Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

DÜNYA HAYATINI AHİRET KARŞILIĞINDA SATANLAR

Değerli Müslümanlar:

Fani insanların ebedi hayatta imiş gibi yaşadıkları dünyada insanı değerli kılan nedir diye soracak olsak birçok cevapla karşı karşıya kalırız. Ancak hiçbiri inandığı değerler için canından vazgeçmek kadar saygın ve onurlu değildir.

Bir sefer yaşama hakkı olan dünyayı değerleri için feda etmek bütün inançlar için değerli iken, İslam buna karşın ebedi hayatı kendisine inanmışlara sunarak onlara asıl mükâfatın ahret hayatında olduğunu ortaya koymakta ve onlara büyük bir müjde vermektedir.

Nitekim Rabbimiz kendisine inanmış bizlere şu mesajı vermektedir:

فَلْيُقَاتِلْ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ الَّذٖينَ يَشْرُونَ الْحَيٰوةَ الدُّنْيَا بِالْاٰخِرَةِؕ وَمَنْ يُقَاتِلْ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ فَيُقْتَلْ اَوْ يَغْلِبْ فَسَوْفَ نُؤْتٖيهِ اَجْراً عَظٖيماً

"O halde, dünya hayatını ahiret karşılığında satanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakında büyük bir mükâfat vereceğiz.” [1]

İnsan olarak dünya hayatının zevkleri ile karşı karşıya iken ölümü istemek ve bunu bir mükâfat görmek insana zor gelebilir. Hatta ölüm anının acısı ile insan irkilebilir ancak şehit için bunun söz konusu olmadığını Allah Resulü s.a.v şöyle beyan ediyor:

“Sizden biriniz, karınca ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar.” [2]

 Böylesine şerefli bir ölüme giden o fedakâr insanlar, ahret yurdunda öyle muamele görürler ki dünyaya tekrar dönmek isterler. Ancak bu dönüş dünyanın zevkleri tatmak değil aksine onu tekrar takrar önemsizliğine işaret etmek içindir.

Allah Resulü s.a.v şehitlerin bu hallerine işaret ederek neden dünyaya dönmek istediklerine şöylece bir açıklama getirir:

“Cennete giden hiç kimse, yeniden dünyaya dönmeyi ve dünyalık adına herhangi bir şeyin kendisi için olmasını istemez. Şehit olan kimse bunun dışındadır. O, gördüğü o büyük mükâfattan ötürü, on defa daha (Allah yolunda) ölmek için dünyaya dönmeyi temenni eder / arzu eder.”  [3]

Bu noktada o fedakâr şehitlerin bizim gibi tembel ve vurdumduymaz Müslümanların olduğu, hainlerin sarıkla dolaştığı, Müslüman kardeşini satmanın marifet sayıldığı, satılık insanların gerçek Müslümanlardan kat ve kat fazla olduğu bir dünyaya gelmek isterler mi diye insan kendine sormadan edemiyor?

Sahi onlar bizim bu halimizi görüyorlar mı?

Rabbimiz bu sorumuza cevaben şöyle buyuruyor:

وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌؕ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ 

 “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyiniz. Bilâkis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız.” [4]

Peki! Malazgirt’ de, Çanakkale’ de, Sakarya meydan muharebesinde ve nice toprağında kanları onlar bunca şehit bizim için ne diyordur acaba?

Yine Çanakkale’de yatan Gazzeli kardeşlerimiz bulundukları makamlardan evlatlarına yaptıklarımızı nasıl karşılıyorlardır?

Bizler her sene 18 Mart gelince Çanakkale destanını konuşuyoruz! Orada bir adım sonra öleceğini bile bile bir adım öne çıkan dedelerimizi yad ediyoruz. Verdikleri mücadelenin vatan ayrılmaz parçası olan toprak olduğunu, onun üzerinde okunan ezan için olduğunu, ırzımız ve namusumuz olan kadınlarımız için olduğunu söylüyoruz da bugün ki ırzımızı ve namusumuzu hiçe sayıyoruz!

Hâlbuki biz kurtuluş savaşını verirkenki amacımız:

“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk edilemez.”

Düsturu iken bugün bizlerin kanı ile sulanan Gazze, Irak, Suriye ve benzeri birçok kara parçası zalim ve kâfirler tarafından kan ve gözyaşına boğulmuşken bizler rahat hayatımıza ve de dünyalık çıkarlarımızı gözetmeye devam mı edeceğiz!

Şu unutulmamalıdır ki, Müslüman dünyalık çıkarlar için ölmez ve öldürmez!

Bilir ki! Allah ancak kendi rızası için verilen mücadeleye değer verir. Bunun bir göstergesi olarak şu hadiseyi ifade etmek yerinde bir örnek olacaktır:

Uhud savaşı sırasında Kuzman adlı bir Medîneli, savaşta yedi kişiyi öldürmüş, kendisi de ağır bir yara alarak ölmüştü. Buna rağmen Allah Resûlü:

“–Kuzman cehennemliktir!” buyurdu. Çünkü o, son nefesinde kendisine:

“−Şehitliğin mübârek olsun ey Kuzman!” diyen Katâde bin Nûmân’a:

“–Ben kabîlem için savaştım; şehitlik için değil!” demiş ve kılıcına abanarak intiharla canına kıymıştı. [5]

Bizim düsturumuz bellidir! Yunus Emre’nin de dediği gibi:

“Biz gelmedik kavga için, bizim işimiz sevgi için, Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldik.”

Bizim dostumuz Rabbimizdir ve sevgimizin yegâne sahibi de odur. Onun rızası içindir çekilen bütün çileler. Bu yolda niceleri kendileri feda etti ve niceleri de feda olmak için bekliyor.

Rabbimiz kendisi için feda olanları şöyle beyan ediyor: 

مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ رِجَالٌ صَدَقُوا مَا عَاهَدُوا اللّٰهَ عَلَيْهِۚ فَمِنْهُمْ مَنْ قَضٰى نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُۘ وَمَا بَدَّلُوا تَبْد۪يلًاۙ

"Mü’minler içinde Allah’a verdikleri sözde duran nice erler var. İşte onlardan kimi, sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir.” [6]

Bugün sözlerinde duran nice kahramanımız bu topraklara düşerken niceleri de bu yolda sırasını bekliyor. Ancak acı olan bir şey var ki, geride kalan bizler ne bırakılan toprağı, ne de bırakılan emanetlerin değeri biliyoruz!

Bugün Gazze’de , Doğu Türkistan’ da ve dünyanın bir çok yerinde atalarımızın kanları ile suladıkları topraklarda kan ve göz yaşı hakimken, açlıktan insanlar yok olurken, işkenceler ile etleri lime lime edilirken bizler hala müslümanız demeye devam ediyoruz!

Acaba o her sene 18 Mart gelince ziyaret edip kahramanlıklarını anlattığımız kahraman dedelerimiz mezarlarından kalksalar bizlere ne derler?

Bizler bir bir değerlerimizden uzaklaşırken, bizim değerlerimizi gayri Müslim dediğimiz insanlar sahiplenerek sokaklarda yatıp kalkarken, bizler hidayette olduğumuz veya kıyamda olduğumuz zannı ile cenneti bekliyoruz.

Ancak hidayet Allah’ın elindedir ve zulme rıza göstermeyenlere nasip olan bir mükâfattır.

Sakın biz bu kadar ibadet ve infakla cennete girmeyi hak etmişken onlar zulme karşı iki sefer yürümekle ne olacak demeyin!

Zira cennet çok ibadet edene değil, yaptığı her işi Allah için yapanlar içindir.

Siz yıllarca namaz kılarsınız ama zalimle iş tutmaya devam edersiniz ve cehennemi boylarsınız.

Onlarda zulme rıza göstermeyip hak olanı savunurken hidayete erişirde daha hiç ibadet etmeye zaman bulamadan Rableri onları cenneti ile mükâfatlandırır.

Böyle bir şey nasıl olur derseniz size Allah Resulü s.a.v zamanında yaşanan şu hadiseye bakmanızı tavsiye ederim:

Kabilesinin İslâm’a girmesine önce itiraz eden sonra da pişman olan Usayram ( Amr İbn Sabit ) , tepeden tırnağa silâhlanmış bir hâlde Nebî’ye gelir ve:

“–Ya Resûlullah! Sizinle birlikte önce savaşa mı katılayım, yoksa Müslüman mı olayım?” der. Resûl-i Ekrem Efendimiz:

“–Önce Müslüman ol, sonra savaş!” buyurur.. Bunun üzerine Usayram ( Amr İbn Sabit )  Müslüman olur ve sonra da savaşa katılır ve şehit olur. Allah Resulü s.a.v, Usayram( Amr İbn Sabit )  için:

“–Az çalıştı, fakat çok kazandı!” buyurur. [7]

Bunun gibi nice örneğin olduğu tarihi vesikalar bize şunu gösteriyor ki, şehitleri anmak öyle süslü cümleler kurmak değil, şatafatlı programlar yapmak hiç değildir. Mesele verilen mücadeleyi anlamak ve o mücadelelerde olduğu üzere doğru tarafta olmaktır. Varsın bu yolda ticaretimiz batsın, varsın bu yolda koltuklarımız devrilsin yeter ki Rabbimiz bizden razı olsun!

Rabbim kendini razı edecek ameller ile yolunda feda olabilmeyi bizlere nasip eylesin!

Rabbim din ve mukaddesat uğruna canlarını feda eden şehitlerimize rahmet eylesin!

Rabbim dünya üzerinde rızası için candan geçen bütün kahramanlara zafer nasip eylesin!

 


[1] Nisâ, 74

[2] Tirmizî, Fedâilü’l-cihâd, 26/1668; Nesâî, Cihâd, 35; İbn-i Mâce, Cihâd, 16

[3] Buhari, Cihad, 21; Müslim, İmaret, 109-1877

[4] Bakara, 154

[5] Vâkıdî, I, 263

[6] Ahzâb, 23

[7] Buhârî, Cihâd, 13; Müslim, İmâre, 144

Dosyalar

DÜNYA HAYATINI AHİRET KARŞILIĞINDA SATANLAR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş