Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

RIZKA ALLAH KEFİLDİR

 

Muhterem kardeşlerim:

İnsanoğlu var olduğu günden beri ihtiyaçlarını karşılayamama kaygısı, endişeye kapılıp yanlış işlere tevessül etmesine sebep olmuştur. Yaradılış itibariyle insan bu endişeye açık olsa da, Müslüman bilir ki rızkın temininde karşılaşılan zorlukların her biri imtihanın bir parçasıdır.

İnsanın bu kaygısına karşılık Rabbimiz şu ifade ile bu kaygılarının yersiz olduğuna işaret etmektedir:

وَمَا مِنْ دَٓابَّةٍ فِي الْاَرْضِ اِلَّا عَلَى اللّٰهِ رِزْقُهَا وَيَعْلَمُ مُسْتَقَرَّهَا وَمُسْتَوْدَعَهَاؕ كُلٌّ فٖي كِتَابٍ مُبٖينٍ

Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın. Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır. [1]

Rızkı Allah'ın uhdesinde olan kul'a düşen; çalışmasını yapıp, amelini ortaya koyduktan sonra teslim olmaktır. Eğer insan Allah'a iman edip, gerçek manada bir Müslüman olursa, Rabbimizin hiç bir kulunu aç ve açıkta bırakmayacağını Allah Resulü s.a.v şöyle beyan ediyor:

Eğer siz Allah'a gereği gibi güvenseydiniz, (Allah), kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı.  Öyle ki kuşlar sabahları kursakları boş olarak çıktıkları hâlde akşam doymuş olarak dönerler. [2]

Bu iki ifadeden Rabbimizin kullarının her istediğini kendine vereceğini çıkarıp " Bu kadar çalışıyoruz ama ne evimiz var ne arabamız " diyen kardeşlerim!

Allah Müslüman’a cenneti dünyada değil, ahrette vaat etmiştir. Cenneti dünyada bekleyenler bilsinler ki,  dünyada cenneti yaşayanların, ahretten alacakları azaptan başka bir şey değildir.

Bize düşen hem nimette, hem de yoklukta Rabbimize teslim olarak imtihanı kazanma çabasıdır. Rabbimiz her iki durumda da insanın karşılaşacağı durumu şöyle ortaya koymaktadır:

لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَزٖيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ اِنَّ عَذَابٖي لَشَدٖيدٌ

Eğer şükrederseniz size (nimetimi) daha çok vereceğim, nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım pek şiddetlidir! [3]

Rabbimizin bu ifadelerine rağmen insan çoğu zaman aldanarak Rabbinden gelen rızkını ona vesile olan insandan bilerek güç sahiplerine boyun eğmektedir.

İnsanın bu gereksiz ve korkak tavrına karşılık Rabbimiz karanlık ve ıssız yerlerde olan canlılara verdiği rızkı örnek göstererek bizlere uyarıda bulunmaktadır:

وَكَاَيِّنْ مِنْ دَٓابَّةٍ لَا تَحْمِلُ رِزْقَهَا اَللّٰهُ يَرْزُقُهَا وَاِيَّاكُمْؗ

Nice canlı var ki rızkını sırtında taşımıyor; onları da sizi de besleyip barındıran Allah’tır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir. [4]

Bize düşen vesilelere sarılarak rızkı temin için çalışmak ve Allah'a tevekkül içinde bizim için imtihan olan haram ve helal kıstasına dikkat etmektir.

Nitekim Rabbimiz bu hususta uyulması gereken kaideyi şöyle ifade ediyor:

وَمَنْ يَتَّقِ اللّٰهَ يَجْعَلْ لَهُ مَخْرَجًاۙ وَيَرْزُقْهُ مِنْ حَيْثُ لَا يَحْتَسِبُۜ وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِ فَهُوَ حَسْبُهُۜ اِنَّ اللّٰهَ بَالِغُ اَمْرِه۪ۜ قَدْ جَعَلَ اللّٰهُ لِكُلِّ شَيْءٍ قَدْرًا

Kim Allah’a gönülden saygı besleyip O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah zorluklar karşısında ona bir çıkış kapısı açar. Onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa Allah ona yeter. Allah buyruğunu mutlaka gerçekleştirir. Allah, her şey için belli bir ölçü koymuştur. [5]

Hocam öyle diyorsunuz da, biz ırgat gibi çalışarak asgari ücret alıyorken, adamlar oturduğu yerden milyonları getiriyor.

Peki! Bunun neresi hak? diye sorabilirsiniz!

Bu soruya şu hikâye ile cevap verelim:

Kasabanın birinde zengin bir tüccar yaşarmış. Öleceği vakit vasiyetinde: “Ben mezara konulduğum gün kim gelir benimle bir gece mezarda kalırsa ona servetimin yarısını bırakacağım” demiş.  Çoluğu çocuğu, akrabaları servetin yarısı bırakılmasına rağmen bunu yerine getiremeyeceklerini düşünüyorlarmış. Kısa bir müddet sonra adam ölmüş.

Adamın vasiyeti kasabada zaten meşhurmuş. Bunu duyanlardan biri de kasabanın en ücra köşesinde yaşayan hamalmış. Adamın öldüğü haberini duyunca yakınlarına kendisinin bir gece mezarda kalabileceğini söylemiş. Bunun üzerine cenaze merasiminden sonra hamalı da adamla birlikte kabre koymuşlar.

Hamal: “Zaten bir tane ipim bir tane de küfem var. Kaybedecek bir şeyim yok. İyi ettim de bu adamla buraya girdim. Çıktığımda kasabanın hatırı sayılır insanlarından biri olacağım” diye düşünüyorken bir gürültü kopmuş ve dünyada daha önce hiç karşılaşmadığı yüzlere orada rastlamış.

Gelen melekler aralarında konuşuyorlarmış: “Bu ölü olan zaten elimizde. Onu istediğimiz vakit hesaba çekebiliriz. İlk önce şu canlı olandan başlayalım.” Adam tir tir titriyorken başlamış melekler peş peşe sorular sormaya: “Söyle bakalım ey falan oğlu filan. Küfenin ipini nereden buldun? Satın aldıysan ne kadara aldın? Kimden aldın?

Aldığın kişiyi dolandırdın mı? Hakiki değerinde mi verdin ücretini?” Adamın dili dolanıyor sorulan sorulara cevaplar bulmaya çalışıyor, ancak o cevap verdikçe ip ile ilgili bir başka soru ile karşılaşıyormuş.

Gün ağarırken zengin adamın akrabaları gelmiş ve adamı mezardan çıkarmışlar. Sonra: Artık kasabanın sayılı zenginlerindensin. Anlat bakalım bir gece mezarda kalmak nasıl bir duygu? demişler.

Hamal: “ Mal mülk istemiyorum! Bütün mal mülk sizin olsun! Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem herhalde…’’

Tabi ki bu hikâyenin gerçeklik yanı yoktur. Ancak içinde barındırdığı mana çok can alıcıdır. Çünkü Allah Resulü s.a.v bu konuyu daha iyi anlamamıza vesile olacak şu ifadeyi ortaya koymaktadır:

Kıyamet gününde insanoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe Rabbinin huzurundan bir yere kımıldayamaz: Ömrünü nerede ve nasıl geçirdiğinden, gençliğini nerede yıprattığından, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, bildiği ile amel edip etmediğinden. [6]

Aslında insan elindeki ile mutlu olmayı denese bugün kazanmak adına çektiği birçok çileden kurtarmış olacağı gibi, yarın ahrette de hesabı kolay olanlardan olacaktır.

Değerli dostlar!

Bu dünyada rahat edeceğim diye ne kadar çabalasak ta dünyanın derdi de bitmez, çilesi de bitmez.

Bize düşen üzerimize hüküm olunmuş görevi yerine getirme çabası içinde, tamahkâr olmadan Rabbimize teslim olmaktır.

İşte o zaman Rabbimiz bizim rızkımıza kefil olur:

Allah Teâlâ, Âdemoğlunun rızıkları ile vazifeli olan meleklere şöyle buyurur:

Herhangi bir kulu, bütün tasa ve düşüncesini tek bir şeye (yani Rabbine) teksif etmiş bir halde bulursanız, ona göklerin ve yerin rızkını garanti edin! Herhangi bir kulu da adaletle (istikametten ayrılmayarak) rızık ararken bulursanız, ona iyi davranın ve (yolunu) kolaylaştırın. [7]

Muhterem Müminler!

Bizler rızkın Allah'tan geldiğine kalpten iman etmedikçe gerçek Müslüman olamayacağımızı bilmek zorundayız. Rızkı kişilere bağlamak ne kadar yanlışsa, rızkı başkalarına verdiğine inanmakta o kadar yanlıştır. Rızık Allah'ın garanti altına aldığı dünyalık bir güvencedir. Kim bu güvenceyi Allah'tan başkasından beklerse iman dairesi dışına çıktığını bilmesi gerekir.

Rabbim bizleri rızık endişesi ile haktan sapmaktan muhafaza eylesin!

Rabbim bizleri kendisinden başka kimseye muhtaç eylemesin!

 


[1] Hud 6

[2] Tirmizi, Zühd, 33

[3] İbrahim 7

[4] Ankebut 60

[5] Talak 2 - 3

[6] Tirmizî, Sıfatü"l-kıyâme, 1

[7] 75 Kudsî Hadîs’in Tercüme ve Şerhi, Ebû Hüreyre

 

Dosyalar

RIZKA ALLAH KEFİLDİR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş