BİR TOPLUMDA AR DAMARI ÇATLARSA NE OLUR?

Değerli Müminler:

Toplumları ayakta tutan değerlerin başında ahlaki ve sosyal kurallar gelmektedir. Bir toplumda gayri ahlakilik zirve yapmış ve sosyal hayatta gösterilmesi gereken saygı ortadan kalkmışsa, o toplumun çökmesi kaçınılmazdır. İçinde bulunduğumuz çağda gayri ahlakiliğin özendirildiği, ahlaki değerlere sahip olanların dışlandığı, inanç değerlerinin içinin boşaltıldığı bir süreci yaşarken Müslüman ne yapmalı sorusu en çok sorulması gereken soruların başında geldiği yadsınamaz bir gerçektir.

Bu noktada Allah Resulünün şu ifadesini toplumun çekirdeğini oluşturan ailenin başındaki anne ve babanın unutmaması gereken en önemli emirdir:

 Hiçbir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha kıymetli bir miras bırakmamıştır. [1]

Peki! Soralım kendimize bizler evlatlarımıza güzel ahlakı verebilecek bir yaşantımız ve toplumumuz var mı?

Bu soruya cevabı dost meclislerinde söylenen bir sözle cevap verelim:

“  Hiçbir şey eskisi gibi değil”

Peki! Eskide ne vardı ki ona özlem duyuyoruz?

- Eskiden Müslümanlar dünyalıklara tamah etmeyip az ile yetinmeyi biliyordu.

-  Belki az bir ilmi vardı ama ona sıkı sıkıya bağlıydı.

- Komşusunun hakkını alamayanın Müslüman kardeşliğini yerine getirmiş olamayacağını biliyordu.

- Kendi namusunu ve iffetini koruduğu gibi din kardeşinin de iffetini ve namusunu korumayı dini bir vazife görüyordu.

Bu ve benzeri birçok madde sayabiliriz ancak kazandık diye umduğumuz imkânların yanında kaybettiğimiz o kadar çok şey var ki!

Hâlbuki Başımıza bunca bela ve musibet geliyor ancak biz yinede vazgeçmiyoruz zinadan, içkiden, kumardan, kul hakkından ve çok daha kötülerinden ve gün geçtikçe günah defterimizdeki günahlar artarken biz hala kısır tartışmalar içinde günahın dibine kadar batmış bir halde hala iddia ediyoruz ki en iyi Müslüman biziz.

Söyleyin o zaman ey Müslüman! İlkel toplumlardaki gibi sokaklarda gezen bu kızlar kimin kızları?

Daracık pantolonlarla arzı endam eden hemcinsinin dikkatini bile celp etmeye çalışan evlatlar kimin evlatları?

Öyle bir hale geldik ki sokağa çıkmaya, kafamızı kaldırmaya bir Müslüman olarak korkuyoruz.

Peki! Ama korktuğumuz bu sokaklar hangi ülkenin sokakları ve bu kara parçasında gezen bu gençler hangi inancın evlatları?

Daha dün giyimleri sebebi ile haram işliyorlar diyerek yüz çevirdiğimiz o çıplak kimseleri bugün alkışlayanlar kimler?

İnsan ister istemez şaşırıyor sözde İslami camianın bu kadar hızlı dönüşen bu haline.

Anlamakta zorluk çekiyoruz sözde takva sahibi hacı ağabeylerin dün spor adı altında İslam’ın uygun görmeyeceği hallerini eleştirdikleri toplulukların bugün boy boy resimlerini sosyal medya hesaplarından yayınlayarak altına da bravo kızlar yorumlarını.

Soralım ey Müslümanlığı kimseye bırakmayan şöhretli ağabeylere ve ablalara: Siz mi değiştiniz, yoksa inandığınız kitabınız mı değişti?

Ne oldu da! Daha dün hak için kükreyerek kürsüler devirenler bugün hakkı söyleyenlerin kürsülerini devirmekteler.

İslam âlemi öyle bir hale geldi ki hakkı söylemek suç, onu gizlemek marifet haline geldi.

Ancak bizler İslam’ın emrine göre yaşayanlar, yolu şaşanlara uyarımızı yapmak zorundayız.

Şöyle ki! Gözleri hipermetrop olan bu asrın Müslümanlarına asırlar öncesi gelen Allah Resulünden gözlerinin içine kadar sokmaları gereken bir uyarıyı:

Ey Muhacirler topluluğu! Beş şey vardır ki, bunlar başınıza gelir ve onlarla imtihan edilirseniz ki bunların başınıza gelmesinden Allah'a sığınırım. Bunlar şunlardır:

1-Bir cemiyette fuhuş ortaya çıkar ve alenen yapılır hale gelince o cemiyette o zamana kadar görülmeyen hastalıklar yayılır.

Bugün yaşadığımız hastalıklar bizim kendi ellerimizle yaptıklarımız sebebi iledir.

Rabbimiz aklımızı başımıza alalım diye Lud kavmini ve pompei halkını bizlere örnek olarak bırakmışken ibret alanlar var mı diye kendimize sormak zorundayız?

2-Ölçü ve tartıda eksiltmeye başladıkları vakit kıtlık ve geçim sıkıntısı baş gösterir ve başlarına zalim yöneticiler geçer.

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki! Hırsızlıkta çığır açan adamların bile dürüst adam aradığı. Bu durum trajikomik olsa da gerçekliği güldürmüyor bizleri.

3-Malların zekâtlarını vermedikleri vakit gökten yağmur kesilir. Şayet hayvanlar olmasa hiç yağmur yüzü görmezler.

Daha dün zekâta muhtaç olup ta salebe den bahsedenler mal ve servet sahibi olunca Rablerine olan sözlerini unuttular.

4-Allah'a ve O'nun Resul'üne verdikleri sözü bozduklarında dışarıdan düşman musallat olur da ellerindeki nimetlerin bir kısmını alır.

Öyle bir hale geldik ki kâfir bir ülkenin devlet başkanı bize iman ettiğimiz kuranın ayetlerini okuyor ama biz bundan ne utanıyor ne de o kurandan ibret alıyoruz.

5-Devlet adamları da Allah'ın kitabıyla hükmetmedikleri vakit kendi aralarında savaşırlar. [2]

Farkında mıyız? Yakın tarihimiz ve uzak tarihimiz bunun örnekleri ile dolu olduğu halde hala “Ben” olacağım hedefinin bizi ne hale getirdiğini

Şimdi soralım sokaklarında ancak kocalarının yanında giyebilecekleri bez parçalarıyla arzı endam eden bu kimseler kimlerin evlatları, Televizyon ekranlarında başkasından zina yoluyla dünyaya getirdiği çocuğun şükrünü eda eden bu kimseler kimin evlatları, Bunca ahlaksızlığa karşı kendini Müslüman zanneden bu kimseler kimlerin evlatları!

Rabbimiz kafasını kuma sokmuş olanlara haykırıyor:

اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْؕ

Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. [3]

Unutma ey Müslüman! : Sen bir zamanlar diyordun ki! “Bir milletin asıl gücü tankı, topu, tüfeği değil iman dolu gençleridir.”

Peki! Ama hani senin iman dolu gençlerin nerede?

Bu soruya cevap bulmadan gelecek nesillere İslam adına bir şey bırakmamız mümkün değildir?

Rabbim bizlere hidayet nasip eylesin!

Rabbim gelecek nesillere İslam’ın özünü aktarabilecek yaşamı ve bilgiyi bizlere nasip eylesin!

 

 

---

[1] Tirmizî, Birr, 33; İbn Hanbel, IV, 77

[2] İbni Mace,4019

[3] Rad 11