MÜSLÜMANIN SURETİ NASIL OLMALI?
Değerli kardeşlerim:
İslam kişilerin inanç değerlerini düzenlediği gibi, hayatındaki her alanı da düzenleyip belli kaideler ve kurallar getirir. Biz Müslümanlar bu kaidelerin bazılarını bilmekle beraber birçoğundan habersiz olduğumuz gibi, öğrenme ihtiyacı da duymamaktayız.
Şöyle de bir gerçek var ki, öğrendiğimiz birçok hükmü de sanki bilmiyormuş gibi davranarak imanımızda ki zafiyeti ortaya koymaktayız.
Hâlbuki İslam insanoğlunun hayatın da hiçbir noktayı açık bırakmamış ve doğumundan ölümüne kadar olan süre içinde onu Rabbine ulaştıracak bütün kaideleri ortaya koyarak yaşamını düzene sokmuştur.
Ancak bizler Müslümanlar olduğumuz halde bu kaidelerin birçoğundan haberdar bile değiliz. Bunlardan biride Müslüman’ın giyim kuşamında uygulaması gereken hükümlerdir.
Bir Müslüman’ın giyimi niçin önemli olsun diye düşünenler olabilir! Onlara şöyle bir örnekle cevap verelim. Bir ülkenin kimliğini ortaya koyan bayrağıdır, bir şirketin kimliğini ortaya koyan amblemidir. Bir Müslüman’ın kimliğini de ortaya koyan suretinin büründüğü şekildir.
Müslüman’ın giyim tarzını neler belirler diye baktığımızda iki temel başlık görüyoruz. Bunlar tesettür ve kâfire benzememe hususlarıdır.
Bu kaidelerin Müslüman için neden önemli olduğuna anlamak için başlıklar halinde irdelenmesi gerekir:
TESETTÜR:
Bir Müslüman için tesettürün neden önemli olduğuna baktığımızda şunu görmekteyiz:
Tesettürün; Rabbimin insana neslinin devamı için verdiği şehvetin helal dairesinde kalması ve toplumda zinaya yol açacak kötülüklerin ortaya çıkmasını engelleme hedefini amaçladığını görmekteyiz. Bu açıdan baktığımızda toplumda ki genel algının aksine hem erkek, hem de kadın için karşı cinsin arzuları kabartacak bir giyimin yasaklandığını görmekteyiz. Rabbimizin bu konuda birçok kelamına şahitlik ederken asıl amacın ne olduğunu şu ayet-i kerimede görüyoruz:
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ قُلْ لِاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَٓاءِ الْمُؤْمِنٖينَ يُدْنٖينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابٖيبِهِنَّؕ ذٰلِكَ اَدْنٰٓى اَنْ يُعْرَفْنَ فَلَا يُؤْذَيْنَؕ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَحٖيماً
“Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir.” [1]
Rabbimizin beyanını ortaya koyarken tekrar altını çizmemiz gereken mesele tesettür emrinin sadece kadını ilgilendiren bir mesele olmadığıdır. Nitekim Nur suresinde ki ifadelerin ilk muhatabının erkek olmasıda bunun en net göstergesidir.
قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْؕ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ
“Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Allah onların bütün yaptıklarından haberdardır.” [2]
Tesettür konusunda Rabbimiz ilk hitabı erkeğe yaparken kadına da şöyle seslenmektedir:
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ
“Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar ve iffetlerini korusunlar. Dışarıda kalanlardan başka ziynetlerini göstermesinler. Başörtülerini yakalarının üzerinden bağlasınlar.”
Maalesef bugün Müslüman kadınların tesettür diye ortaya koydukları zamanın şartlarına uydurulmuş modadan başka bir şey değildir. Çünkü tesettürün amacı dikkat çekmek değil gizlemektir. Nitekim Rabbimiz ayetin devamında bunu açıkça ortaya koyuyor:
وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّؕ
“Yürürken, gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar.” [3]
Bayan kardeşlerimize tavsiyemiz o dur ki, Rabbimizin bu beyanını tekrar tekrar okumalı ve sokakta ortaya koydukları görüntünün İslam ile uyuşup, uyuşmadığını tefekkür etmelidirler.
Bu ifade ettiklerimizden daha tehlikeli bir husus var ki, bugün maalesef riayet etmediğimiz için Allah’ın helak ettiği lud kavminin artıklarının ortalıklarda dolaşmasına sebep teşkil etmektedir.
Nedir o diye baktığımızda Allah Resulü s.a.v’ in şu ifadesini görüyoruz:
"Allah Resulü s.a.v: Kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lânet etti" [4]
Maalesef bugün erkeğin sıfatını, kadının Rabbinin ona verdiği inceliği kaybetmiş olduğunu üzülerek görüyoruz ve de utanıyoruz.
Rabbim bizleri yeniden iffetli kılsın diye de dua ediyoruz!
Müslüman’ın giyim ve kuşamının nasıl olması gerektiğine dair başlığın iki hususundan birincisi olan tesettürü ele aldık. Şimdi ise kâfire benzememe hususunda hangi konulara dikkat edilmesi gerektiğine bakacağız!
KÂFİRE BENZEMEMEK:
Kâfire benzememe hususu her ne kadar bir bölümü ile tesettürü kapsıyor olsa da, asıl olan Allah’ın var ettiği insanın suretinde olması gereken hususların ne olduğunu dair delilleri ortaya koymaya çalışacağız.
Allah Resulü s.a.v her hususta kâfirlere muhalefet etmiş ve ümmetine de aynı şekilde yapması yönünde emirler buyurmuştur. Bunların bir kısmı da Müslüman’ın temizlik yönünden yapması gerekenlerin beyan edildiği hadis-i şeriflerdir:
Bu kaidelerin ilk başladığı yerde insanın dünya hayatında ihtiyaç duyduğu küçük ve büyük abdest sonrasında yapılması gerekenlerdir.
Allah Resulü s.a.v bu hususu beyan ederek biz Müslümanlara şöyle uyarıda bulunuyor:
“Kabir azabının çoğu, necasetten gereği gibi sakınmamaktan kaynaklanır.” [5]
İslam’ın asırlar öncesi ifade edip, kurallarını koyduğu tuvalet adabı ve taharet meselesi, çağdaş geçinen Avrupa’da hala mevcut bulunmamakla beraber kendilerinin yaptırdığı ilmi araştırmalar da taharet meselesinin insan sağlığı açısından ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Diğer taraftan fıtrat gereği “sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altlarını temizlemek, sakal ve bıyıkları kısaltmak”[6] da Allah Resulü’nün talim ettiği temizlik ve edep kaidelerinden olduğunu görüyoruz.
Bunun da ne denli önemli olduğunu son süreçte yaşadığımız hastalıklarda net şekilde gördük. Ancak birçok Müslüman’ım diyen kimsenin Avrupa diye ayağa kalktığı bir zamanda gerek filmlerinde, gerekse dizilerinde ve de hayatlarında Allah Resulünün belirttiği hallerden ne kadar uzak olduklarını ve bu hallerinin çok kötü gözüktüğüne gözlerimizle şahit olmaktayız.
Bu nokta da birde insanın suretinin dışa yansıması olan saç ve sakal meselesi var ki, maalesef bizler bu meselede kâfire benzemek içim adeta yarış ediyoruz.
Her ne kadar yaptığımız amel yanlış olsa da, bir Müslüman için her konuda olduğu gibi bu konuda da asıl belirleyici olan Allah Resulü s.a.v’ in sünnetidir. Fakat ne hazindir ki, en mütedeyyin gözüken ailelerde bile Allah Resulü s.a.v’ in yasakladığı hususları farkında olmadan işlediğini görmekteyiz.
Bizler öncelikle şunu bileceğiz ki, her hususta olduğu gibi erkeğin suretini ortaya koyan saç ve sakalını temiz tutmak Allah’ın bir emri Resulü s.a.v’ in de sünnetidir. Bu noktada Allah Resulü s.a.v ‘in şu beyanlarını görüyoruz:
“Kim saç bırakmışsa onun bakımına özen gösterip dikkat etsin.” [7]
Nitekim Allah Resulü s.a.v ‘in uzun saç bıraktığı ve saçlarının kulaklarına kadar uzadığı, bazen yana, bazen de ortadan ayırarak onları taradığı [8] , saçlarını umre dışında kazıtmadığına [9] yönelik birçok rivayet bulunmaktadır.
Allah Resulü s.a.v’ in en önem verdiği şeyin kâfirlere muhalefet etmek olduğunu şu beyanında görmekteyiz:
“Müşriklere muhalefet edin! Sakallarınızı bırakın, bıyıklarınızı kısaltın!”
Maalesef bugün bizler moda altında kendimizin ve çocuklarımızın tıraşlarını kâfire muhalefet etmek üzerine değil, benzemek üzerine yapıyoruz. Adına da Amerikan tıraşı diyip hava atıyoruz. Ancak Allah Resulü s.a.v bu hususta açık bir uyarıda bulunuyor:
Allah Resulü s.a.v bir gün saçının bir kısmı tıraş edilmiş bir kısmı bırakılmış bir çocuk gördü, aile fertlerini böyle yapmaktan menedip şöyle buyurdu:
- "Ya hep tıraş edin ya hep bırakın!" [10]
Bazı kardeşlerimiz hastalık veya saçlarının daha gür çıkması niyeti taşımaksızın sevap olacağı kastı ile saçlarını kazımaktadır. Hadis kaynaklarına baktığımızda Allah Resulü s.a.v ’in hac ve umre dışında böyle bir uygulamasının olduğuna dair bir rivayet bulunmamaktadır.[11]
Ancak hac ve umre hususuna gelecek olursak, bu noktada Allah Resulü s.a.v saçlarını kökünden kazımayı hoş karşılamış "Allah'ım! Başlarını tıraş ettirenlere merhamet et." [12] diyerek onlara dua ettiği rivayet edilmektedir.
Peygamber Efendimiz s.a.v saç, sakal ve üst baş temizliğine önem verdiği gibi tertipli ve uyum halinde olmasına da dikkat ettiği ve ashabına da bu hususta tavsiyelerde bulunduğu rivayetlerde geçmektedir.
Nitekim Câbir ibni Abdullâh şöyle bir rivayette bulunmaktadır: Peygamber Efendimiz s.a.v saçı sakalı, üstü başı dağınık bir adam gördü. Bu durumdan rahatsız olan Peygamberimiz s.a.v “Bu adam saçlarını düzeltecek bir şey bulamamış mı acaba?” diyerek sitemde bulundular. Diğer taraftan üstü başı kir-pas içinde olan başka bir kimseye de “Bu adam elbiselerini yıkayacak su bulamamış mı acaba?” diyerek memnuniyetsizliklerini dile getirmişlerdir.[13]
Ortaya koyduğumuz bu hususlar Müslüman’ın kisvesini belirleyen göstergelerdir. Unutmamak gerekir ki:
“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.” [14] İfadesi bizim için bu hükümlere uymanın ne denli önemli olduğunu gösteren en önemli beyanlardan biridir.
Rabbim Müslüman kisvesini üzerinde barındırmayı, yaşamayı ve yaşatmayı bizlere nasip eylesin!
Rabbim bizleri kâfirlere benzemekten, onlar gibi yaşamaktan ve onlar gibi ölmekten muhafaza eylesin!
Rabbim bizleri istikametten ayırmasın!
[1] Ahzap 59
[2] Nur 30
[3] Nur 31
[4] Buhârî, Libâs 62. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 28; Tirmizî, Edeb 24; İbni Mâce, Nikâh 22
[5] İbn-i Mâce, Tahâret, 26
[6] Buhârî, Libâs, 63-64
[7] Sünen-i Ebû Dâvûd, Kitâb’ul Teraccul 2.ci bab hadis no: 4160
[8] Tirmizî, Şemâil 3.cü bab hadis no: 29
[9] Buhâri 127.ci bab hadis no: 1729
[10] Ebû Dâvûd, Tereccül 14
[11] Ibn Kayyim el-Cevziyye, Zâdü 1-Me`âd, I/175-75
[12] Buhari, Hac, 127
[13] Sünen-i Ebû Dâvûd, dördüncü cild. 16.cı bab hadis no: 4059
[14] Ebû Dâvud, Libâs, 4/4031