْ كَثُرَؕ نَصٖيباً مَفْرُوضاً
Anne babanın ve yakınların bıraktıklarından erkeklere pay vardır; yine anne babanın ve akrabanın bıraktıklarından kadınlara da pay vardır; azından çoğundan, belli pay vardır. [2]
Bu ayete göre akrabalar, din farkı gözetilmeksizin varis olurken sünnet bunu : "Kâfir mümine varis olamaz." [3] Hadisiyle kaldırmıştır.
كُتِبَ عَلَيْكُمْ اِذَا حَضَرَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ اِنْ تَرَكَ خَيْراًۚ اَلْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْاَقْرَبٖينَ بِالْمَعْرُوفِۚ حَقاًّ عَلَى الْمُتَّقٖينَؕ
Birinize ölüm yaklaştığında, eğer geriye mal bırakıyorsa anasına, babasına ve akrabasına uygun bir vasiyette bulunması, sakınanlara bir borç olmak üzere yazıldı. [4] Ayetindeki vasiyet emri Hz. Peygamberin "Varise vasiyet yoktur." [5] Hadisi ile bu genel hükmü kaldırmıştır.
Bu ve benzeri örnekler olduğu halde, bu gafiller hadis kaynaklarında geçen şu hadiseyi ifade edip Allah Resulünün sözünün bize düzgün ulaşmadığı iddiası ile peygamber efendimizi yok saymaya kalkmaktadırlar.
Hâlbuki hadislerin hükümleri her zaman geneli ifade edeceğine dair bir kaide yokken, onlar şahıslara karşı özel söylenmiş ifadeleri toplumun geneline söylenmiş gibi ortaya döküp, bunları uygulamaya kalkan saf Müslümanları da kendi çıkarlarına alet etmektedirler.
Pek! Bu mesele ne idi? Şu hadiste geçen ve orada kimlikleri belirtilen kimselere Allah Resulünün yaptığı bir tavsiye idi. Ancak bunu okuyan bazı kimselerin aynı uygulamayı yapmaya kalkmalarının sonucunda hasta olmaları sebebi ile ortaya çıkan bir tartışmaydı.
Bu tartışma televizyon ekranlarında uzun süre konuşulmuş ve Müslümanların kafasına fitne tohumlarının ekilmesine sebep olmuştu.
Peki! Tartışılan olayın içeri neydi?
Hazreti Enes anlatıyor: Ukl veya Ureyne kabilesi halkından sekiz kişilik bir grup Medine'ye gelip Hazreti Peygamber'e biat ederek Müslüman oldular. Bir müddet sonra Medine'nin havası onlara dokundu ve hasta oldular. Şikâyetleri üzerine Hazreti Peygamber s.a.v, çobanlarıyla birlikte Medine'nin dışına çıkıp, develerin sütlerinden ve sidiklerinden içmelerini öğütledi. Adamlar bir müddet develerin süt ve sidiklerinden içtiler ve sağlıklarına kavuştular. Derken, çobanlan öldürüp develeri önlerine katıp götürdüler. Olaydan haberdar olan Hz. Peygamber s.a.v birkaç adamların peşine takti ve nihayet onları bir yerde yakalayıp getirdiler. Hz. Peygamber s.a.v onlara hak ettikleri ağır bir cezayı tatbik etti. Ellerini, ayaklarını kesti, gözlerine mil çekti ve güneşin altında ölüme terk etti... [6]
Az önce belirttiğimiz gibi bazı hadisler kişiye özel hükümlerdir. Bunun kanıtı da normal şartlarda erkeğe haram olan ipek elbisenin şu iki sahabe efendimize Allah Resulü tarafından izin verilmesi bunun bir göstergesidir.
Sahih-i Buhâri' de rivayet edilen bir hadise göre, Hz. Muhammed (s.a.v) Abdurrahman b. Avf ve Zübeyr b. el-Avvam in cilt hastalıkları sebebiyle ipekli giymelerine izin vermiştir. [7]
Allah Resulünün hüküm vermesi keyfiyet değil Allah’ın emridir.
Nitekim Rabbimiz şöyle buyurmaktadır.
قَاتِلُوا الَّذٖينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَلَا بِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَلَا يُحَرِّمُونَ مَا حَرَّمَ اللّٰهُ وَرَسُولُهُ
Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahret gününe inanmayan, Allah ve Resulünün haram kıldığını haram saymayanlarla savaşın. [8]
Bu ifade biz Müslümanların Allah Resulü hususunda dikkatli davranması gerektiğine açık bir delildir.
Şu hususu da gözden kaçırmamak gerekir. Kendini ön plana çıkarmak isteyen bazı hocaların kaynağına dikkat etmeden söyledikleri bazı ifadeler, bahsettiğimiz mecrada at koşturanların ekmeğine yağ sürdüğü de bir gerçektir.
Bu durumda şu soruyu sormak gerekir? Her hadis veya her ayet her yerde anlatılabilir mi?
Allah Resulü s.a.v buna şöyle cevap veriyor:
İnsanlara anlayabilecekleri şeyler söyleyiniz. Siz Allah ve Resulünün yalanlanmasını ister misiniz? [9]
Bütün bu ifadelerden sonra hala İslam’ın içinde boşluk arayanlara Rabbimizin şu hitabı ile seslenmek istiyoruz:
وَاِنْ كُنْتُمْ فٖي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلٰى عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهٖ وَادْعُوا شُهَدَٓاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ
Eğer kulumuza parça parça indirdiğimiz Kuran'dan şüphe ediyorsanız, haydi onun gibisinden bir sure meydana getirin ve Allah'tan başka güvendiklerinizin hepsini çağırın, eğer iddianızda doğru iseniz. [10]
Bize düşen İfrattan (aşırılık)ve tefrit ten (vurdumduymazlık) uzak durmaktır.
Çünkü bizler orta yolu seçen Müslümanlarız.
Rabbim ortaya yolu takip eden kullardan olabilmeyi bizlere nasip eylesin!
Rabbim bizleri Allah Resulünün yolundan ayırmasın ve şefaatine nail eylesin!
[1] Haşr 7
[2] Nisa 7
[3] Müslim, III, 1233
[4] Bakara 180
[5] Darimi, Vesaya,26
[6] Buhari, Vudu, 66 - Tıp, 5-6 ; Diyat, 22 - Müslim, Kasame, 9-11
[7] Buhari, Cihad, 91; Libas, 29
[8] Tevbe 29
[9] Buhari, İlim,4