FITRATI KORUMAK İÇİN SİZCE DE BİRAZ GEÇ KALMADINIZ MI?

Değerli Müslümanlar:

Kâinatta var edilen her şey bir tertip ve düzen üzere var edilmiş ve bu düzeni korumak üzere de insan yeryüzüne halife kılınmıştır. Ancak ne hazindir ki, düzeni korumak üzerine halife kılınan insan kurulu düzeni bozarak kâinatı yaşanmaz hale getirmiştir.

Rabbimiz bu gerçeğe işaret ederek biz kullarına şöyle hitap etmektedir:

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذٖيقَهُمْ بَعْضَ الَّذٖي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara ­tattırıyor.” [1]

Yaptıkları yanlışlıkların sonucu bozulan düzenden şikâyet eden insanoğluna Rabbimiz var edildikleri günden beri doğruları göstermek üzere gönderdiği elçileri ile hakkı göstermiş ancak her felaha erdiklerinde yeniden isyan ederek Rabbimizin sağladığı düzeni bozarak felâketlere yol açmışlardır.

Hâlbuki Rabbimiz kâinatı bir düzen içerisinde yarattığı gibi insanı da bir düzen içerisinde yaratmış ve onu bir kalıba sokarak amacını ortaya koymuştur.

Bu ifademizin karşılığı olarak kerim kitabımızda ki şu ayet-i celileye bakmak yerinde bir başlangıç olacaktır:

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ ذَكَرٍ وَاُنْثٰى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَـبَٓائِلَ لِتَعَارَفُواؕ اِنَّ اَكْرَمَكُمْ عِنْدَ اللّٰهِ اَتْقٰيكُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ عَلٖيمٌ خَبٖيرٌ

“Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” [2]

Her şeyden haberdar olan Rabbimiz kulunun şeytanla olan mücadelesinde nasıl aldatılacağını bildiğinden onun tuzaklarına düşmememiz için geçmiş ümmetlerden örnekler vererek insanın fıtratının bozulmak istenmesinin sonuçlarını ortaya koymuştur. Rabbimiz ayet-i celiler de bu hususa değinerek şöyle buyurmaktadır:

وَلُوطًا اِذْ قَالَ لِقَوْمِه۪ٓ اَتَأْتُونَ الْفَاحِشَةَ مَا سَبَقَكُمْ بِهَا مِنْ اَحَدٍ مِنَ الْعَالَم۪ينَ

“Lût’u da peygamber gönderdik. Kavmine şöyle dedi: “Dünyada sizden önce hiç kimsenin yapmadığı o iğrenç işi bir yol hâline getirip nasıl kötülük ediyorsunuz?”

اِنَّكُمْ لَتَأْتُونَ الرِّجَالَ شَهْوَةً مِنْ دُونِ النِّسَٓاءِۜ بَلْ اَنْتُمْ قَوْمٌ مُسْرِفُونَ

“Kadınları bırakıp şehvetle erkeklere yaklaşıyorsunuz. Doğrusu siz, haddi aşan azgın bir toplumsunuz.”

وَمَا كَانَ جَوَابَ قَوْمِه۪ٓ اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَخْرِجُوهُمْ مِنْ قَرْيَتِكُمْۚ اِنَّهُمْ اُنَاسٌ يَتَطَهَّرُونَ

“Kavminin cevâbı: “Lût ve yandaşlarını memleketinizden çıkarın. Çünkü bu beyler, kendilerince temizliğe çok düşkün insanlar!” demekten başka bir şey olmadı.”

فَاَنْجَيْنَاهُ وَاَهْلَهُٓ اِلَّا امْرَاَتَهُۘ كَانَتْ مِنَ الْغَابِر۪ينَ

“Neticede Lût’u ve ailesini kurtardık. Karısı hâriç; o geride kalıp helâk edilenlerden oldu.”

وَاَمْطَرْنَا عَلَيْهِمْ مَطَرًاۜ فَانْظُرْ كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُجْرِم۪ينَ۟

“Üzerlerine müthiş bir taş yağmuru yağdırdık. Bir bak ki, günahkârların âkıbeti nasıl oldu!” [3]

Peki! Soruyorum bu ayet-i celileler yenimi nazil oldu?

Peki! Rabbimizin beyanları 1400 yıldır değişmemişken müslümanım diyenler nasıl oluyor da bu hususta tedbir almadıkları gibi bunların önünü açanlar oldular?

Efendim! Aileye önem vereceğiz, evlilikleri kolaylaştıracağız! Neslin çoğalmasını sağlamak adına teşvikler vereceğiz!

İnsana sormazlar mı! Beyler Ramazan ayında istiklal caddesinde Lud kavminin artıkları yürürken aklınız nerede idi?

Yine sormak lazım! Lud kavminin artıklarının kurduğu dernekleri kapattınız da bizim mi haberimiz yok! Televizyon ekranlarından uzaklaştırıldılar da biz mi görmedik!

Aklınızın başına gelmesi için ille de Gassalin önüne yatmanız mı gerekiyor?

Kur’an-ı Kerim’de şeytanın insanı doğru yoldan saptırmak için uğraş verdiği işlerden bahsedilirken,

 وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّٰهِۜ

“Onlara Allah'ın yarattığı fıtratı değiştirmeleri emredeceğim” [4] Dediğine işaret edilerek konuya dikkat çekilmiştir ifadesini önümüze koyanlar acaba o fıtrat değiştirilirken ne yapmaktaydılar?

Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in buyurduğu üzere, “Allah, kadınlara benzemeye çalışan erkeklere ve erkeklere benzemeye çalışan kadınlara lanet etmiştir.” [5] hadis-i şerifine atıfta bulunurken devlet eli ile cinsiyet değiştirenler için ne tepki verdiler?

Nesli ihya edip dindar nesil yetiştirmek iddiasında olanlar cinsiyetsiz, dinsiz, ahlaktan yoksun, edepten uzak bir neslin yetişmesine sebep olduklarını anladılar mı, yoksa yine türbine mi oynuyorlar?

Bizde biliyoruz: “Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, bilsin ki şeytan, ancak hayâsızlığı ve kötülüğü emreder… [6] ayetini, ancak bizim bilemediğimiz ve kabullenemediğimiz şey şeytanın bile bazı sözde Müslümanların yanında daha masum kaldığı gerçeği…

Şimdi aile kuralım diyoruz da, etrafta ne çocuk doğuracak kadın, ne de onun sebebi olacak erkek kaldı!

Artık hep beraber havai fişekler atıp sevinebiliriz! Hem yasalarımız ile, hem de yaşantımızla Avrupalı olduk! Ne mutlu bize değil mi?

Fıtratı koruyalım! İyi koruyalım!

Bu yasalarla mı, bu eğitimle mi, bu inanç sistemi ile mi?

Söyleyin beyler hangisi ile aileyi koruyup, fıtrata uygun bir yaşamı ortaya koyacağız?

Rabbimiz sadece söylemde bulunup icraat de bulunmayan bizlere seslenerek şöyle buyuruyor:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْؕ 

“Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez.” [7]

İstikameti gayri Müslimler olanların akıbeti hayır olmayacağı açıkken hala Siyonist den medet umanların, onların planlarının parçası olmak için çaba sarf edenlerin, onların yazdığı senaryoda figüran olmayı şeref sayanların toplumu düzeltmesini beklemek ahmaklıktan başka bir şey olmayacaktır.

Eğer gerçekten aileyi, fıtratı korumak gibi bir derdimiz varsa önce yeniden iman edip tövbe edeceğiz, sonrada var gücümüzle kırıp döktüğümüz inancımızın gereklerini yapmak için çaba sarf edeceğiz.

İşte o zaman cahiliye toplumundan asrı saadet toplumuna geçen ashap gibi Rabbimizin rızasına ulaşmış bir toplum olarak hem kendi vatanımızı, hem de gönül coğrafyamız olan tüm Müslüman âlemine cansuyu oluruz.

İşte o zaman Gazze’de barış, Kudüs de esenlik, Kâbe’de samimiyet ortaya çıkar!

İşte o zaman dünyanın başına musallat olmuş bütün kokuşmuş zihniyetler köklerinden sökülüp yerle yeksan olur!

İşte o zaman tüm insanlık gerçek İslam’ın hayat veren hükümleri ile iman şerefine nail olur!

Rabbim emirlerini kullanan değil, uygulayan olmayı bizlere nasip etsin!

Rabbin bizleri ve tüm insanlığı sapkın düşünce ve fiillerden muhafaza eylesin!

Rabbim nesillerimiz emrettiği üzere yetiştirebilmeyi bize ve tüm ümmet-i Muhammed’e nasip eylesin!

 

---

[1] Rum 41

[2] Hucurat 13

[3] A’raf 80 -84

[4]Nisa 119

[5] İbn Hanbel, V, 243.

[6] Nur 21

[7] Rad 11