Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

CENNET EHLİNİN CEHENNEM EHLİ İLE KONUŞMALARI

Değerli kardeşlerim:

İnsanoğlu kendini mutlu eden sözleri ve fiilleri sever ancak hüzün veren söz ve fiillerden nefret eder. Hâlbuki insanoğlu bu hayatta hüzne de mutluluğu da gebedir. Her iki hâl ile de imtihan olur.

Rabbimiz bu durumu hepimizin aşina olduğu bir ayet-i celile ile bize hatırlatıyor:

كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِؕ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةًؕ وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ve şer ile de deniyoruz. Ancak sonunda bize döndürüleceksiniz.[1]

Bu imtihanın sonunda da kazananlar için cennet, kaybedenler içinse cehennem olduğunu Rabbimiz ve Resulü Muhammed Mustafa s.a.v bizlere haber veriyor.

Allah Resulü haber veriyor ama kimse kendini cehennemde görmek istemiyor!

Bir kimseye deseniz ki sen cennetliksin mutlu olur (velev ki inanmasa bile ), fakat bir kişiye sen cehennemliksin diyecek olsan kızar bunu asla kendine yakıştıramaz.

İnsan kendine hangi durumu yakıştırırsa yakıştırsın Rabbimizin mizan terazisi ak ile karayı tam yerinde tartar ve herkese hak ettiği tastamam verilir.

Sonuç belli olup da herkesin gidecekleri yerler belli olunca cennetlikler ile cehennemlikler arasında gecen konuşmalar Rabbimiz tarafından bize haber veriliyor ki ibret alalım.

İbret alalım ki yapacağımız hatalardan uzaklaşıp Rabbimizin rızasına yaklaşalım.

Peki! İmtihanı kazananlarla, kaybedenlerin durumları nasıl olacak?

Allah’ın azabından korkup fenalıklardan sakınan, kitaba inanan ve Müslüman olanlar mutlaka cennete girecekler.

Onlara denilecek ki! ” Haydi! Girin cennete bugün size korku yoktur.

Artık size ölümde yok. Siz ve eşleriniz artık ebediyen buradasınız” denilecek.

Size artık kin duymak, haset etmek yok!

Sizlere altlarından ırmaklar akan, altından ve zümrütten köşkler, türlü yakutlarla donatılmış tepsiler de meyveler, yemekler,  içecekler var denilecek ve var edilecekler.

Kendilerinden hoşlanacağınız eşler ve hizmetçiler var edilecek.

Tahtlar üzerinde sohbetler edecek ve diyeceksiniz ki! Şu dünya hayatında bize zulmedenler, inanamayanlar, münafıklık edenler vardı bunlara ne oldu diye soracaksınız.[2]

(Cennettekiler) Mücrimlere soracak:

  • Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir? diye uzaktan uzağa sorarlar. Onlar da derler ki:
  •  Biz namaz kılanlardan değildik, fukaraya da yemek yedirmezdik, batıla dalanlarla birlikte bizde dalardık, ceza gününü de yalanlardık. O haldeyken ölüm bize gelip çattı.

Artık şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.[3]

Cennetlikler cehennemdekilere diyecekler ki! “Ey cehennemlikler Rabbimiz size şöyle seslenmemiş miydi?”:

 

وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۚ اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً

Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Çünkü sen ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin.[4]

Siz bu uyarıya rağmen büyüklendiniz. Şimdi! Rabbimizin vaat ettiği azabı gerçek olarak gördünüz mü?

Biz inandığımız gibi bulduk sizde bunu gördünüz mü? diyecekler.

Cehennemliklerde “Evet!  Söylenenler gerçekmiş “ diye itiraf edecekler.

Cennetlikler şöyle devam edecekler:

“Sizler Allah yolundan alıkoymak istediniz, dinini eğri büğrü göstermek istediniz de böylelikle zalimler oldunuz. Şimdi! Sizin hakkınız ateştir” diyecekler.

Cehennemlikler bir umutla cennetliklere: “ Ne olur bize biraz su veya size verilen nimetlerden verin” diye yalvaracaklar ama kendilerine bu haram kılındığı gerçeği yüzlerine vurulacak.

Çünkü onlar bugüne geleceklerine inanmıyorlardı. Kuran’ı kendilerine göre değiştirmeye kalkıyorlardı.[5]

Birde münafıklar seslenecek “Ey cennet ehli! Biz de sizle beraber değil mi idik?  Müminlerde diyecekler ki! “Evet!  Ama siz fırsat kovluyor ve değerlendiriyordunuz. O gün şüpheye düştüğünüz ve peşine takıldığınız şeytan sizi aldattı. Nihayet Allah’ın hak sözü tecelli etti.

Diyecekler ki!” Ne olur sizdeki nurdan bize de verin”. Müminlerde “  Onu geride bıraktınız dönebiliyorsanız dönün de alın!”.

Hem kâfirler hem de münafıklar diyecekler ki! “Yazıklar olsun bize! Biz kitaba da, Resule de inanamadık, keşke geriye dönsek de düzeltsek” diyecekler. Ama asla geri dönüş olmayacak.[6]

Anlattığımız bu hadiseler bugün bizim inandığımız ama insanlığın çoğunun inanmadığı gerçeklerdir. Ancak firavun gibi gördükten sonra herkes inanacaktır ama o zaman inanmak fayda vermeyecektir.

İşte asıl iman bu dünyada ahret yurdunun varlığına iman etmek ve orası için hazırlık etmektir.

Asıl güzelliği hayal eden Müslümanlar dünyanın yalancı güzelliklerini kapılmayıp cenneti düşünürler ve ölüm gelmeden tövbe kapısından içeri girip cennetin kapısını aralarlar.

Ne mutlu ölüm gelmeden tövbe edenlere!

Ne mutlu dünyada cennet gerçeğini bilerek hazırlık yapanlara!

 

 


[1] Enbiya 35

[2] Hicr 45-48/Zuhruf 68-73/Duhan 51-57

[3] Müddessir 41-48

[4] İsra 37

[5] A’raf 44-53

[6] hadid 13-15

Dosyalar

Cennet Ehlinin Cehennem Ehli İle Konuşmaları
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş