Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

MÜSLÜMAN ÖLÇÜLÜ VE SADE BİR HAYAT YAŞAMALI

Muhterem Müminler:

Bizler bu dünyayı geçici bir durak, insanı da o durakta bekleyen bir yolcu olarak görürüz. İşte müminle ile kâfir arasındaki en belirgin farkta budur. Biri dünyayı ahret hayatının kazanıldığı geçici bir yer görürken, diğeri ise dünyayı asıl yer olarak görür.

Çünkü Müslüman Rabbinin beyanına göre yaşar. O beyanda da Rabbimiz dünya hayatını şöyle ifade ediyor:

اِعْلَمُٓوا اَنَّمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزٖينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْاَمْوَالِ وَالْاَوْلَادِؕ كَمَثَلِ غَيْثٍ اَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهٖيجُ فَتَرٰيهُ مُصْفَراًّ ثُمَّ يَكُونُ حُطَاماًؕ وَفِي الْاٰخِرَةِ عَذَابٌ شَدٖيدٌۙ وَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانٌؕ وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ

Bilin ki dünya hayatı, bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta birçokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki bitirdikleri çiftçileri imrendirir, sonra kurumaya yüz tutar, bir de bakarsın ki sararmıştır, ardından da çerçöp haline gelmiştir. Ahrette ise ya çetin bir azap yahut Allah’ın bağışlaması ve hoşnutluğu vardır. Dünya hayatı sadece aldatıcı bir yararlanmadan başka bir şey değildir. [1]

Bu ayeti okuduktan sonra, dünya hayatı hakkında geriye konuşacak pek bir şeyde kalmıyor aslında. Rabbimiz kısacık bir beyan ile dünya hayatının bütün merhalelerini ifade ederek aldanmanın ahmaklık olacağını ortaya koymaktadır.

Rabbimizin bu açık beyanına rağmen insan dünyanın aldatıcı hayallerine kapılır da ahret yurdunu unutur.

Rabbimiz yarattığı kullarının durumunu şöyle ortaya koyuyor:

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَۙ وَتَذَرُونَ الْاٰخِرَةَؕ

Hayır, hayır! (ey insanlar)! Doğrusu siz çabucak elde edeceğiniz dünya malını seversiniz, ahreti bırakırsınız. [2]

İnsan eğer ki, Rabbinin büyüklüğünü bilmiyor ve İslam'ı yaşamıyorsa o kimsenin gözünün doyması mümkün değildir. Az ile yetinmeyi bilmediği gibi, hep daha fazlasını ister!

Allah Resulünün şu beyanı insanın gözünün nasıl doyacağını veciz bir şekilde ifade ediyor:

İnsanoğlunun bir vadi dolusu malı olsa, bir vadi dolusu da mal ister. İnsanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur. Allah tövbe edenlerin tövbesini kabul eder. [3]

Yaratılışı gereği nefsi arzu istek ve arzuları olan insanın iman ehli olup cennete gitmesinin yolu nedir diye soracak olursak?

İman ehli olan Müslüman'a en güzel örnek Allah Resulü s.a.v 'dir. Nitekim Rabbimizde bize bunu şöyle ifade etmektedir:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَجٖيبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيٖيكُمْۚ

Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah'ın ve Resulünün çağrısına uyun! [4]

Bu noktada şunu ifade etmek gerekir ki, Allah Resulü s.a.v 'in çağrısı denildiğinde sadece sözlerinin anlaşılmaması gerekir. Onun hayatı bizim için en güzel örnektir.

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resulün sade hayatı bir Müslüman'ın hayatında ki sadeliği ifade eden en belirgin emirdir, tabi ki anlamak isteyenler için!

Onun hayatına baktığımızda gördüğümüz yaşam bizleri her zaman etkilemiştir. En çokta Haneyi Saadet diye ifade edilen ve bir göz odadan oluşan evi, bizi her anlattığımızda hem mahcup ediyor, hem de hüzünlendiriyor.

İşte o odanın büyüklüğünü ifade eden Hz. Aişe annemizin beyanı:

Hz. Peygamber'in (sav) eşi Hz. Âişe şöyle demiştir: "(Gece namaz kılarken) Resulullah'ın (sav) önünde uyurdum. Ayaklarım da onun kıblesi yönünde olurdu. O, secde ettiği zaman bana eliyle dokunurdu, ben de ayaklarımı toplardım. (Secdeden) kalkınca geri uzatırdım." Sonra Hz. Aişe sözlerine şöyle devam etmiştir: "O zamanlar evlerde kandil de yoktu.[5]

Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak soralım kendimize, Allah Resulünün evinde namaz kılmaya yer yokken, sığamadığımız büyük evlerimiz bizi mahcup ediyor mu?

Acaba küçük ve gösterişsiz evlerde oturmayı ayıp sayan bizler sahabe efendilerimizin hayatlarını hiç okuduk mu?

Bir Musam Bin Umeyr örneği var ki, Mekke’nin en zengin ve gösterişli hayatına sahipken bunları Allah için terk eden ve Uhud’ta şehit düştüğünde bedenini örtecek bir kefeni bile olmayan, ümmetin ilk öğretmeni bu müstesna şahsiyet, her şeyden şikâyet eden bizi utandırır mı?

Efendim zenginlik kötümüdür?

Zenginlik Allah yolunda kullanılırsa değerlidir.

Ancak imkânı olduğu halde dünyanın zenginliğine aldırmayan Allah Resulü ve sahabesinden sonra dünyaya meyil eden Müslümanlar türediler.

Allah Resulü s.a.v onların hallerini şu rivayette net şekilde ortaya koyuyor:

Ebu Mesud el-Ensari (r.a) şöyle demiştir: "Allah Resulü(sav) bize sadaka vermeyi emrettiğinde, (imkânı olmayanlar) çarşıya gider, hamallık yapar, bir müd (yaklaşık bir kilo hurma) kazanırdı (o kazandığı ile sadaka verirdi). Bugün onlardan bazılarının yüz binlik dinarlık serveti vardır. (Ama şimdi sadaka vermezler) [6]

Hâlbuki insan mal ve servetin dünyanın bir süsü olduğunu asıl kazancın ahrette olduğunu unutur! Rabbim ise bu durumu bize şöyle hatırlatır:

يَحْسَبُ اَنَّ مَالَـهُٓ اَخْلَدَهُۚ كَلَّا لَيُنْبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِؗ

O, malının, kendisini ebedileştireceğini zanneder. Hayır! Yemin olsun ki o, Hutame’ye ( Tutuşturulmuş ateş) atılacaktır. [7]

Nasıl oluyor da Müslüman olduğunu iddia edipte dünya malına tamah ediyoruz, kendimize sormamız gerekirken nasıl oluyor da israfı normal görüyoruz.

Hani israf haramdı?

Araba alacak en pahalısı olmazsa o arabayı almayı kabul etmiyor.

Ev alırken şato gibi olmayan evi almayı zelillik olarak görüyor.

Ey Müslüman kardeşim! Dünya süsü ve ziyneti için bu kadar harama ve israfa gerek var mı?

Sonrada şikâyet ediyor. Hocam duam kabul olmuyor diyor!

Bilmez misin ki hadis-i şerif de, cihattan geldiği halde yediği, içtiği ve giydiğinin haram olması sebebiyle duası kabul edilmeyen kimseyi…

Bizim şatafatlı hayatımıza karşın gelin birde Allah Resulün hayatındaki sadeliğe bakalım!

Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: "Allah Resulü (sav) Fatima için çeyiz olarak kadife kumaş, su tulumu ve içi izhir otuyla doldurulmuş bir yastık hazırlatmıştı." [8]

Peki! Biz böyle bir düğün yapsak ne olur?

Peygamberimizin hayatını örnek almadıkça cennete ulaşamayız.

Peki! Hocam Allah kulunun üzerinde nimetini görmek ister hadisine ne diyeceksiniz diyebilirsiniz!

 İsraftan, gösterişten ve riyadan uzak zenginliğe diyecek bir sözümüz tabi ki olamaz.

Ancak Allah Resulü s.a.v ‘in şu beyanını da Müslüman’ın unutmaması gerekir:

Sevinin ve sizi sevindirecek nimetleri bekleyin! Vallahi (bundan sonra) sizin üzerinize fakirlikten korkmam. Ancak ben sizden önceki ümmetlerin önüne dünya(nimetleri)nın yayıldığı gibi sizin önünüze de yayılıp onların o dünya (nimetleri) için yanıp tutuştukları gibi sizin de yanıp tutuşmanızdan ve bunun onları helak ettiği gibi sizleri de helak etmesinden korkarım. [9]

Müslüman’ın izlemesi gereken yol Allah Resulünün beyan ettiği yoldur:

Hâkim b. Hizâm (r.a) şöyle anlatıyor: "Allah Resulü (sav)’ den (Huneyn ganimetlerinden) istedim, o da bana verdi. Sonra yine istedim ve yine bana verdi. Sonra tekrar istedim ve o bu defa da bana verdi. Sonra şöyle buyurdu: 'Ey Hâkim! Bu dünya malı göz alıcı ve tatlıdır. Kim bu mala engin bir gönülle ve göz dikmeksizin sahip olursa kendisi için malı bereketlenir. Ama kim de hırs ve tamahla dolu bir kalple bu malı arzularsa tıpkı doymak bilmeyen obur bir kimse gibi onun için malın bereketi kaçar. Veren el, alan elden üstündür. [10]

Rabbim bizleri dünyanın süslerine kapılıp da ahreti unutanlardan olmaktan muhafaza eylesin!

 

 


[1] Hadid 20

[2] Kıyame 20 - 21

[3] Buhari, Rikak, 10

[4] Enfal 24

[5] Buhari, Salat, 22

[6] Buhari, Zekât, 10

[7] Humeze 3 - 4

[8] Nesai, Nikah, 81

[9] Buhari, Megazi, 12

[10] Buhari, Zekât, 50

Dosyalar

musluman olculu ve sade bir hayat yasamali
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş