SILA-İ RAHİM
Muhterem Kardeşlerim:
Rabbimiz; dünyada var ettiği canlıların her birini, birbirlerine muhtaç yaratmakla, kendinden başka her yaratılanın muhtaçlı olduğunun mesajını bizlere vermektedir. Nitekim hayat denen bu kısacık ömürde ne kadar da çok şeye ihtiyaç duyduğumuz gerçeğini yaşayarak öğrenmekteyiz.
Birçok şeye ihtiyaç duyan insanoğlunun, Rabbimizin koyduğu kanunun bir sonucu olarak ihtiyaçlarını gidermede en büyük destekçisinin de ailesi ve akrabaları olduğunu görmekteyiz.
İşte bu sebeple Rabbimiz, kan ve evlilik bağı sonucu oluşan akrabalık bağlarını korumayı, İslam toplumunun korunmasına vesile olduğu gerekçesi ile Müslümanlara farz kılmıştır.
İslam'ın Müslüman'a farz kıldığı akrabalık bağlarını bizler Sıla-i Rahim başlığı altında değerlendiriyoruz.
Peki' Sıla-i Rahim nedir?
Sıla-i rahim; gerek kan, gerekse evlilik vesilesiyle oluşan hısımlara, yakınlara iyilik ve yardımda bulunma, onlarla ilgilenme, akrabalık bağlarını güçlendirip, koruma şeklinde tanımlanır.
Rabbimiz bu bağların korunmasını kerim kitabımızda şöyle beyan etmektedir:
اَلَّذٖينَ يَنْقُضُونَ عَهْدَ اللّٰهِ مِنْ بَعْدِ مٖيثَاقِهٖ وَيَقْطَعُونَ مَٓا اَمَرَ اللّٰهُ بِهٖٓ اَنْ يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِؕ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Onlar, Allah'a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın korunmasını emrettiği bağları (iman, akrabalık, beşeri ve ahlaki bütün ilişkileri) koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.. [1]
Bizler İslam'ı kabul etmekle onun bütün emirlerine uyacağımıza dair Rabbimize söz vermiş oluruz. Bu sözü verdiği halde dünyalık çıkarlar için ana ve babasına, kardeşlerine, eşinin ailesine, diğer akrabalarına ve Müslüman olmakla kardeş olduğu ümmetin parçası olan herkese karşı yanlış bir davranışta bulunacak olursa Rabbinin gazabı ile karşı karşıya kalır.
Rabbimizin korumamızı emrettiği bu bağların en güçlüsü hangisidir diye baktığımızda kitabımızdaki şu beyanı görmekteyiz:
وَاُو۬لُوا الْاَرْحَامِ بَعْضُهُمْ اَوْلٰى بِبَعْضٍ فٖي كِتَابِ اللّٰهِؕ
Birbirine mirasçı olan akraba (rahim sahipleri), Allah'ın Kitabına göre birbirine daha yakındırlar. [2]
Ancak bizler görüyoruz ki, Rabbimizin açıkça beyanına rağmen bu bağlar; miras kavgasına, dünyalık çıkarlara, siyasi tartışmalara ve cemaati bazı kavramlara kurban ediliyor.
Allah Resulü s.a.v bu bağları korumakla ulaşılacak sonucun güzelliğine işaret ederek bu değerlerin, bizim elde etmek için çaba sarf ettiğimiz değerlerden çok daha önemli olduğunu ortaya koyuyor:
Kim, rızkının genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın. [3]
Allah Resulünün bizlere emir buyurduğu bu beyanda şu hususa değinmek gerekiyor. İnsanın eceli ezelde tayin edilen bir durumdur. Allah Resulünün ifade ettiği ecelin uzatılması yaşanılan ömrün bereketlenmesini ifade eder. Bu bereket hem bu dünya için mana ifade ederken, hem de ahret için karşılık doğuracağını Allah Resulü s.a.v şöyle beyan ediyor:
Yoksula bir şey vermek sadakadır. Akrabaya bir şey vermenin ise iki sevabı vardır. Birisi sadaka sevabı, diğeri de akrabayı görüp gözetme sevabıdır. [4]
Allah Resulünün ifade ettiği iki sevaba nail olmaya çalışanların aynı zamanda Allah'ın rahmetine de ulaşacaklarını Peygamber efendimiz s.a.v işaret ederken, akrabalık bağlarına zarar verenlerinde ulaşacakları sonucu şöyle ortaya koyuyor:
Rahim (akrabalık), Allah'ın rahmetinin eserlerindendir. Kim bu bağı korursa, Allah ona merhamet eder. Kim onu koparırsa, Allah da ondan ihsan ve rahmetini keser. [5]
Bizler Rabbimizin ve Allah Resulünün emri olan bu hükümleri ortaya koyduğumuz zaman şöyle ifadelerle karşı karşıya kalabiliyoruz:
- Bizler akrabalarımıza yakın olmaya çalıştıkça onlar bizden uzaklaşıyor.
- Allah rızası için kurmaya çalıştığımız bağları kötüye kullanıyorlar.
- Arkamızdan iş çevirerek bizleri sırtımızdan hançerliyorlar.
Bu ve benzeri şikâyetleri yapan kardeşlerimize Allah Resulünün şu beyanı ile cevap verelim:
Bir adam Peygamberimize sordu:
-Ey Allah'ın elçisi, benim yakınlarım var. Ben onları ziyaret ederim, onlar bana gelmez. Ben onlara iyilik ederim, onlar bana kötülük eder. Ben onlara yumuşak davranırım, onlar bana kaba davranır.
Peygamberimiz: "Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandığın sürece, Allah'ın yardımı seninledir. [6] buyurarak yapılan iyiliğe kötülükle karşılık veren kimselerin Allah'ın gazabı ile karşı karşıya kalacakları bizlere haber vermektedir.
Bu noktada Peygamber efendimizin bize tavsiyesi izleyeceğimiz yolun kodlarını bize bildirmektedir:
"Akrabadan gelen iyiliğe misliyle karşılık veren kimse tam manasıyla akrabasına sıla etmiş değildir. Gerçek sıla, kendisiyle ilgiyi kesenleri görüp gözetmektir. [7]
Karşımızdaki kim olursa olsun Müslüman'a düşen İslam'ın ona emrettiği vakarı koruyarak karşısındakilere iyi davranmaktır.
Rabbimiz bu hususa işaret ederek bizlere şu ifade ile hitap etmektedir:
قَوْلٌ مَعْرُوفٌ وَمَغْفِرَةٌ خَيْرٌ مِنْ صَدَقَةٍ يَتْبَعُهَٓا اَذًىؕ وَاللّٰهُ غَنِيٌّ حَلٖيمٌ
Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden eza (gönül kırma) gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, halimdir. [8]
Değerli dostlar!
Ne yaşarsak yaşayalım karşılaştığımız her durumda Rabbimizin rızasını kazanmak adına izlenmesi gereken yolu izleme çabası içinde olalım!
Unutmayalım! Sonunda herkesin öleceği bu dünyadan peşimizde getirebileceğimiz tek şeyin ( imanımız varsa) amelimiz olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
Varsın kötülüklere maruz kalalım!
Varsın bizler aciz görünenler olalım!
Ama asla zalim olanlardan olmayalım!
[1] Bakara 27
[2] Enfal 75
[3] Buhari, Edep, VII, 72
[4] Tirmizi, Zekât, III, 46
[5] Buhari, Edep, 13, VII, 73
[6] Müslim, Birr, 6, IV,1982
[7] Buhari, Edep, 15, VII, 73
[8] Bakara 263