Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN AYNASIDIR

Değerli Müslümanlar:

Biz insanoğlunun hayatının iki yüzü vardır. Birisi herkesin görüp şahit olduğu sosyal hayatımız, diğeri ise kimseye söylemediğimiz veya söylemek istemediğimiz sırlarla dolu olan hayatımız.

Herkesin gördüğü hayatımızın karanlık yüzü olan sır dolu hayatın içinde nice günah ve hata barındıran bizler, bu hata ve kusurlarını düzeltmek yerine, kendi gibi hatalar yapan başkalarının günahlarını ifşa edip, eleştirmekle kendimizi tatmin etmeye kalkarız. Hâlbuki bu şeytanın insana kurduğu en büyük tuzaklardan biridir.

Bu tuzağın içine düşen kimselerin yaptıkları yanlışı savunmalarının dışa yansıyan en bilindik ifadesi de şudur:

“ Herkes yapıyor, ne olacak ki? Biz zaten olanı söylüyoruz! “

Bu ifadeye karşı biri kendini uyarıp, doğruluğun sayılarla belirlenmeyeceğini, kişilerin gizli hallerini ifşa etmenin ağır bedelinin olduğunu ifade etmeye kalksa, o zaman da şu tepki ile karşı karşıya kalır:

“ Bu kadar millet aptal, bir sen akıllı ve doğrusun öyle mi?“

Bu ifade dilden dile dolaşırken insan şu gerçeği göz ardı eder. Dünyada insan var olduğu günden beri hak ile batılın savaşında doğru ve hakta olanlar sayısal olarak çok olmamışlardır. Bu gerçekte gösteriyor ki, çok olmak veya bir işi çok kişinin yapıyor olması onun doğru olduğunu göstermez.

Bunun bir ifadesi olarak Rabbimiz biz Müslümanlara ders niteliğinde şu beyanı ortaya koymaktadır:

وَاِنْ تُطِـعْ اَكْثَرَ مَنْ فِي الْاَرْضِ يُضِلُّوكَ عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِؕ

Eğer yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, onlar seni Allah yolundan saptırırlar. [1]

Rabbimizin bu ifadesinin yanında, bir de insanın kendini sorgulayan bir mahkemesi de vardır ki, kişi herkesi kandırsa bile orayı kandırması mümkün değildir. İşte! Bu mahkeme insanın vicdanıdır.

Hz. Ömer’den rivayet edilen şu söz bu beyanımızın belki de en güzel ifadelerinden biridir:

“ Kötü bir işin en gizli şahidi vicdanımızdır”

Müslüman olarak bize düşen başkalarının kusurlarını araştırıp, onlar üzerinden kendi vicdanımızı temizlemek değil, onların yaptıkları hatalarda kendi kusurlarımızı görmektir.

Bu noktada Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanı bizler için izlenmesi gereken yolu ifade etmektedir:

“Mümin müminin aynasıdır, mümin müminin kardeşidir, (ihtiyaç duyduğunda) onun geçimini temin eder / zarardan-ziyandan korur ve arkasından da / gıyabında da elinden geldikçe onu savunur." [2]

Müslüman böyle yapmakla ebedi hayatın başlangıç noktası olan mahşer yerinde Rabbinin affına mazhar olur. Bu nasıl meydana gelecek diye baktığımızda Allah Resulü s.a.v’ in şu beyanını görüyoruz:

“Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter.” [3]

Bu nimete kavuşmanın bedeli ise dünya hayatında Rabbinin rızası için hareket etmekten geçer. Kul ne kadar çaba sarf ederse, o denli hatalarını farkına varır ve ne kadar hatalarını farkına varırsa, o kadar da başkalarının hataları ile  uğraşmaktan vazgeçer.

İfade ettiğimiz bu gerçeğin tarih boyunca birçok örneği vardır. Bu örneklerden biride takvası ile İslam tarihi içinde müstesna bir yeri olan Rabiatül Adeviyye’dir. bu konuda o şöyle demiştir:

 “Kul Allah sevgisini tattığında Allah Teala ona kendi kötü amellerini gösterir. O bundan sonra başkalarının ayıplarıyla uğraşmaya fırsat bulamaz.”

Bu ifadenin bir benzerini de ilmin kapısı olan Hz. Ali efendimiz şöyle ortaya koymaktadır:

 “Kim kendi ayıbına bakarsa başkasının ayıbını görmez. Başkasının kuyusunu kazan kimse, oraya kendisi düşer. Kendi hatalarını unutan kimse, başkalarının hatalarını büyük görür. Başkasının gizli hallerini ortaya koyan kimsenin ise kendi gizli ve ayıp halleri ortaya çıkar”

Ancak bizler o kadar çok başkalarının yaptıkları ile ilgileniyoruz ki, kendimizin yaptıklarını farkında bile olmuyoruz.

Kusurlarımıza o kadar körüz ki, Allah’ın evleri olan mescidlerden çıktığımızda bile başkalarını çekiştirmekten çekinmiyoruz. Üstelik yaptığımız işin en hafif ifade ile ölmüş kardeşimizin etini yemek kadar iğrenç bir hal olduğunu da biliyoruz.

Bu hastalık bizi öylesine sarmış ki, cemiyetlerimizde, misafirlikte, işyerinde, sokakta, hatta hatta cenazelerde ve her yerde başkaları hakkında atıp tutmayı bir maharet sayar hale gelmişiz.

Peki! Ama biz çok mu temiz ve takvalı bir hayat sürüyoruz?

Allah Resulü s.a.v’ in biz kendini bilmezleri şöyle uyarıyor:

"Ey diliyle Müslüman olup da kalbine iman nüfuz etmemiş olanlar! Müslümanlara eza vermeyin, onları kınamayın, kusurlarını araştırmayın. Zira, kim Müslüman kardeşinin kusurunu araştırırsa, Allah da kendisinin kusurlarını araştırır. Allah kimin kusurunu araştırırsa, onu, evinin içinde (insanlardan gizli) bile olsa rezil eder." [4]

Şimdi! Şöyle düşünenler çıkabilir!

Rezilliğimi kalmış hocam! Artık insanlar bu rezillikleri izleyerek zevk alıp, böyle bir hayat yaşama hayali ile ömür sürüyorlar.

Evet! Maalesef böyle düşünecek olanlara sadece haklısınız demekten başka bir söz bulamıyoruz.

Öyle ki, televizyon ekranlarında en çok reyting alan programlar iğrençliklerle dolu olan kadın programları oluyor. İşin en can yakıcı tarafı ise bu programları en mütedeyyin diye bildiğimiz, kendini Mücahit diye konumlandıran kişilerin seyrediyor olmasıdır.

Ancak toplum ne kadar bozulursa bozulsun, bizler kendimizi Müslüman olarak konumlandırıyorsak, o zaman yapmamız gereken Rabbimizin şu emri olmalıdır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اجْتَنِبُوا كَثٖيراً مِنَ الظَّنِّؗ اِنَّ بَعْضَ الظَّنِّ اِثْمٌ وَلَا تَجَسَّسُوا وَلَا يَغْتَبْ بَعْضُكُمْ بَعْضاًؕ

Ey iman edenler! Zannın çoğundan sakının; çünkü bazı zanlar günahtır. Gizlilikleri araştırmayın, birbirinizin gıybetini yapmayın. [5]

Şu bir gerçek ki, bu dünyada yaşamak zorunda olan bizler için hiçbir noktada dertsiz ve çilesiz bir hayat yok! Öyle ise ilişkilerimizde hatasızlık aramaktan vazgeçeceğiz.

Değerli kardeşlerim!

Gülün kokusuna meftunsak, dikeninin acısına talip olmak zorundayız.

Bize düşen insanları hata ve sevapları ile kabul edip, onları eleştirmeden önce, kendimizi onlarda görerek halimize çeki düzen vermek ve iyi bir Müslüman olma çabası içerisinde cenneti hak edecek ameller ile Rabbimize varma hedefi içinde olmaktır.

Bu hedefin içinde olmayıp insanların ayıpları ile uğraşmaktan vazgeçmeyenlere meşhur olan şu ifadeyi hatırlatıyoruz:

 “Herkim kardeşini (işlediği) günahtan dolayı ayıplarsa, kendisi o günahı yapmadan/işlemeden ölmez!”

Böylesine bir tehlikenin içine düşmek istemiyorsak her daim aynaların karşısında kendi suretimize bakmak sorundayız. Çünkü kendi halini gören insan başkasına bakmaya zaman bulamaz.

Rabbim bizleri başkalarında ki hataları görmeden önce kendindeki hataları görecek imanla donatsın!

Rabbim bizleri yaşantıları ile insanlara örnek olan kullarından eylesin!

Rabbim hakkı hak bilip, batılla savaşacak azmi bizlere nasip eylesin!

 

 


[1] En-am 116

[2] Ebu Davud, Edeb, 49

[3] Ebû Dâvûd, Edeb, 60

[4] Tirmizî, Birr 85, (2033)

[5] Hucurat 12

Dosyalar

MÜSLÜMAN MÜSLÜMANIN AYNASIDIR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş