ÖLEN KİŞİNİN ARDINDAN YAPILAN YANLIŞLAR
Muhterem Müslümanlar:
Müslüman bilmelidir ki, kendi hakları olduğu gibi yaşayan her canlının da onda hakları vardır. Bunların en önemlisi ise Müslüman’ın Müslüman üzerindeki haklarıdır.
Allah Resulünün ifadesi ile bu haklar şunlardır:
Müslüman’ın Müslüman üzerindeki hakkı beştir:
1- Selâmı almak. 2- Hastayı ziyaret etmek. 3- Cenazeye iştirak etmek.
4- Davete icabet etmek. 5- Aksırana “yerhamukellah” demek. [1]
Bu maddelerden biri olan cenaze ye icabet konusu ise dikkatlice irdelenmesi gereken bir konudur. Çünkü cenaze konusunda yapılan bazı uygulamalardaki yanlışlıklar hem ölüye sıkıntı vermekte, hem de yakınlarına vebal yüklemektedir.
Şimdi bunları başlıklar halinde irdelemeye çalışalım.
Müminlerin bu fani dünya hayatında birbirlerine karşı vazifelerinin sonuncusu; vefat eden din kardeşlerinin cenazesine iştirak etmek, namazını kılmak ve onu kabrine defnetmektir. Bu, mevtaya karşı son vazife olduğu gibi, arkada kalan yakınlarına karşı da bir kadirşinaslıktır. Aynı zaman da ölüm geride kalanlar için de bir ibrettir.
Hâl böyleyken, günümüzde cenazenin bu manasına tezat teşkil eden ve İslâmî adaba uymayan birtakım hâl ve davranışlarla karşılaşılmaktadır. Kimi cehaletten, kimi gafletten, kimi menfaatperestlikten, kimiyse batıl din ve kültürlerin tesirinde kalmaktan kaynaklanan bu bid’at ve yanlışlıkların bazılarını maddeler hâlinde sıralayacak olursak:
1. Cenazeye çelenk göndermek, cenazenin katafalka konularak saygı duruşunda bulunulması, cenazenin hayattayken vazife yaptığı yerlere götürülerek başında nutuk çekilmesi, Bando vb. çalgılar eşliğinde teşyî edilmesi gibi hususlar İslam’ın kabul ettiği uygulamalar değildir.
Açıkçası cenaze bir işyeri açılışı değildir. Cenaze de asıl olan ölüye ve Allah’a saygıdır.
Ölüler hemen gömülmeli!
2. Cenazenin -zaruret olmadığı hâlde- morgda veya soğuk depolarda bekletilmesi.
Zira İslâm’da cenazeyi bekletmeyip bir an önce defnetmek esastır. Peygamber efendimizin bu hususta pek çok ikazı bulunmaktadır. Nitekim Talha ibni’l-Berâ hastalandığında Peygamber Efendimiz onu ziyarete gitmiş, yanından çıkınca da orada bulunanlara şöyle buyurmuştur:
Talha’ya ölümün yaklaştığını görüyorum. Ölecek olursa bana haber verin. Techîz ve tekfîn işlerinde elinizi çabuk tutun. Çünkü bir Müslüman’ın cesedini ailesinin yanında bekletmek uygun değildir. [2]
Cenaze ılık suyla yıkanmalı!
3. Cenazeyi kaynar veya soğuk su ile yıkamak da yanlıştır. Zira diriye gösterilen şefkat ve hassasiyetin cenazeye de gösterilip ılık suyla yıkanması icap eder.
Ümmü Kays bint-i Mihsan anlatıyor: “Oğlum ölmüştü. Bu sebeple çok üzüldüm. Onu yıkayan kimseye teessürle:
–Oğlumu soğuk su ile yıkama, onu öldüreceksin! dedim.
Ukkâşe hemen Resulüllah’a gidip benim söylediklerimi haber verdi. Allah Resûlü tebessüm ettiler ve:
–Böyle mi söylüyor! Öyleyse onun ömrü uzadı.» buyurdular.”
Hadisin ravisi; “Biz, bu kadın kadar uzun yaşayan başka bir kimse bilmiyoruz.” demiştir. [3]
Cenaze öldüğü yerde defnedilmeli!
4. Cenazeyi bulunduğu yerden başka bir yere götürüp orada defnetmek de günümüzde sıkça karşılaşılan yanlışlıklardan biridir. Cenaze ancak, öldüğü beldede bir Müslüman mezarlığı yoksa başka bir yerde defnedilebilir.
Cenaze uğurlanırken İslam’da olmayan tavırları sergilemek günahtır!
5. Cenaze hizmetlerinin, yaşayanlara yönelik gayelerinden biri, ölümü hatırlamak, ahret âlemini düşünmek ve ibret almaktır. Bundan dolayı; tevazu, hiçlik, sadelik ve samimiyetin hâkim olması gereken cenaze hizmetlerinde, gösteriş ve israfa sebep olan merasimlerin icra edilmesi doğru değildir.
Cenaze namazı ve defin sırasında kadınlar ve erkekler bir arada olmamalıdır!
6. Kadınların cenaze namazında erkeklerin arasına karışması ve mecburiyet yokken kabre gitmeleri doğru değildir.
Nitekim Ümmü Atıyye şöyle demiştir: “Biz hanımlar, cenazeye iştirak etmekten men edildik. Fakat cenaze teşyîi bize kesin olarak haram kılınmadı. [4]
Kadınlar, erkeklerin arasına karışmasalar bile cenaze namazı için gidip saf tutmaları mekruhtur. İslâm, namazı cemaatle kılmaya son derece ehemmiyet verdiği hâlde, erkek ve kadın ihtilâtını önlemek için kadınları bundan muaf tutmuş ve onlar için evde namaz kılmanın, camide kılmaktan daha faziletli olduğunu bildirmiştir. Nitekim Allah Resulü s.a.v:“Kadınların en hayırlı mescitleri, evlerinin köşesidir.” buyurmuştur. [5]
Ölünün arkasından ağlamak hususunda sınırları aşmamaya dikkat edilmeli!
7. Ölünün ardından feryat ederek ağlamak da doğru değildir.
Feryat eden bir kadına Allah Resulü s.a.v şunu ifade etmiştir.
–Hakikî sabır, felâketin ilk anında gösterilendir! [6]
8. Matemi aşırıya götürmek, haftalarca, aylarca yas tutmak, hayata küsmek, Müslüman’ca bir davranış olmadığı gibi, yapılan duayı kişiselleştirmekte yanlıştır.
9. Ölünün ardından kötü konuşmak, geçmişlere vefasızlık etmek ve onları unutmak da doğru değildir.
10. Kabre doğru namaz kılmak veya kabir üzerine mescit inşa etmek de yanlıştır.
Müslüman’ın kabri nasıl olmalı?
11. Şatafatlı mezarlar yapmak ve mezar taşlarına aşırı iltifatlarla dolu ifadeler yazmak, İslâm ahlâkına da kulluk adabına da uygun değildir.
Ölü için para karşılığı kuran okumak ta caiz değildir!
12. Defin sırasında veya daha sonra, ölü için “para karşılığında” Kuran okutmak, hatim indirtmek, yine ölü için muhtelif gün ve yıl dönümlerinde “ücret mukabili” mevlid okutmak, ziyafet vermek, bidat sayılmıştır.
Telkin yapmak ise ölüm anında yapılması sünnettir. Ölüm sonrası telkin yapılmasına dair sahih kaynaklarda bir ibare yoktur.
Devir âdeti caiz mi?
13. Cenazenin defninden sonra uygulanan “devir” âdeti de bidat hâline getirilen işlerdendir. Mevtayı ibadet borçlarından kurtarmak niyetiyle yapılan hileye çevirmemek icap eder. Iskat sadece hastalık gibi sebeplerle tutulamayan oruçlar için vardır.
Miras paylaşımında anlaşmazlığa düşmek caiz mi?
14. Mal hırsına kapılarak, miras yüzünden akraba ile düşman hâline gelmek de son derece yanlış bir durumdur. Müminler, mirası Cenâb-ı Hakk’ın istediği şekilde taksim etmeli, akrabalık bağlarını zayıflatacak bir davranışa mahal vermemelidir.
Ölünün Yedisi, Kırkı ve Elli İkisi Var Mıdır?
15. Ölünün ardından; yedisi, kırkı veya elli ikisi gibi belli gün ve gecelerde mevlid veya hatim gibi merasimler tertip etmek hususunda da Kuran ve hadislerde herhangi bir bilgi veya tavsiyeye rastlanmamıştır. Bu durum eğer bir emirmiş gibi değil de bir hatırlanma vesilesi yapılırsa bunda bir sakınca yoktur.
En önemli husussa şudur ki, ölüyü kurtaracak olan iman ve amelidir. Eğer bunlar bir kimsede yoksa geride kalanların yapacakları hiçbir şey onlara katkı sağlamayacaktır.
Onun için ölmeden önce ölüme hazırlık yapılmalı, ölünün ardından neler yapılacağı husussunda bilgili olunmalı ve hurafelerden uzak durulmalıdır.
Rabbim bizlere hayırlı bir ömür hayırlı bir ölüm nasip etsin!
[1] Buhârî, Cenâiz 2; Müslim, Selâm 4.
[2] Ebû Dâvûd, Cenâiz, 34
[3] Nesâî, Cenâiz, 29
[4] Buhârî, Cenâiz 29, İ‘tisam 27;
[5] Ahmed, VI, 297
[6] Buhârî, Cenâiz, 32