MÜSLÜMAN GENCİN ÜNİVERSİTE HAYATI
Değerli gençler:
İnsan hayatı boyunca yeni bilgiler edinen ve bu bilgiler ışığında da kendine hedefler belirleyen bir varlıktır. Bu hedefler kimi zaman insanı eşrefi mahlûk olmanın zirvesi olan kul olmaya yükseltirken, kimin zamanda Rabbimizin ifadesi ile yol olarak hayvandan daha aşağı bir varlık haline getirir.
Geçek gün gibi aydınlık olduğu halde insan çoğu zaman yaptığı kötülükleri başkalarına yıkmaya çalışıp, iyilikleri kendi hanesine yazmak istese de işin aslı insanın kendi tercihlerinin sonuçlarını yaşadığı gerçeği ile karşı karşıya kalır.
Bize düşen iddiasında olduğumuz Müslüman kimliğinin üzerinde barındırması gerekli olan kisveye bürünmektir.
Peki! Bu kisvede bir gence düşen nedir?
Bunun cevabını Allah Resulü s.a.v’ in mahşer yerinde arşın gölgesinde gölgelenecek yedi zümreden bahsettiği hadis-i şerifinde görüyoruz:
Bu yedi zümreden beşi aslında siz gençlerin bu yaşlarda üzerinde barındırması gereken hususları ortaya koyuyor!
“Başka bir gölgenin bulunmadığı Kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır:
Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit,
Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan,
Kalbi mescidlere bağlı Müslüman,
Tenhada Allah’ı anıp göz yaşı döken kişi,
Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç.” [1]
Şimdi Allah Resulü s.a.v’ in beyan ettiği bu özellikleri madde madde ele alarak üniversite ortamında ne gibi tedbirler almamız gerektiğine deyinelim!
Doğup büyüdüğü memleketinden daha iyi bir gelecek kurma hayali ile yola çıkan, ailesinin himayesinden uzaklaşarak kendi ayakları üzerinde durmak zorunda kalıp, yeni bir çevre ve yeni arkadaşlar edinmek zorunda olan bir genci ele alalım!
Böyle bir genç ailesinden imani ve ahlaki değerleri almış olsa bile şeytanın askerleri konumunda ki insanların ona yaklaşımından etkilenebilir.
Şöyle ki,
- İnanç değerleri tahribat yapmak hedefinde ki ateist bir akıma kapılabilir.
- İnanç değerlerinin kuvvetli olduğu anlaşılırsa Deizm düşüncesi ile kafası karıştırılabilir.
- Üniversite müfredatında en belirgin akım olan felsefi akımlara kapılıp düşüncesindeki inanç değerlerini İslam başlığı altında açılmış felsefi düşüncelerle karıştırabilir.
- Bunlarda başarılı olmak içinde bu akımları pazarlayanların karşı cins faktörüne yenilebilir.
İşte Müslüman genç bu noktada yarın arşın gölgesinde gölgelenecek zümreden olmak adına Allah Resulünün ifade ettiği:”Güzel ve mevki sahibi bir kadının beraber olma isteğine “Ben Allah’tan korkarım” diye yaklaşmayan yiğit” olmak için sağlam bir kulpa tutunması gerekir.
Bu noktada Allah Resulünün beyan ettiği “Birbirlerini Allah için sevip buluşmaları da ayrılmaları da Allah için olan iki insan” olmak adına arkadaş çevremizi inanç dairesi içinde kalacak kimselerle donatmamız gerekliliği ortaya çıkar.
Ancak şeytan hiçbir hususu boş bırakmayacağını bu maddede aklımızdan çıkarmamız gereklidir. Eğer ki şeytan sizi yukarıda ifade ettiğimiz tuzaklara çekemediyse yeni tuzağını inancınız üzerinden kurar. Bunların neler olduğuna baktığımızda şu başlıkları görürüz:
- İslam adına mücadele yaptığı iddiasında olup kuran-ı kerim’in bir Müslüman’a yeteceği söylemi
- Ümmet olma emri olduğu halde milliyetçilik ile İslam’ı harmanlayarak İslam’ın “üstünlük ancak takvadadır” ilahi emrine aykırı hareket ederek kavmiyetçiliğin öne çıkarılması
- İslam’ın oku emri ile başlayan hitabını bir kenara atarak bir kişinin söylemlerini ve eylemlerini kesin doğru olduğunu kabul etme hastalığı
Hâlbuki Rabbimizin emri özel bir topluluğu ifade etmeyip Allah Yolunda olan kimselerle beraber olma yönündedir:
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقٖينَ
"Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının; özü sözü doğru, samimi ve dürüst insanlarla beraber olun!" [2]
Dürüst ve samimi dostları bulmak için ise bir karargâhın olması gerekir. İşte bu karargâhta Allah Resulü s.a.v’ in ifadesi ile “Kalbi mescidlere bağlı Müslümanlar” ın bulunduğu Allah’ın evleri olan camilerimizdir.
Bir gencin yolu Allah’ın evinden geçmiyor ve huzurunda durmaktan eriniyorsa onun dava diye ortaya koyduğu her şey bir oyun ve eğlenceden başka bir şey olmayacaktır.
Eğer Rabbinin davası için yola çıktığını söyleyen bir gencin imanı onu Müminin miracı olan namaza yaklaştırmıyor ve Allah’a en yakın yer olan secdeye götürmüyorsa, o kimse dava eriyim sözü koskocaman bir yalandan ibaret olacaktır.
Çünkü içinde hakkın rızası olmayan ve söylemden başka bir sonuç doğurmayan eylemleri üzerinde bulunduran kimselerin şehitliği de, ilmide, sadakası da Allah katında karşılık bulmayacağını Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanında açıkça görmekteyiz:
"Kıyamet günü aleyhine hüküm olunacak halkın birincisi şehid edilen bu adam olacaktır. O kimse, (Allah'ın huzuruna) getirilir; Allah ona verdiği nimetlerini bir bir anlatır. O da bunları bilir ve hatırlar. Yüce Allah:
-Bu nimetlerin arasında ne yaptın?" diye sorar. O kişi:
-"Senin rızan için savaştım ve nihayet şehid oldum " diye cevap verir. Yüce Allah:
-Yalan söylüyorsun. Fakat sen, hakkında kahraman denilsin diye savaştın. Bir rivayete göre, Allah'ın emri üzerine o kişi yüz üstü sürüklenerek Cehennem'e atılır.
(İkinci olarak) İlim öğrenmiş, başkalarına da öğretmiş ve Kuran okumuş biri huzur'u ilâhiye getirilir. Yüce Allah ona da verdiği nimetlerini tek tek anlatır. O da bunları anlar. Allah ona:
-"Bu nimetlerin arasında bulunurken, ne yaptın? " diye sorar. O şu cevabı verir:
-Senin rızan için Kuran'ı, ilmi öğrendim ve başkasına öğrettim." Yüce Allah ona da şöyle der:
-Sen yalan söylüyorsun. Fakat sen Kuran'ı, ilmi riya ve gösteriş için, sana âlim, güzel okuyor, densin diye okudun, öğrendin. Nitekim senin için bu övgüler yapıldı." Allah'ın emri üzerine o da sürüklenerek Cehennem ateşine atılır.
(Üçüncü olarak) Allah'ın kendisine geniş çapta zenginlik ve çeşitli maldan verdiği biri getirilir. Allah, buna da verdiği nimetleri ayrı ayrı anlatır. O da, bu nimetleri kabul eder, hatırlar. Yüce Allah ona da şunu sorar:
-"Bu nimetlerin arasında bulunurken, ne gibi hayırlı işler yaptın? O da şöyle cevap verir:
-"Senin rızan için, sevdiğin her türlü yola para harcadım. Maddi yönden, yardımda bulunmadığım hiç bir şeyi bırakmadım. " Yüce Allah ona da aynı şekilde cevap verir:
-Sen yalan söylüyorsun. Aslında sen bunları, sana cömert denilsin diye yaptın. Riya ve gösterişte bulundun. Beklendiğin methe ve övgülere de kavuştun." O da Allah'ın emri üzerine yüzüstü sürüklenerek Cehennem ateşine atılır" [3]
Değerli gençler! Geleceğimiz için dirsek çürüttüğümüz üniversite hayatının sonunda kazanan olmak ve hak davada kalabilmenin en önemli noktası ise Allah’ın rızası için gözyaşı dökebilmektir. İşte bu kalbin en güçlü korumasıdır. Çünkü insanın var edilmesinin ana sebebi kulun Rabbine yönelişidir. Nitekim kutsi hadiste Rabbimiz Allah Resulü s.a.v’ in dili ile bunu şöyle ifade ediyor:
"Eğer siz hiç günah işlemeseydiniz, Allah Teâlâ hazretleri sizi helak eder ve yerinize, günah işleyecek (fakat tövbeleri sebebiyle) mağfiret edeceği kimseler yaratırdı." [4]
Genç kardeşlerim!
Sizlere en değerli nasihatimiz hayatınızda ne hedefiniz olursa olsun, hangi hedefe ulaşırsanız ulaşın ulaştığınız yerin merkezinde Allah’ın kitabı ve Resulünün sünneti olsun!
İşte o zaman Allah Resulü s.a.v’ in “ Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç” diye ortaya koyduğu kimselerden olarak mahşer yerinde arşın gölgesinde gölgelenenlerden oluruz.
Ancak bunun için mutlaka şu ödevlerin yerine getirilmesi gereklidir:
- Bizlerin anayasası olan Kuran-ı kerim’in hem Arapçasını, hem de tefsirini mutlaka birkaç kez okumak!
- Kütübü sitte diye ifade edilen hadis kitaplarını tafsilatlı bir şekilde okuyup, irdelemek!
- Allah Resulü s.a.v’ in hayatını birkaç farkı kaynaktan okumak!
- Okuduğumuz bu kitapların süzgecinden geçirdiğimiz hocaların sohbetinde bulunarak halkadan kopmamak!
- Ancak bulunduğumuz halkalarda ki kimselerinde insan evladı olduğunu ve hata yapabileceği gerçeğini de göz ardı etmemek!
Unutmayalım güzel insanlar!
Gelecek sizlerin elinde şekillenecek. Siz kendinizi o geleceğe hazırlarken ölümden sonra bir hesabın olduğu bilinci ile hareket ederseniz, işte o zaman! Tekrar asrı saadetin yaşandığı güzel günlere ve daha da önemlisi Allah’ın nurunu tamamladığı o kutlu günlere ulaşılmış olur.
Rabbim Allah’ın haram kıldığı hükümleri dikkate alarak, güzel dostluklar kurarak Rabbinin evleri olan mescidlerde hayatını idame ettiren kimselerden olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
Rabbim bizleri gazabını çekecek işler yapmaktan, böyle kimselerle beraber olmaktan muhafaza eylesin!
[1] Buhâri, Ezan 36, Zekât 16, Rikak 24, Hudûd 19; Müslim, Zekât 91. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 53; Nesâî, Kudât 2
[2] Tevbe 119
[3] Müslim, İmâre, 152; Nesef, Cihâd, 22; Ahmed b. Hanbel, II, 322
[4] Müslim, Tevbe, 9, (2748); Tirmizî, Da'avât 105, (3533).