MÜMİN FERASET SAHİBİDİR

Muhterem Müslümanlar:

Rabbimiz iman eden kullarına birçok özellik vermiştir. Bunlardan biride Rabbinin nuruyla bakmak manasına gelen feraset sahibi olma meselesidir.

Nitekim Allah Resulü s.a.v feraset hakkında şöyle buyurmaktadır:

 "Müminin ferasetinden sakının. Çünkü o, Allah'ın nuruyla bakar” buyurdu ve ardından,

اِنَّ فٖي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِلْمُتَوَسِّمٖينَ

“(Kuran-i Kerimde) Elbette bunda feraset sahipleri için ibretler vardır." ([1]) ayetini okudu. [2]

Nasıl ibret alınır?

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظٖيمِ

Ey iman edenler! Allah’a saygıda (takva) kusur etmezseniz, O size bir temyiz kabiliyeti verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir. [3]

Şimdi kendimize soralım! Feraset sahibi bir Müslüman olarak iyiyi kötüden ayırabiliyor muyuz?

Bu sorumuzu birkaç başlık altında değerlendirelim:

-Olaylara bakışımız?

Bir Müslüman her olayda öncelikli düşüncesi yapacağı işe Rabbinin ne diyeceğidir. Ancak geldiğimiz noktada Rabbimizin ne diyeceğinden daha ziyade, çıkar sağladığımız güç sahiplerinin ne diyeceğini önemser hale geldik.

-Din adamlarını bakışımız?

Allah’ın dininin tebliğcileri olan hocalara bakışımız sosyal medyadaki beğenilere veya çıktığı televizyonlara göre olursa bunun adı feraset değil, aldanma olur.

-Toplumun önderlerine olan bakışımız?

Toplumun önünde olan kimselere itaatimiz kurana ve sünnete teslim oldukları kadar olmalıdır. Eğer ki onların da bir kul olduklarını unutur ve onları aşırı yüceltirsek ferasetimiz gittiği gibi, Allah’a olan kulluğumuzda gider.

-Ehli küfre bakışımız?

Müslüman’ın kâfire bakışı kitap ve sünnetle sabit olmuş bir hükümdür. Bizler Müslümanların aleyhine olmadığı sürece onlarla antlaşmalar yapabiliriz, alışveriş yapabiliriz, ancak onlarla asla dost olamayız. Kim onlarla dost olursa o da onlardan olarak ferasetini kaybetmiş olur.

Hata yapacak mıyız elbette yapacağız? Ama! Her yaptığımız hatadan ders çıkaracağız!

Tökezlemeyen, halim (akıllı) olmaz, tecrübe edinmeyen hâkim olmaz. [4]

Peki! Tecrübelerimizden ders alabiliyor muyuz?

Maalesef aynı olayları tekraren yaşadığımız halde yine hatalar yapabiliyoruz. Hâlbuki Allah Resulü s.a.v Müslüman’ı şöyle ifade ediyor:

Mümin, bir delikten iki kere sokulmaz. [5]

Aldanmak ve aldatılmak bizim kaderimiz olmalı mı?

Aldanmaktan uzak olan feraset sahibi bir kişi nasıl olunur?

Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Kulum bana, kendisine farz kıldığım şeylerden daha hoş olan bir şeyle yaklaşamaz. Kulum bana nafile ibadetlerle de yaklaşmaya devam eder. Sonunda onu severim. İşte o zaman onun işiten kulağı, gören gözü, sımsıkı tutan eli, yürüyen ayağı mesabesinde olurum, Benden bir şey isterse bunu ona mutlaka veririm. Bana sığınırsa onu mutlaka korurum... [6]

Farz ve nafile ibadetler dediğimiz zaman sadece Namaz ve Oruç gibi ibadetler akla gelmemeli aksine farz ve nafile ifadesi hayatın her alanındaki görevleri kapsar.

Allah'ın nuru ile bakmak Müslüman’ı hangi güzelliğe ulaştırır?

اِنَّ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلاًۙخَالِدٖينَ فٖيهَا لَا يَبْغُونَ عَنْهَا حِوَلاً

Şüphesiz, inanıp yararlı işler yapanlara gelince, onlar için içlerinde ebedi kalacakları Firdevs cennetleri bir konaktır. Oradan ayrılmak istemezler. [7]

Cennetlik o kimseler nasıldır?

اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِرَ اللّٰهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَاِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ اٰيَاتُهُ زَادَتْهُمْ ا۪يمَانًا وَعَلٰى رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَۚ اَلَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّاۜ لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌۚ

Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun ayetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler. Onlar namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte onlar gerçekten müminlerdir. Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır. [8]

Bugün feraset sahibi Müslümanlara ne kadar da çok ihtiyacımız olduğu görünen bir gerçektir. Bizi yanıldığımız zaman düzeltecek, doğrularımızda destekleyecek, yeri geldiğinde malı ile, yeri geldiğinde kanı ile Müslümanlara sahip çıkacak kimselere ihtiyacımız var.

Şunu da iyi bilmemiz gerekir ki değerli dostlar!

Her şey bizim mücadelemiz ile ortaya çıkacağını bilerek feraset ve azimle çalışacağız, işte o zaman Rabbimde bizleri hakkın hâkim olduğu o güzel çağlara ulaştıracaktır İnşaallah!

 

 

---

[1] Hicri, 75

[2] Tirmizi, Tefsiru’l kuran, 15

[3] Enfal 29

[4] Tirmizi, Birr, 86; Buhari, el-edebü'l Müfred,199

[5] Buhari, Edep, 83 ; Müslim, Zühd, 63

[6] Buhari, Rikak, 38

[7] Kehf 107 - 108

[8] Enfal 2-4