GELECEĞİMİZİ İMAR EDERKEN NESLİMİZİ İMHA ETMEYELİM!
Değerli Müslümanlar!
İnsan dünyada bir dikili ağacım olsun diyerek başladığı dünyalık edinme yarışında geride kalmaktan korktuğu kadar Rabbinden korkmadığı hepimizce bilinen bir gerçek olarak önümüzde durmaktadır.
Ancak insan şunu unutmaktadır ki, insanın dünyada bir dikili ağacım olsun diye çıktığı yolun sonunda dikili bir taşı, taşında da doğdu ve öldü denilecek kadar kısa bir hayatın küflenmiş mermerlerine işlenmiş tarihlerinden başka bir şey kalmamaktadır.
Peki! İnsan nasıl hem dünyada, hem de ahrette kazanır diye bir soru soracak olsak bu soruya en güzel cevap herhalde Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanı olacaktır:
“İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.” [1]
Tabi bunun için bir şart daha gerekli ki, acaba kaçımızda var, kaçımızda yok diye soracak olsak cevabında zorlandığımız o şart; “İman” da dır.
Nitekim Rabbimiz kerim kitabında şöyle buyurmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ حَقَّ تُقَاتِهٖ وَلَا تَمُوتُنَّ اِلَّا وَاَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.” [2]
Müslüman olmak, Müslüman kalabilmek, Müslüman olarak ölebilmek ve Müslüman bir nesil yetiştirebilmek!
İfade etmek kolay olsa da başarmak için mücadele etmek ve mücadele içinde olan bir nesil için imkân oluşturmak hepimizin üzerine düşen bir görevdir.
Bu görevi yerine getirebilmek için aile bireylerinin donanımlı olması ve donanımlı olduğu bilgiyi hayatında uygulaması çok önem arz etmektedir. Zira Rabbimiz bizlerin söylemlerini eyleme dönüştürmek adına bizleri uyarmakta ve şöyle beyanda bulunmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِمَ تَقُولُونَ مَا لَا تَفْعَلُونَ
“Ey iman edenler! Niçin yapmayacağınız şeyleri söylüyorsunuz?” [3]
Maalesef toplum içinde insanlar ile diyalog kurduğumuzda birçok kimsenin İslam adına yüksek tonda şu yapılmalı dediği bir zamanda, işin ciddiye bindiğinde kişilerin sözlerinin havada kaldığını görmekteyiz.
Zira bizler toplum olarak çok konuşan, az iş yapan bir yapıdayız.
Her hususta yaşadığımız bu zafiyet çocuklarımızı yetiştirme hususunda da ortaya çıkarken, onlara iyi bir gelecek sağlamak adına verdiğimiz dünyalık çabanın ahret hayatları için gösterilmediğine üzülerek şahit olmaktayız.
Öyle ki, yaz aylarında bir aylık kuran eğitimi için gelen evlatlarımızı sudan bahanelerle kursa gelmemelerine göz yumuyor ve destekliyoruz!
Peki! Ama bizler öldüğümüzde amel defterlerimizin kapanmasını mı istiyoruz?
Olur mu öyle şey hocam! Tabi ki, bizler amel defterlerimizi açık bıraktıracak, bize hayır duada bulunacak evlatlar yetiştirmek istiyoruz!
İyi ama biz neden bunun göstergelerini göremiyoruz?
Turgut Cansever’in güzel bir sözü var:
“Şehri imâr ederken nesli ihyâ etmeyi ihmal ederseniz, ihmâl ettiğiniz nesil imâr ettiğiniz şehri tahrip eder!”
Ne kadar doğru ve yerinde bir cümle değil mi?
Bugün ihmal ettiğimiz neslimiz ya dinden uzak, ya da dindar ama gusül almaktan uzak!
Acaba hangisi daha kötü?
Dinden uzak olmak mı, dindar olup dini hiçe saymak mı?
Söyleyin ağalar ne yaptık ve ne bulduk?
Ben ne yaptığımızı söyleyeyim size!
Mal, mülk, makam ve şehvet adına yaptıklarımızın binde birini neslin İslam’a göre yetiştirilmesi için yapmadık! Sonuç?
Hayvani dürtülerle sokakları kaplamış, haya nedir bilmeyen, acıktığında kendi yavrusunu yiyebilecek kadar aç bir nesil yetişti!
Peki! Söyleyin ağalar memnun musunuz?
Eğer kişide zerre kadar iman varsa oluşan şu tablodan rahatsız olur?
Bu tablodan rahatsız olan bizler sizlere sesleniyoruz ve diyoruz ki, gelin hiç olmazsa şu yaz tatillerini fırsat bilelim de çocuklarımızı İslam’ın hayat veren çağrısı ile tanıştırmak için camilerimize, kurslarımıza ve de bu faaliyeti Allah için yürütme gayretinde olan derneklerimizle buluşturalım!
Unutmayalım! “Ağaç yaşken eğilir”
Bugün eğmekten imtina ettiğimiz nesillerimiz yarın başkalarının önünde eğilir de, eğilmesi gereken Rabbine yüz çevirir!
Bakalım şöyle bir etrafımıza camide yanımızda evlatlarımız var mı?
Haya ve ahlak adına ne verdik onlara ve ne sonuç aldık?
Haramdan korkuyorlar mı, helali arıyorlar mı?
İslam’ın hükümleri karşısında boyun mu eğiyorlar, yoksa baş mı kaldırıyorlar?
Bu ve benzeri soruları çoğaltabilir ve kendimizi sorguya çekebiliriz. Zira bugün kendimizi sorguya çekmezsek yarın Rabbim bizi sorguya çekeceğini şu iki ayet-i celile ile ortaya koyuyor:
اِنَّـمَٓا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌؕ
“Mallarınız ve evlatlarınız sizin için bir imtihandır.” [4]
قُلْ اِنَّ الْخَاسِرٖينَ الَّذٖينَ خَسِرُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَاَهْلٖيهِمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِؕ اَلَا ذٰلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبٖينُ لَهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ ظُلَلٌ مِنَ النَّارِ وَمِنْ تَحْتِهِمْ ظُلَلٌؕ ذٰلِكَ يُخَوِّفُ اللّٰهُ بِهٖ عِبَادَهُؕ يَا عِبَادِ فَاتَّقُونِ
“De ki: Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar hem kendilerini hem de ailelerini kıyamet günü hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun ki apaçık hüsran işte budur. Onların hem üstlerinde hem altlarında ateşten kat kat örtüler vardır. İşte Allah böyle bir azabın varlığını bildirerek kullarını bunlardan sakındırıyor. Ey kullarım! Bana karşı gelmenizden ötürü azabıma uğramaktan sakının.” [5]
Bizler Rabbimizin azabından korkuyor ve sizlerin evlatlarına Rabbimizin emirlerini öğretmek adına çocuklarımızı Allah’ın evleri olan camilerimize davet ediyoruz!
Evet! Eksiklerimiz var ancak bunları ortadan kaldırmak hepimizin görevi! Eğer ki el ele verir ve Allah yolunda bir ve beraber olursak bozulan her şeyi yeniden inşa edebiliriz!
Çünkü elimizde toplumu inşa etmek için kitabımız ve o kitabı yaşantısı ile bize öğreten Hz. Muhammed Mustafa s.a.v gibi bir önderimiz var!
Ölüm gelmediği sürece hiç bir şey için geç değil değerli kardeşlerim!
Gelin geç olmadan kendimiz ve evlatlarımız için bir iyilik yapalım ve onlara Rabbimizin büyüklüğünü, hikmetli sözlerini, vereceği mükâfatları anlatalım!
Rabbim bizlere toplumu yeniden inşa edecek imanı ve gayreti nasip eylesin!
Rabbim Allah yolunda cihad etmeyi her şeyden önde gören nesiller yetiştirebilmeyi nasip eylesin!
Rabbim hayatımızı da, neslimizi de yolundan ayırmasın!
[1] Müslim, Vasiyyet 14, Ebû Dâvûd, Vasâya 14;Tirmizi, Ahkâm 36; Nesâî, Vasâyâ 8.
[2] Âl-i İmrâm 102
[3] Saff 2
[4] Teğabün, 15
[5] Zümer, 15-16