Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

ÇANAKKALEYİ İŞGAL EDEMEYENLER ZİHİNLERİMİZİ İŞGAL ETTİ

Değerli kardeşlerim:

Dünya denen bu değirmenden kimler geldi, kimler geçti. Gidenler gelenlere nice ibretlik manzaralar bıraktı da insanoğlu ibret almadı. Kimine kıssa dedik kimine tarih, hepsi bizlere birer tecrübe. Kim bu tecrübelerden İbret aldı ise yüzdürdü gemisini, kimde umursamadı ise batırdı kendisini.

Onun içindir ki tarih denen gerçek gelecek nesillere bir ibrettir!

Akif ne de güzel söylemiş; Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi.

Tarihimiz de nice ibret manzaralarından biri de bugünlerde kutladığımız Çanakkale zaferidir. Her yıldönümün de Çanakkale zaferini kutluyoruz da orada verilen mücadeleyi ne kadar anlıyoruz doğrusu bu bir soru işareti olarak karşımızda durmaktadır.

Çanakkale sadece toprak mücadelesi miydi, yoksa imanın ta kendisimiydi?

Bunu anlamak için düşmanın yazdığı tarihi değil, o şanlı zaferin bir parçası olan şanlı ordumuzun neferlerinin hatıratlarına göz atmak gerekiyor.

Bu hatıratlardan biri olan Topçu Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey’in hatıratlarına geçmeden önce şu soruyu sormak gerekiyor:

Başını İngiliz ve Fransızların çektiği işgal devletlerinin amacı neydi?

Bazılarının dediği gibi Anadolu’yu işgal etmek mi yoksa hilafeti elinde bulunduran Osmanlı devletini yıkarak İslam ümmetini başsız bırakmak mı?

Bu soru hala çokça tartışılmakla birlikte biraz tarih okuyan ve kâfiri tanıyan herkes şunda hem fikirdir ki, kâfir birlik olmuş bir ümmet istemez.

Rabbimiz de kitabına buna işaret ederek şöyle buyurmaktadır:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللّٰهِ جَمٖيعاً وَلَا تَفَرَّقُوا

 Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın; bölünüp parçalanmayın[1]

Allah Resulü s.a.v de bu hususu şu ifadeleri ile tasdik etmektedir:

Müminler, birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet ve şefkat göstermede, tıpkı bir organı rahatsızlandığında diğer organları da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıyı paylaşan bir bedene benzer.[2]

Bu ayet ve hadislerin ışığında şunu net bir şekilde ifade edebiliriz ki, işgal kuvvetlerinin amaçları her ne kadar toprakları ele geçirmek olsa da asıl gayeleri İslam birliğini dağıtmaktı.

Senaryo basit: Böl, parçala, yönet

Değerli kardeşlerim unutmayalım!

Yürekler bir attıkça, hedef Allah’ın rızası oldukça bizi hiçbir güç yıkamaz. Nitekim tarih bunun örnekleri ile doludur.

Şimdi akla şöyle bir soru gelebilir: birliğimiz ve dirliğimiz bu kadar önemli iken Osmanlı devleti nasıl bu kadar zayıf düştü?

Bir toplum İslam’ın emirlerinden uzaklaşırsa içinde hain gruplar yuva yapmaya başlar. Osmanlı devletinde de bu yuvalaşma ittihat ve terakki cemiyeti ile başlamış ve Çanakkale savaşı ile bitirilmek istenmiştir.

Hani atalarımız demiş ya! “ Hain içerde olursa kapı kilit tutmaz

Biz içerde ki hainlerden çok çektik ve çekmeye de devam ediyoruz.

Bunca ihanete, imkânsızlıklara karşı bu milletin asil evlatları nasıl mücadele etmişler? diye kendimize sormamız gerekir!

Bunun nasıl olduğunu Topçu Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey’in hatıratlarında şöyle anlatıyor:

Topçu Yüzbaşı Mehmet Hilmi Bey görevi olan Abdülhamit han zamanında yaptırılan tabyalara geliyor bakıyor ki askerlerin morali çökmüş, Per perişan hemen askerleri topluyor; Evlatlarım Bedir savaşını hatırlayın onlarda sayıca azdı, teçhizatları yoktu ve bir varoluş savaşı veriyorlardı.

Yine hatırlayın evlatlarım!

Hani Allah Resulü s.a.v “Ya Rab bugün bize zafer nasip etmezsen artık sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmayacak” demişti.

İşte bizde tam böyle bir savaştayız, eğer yok olursak bir daha üzerine ayak basacağımız bir kara parçası kalmayacak.

Sonra onlara şu ayet-i kerimeyi okudum:

فَلَمْ تَقْتُلُوهُمْ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ قَتَلَهُمْ وَمَا رَمَيْتَ اِذْ رَمَيْتَ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ رَمٰىۚ وَلِيُبْلِيَ الْمُؤْمِنٖينَ مِنْهُ بَلَٓاءً حَسَناًؕ اِنَّ اللّٰهَ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ

Savaşta onları siz öldürmediniz, onları Allah öldürdü; (oku) attığında da sen atmadın, Allah attı; bunu da müminlere kendinden güzel bir lütufta bulunmuş olmak için yaptı. Allah her şeyi işitmekte, her şeyi bilmektedir.[3]

İşte evlatlarım savaşı kazandıran Allah’tı ama bunun için yapmamız gerekenler var. Rabbimiz onları nişanlı meleklerle desteklediği gibi bizi de desteklemesi için onlar gibi olmalıyız dedim ve ekledim:

 Şu görevlerimizi harfiyen yapacağız ki Rabbimizin yardımı bize ulaşsın:

 - Sahabe gibi ahlak sahibi olacağız.      

 -İbadetlerimizi eksiksiz yerine getireceğiz.

-Abdestsiz gezmeyeceğiz, besmelesiz hiçbir işimiz olmayacak, tekbir ağzımızdan düşmeyecek.                              

 -Ana gayemiz Allah’ın rızası olacak.

Mehmet Hilmi Bey diyor ki! Bu söylediklerimizden sonra asker moral buldu ve şöyle demeye başladılar:

Komutanım düşman ne zaman gelecek de cihad edeceğiz.

Hani Akif diyor ya!

Ne büyüksün kanın kurtarıyor tevhidi

Bedir’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi

İşte bizi zafere ulaştıran ana faktör bu imandı.

Daha nice örnekler verebiliriz ama meramımızı anlatmak için bir Seyit onbaşı yeterlidir, Birde İngiliz Çörçil’in ifadesi…

Seyit onbaşıya 276 kiloluk mermiyi kaldırtan yüce Rabbimiz İngiliz Çörçil’e de şunu dedirtmişti:

Biz onların topuna ve tüfeğine yenilmedik, biz onların kalbindeki imana, elindeki kurana yenildik. Ancak savaş henüz bitmedi. Ne zaman ki biz kalplerinden imanı, ellerinden kuranı alırız işte gerçek zafer o zaman ortaya çıkacaktır.”

Peki! Soralım kendimize ne haldeyiz! Elimizdeki kuranı kalbimizdeki imanı aldılar mı, almadılar mı?

 Ezan dinmesin diye mücadele eden dedemin torunları ne yazık ki! İslam’ın emirlerinden rahatsız oluyor. Bu ayet bize uymuyor, bu hadis bizi doyurmuyor diyorlar. Peki! ama onlar Rabbimin şu hükmü karşısında ne yapacaklar:

اِنَّ الَّذ۪ينَ يَكْتُمُونَ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ الْكِتَابِ وَيَشْتَرُونَ بِه۪ ثَمَناً قَل۪يلاًۙ

Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir karşılık için satanlar yok mu?

Dünya hayatının bütün servetleri bir kimsenin olsa ahretteki cennet nimetlerinin yanında az bir bedel olur. Hal böyle olduğu halde nasıl olurda bizler hak olanı bu tehdit e rağmen gizleyebiliriz. Şehitlerimiz yarın yakamıza yapışmaz mı?

Eğer isyan ve itaatsizlikte ısrar edersek sonumuz Rabbimizin ifadesi ile şöyle olacaktır:

 اُو۬لٰٓئِكَ مَا يَأْكُلُونَ ف۪ي بُطُونِهِمْ اِلَّا النَّارَ

Onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar.

Rabbimizin ifade ettiği üzere dünyalıklara dalanların bu hayatta kendilerini nasıl ifade ettiklerine bakılmayacak. Ben dünyada tesettürlüydüm, ben sakallıydım, namaz da kılardım demeleri Allah’ın hoşlanmayacağı işleri yapmaları ve dünyaya meyil etmeleri sebebi ile boşa çıkacaktır.

Şimdi bakıyoruz bacımın namusu için, bayrak için, vatan için, İslam için mücadele eden dedelerin torunları bugün İslam’da olmayan hususlarda ahkâm keserek, özgürlük adı altında kadını ve erkeği vasfından çıkararak, fıtratını bozmaya çalışıyor. Bir kimsede çıkıp “siz yanlış yapıyorsunuz “diyecek olsa hemen onu yok etmeye çalışıyorlar.

Kimliğini kaybetmiş bu kimseleri Rabbimiz ahrette rahmetinden uzak tutacağını bizlere haber veriyor:

 وَلَا يُكَلِّمُهُمُ اللّٰهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَلَا يُزَكّ۪يهِمْۚ وَلَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ

Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır.

Bunun sebebi ise:

اُو۬لٰٓئِكَ الَّذ۪ينَ اشْتَرَوُا الضَّلَالَةَ بِالْهُدٰى وَالْعَذَابَ بِالْمَغْفِرَةِۚ فَمَٓا اَصْبَرَهُمْ عَلَى النَّارِ

Onlar, doğru yol karşılığında sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış![4]

Çanakkale de deden ve ninen torunları için mücadele ettiler. Bu savaş hak ile batılın kıyamete kadar devam edecek mücadelesi iken bugün Çanakkale’nin yiğit evlatlarının torunları birbiriyle mücadele ediyorlar.

Peki! Ne yapıyorlar?

Dün vatanın savunması için evladının üstündeki elbiseyi mühimmatın üzerine örten kadınlarımızı temsil ettiğini söyleyen görünüşte Müslüman ancak amacı erkeği yok etmek olup yerine kadınlaşmış, fıtratını bozulmuş mahluklar ortaya koyan sözde dindarlar.

Kimse demesin karşı mahalle bunu savunuyor diye, hayır! Bizler kendi ellerimizle yaptık her şeyi…

Artık birileri ağlamayı bırakıp Gelibolu da can veren dedesine layık evlatların, torunların yetişmesi için gereklerini yerine getirmeli

Öyle 250 bin hatim yapmakla dedemizin mahşerde elinden kurtaramayız!

Demez mi bize ne yaptınız bizim evlatlarımıza?

Sormaz mı Allah bunca dökülen kanın hesabını ve sormaz mı Aileleri yok eden kanunları?

Efendim! Şiddet varmış, eşitlik yokmuş, özgürlükler kısıtlanıyormuş, benim dedem Osmanlıda 6 asır kuran nizamıyla yönetti toplumu, kimsede şiddete ve ölüme maruz kalmadı.

Ey her şeyi çok bile cahiller! Hatayı İslam’ın emirlerinde ve Rabbim verdiği fıtratta aramaktan vazgeçin ve kendinize çekidüzen verin!

Yoksa çok yakındır cenazenizin kalkması ve hesabınızın görülmesi!

 Kabirde melekler, mahşerde Rabbimiz bizi bekliyor.

Rabbim İslam uğrunda mücadele veren atalarımıza layık evlatlar olabilmeyi bizlere nasip eylesin!

 


[1] Al-i İmran 103

[2] Müslim, Birr, 66

[3] Enfal 17

[4] Bakara 174-175

Dosyalar

Çanakkaleyi İşgal Edemeyenler Zihinlerimizi İşgal Etti
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş