TÖVBE ETMEKTE GEÇ KALMAK
Değerli Kardeşlerim:
Hızla akan hayatın içerisinde yapmak isteyip de yapamadıklarımız veya yapıp da pişman olduğumuz fiillerimiz sebebi ile pişmanlıklar duyarız. Ancak her şeyi var eden yüce Rabbimize karşı yaptığımız birçok günaha karşı çoğu zaman pişmanlık duymayız. Tövbe ettim deriz ama yaptıklarımızdan vazgeçmeyiz.
Firavun gibi artık dönülmez bir yola girdiğimizde geriye doğru bakıp Rabbimize karşı arsızca yaptığımız günahları hatırladığımızda artık ne tövbe edecek zamanımız, ne de kabul edilecek bir affımız kalır.
Önemli olan ölmeden önce ölümü hatırlamak ve her şeyin Rabbi olan Allah’a yönelip af kapısının kulbunu tutmaktır.
Peki! Soralım kendimize günahlarımızı farkında mıyız?
Bu sorunun cevabını Rabbimiz şöyle beyan ediyor:
كَلَّا بَلْ رانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Hayır, doğrusu onların işleyip kazandıkları (kötü) ameller sebebiyle, kalplerinin üzeri pas tutmuştur. [1]
Müslüman’ım diyorsak Allah Resulü s.a.v bize şöyle sesleniyor:
Nerede ve nasıl olursan ol, Allah’dan kork. Kötülük işlersen, hemen arkasından iyilik yap ki, o kötülüğü silip süpürsün. İnsanlarla güzel geçin! [2]
Ancak yaşadığımız zamanda Müslüman’ım diyen birçok kimse yaptığı günahları ufak görmesi sebebi ile başı beladan kurtulmamakta ve buna rağmen Müslüman yanlışlarını farkına varmamaktadır.
Hâlbuki insan kendini sorgulamalı! Kendini sorgulamayan insanın varacağı yer ilahlık taslayan firavunların ve nemrutların vardığı yerdir.
Allah Resulü s.a.v bize kıstası şöyle veriyor:
Mümin günahını şöyle görür: O sanki üzerine her an düşme tehlikesi olan bir dağın dibinde durmaktadır. Dağ düşer mi diye korkar durur. Fâcir (günaha dalmış kimse) ise, günahı burnunun üzerinden geçen bir sinek gibi görür.[3]
Şimdi kardeşlerimize uyarılarda bulunmaya kalkıyoruz aldığımız cevaplar karşısında şok yaşıyoruz.
Benim kalbim temiz diyor!
Bir yandan faiz yiyeceksin, bir yandan ramazanda bile haram olan ticareti yapmaya devam edeceksin, iftira sende, yalan sende, kul hakkı sende ama kalbi temizmiş!
Belki farkında değiliz ama bizler bu dünyada iki taraftan birini tercih için bulunuyoruz. Bunlar mükâfatın adresi olan cennet, cezanın karşılığı olan cehennem azabıdır.
Allah Resulü s.a.v bu durumu şöyle ifade ediyor:
Cennet size ayakkabılarınızın bağından daha yakındır. Cehennem de öyledir. [4]
Hocam o kadar çok günah işledik ki, bu saatten sonra bize kurtuluş yok düşüncesine düşenlere de şu uyarıda bulunmak gerekiyor:
Rabbimiz kutsi hadiste umutsuz olmayı kabul etmeyerek umut var olmamız gerektiğine şu hitapla karşılık veriyor:
Rahmetim gazabımı geçmiştir (kuşatmıştır). [5]
وَلَيْسَتِ التَّوْبَةُ لِلَّذٖينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِۚ حَتّٰٓى اِذَا حَضَرَ اَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ اِنّٖي تُبْتُ الْـٰٔنَ وَلَا الَّذٖينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌؕ اُو۬لٰٓئِكَ اَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَاباً اَلٖيماً
Kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine ölüm gelip çatınca, «Ben şimdi tevbe ettim!» diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır. [6]
Gelin! Geç olmadan Rabbimize yönelip vazgeçtim diyelim! Kalan ömrümüzü geçirdiğimiz ömrümüzden daha hayırlı hale getirmek için çaba sarf edelim!
Rabbim bizlere geç kalmadan tövbe edecek bir zaman nasip eylesin! Rabbim bizleri gaflet uykusundan uyandırsın! Rabbim bizlere affına sığınacak imanı üzerimizde taşıyacak iradeyi ortaya koyabilmeyi nasip eylesin!
[1] Mutaffifîn, 14
[2] Tirmizî, Birr 55
[3] Buhârî, Deavât, 4; Tirmizî, Kıyâmet, 50
[4] Buhârî, Rikak, 29
[5] Buhârî, Tevhid 15, 22, 28, 55; Müslim, Tevbe 14-16
[6] Nisâ, 18