Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

49.DERS | MESCİD-İ DIRAR’IN YIKILMASI

Değerli kardeşlerim:

İnsanı yeryüzünde halife kılan Allah onların hayatını düzene sokan kaideleri ortaya koyarken aynı zamanda da kulluklarının göstergesi olarak Müslümanların mescidler yapmalarını emretmiştir.

 Nitekim hicrette de görüyoruz ki, Allah Resulü s.a.v ilk iş olarak Kubâ mescidinin inşasını gerçekleştirilmesini emir etmiş onun akabinde de Mescid-i Nebevinin inşası gerçekleşmiştir.

Bu noktada şunu görüyoruz ki, mescidler Allah’ın evleri olmasının yanında bulunduğu çevrede Müslümanların bütün işlerinin konuşulduğu bir karargâh konumundadır. Bu sebeplerdir ki, düşman birçok sefer Müslümanları kontrol etmek için imamet görevini yerine getirebilecek kabiliyette ajanlar yetiştirmiş ve bunlarla fitnelere sebep olmuşlardır. Yakın tarihimizde Lavres adındaki ajanın yaptıklarını çoğumuz bilmektedir.

Bu durumu münafıklarda farkındaydı. Bu amaçla  Sâlim b. Avf Oğullarının bölgesinde Kubâ mescidine yakın ve Medine’nin kenar mahallerinden birinde mescid inşa ettiler. Maksatları burayı karargâh olarak kullanarak fitne çıkarmak ve aynı zamanda suikastlarda burayı bir merkez olarak kullanmaktı.

Mescid-i Nebevi’ye ulaşamayan yaşlıların namazlarını icra edip cemaatten uzak kalmamaları için yapıldığını öne sürerek Allah Resulü s.a.v’ den Tebuk seferi öncesinde buraya gelerek burada namaz kıldırmalarını istediler. Asıl niyetleri Hz. Paygamber aracılığı ile yaptıkları fitne yuvasına meşrutiyet kazandırarak Müslümanları oraya çekmek ve kafalarını karıştırmaktı.

Allah Resulü s.a.v bu isteklerine karşılık tebük seferi için hazırlık yapıldığından şuan için bunun mümkün olmadığını belirterek isteklerini sefer sonrasına attı.

Bu fitne yuvasının kurulmasına öncülük eden ise Hıristiyan inancına sahip Medineli Ebu Amir’di. Maksadı Münafıklara bir karargâh kurmak yolu ile onları organize ederek İslam’ın çağlar aşan mesajını yok etmekti.

Ancak onlar tuzak kurarken Rabbimiz olan biteni Allah Resulüne iletti ve Tebük seferi dönüşü oranın yıkılma emrini verdi. Rabbimiz bu fitne yuvası ile ilgili şöyle buyurmaktadır:

وَالَّذٖينَ اتَّخَذُوا مَسْجِداً ضِرَاراً وَكُفْراً وَتَفْرٖيقاً بَيْنَ الْمُؤْمِنٖينَ وَاِرْصَاداً لِمَنْ حَارَبَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ مِنْ قَبْلُؕ وَلَيَحْلِفُنَّ اِنْ اَرَدْنَٓا اِلَّا الْحُسْنٰىؕ وَاللّٰهُ يَشْهَدُ اِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ

Zarar vermek, küfre sapmak, iman edenlerin arasını ayırmak, Allah ve elçisine karşı savaşanlara daha önceden gözcülük etmek üzere bir mescit (mescid-i Dırar) kurup, “Biz sadece iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin yalancı olduklarına şüphesiz Allah şahittir.

لَا تَقُمْ فٖيهِ اَبَداًؕ لَمَسْجِدٌ اُسِّسَ عَلَى التَّقْوٰى مِنْ اَوَّلِ يَوْمٍ اَحَقُّ اَنْ تَقُومَ فٖيهِؕ فٖيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواؕ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرٖينَ

Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takvâ temeli üzerine kurulan mescid ise namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever. [1]

Tebük seferi sonrasında fitne yuvalarının Allah Resulü s.a.v tarafından açılmasını beklerken Allah Resulünün gönderdiği sahabeler tarafında yakılması karşısında hem şok yaşadılar, hem de kalpleri korku ile kaplanarak daha da içlerine kapandılar.

Bu noktada unutulmaması gereken bir gerçek var ki, o da mecid-i dırarların her zaman olacağı gerçeği ile hareket edip tedbir almamız gerektiği gerçeğidir.

Bu olaydan sonra Medine’ye Müslüman olmak için çokça heyetler geliyor ve Allah Resulü bunlarla teker teker ilgileniyor ve fırsat buldukça da kızı Hz. Fatıma’nın dışında hayatta olan tek oğlu İbrahim’ e sarılıyor ve evlat kokusu alarak mutlu oluyordu.

İbrahim 18 aylık olduğunda hastalıklar baş göstermeye başladı.  Bu hastalıklara aciz bedeni dayanamayan İbrahim kainatın efendisi Peygamber efendimizin kollarında can verirken Allah Resulünü gözlerinden yaşlar boşandı.

Bu durum karşısında bazı sahabeler:

  • Ey Allah’ın Resulü sen bizlere ölüler ardından ağlamayı yasaklamamıştın ancak sende ağlıyorsun. Dediler.

Allah Resulü s.a.v:

  • Ben silere hüzünlenmeyi, göz yaşı dökmeyi yasaklamadım. Ben sizlere bağıra çağıra ağıt yakmayı ve isyan edecek söz ve davranışları yasakladım. Bende ki bu yaşlar kalpteki sevgi ve muhabbetin eseridir. Kalp yanar, göz yaşarır. Kim ki merhamet göstermezse başkaları da ona merhamet göstermez.

Bu cümlelerden sonra Allah Resulü kendi elleri ile evladı İbrahim’i toprağa verdi.

Bu esnada rastlantı sonucu ay tutulması yaşanınca bazıları bunu İbrahim’im ölümü ile ilişkilendirdiler. Bunun üzerine Allah Resulü şöyle bir uyarda bulundu:

  • Ey insanlar güneş ve ay Allah’ın ayetlerindendir. Birinin ölümü için tutulmazlar.

Bu olayların gerçekleştiği hicretin 9. Yılında bir hüzünde Müslümanları kovlayıp, gözeten, onlara yurt olan Habeşistan’ın kralı Necaşi’nin ölümü olmuştu.

Allah Resulü s.a.v Necaşinin ölümüne üzülerek Müslümanlara seslenerek kardeşleri için toplanmalarını emir etti ve gıyabında cenaze namazını kıldırdı.

Tebük seferinden iki ay sonra münafıkların başı Abdullah İbni Selül ölmüş iyi bir Müslüman olan oğlu Abdullah’ın hatrına Hz. Ömer’in bütün itirazlarına rağmen cenazesini kıldırdığı yolunda rivayetler olduğu gibi, kıldırmadığı yönünde de rivayetler bulunmaktadır. Ancak şurası bir gercektir ki, Hz. Ömer’in daha öncede itiraz ettiği bazı konularda ayet ile onaylandığı gibi bu olayda da ayet onu tasdik etmiş ve münafıkların cenazesinin kılınması ayet ile yasaklanmıştır.

 

 


[1] Tevbe 107 – 108

Dosyalar

49. DERS MESCİDİ DIRARIN YIKILMASI
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş