KURAN-I KERİMİ DOĞRU ANLAMAK
Kuran-ı Kerimi Doğru Anlamak
Değerli Müslümanlar:
İnsan, dünya denen geçici konağına hiç bir şey bilmez olarak gelir ve zamanla edindiği bilgilerle hayatını nasıl idame edeceğini öğrenir. Rabbimiz bu öğrenmenin doğru olabilmesi için insanı kodlamış olsa da, insan çevresel faktörlerin etkisi ile doğru ve yanlış algısında hata yapar.
Allah Resulü s.a.v insanın yaratılışında ki kodları şöyle ifade ediyor:
Her doğan İslam fıtratı üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi yahut Hıristiyan veya Mecûsî yapar… [1]
İşte Rabbimiz bu dış etkenleri ortadan kaldırmak ve doğru yolu göstermek için kıyamete kadar değişmeyecek olan kuran-ı kerimi bize göndererek nasıl kul olunacağını bizlere bildirmiştir.
Rabbimiz kerim kitabını ifade ederken şöyle buyurmaktadır:
يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنٖينَ
Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir. [2]
Rabbimizin insanın fıtratı gereği yaratanını bulabileceğini Hz. İbrahim' in kıssası üzerinden bizlere haber verirken, kullarının “biz anlayamadık “diye bir bahanenin arkasına sığınmalarına imkân vermemek için kitabını ve o kitabını açıklayan peygamberlerini göndermiştir.
Rabbimiz kullarına karşı bu denli merhametli iken, kulları ona isyan etme hususunda ileri giderek onun gönderdiği kitabı yalanlamaya kalktılar. Bunun üzerine de Mevlâmız onu yalanlayanlara kitabında şöyle meydan okudu:
قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْاِنْسُ وَالْجِنُّ عَلٰٓى اَنْ يَأْتُوا بِمِثْلِ هٰذَا الْقُرْاٰنِ لَا يَأْتُونَ بِمِثْلِهٖ وَلَوْ كَانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهٖيراً
De ki: Yemin olsun, eğer insanlar ve cinler bu Kuran'ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine yardımcı olsalar bile, yine de onun bir benzerini meydana getiremeyeceklerdir. [3]
Asırlar geçtiği halde Rabbimizin bu meydan okumasına karşılık şeytan ile iş tutan insanlar çokça mücadele verdiyseler de başarılı olamamışlardır ve de olamayacaklardır.
Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz!
Rabbimiz yarattığı biz insanlara karşı öyle merhametlidir ki, onlar yanmasın diye onlara türlü ibretler gösterir ama insan her zaman olduğu gibi nankör davranır.
Yüce Yaratanımız insanın nankörlüğünü şöyle ifade ediyor:
وَلَقَدْ صَرَّفْنَا لِلنَّاسِ فٖي هٰذَا الْقُرْاٰنِ مِنْ كُلِّ مَثَلٍؗ فَاَبٰٓى اَكْثَرُ النَّاسِ اِلَّا كُفُوراً
Muhakkak ki biz bu Kuran’da insanlara (gerçekleri anlatmak için) her türlü misali denedik. Yine de insanların çoğu inkârcılıkta direndikçe direndiler. [4]
Türlü ibretlerin vesikalarını barındıran yüce kitabımız kuran - ı kerimden yüz çevirenler bilsinler ki;
مَنْ اَعْرَضَ عَنْهُ فَاِنَّهُ يَحْمِلُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وِزْراًۙ
Kim ondan yüz çevirirse bilsin ki kıyamet günü ağır bir günah yüklenecektir. [5]
Allah'tan gelene işittik ve itaat ettik diyen değerli kardeşlerim! Bizim en önemli vazifelerimizden biride Rabbimizin kelamının hizmetçileri olmaktır.
Bu hizmetin ne kadar değerli bir karşılığı olduğunu Allah Resulü s.a.v şöyle ifade ediyor:
خيركم من تعلم القران وعلمه
Sizin en hayırlınız kuranı öğrenen ve öğretendir. [6]
Allah'ın kelamını öğrenenlere ahret yurdunda verilecek değerli mükâfatı Allah Resulü s.a.v şöyle haber veriyor:
Kim Kuran'ı okur ve onunla amel ederse, kıyamet günü babasına bir taç giydirilir. Bu tacın ışığı, güneş dünyadaki herhangi bir evde bulunduğu takdirde onun vereceği ışıktan daha güzeldir. Öyleyse, Kuran ile bizzat amel edenin ışığı nasıl olacak, düşünebiliyor musunuz? [7]
Dikkatinizi bir noktaya çekmek istiyorum değerli kardeşlerim!
Allah Resulü s.a.v sadece kuranı okumak ve öğrenmenin yeterli olmadığını asıl olanın onunla amel etmek olduğunu ifade ediyor.
Maalesef üzülerek görüyoruz ki, gelinen noktada gelecek nesillere taşımamız gereken inancımızın rehberi kuranı evlatlarımıza ışık olsun diye değil, dünyalık elde etmesi için vermeye çalışıyoruz.
İmam olsun! Öğretmen olsun! diye okuttuğumuz evlatlarımız bilgi sahibi oluyorlar, ancak ahlak kavramlarından uzak kalıyorlar.
Unutulmamalı ki değerli dostlar; Kişiye niyetinin karşılığı vardır.
Eğer bizler Rabbimizin hayat kaynağı olarak bizlere sunduğu kuran-ı kerim’e sarılır ve hayatımızın başköşesine oturtturursak, o da yarın bizi mahşerin en zor anında şefaati ile cennete kavuşturur.
Nitekim Peygamber efendimiz s.a.v bunu bizlere şöyle ifade ediyor:
افروا القرآن فإنه يأتي يوم القيامة شفيعا لأصحابه
Kuran okuyunuz. Çünkü Kuran, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir. [8]
Kerim kitabımız kuran-ı kerimin şefaatine nail olmak için izlememiz gereken yol ise şöyledir:
Sana rabbinden indirilenin hak olduğunu görüp bilen kimse görmeyen gibi olur mu? Bunu ancak akıl sahipleri anlar.
Onlar, Allah’a verdikleri sözü yerine getirirler, yeminlerini asla bozmazlar.
Onlar Allah’ın, korunmasını emrettiği bağı koruyan, Rablerine saygıda kusur etmeyen, hesabın kötü sonuç vermesinden korkan kimselerdir.
Ve onlar Rablerinin rızasını elde etmek için sabreden, namazı dosdoğru kılan, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda gizli açık harcayan, kötülüğü iyilikle savan kimselerdir. İşte dünya hayatının güzel sonu (cennet) sadece onlarındır. [9]
Rabbimiz birçok ayetinde biz insanoğlunun aklına hitap ederek, onu düşünmeye teşvik eder. Çünkü akıl düşünür ve kalp tahlil ederse sonuç Allah'ın büyüklüğü ve azameti olur:
كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَتَفَكَّرُونَۙ
Böylece Allah düşünesiniz diye size ayetlerini açıklıyor. [10]
Rabbim bizim için dünya hayatının kanunu olan kuran-ı kerimi öğrenmeyi, öğretmeyi ve yaşamayı nasip eylesin!
Rabbim kitabından uzak, Resulünün sünnetinde habersiz kullardan olmaktan bizleri muhafaza eylesin!
[1] Buhârî, Tefsîr, (Rûm) 2; Müslim, Kader, 22
[2] Yunus 57
[3] İsra 88
[4] İsra 89
[5] Taha 100
[6] Buhari, Fizallü'l kuran, 15
[7] Ebu Davud, Salat, 349
[8] Müslim, Müsafirin 252. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned,V, 249, 251
[9] Rad 19 - 22
[10] Bakara 219