ZEKÂT İLE SOSYAL DENGEYİ KORUMAK
Muhterem Kardeşlerim:
İnsan sosyal bir varlık olarak ister iş hayatında olsun, ister aile hayatında olsun, isterse inanç alanında olsun her insan yaşadığı çevre ile iletişim halinde olmak zorundadır.
Bu sebepledir ki, biz yalnızlık dediğimizde bunu Allah’a ait bir kavram olduğunu ortaya koymak adına ‘’yalnızlık Allah’a mahsustur’’deriz.
İslam birlikte yaşamaya verdiği önemi ortaya koyarken yalnız olmayı, ruhban gibi yaşamayı da uygun görmemiştir.
İşte bu noktada toplumları bir arada tutan aradaki maddi uçurumları ortadan kaldıran Zekât’ın önemini bir kez daha görmek gerekir.
Çünkü insan yemeye ve içmeye ihtiyacı olan bir varlıktır. Bu ihtiyaçların giderilmesi içinse başvurulması gereken legal ve gayri legal her yola başvurmaktan çekinmez.
İslam ise kazancın helal olması esasını ortaya koyarken, haram yolla kazanmayı yasaklar ve harama giden bütün yolarlıda kapatır.
Zengin ile fakir arasındaki uçurumu kapatmak adına zengin’i fakire yardım ettirerek azgınlığını, fakiri ise zengin ile doyurup isyanını önler.
Müslüman’ım diyen kimsenin şartlarını kabul ettiği İslam’ın beş esasından biri olan Zekât mana olarak artmayı ve çoğalmayı ifade ederken, aslında zengin’in fakire olan borcunu ifade eder.
Peki! İslam’a göre zengin kimdir?
Asli ihtiyaçları (Yediği, içtiği, bineği, ev, işyerindeki demir başı, borçları)dışında kalan ve 81.gr. Altın değerinde bulunan birikimi olan kimseye dinen zengin denmektedir.
Biz bu duruma nisap miktarı mal demekteyiz.
Bu noktada nisap miktarı servete ulaşan malın tek başına zekâta tabi olur mu sorusu akla gelebilir?
Bir malın zekât’a tabi olabilmesi için bir kameri yıl (354 gün) üzerinden geçmesi gerekir, aynı zamanda da artıcı özelliği (ticari bakımdan değer kazanan ) olması gerekir.
Bu özellikleri taşıyan mala sahip olan ve kendini Müslüman kabul eden kimse zekâtı vermesi gerekir.
Peki! Zekât’ta oran nasıl belirlenir?
Ticaret malı, para ve ziynet eşyasında oran %2.5 (40/1)dir.
Küçükbaş (koyun ve keçi) 40/1 -- Büyükbaş (Sığır ve Manda ) 30/1
Toprak ürünlerinde 10/1 masraf yapıldıysa 20/1 (ürün alındığı gibi verilmesi gerekir)
Bu oranlardan ticaret malı ve para ve benzerleri için olan oranların dışındaki oranlar rakam arttıkça değişmektedir.
Peki! Nisap miktarı malı bulunan kimse bunlardan kime Zekât vermeli?
اِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَـرَٓاءِ وَالْمَسَاك۪ينِ وَالْعَامِل۪ينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَ۬لَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِم۪ينَ وَف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ وَابْنِ السَّب۪يلِۜ فَر۪يضَةً مِنَ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عَل۪يمٌ حَك۪يمٌ
Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, azat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir. [1]
Peki! Zekât’ı verirken kimden başlamalıyız?
Bakmakla yükümlü olduklarımızın (Anne, Baba, Büyükbaba, Büyükanne, evlat ve torunlar) dışında kalan en yakın kimselerden başlamak.
Çünkü Allah Resulü; yakınına sadaka vermenin iki sevabı olduğunu bunlardan birincisinin akrabayı gözetme ikincisinin de sadaka olduğunu belirtiyor.
Sohbetimizin başında şöyle bir ifade kullanmıştık; zekât sosyal hayatı ayakta tutan direktir diye.
Nasıl ki namaz dinin direği ise, zekât ta sosyal hayatın direği olduğunu ayeti celilerde net şekilde görmekteyiz.
Öyle ki, Allah namaz ile zekât’ı aynı ayet içinde anarak birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu ortaya koyuyor.
Zekât verirken dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir diye baktığımızda;
Öncelikle zekât’ın zengin için bir borç olduğu gerçeğidir ve bunu verirken sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerektiği emridir.
Bir diğer mesele ise ibadet de asıl olanın samimiyet ve gösterişten uzak olunması gerektiği gerçeğidir.
Zorlu zamanlar geçirdiğimiz bu günlerde hesaplarımızı yaparken kırpmaya çalışmak yerine, ben aynı durumda olsam nasıl karşılık görmek isterdim anlayışı ile hareket edilmeli ve verilen her malın Rabbimiz tarafından daha fazlasıyla geri döndürüleceğini aklımızda tutmalıyız.
Rabbim bizleri kimseye muhtaç etmesin, bize muhtaç ettiklerini de Rabbimizin bize verdiklerinden doyurmayı nasip etsin!
[1] Tevbe 60