Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

ÜMMETİN EMANETLERİ YETİMLER

Değerli Müslümanlar:

Hayat dediğimiz olgu çeşitli vesilelerle sınandığımız bir imtihan yeri olarak bizleri bazen en sevdiklerimizden kopararak sınar. Bu sınanma sadece mahrum kalan kimse için değil, aynı zamanda ümmet içinde bir sınanma vesilesi olduğunu görmekteyiz. Çünkü bizler bir arada olmak,  birbirimizin derdi ile dertlenmek ve  “ Kardeş [1]” olmak üzerine emir olunduk.

Rabbimizin açık beyanları ve Resulünün uygulamalarında gördüğümüz kardeş olma emrinde, üzerinde en çok durulan hususlardan biride biz ümmet-i Muhammed’e emanet olan yetim ve öksüz evlatlarımızın haklarına riayet ve onların korunmasına yönelik atılan adımlardır. Çünkü onlar hayattaki en sağlam dayanakları olan anne ve babadan mahrum kalma imtihanı ile karşı karşıya kaldıklarında, her bir Müslüman onlara anne ve baba gibi şefkat göstermesi onların sağlıklı bireyler olarak yetişmesinde en önemli dayanaktır.

Öyle ki insan için anne bir sığınak, baba ise kişinin sırtını dayadığı bir dağ gibidir. Hangi yaşta kaybedilirse kaybedilsin insan için büyük bir kayıp ve eksikliktir. İşte bu sebeple Rabbimiz bu eksiklik ile hayata tutunmaya çalışıp, Rabbinin imtihanı ile karşı karşıya kalan yetimleri ve öksüzleri gözetmeyi ümmete bir emanet olarak yüklemiş, onların rızasını kendi rızasına bağlamıştır.

Nitekim Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanı da bunun delillerinden biridir:

مَنْ عَالَ ثَلَاثَةً مِنَ الْاَيْتَامِ كَانَ كَمَنْ قَامَ لَيْلَهُ وَصَامَ نَهَارَهُ وَغَدَا وَرَاحَ شَاهِرًا سَيْفَهُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَكُنْتُ اَنَا وَهُوَ فِي الْجَنَّةِ اَخَوَيْنِ كَهَاتَيْنِ اُخْتَانِ

"Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse, sanki ömrü boyu geceleri namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza, ben ve o, şu iki parmak gibi cennette kardeş oluruz"

وَاَلْصَقَ اِصْبَعَيْهِ السَّبَّابَةَ وَالْوُسْطَى ‏.‏

“Allah Resulü s.a.v bunu söylerken şahadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırdı. “ [2]

Allah Resulü s.a.v’ in bu hususa gösterdiği önemin yanında sahabe efendilerimizin bu hususta gösterdikleri hassasiyette Rabbimizin methine mazhar olmuştur. Bunun bir örneği olarak Hz. Ali efendimiz ile Hz. Fatıma annemizin şu fedakârlığını ortaya koymak nasıl hareket etmemiz gerektiğine güzel bir örnek olacaktır:

Hz. Ali bir gece bir miktar arpa karşılığında bir hurmalığı suladı. Sabah olunca ücreti olan arpayı alarak evine geldi. Getirdiği arpanın üçte birini öğütüp «hazîra» denilen bir yemek yaptılar. Yemek pişince bir yoksul geldi ve yemek istedi. Onlar da pişen yemeği olduğu gibi yoksula verdiler. Sonra ikinci üçte biri öğütüp bir sonraki akşam için yemek yaptılar. Yemek pişince bu sefer bir yetim gelip bir şeyler istedi. Bu yemeği de o yetime verdiler ve kalan son üçte biri öğütüp bir sonraki akşam ondan yemek yaptılar. Yemek piştiğinde müşriklerden bir esir geldi ve bir şeyler istedi. Son yemeklerini de ona vermek sureti ile üç gün üst üste su ile oruç açmak durumunda kaldılar. İşte bunun üzerine şu âyet-i kerîmeler nâzil oldu:

وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلٰى حُبِّه۪ مِسْك۪ينًا وَيَت۪يمًا وَاَس۪يرًا

“Kendi canları çekmesine rağmen yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire seve seve yedirirler.”

اِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللّٰهِ لَا نُر۪يدُ مِنْكُمْ جَزَٓاءً وَلَا شُكُورًا

Derler ki: “Biz sizi Allah rızası için doyuruyoruz. Yoksa sizden ne bir karşılık bekliyoruz, ne de bir teşekkür.”

اِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَر۪يرًا

“Çünkü biz o asık suratlı, çatık kaşlı, korkunç ve dehşetli günde Rabbimizin azabından korkarız.”

فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰيهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًاۚ

“Allah da onları o günün felâketinden korur; yüzlerine parlaklık ve gönüllerine sevinç verir.” [3]

Hz. Ömer efendimizin hilafeti zamanında öksüzleri, yetimleri ve fakirleri kovlayıp, korumak adına gecelerini feda ederken ailesi ve sahabenin önde gelenleri kendisini çok yorduğunu söylediğinde onlara verdiği şu cevap ayet-i celile de geçen o günün azabından nasıl da sakındığına açık bir delil mahiyetindedir:

Kenâr-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,

Gelir de adl-i İlâhi sorar Ömer’den onu!

Hz. Ömer efendimizin korkusu bizlerin içinde de olması gerekir. Zira mazlumun duası kabul olan dualardandır. Allah Resulü s.a.v bunu şöyle beyan ediyor:

“Mazlumun bedduasını almaktan da son derece çekin, çünkü onun bedduası ile Allah arasında bir perde yoktur.”  [4]

Fakiri, yetimi, mazlumu korumak ve bedduasını almamak ne kadar önemli ise onların hayır duasını da almak o derece önemlidir. Bu noktada Allah Resulü s.a.v’ in beyanı bizler için çok dikkat çekicidir:

“Fakirleri kollayıp gözetiniz. Aranızdaki zayıflar sayesinde Allah’tan yardım görüp ve rızıklandırıldığınızdan şüpheniz olmasın.”  [5]

Rızkımızın artmasına vesile olup, Rabbimizin rızasına giden yolda kazançlı olmamamıza sebep olacak yetim ve öksüzler hakkında Rabbimiz bize şu tavsiyede bulunuyor:

فَاَمَّا الْيَت۪يمَ فَلَا تَقْهَرْۜوَاَمَّا السَّٓائِلَ فَلَا تَنْهَرْۜ

“Yetimi sakın üzme, senden bir şey isteyeni azarlama!”  [6]

Eğer ki bir kimse, Rabbinin bu sözünü göz ardı edip yetimi, öksüzü ve fakiri hakir görecek olursa, bunun onun imanında nasıl bir yok oluşa sebep olacağına Allah c.c şöyle işaret ediyor:

اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ فَذٰلِكَ الَّذ۪ي يَدُعُّ الْيَت۪يمَۙ وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ

“Dini yalan sayan kimseyi gördün mü? İşte o, öksüzü incitir, yoksulu doyurmak için ön ayak olmaz.” [7]

Hayatın zorlukları ile karşı karşıya kaldığımız, ekonomik koşullar sebebi ile sıkıntılar yaşadığımız bir zamanda, yetim ve öksüzleri hatırlamak bizler için imani bir meseledir. Zira imtihanın ağırlığı, imanın kuvvetini ortaya çıkartan bir süzgeç gibidir. Kimimiz verdiğimiz imtihanın zorlukları karşısında bize bunca nimeti veren Rabbimizin rızası adına, o süzgecin üstünde kalanlar olacak. Kimimiz de bunca nimeti unutup, her şeyi kendinden bilerek, onu Allah yolunda harcamayı bir zül görerek, kendine verilen nimetlere ihanet etmeyi tercih edecek.

Unutmayalım değerli kardeşlerim!

İnsanoğlu ister Rabbine iman etsin veya etmesin, kazandığı dünyalıkların hiç birini peşine getiremeyecek. Bunun aksini kanıtlamak adına kimileri servetlerini bu dünyadan peşlerine getirmek istediyseler de, mezarlarına tarla farelerinin dadanmasından başka bir kazanç elde etmemişlerdir.

Hani hepimizin bildiği bir cümle var ya “ Ne verirsen elinle o gelir seninle”

Bugün geç olmadan Allah için elimizde olanlardan harcayalım. İş işten geçtikten sonra peşimizden gelenlerden bizim adımıza bir şey vermelerini beklemekle kendimizi kandırmayalım!

Rabbimiz kendini kandıran veya kandıracağını zannedenlere ahreti hatırlatıp şu hitapta bulunuyor:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَلْتَنْظُرْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ لِغَدٍۚ

“Ey iman edenler! Allah’a itaatsizlikten sakının. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın!” [8]

Gelin değerli Müslümanlar bir düşünelim! Yarınımız için ne yaptık?

Bugün henüz geç değilken, yarınımız için hazırlık yapalım!

Fakiri, yetimi ve öksüzü sevindirerek hem Rabbimizin rızasına varalım, hem de dünyada ki dertlerimizin ne kadar yersiz olduğunu görerek, bizi mutlu edecek olanın mal ve makamlar olmadığını farkına varalım.

Rabbim bizlere elde ettiği dünyalıkları Allah yolunda harcayacak imanı nasip eylesin!

Rabbim bizleri dünya malına tamah edipte, ahreti unutanlardan olmaktan muhafaza eylesin!

 


[1] Hucurat 10

[2] İbn-i Mâce, Edeb, 6

[3] İnsan 8 - 11

[4] Buhârî, Zekât 41, 63, Meğâzî 60, Tevhîd 1; Müslim, Îmân 29, 31

[5] Ebû Dâvûd, Cihâd 70. Ayrıca bk. Tirmizî, Cihâd 24; Nesâî, Cihâd 43

[6] Duhâ  9-10

[7] Mâûn 1-3

[8] Haşr 18

Dosyalar

ÜMMETİN EMANETLERİ YETİMLER
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş