DÜRÜST OL!
Değerli Müslümanlar:
Müslüman hitabına muhatap olan bizler, kabul ettiğimiz dinin gereği olarak dürüst ve ahlaklı olmakla hükümlü kılınmış kimseleriz. Öyle ki Allah Resulünün ifadesi ile; “Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır. [1]” sözü ahlak ve dürüstlüğün gelecek nesillere bırakılacak en önemli husus olduğunu ortaya koymaktadır.
Ancak ne hazindir ki, bugünün Müslümanlarda ki ahlak ve dürüstlük kavramı; makam ve servet ile ölçülen, siyasi hareketine göre şekil alan, cemaatine göre sonuca bağlanan bir kavram haline gelmiştir. İslam’ın tarih sayfalarına altın harflerle yazılan adalet, ahlak ve dürüstlüğü geçmişin tozlu yaprakları arasında kalırken, boş tartışmalar arasında imanı yok olan bizler hala birbirimizi yemekle meşgulken, kâfir ağlarını örmeye devam etmektedir.
Hâlbuki Rabbimiz bizi asırlar öncesinde uyarmakta ve bize mesajını açıkça iletmektedir:
وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
Allah'a ve Resul'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir. [2]
Rabbimizin ifadesi ortadayken, biz Müslümanlar ne haldeyiz diye baktığımızda, gördüğümüz manzara evlere şenlik denecek kadar acınası bir komiklik içinde kalmaktadır.
Bir tarafta sorduğunda Müslüman, ancak her fırsatta İslam’ın emirlerine saldırmaktan geriye durmayan, Müslümanlara hakaret etmeyi bir rant olarak gören Abdullah İbni Selül’ün günümüz temsilcileri…
Diğer tarafta söylemleri ile eylemleri birbirine uymayan, ancak her fırsatta İslam’ın emirlerinden kendine göre hükümler çıkarıp menfaatine çalışan, Harun olma söylemi ile Karunluk yapan sözde Müslüman, özde ne oldukları belli olmayan başka bir kesim…
Biz her iki tarafta bulunanlara da aynı ifade ile seslenmek istiyoruz “ Yeter artık dürüst olun! “
Gizli saklı köşelerde birbiri ile iş tutan, ancak perde önünde birbirine düşman gibi davranan ey Müslüman unutma! Rabbimiz için hiçbir şey gizli değildir:
وَاَسِرُّوا قَوْلَكُمْ اَوِ اجْهَرُوا بِه۪ۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir.[3]
Peki! Kalplerimiz de ne var?
- Makam var
- Para var
- Gurur ve kibir var
- Hırs var
Peki! Ama bu hasletler değimliydi İblis’i Şeytan’a çeviren?
Bunca isyanı ortaya döken ey insan! Sana sunulan bu hayatın sonunda varacağın yer iki metrelik bir çukur değil midir?
Öyle ise neden dürüstçe çıkıp gerçek yüzünü ortaya koymuyor ve maskelerin ardına saklanıyorsun?
Çünkü herkes yaptığının yanlışlığını biliyor, ama itiraf etmek çıkarları ile örtüşmediği için gerçeği gizliyor. Ama gerçeği gizlemek Allah katında ki hükmü değiştirecek mi?
Şimdi ikiyüzlü davranan günümüzün selüllerine sesleniyorum! Yüreğiniz varsa içinizdekini açığa vurun!
Haydi! Açıkça deyin ki, bizim derdimiz kişilerin yaptıkları değil, İslam’ın kendisi…
Haydi! Deyin ki, bizim derdimiz insanlık değil, hayvanca bir hayat sürmek…
Haydi! Deyin ki, namuslu ve dürüst olmak bizim suretlerimize bir kara leke…
Ancak İslam’a saldıranlar bunları ifade etmek yerine, falanca şöyle dedi, filanca şöyle söyledi diyerek asıl maksatlarını gizlemekte.
Diğer taraftan İslam’ı savunduğunu söyleyenler sizde dürüst olun!
Haydi! Deyin ki, bizim faizle, tesettürle, helal ve haramla derdimiz yok asıl meselemiz çıkarlarımız…
Haydi! Deyin ki, İslam’ı savunan âlimler ve hocalar olarak derdimiz hükümler değil, bize sağlanan olanakların devamlılığıdır…
Haydi! Deyin ki, Ümmet falan derdimiz değil, bu söylemlerle devam edecek olan sistemimizdir…
Dikkat edin ey insanlar Rabbimiz bize sesleniyor:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلاً سَدٖيداًۙيُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْؕ
Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin ki, Allah sizin işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. [4]
Doğru söz söylemeyen, doğru yaşamayan, gayrimüslimleri örnek alan bizler sonunda onlar gibi olduk.
Sokaklarımız kâfir memleketlerin sokaklarından farklı değil, çıplaklık, zina ve daha ötesi her yerimizi sarmış durumda.
Allah’ın haram kıldığı içki, kumar, faiz, kul hakkı herkesin kolayca yaptığı bir arıza
Bunca ahlaksızlığa rağmen hala bunu sorgulamayıp bir de bunu savunan bir topluluk ve karşısında yapılanlara tepki koyuyormuş gibi yapıp, yapılan yanlışların bir kısmını görüp diğer kısmını görmezden gelen başka bir topluluk
Maalesef öyle bir hale geldik ki, söylemde ve eylemde farklı olduğu söylenen kesimler, ahlak ve hayâ hususunda birbiri ile örtüşür halde…
Rahmetli büyüklerimizin de geçmişte dediği gibi “ bakmayın siz farklı gözüktüklerine aslında bunlar ruh ikizi “ ifadesi bugün çok daha net anlaşılmakta.
Şu hale bir bakın! Bir yanda eşcinselliği, cinselliği, çıplaklığı özgürlük olarak görenler, diğer yanda onların karşısında olduklarını söyleyenlerin aynı zümrede bulunan kimseleri konserlerle, kültürel faaliyetlerle, sunulan imkânlarla beslemekte.
Evine ekmek alamayan kimselerin hakkını, ne olduğu belli olmayan kimselere yedirmekte ne ola!
Sizin yaptıklarınız hangi kitapta yazıyor, hangi ahlaka uyuyor, sizin yolunuz ve amacız ne?
Son sözümde İslam’ın hükümlerini ortaya koyan veya koyması gereken hocalara;
İslam benim adamım veya onun adamı diye ayrım yapmaz, İslam için doğrular ve yanlışlar vardır. “Yanlışı yapan bizdense, biz bizden değiliz “ düsturu ile hareket etme mecburiyetinde olan meslektaşlarımıza, Rabbimizin şu hükmü ile uyarıda bulunmak istiyorum:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. [5]
Ne zaman ki, bizler dürüst olur, ahlaklı bir yaşamı kendimize hedef seçersek, bu hayatı da adalet üzerine inşa edersek, o zaman bugün toplumumuzu ifsat eden ne varsa kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
Bunu ortaya koymak için illa da ayet ve hadis’e başvurmaya de gerek yok! Tarih azgınlaşan ve bu yolda da ileri gidenlerin yok oluşları ile dolu olduğu gibi, bu hükümleri yerine getirip de müreffeh bir hayat süren toplumların örnekleri ile de doludur. Bize düşen ikisi arasında bir karar vermektir!
Rabbim bizleri haktan yana olan, adaletle karar veren, ahlakı kuşanıp, dürüst bir yol çizen kulların arasına dâhil eylesin!
Rabbim bizleri gazaplanıp da helak ettiği kullardan olmaktan muhafaza eylesin!
[1] Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77
[2] Enfal 46
[3] Mülk 13
[4] Ahzap 70 - 71
[5] Maide 8