Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

USTACA KURAL TUZAK: VESVESE

Değerli Müminler:

Rabbimiz biz insanoğlunun atası olan Âdem babamızı yaratmak isteyince, iblis nefsine yenilerek bunu kabullenemeyip kibre kapılması ile başlayan düşmanlık kıyamete kadar devam edecek bir hak, batıl savaşına dönüşmüştür.

Bu savaşta insan Rabbine sığınmakla korunurken, gaflete kapılacak olursa şeytanın ağına düşeceğini Allah Resulü s.a.v şöyle beyan ediyor:

Şeytan Âdemoğlunun kalbi üzerine oturur. İnsan Allah’ın zikrini unutup gafil olursa vesvese verir. Allah’ı zikrederse geri çekilip siner. [1]

Gaflet denilen hal sadece günahlar için söz konusu olan bir husus olmayıp kişi ibadet ederken de gaflete düşebilir. Şeytan Müslüman'ın her boşluğunu değerlendirmek için yanımızda ve yakınımızda bulunur, imkân bulduğunda da Mümin'i aldatır.

Öyle ki, abdest alırken Müslüman'a yaklaşır ve kulağına şunu fısıldar:

Kolunu yıkamadın, yüzünü yıkamayı unuttun, sırayı şaşırdın, taharetin olmadı gibi birçok vesvese vererek iman ehli kimsenin huzurlu bir şekilde ibadet yapmasını engeller.

Sahabe efendilerimizde bu gibi vesveselerle Allah Resulüne başvurunca, Peygamber efendimiz şu beyanda bulunmuştur:

İşte abdest budur, kim üçten fazla yıkarsa kötü etmiş veya haddi aşmış veya kendine zulmetmiş olur.  [2]

Şeytan denilen melun abdestte başarılı olamazsa tamam demez, bu seferde namazda insana yaklaşır.

Allah Resulü s.a.v şeytan'ın insana namazda nasıl yaklaştığını şöyle beyan ediyor:

Namaz için ezan okunduğu zaman şeytan oradan sesli sesli yellenerek uzaklaşır, ezanı duyamayacağı yere kadar kaçar. Ezan bitince geri gelir. Kamet başlayınca yine uzaklaşır, bittiğinde ise geri dönüp kişi ile kalbinin arasına girer ve: «Şunu hatırla, bunu düşün!» diye aklında daha önce hiç olmayan şeylerle vesvese verir. Öyle ki (buna kapılan) kişi kaç rekât kıldığını bilemeyecek hâle gelir. [3]

Bu gibi bir durumla karşılaşan kardeşlerimizin bundan kurtulmasının yolu vesveseyi görmezden gelip en son hatırladığı rekât sayısına göre hareket etmesidir.

Nitekim bu hususta problem yaşayan Müslümanlar için verilen fetva şu yöndedir:

Yapılan ibadet ve amellerin her türlü şüpheden uzak olması gerekir. Kıldığı namazın kaç rekât olduğunda ilk defa şüphe eden kimsenin bu namazı yeniden kılması gerekir.

Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri namazında kaç rekât kıldığı hususunda şüpheye düşerse namazı yeniden kılsın.” [4]

Namazda zaman zaman şüpheye düşüp kaç rekât kıldığı hususunda kesin bir kanaate varamayan kimse, kıldığına emin olduğu en az rekât sayısını esas alarak namazına devam eder.

 Hz. Peygamber (s.a.s.), “Sizden biri namazında şüphe eder de üç mü dört mü kıldığını bilemezse, şüpheyi bıraksın ve en az rekâtı esas alarak namazına devam etsin[5] buyurmuştur.

Buna göre dört rekâtlı bir namaza başlayan kimse, kıldığı rekâtın birinci rekât mı ikinci rekât mı olduğunda kuşkuya düşüp bir tarafı tercih edemezse, kendisini bir rekât kılmış sayar ve birinci sayılan rekâtın ikinci; üçüncü sayılan rekâtın da dördüncü rekât olma ihtimali bulunduğu için, her bir rekâtın sonunda oturur ve tahiyyatı okur. Böylece dört oturuş yapmış olur ve sonunda sehiv secdesi yaparak namazını tamamlar.

Bu gibi bir durumda sehiv secdesi yapılması hususu Allah Resulün beyanı ile sabit olan bir durumdur:

Şüphesiz şeytan âdemoğlu ile kalbi arasına girer ve kişi kaç rekat kıldığını bilemez. Bu hal adamın başına geldiği zaman(tahiyyata) oturduğunda iki secde etsin. [6]

Bu iki hususta başarılı olamayan şeytan bu sefer Müslüman'ın aklına dünyalık birçok meseleyi getirir. Öyle ki, aklımıza gelemeyen birçok husus ve hoş olamayan fiiller namazda aklımıza gelir.

Bu düşüncelerimiz sebebi ile çoğu zaman korkuya kapılıp, namazımız hususunda şüphe duyarız.

Bizim korkuya kapıldığımız gibi sahabe efendilerimizde aynı korku ile Allah Resulüne gelmiş ve şu soruyu sormuşlardır:

"Bazılarımızın aklından bir kısım vesveseler geçiyor, normalde bunu söylemenin günah olacağına kaniyiz."

Hz. Peygamber s.a.v:

"Gerçekten böyle bir korku duyuyor musunuz?" diye sordu.

Oradakiler "Evet!.." deyince:

"İşte bu (korku) imandan gelir (vesvese zarar vermez)." dedi." [7]

Bu gibi vesveseler için Ümmet-i Muhammed'in günahları affedilmiştir. Nitekim Allah Resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır:

Şüphesiz yüce Allah, ümmetimden olan kişilerin kalbinden geçirdikleri şeyleri, söylemedikleri ve işlemedikleri takdirde affeder, günah olarak saymaz. [8]

Şeytan'ın bir tuzağı olan vesvese konusunda Rabbimiz izlememiz gereken yolu şöyle beyan ediyor:

وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِؕ اِنَّهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ اِنَّ الَّذٖينَ اتَّقَوْا اِذَا مَسَّهُمْ طَٓائِفٌ مِنَ الشَّيْطَانِ تَذَكَّرُوا فَاِذَا هُمْ مُبْصِرُونَۚ

Eğer şeytandan bir fitleme seni dürtüklerse hemen Allah’a sığın! Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir. Takva sahipleri, içlerine şeytandan gelen bir saptırıcı fikir doğduğunda O’nu düşünüp hemen gerçeği görürler. [9]

Rabbimiz vesveseden, büyüden ve her türlü kötülüğün şerrinden korunmak için Allah Resulüne ve bize şu iki süreyi okumayı emretmiştir.

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙمِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙوَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙوَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙوَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ

De ki: “ Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım." [10]

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ مَلِكِ النَّاسِۙ اِلٰهِ النَّاسِۙ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ اَلَّذٖي يُوَسْوِسُ فٖي صُدُورِ النَّاسِۙ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ

De ki: “Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların Rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!” [11]

Sığınılacak en güzel sığınak olan Allah sığınanlara selam olsun!

 


[1] Hâkim, el-Müstedrek, No: 3991; Taberi, Câmiu’l-beyan, Nas, 114/4.

[2] İbn Mâce, Tahâret, 48

[3] Buhârî, Ezân, 4; Müslim, Salât, 19

[4] İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, II, 421; bkz. Zeylaî, Nasbu’r-râye, II, 173

[5] Nesâî, Sehv, 24; İbn Mâce, İkâmetu’s-salat, 132

[6] İbn-i Mace, İkamet, 135

[7] Müslim, İman 209 (132); Ebu Dâvud, Edeb 118 (5110)

[8] Buhârî, VII/59

[9] Araf 200 - 201

[10] Felak 1 – 5

[11] Nas 1 - 6

Dosyalar

USTACA KURAL TUZAK VESVESE
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş