Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

DİNDE AŞIRILIĞA KAÇMAK

Değerli Müslümanlar:

Bizi İslam ile şereflendiren Rabbimize sonsuz şükürler olsun! Bizler öyle bir dine mensubuz ki! Onda asla eksiklik ve hata söz konusu değildir.  O öyle bir dindir ki, her şeyi düzgün yapmayı ve orta yolu izlemeyi emreder.

Nitekim Allah Resulü s.a.v bu hususu ortaya koyarak şöyle buyurmaktadır:

Din kolaylıktır. Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde, orta yolu tutunuz, en iyiyi yapmaya çalışınız, o zaman size müjdeler olsun; günün başlangıcından, sonundan ve bir miktar da geceden faydalanınız.[1]

Orta yolu takip etmek her hususta dikkat etmemiz gereken bir kuraldır. Bu kural kişinin kaldırabileceği yükün altına girmesini, kaldıramayacağı yükten uzak durmasını ifade eden bir hayat nizamıdır.

Allah Resulün hayatına baktığımız zaman o bir peygamber olarak ümmetinden daha fazla ibadet etmekteydi. Ancak ümmetinin onun gibi olmak adına yaptığı aşırılıklara asla izin vermedi. Bunun örneğini şu hadis-i şerifte net şekilde görmekteyiz:

 Üç kişi Hz. Peygamber'in evine gelerek hanımlarına Peygamberimizin ibadetini sordular. Kendilerine haber verilince onu kendileri için az gördüler ve sonra şöyle söylediler:
- Peygamberimizin yanında biz neyiz ki? Onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanmıştır, dediler. Onlardan birisi;
- Ben yaşadığım müddetçe bütün gece namaz kılacağım, dedi. Diğeri;
- Ömrüm boyunca oruç tutacağım, iftar etmeyeceğim (ara vermeyeceğim) dedi. Üçüncüsü;
- Kadınlardan uzak kalacağım ve hiçbir zaman evlenmeyeceğim, dedi. Sonra Hz. Peygamber bunların yanına geldi. Onlara;
- Şöyle şöyle diyenler siz misiniz? Dikkat ediniz! Allah'a yemin ederim ki, Allah'tan en ziyade korkanınız ve ona karşı gelmekten en fazla sakınanınız benim. Böyle iken ben bazen oruç tutuyorum, bazen de tutmuyorum. Namaz kılıyorum, uyuyorum ve evleniyorum. Eğer bir kimse benim sünnetimden yüz çevirirse o kimse benden değildir, buyurdu.
[2]

Peki! Aşırılık nedir?

Her an gibi bir konuda haksızlık ve husumet derecesine varacak ölçüde bir saplantıya düşmek “ demektir.

Müslüman aşırılıktan kaçınmak istiyorsa onun için rehber olacak noktaları iyi bilmesi gerekir.

Peki! Müslüman için rehber olacak kaynaklar nelerdir?

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اسْتَجٖيبُوا لِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ اِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيٖيكُمْۚ

 Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylere çağırdıklarında Allah ve resulünün çağrısına uyun![3]

Şunu Müslüman iyi kavramalıdır ki! Allah’ın kitabı olan kuran-ı kerime ve onun açıklayıcısı ve örneği olan Allah Resulü s.a.v in sünnetine uyan asla yolunu şaşırmaz, aşırılıklara da prim vermez.

O zaman akla şöyle bir soru geliyor, kitap ve sünnet ortada iken nasıl oluyor da bu kadar dinin sınırlarını aşan topluluklar ortaya çıkıyor?

Bunları başlıklar halinde ele alarak irdelemeye çalışalım!

Güven duygusu:

Toplumda konuşmaları, bilgileri, yönetme kabiliyetleri, servetleri, imkânları olan kişilere bu meziyetleri sebebi ile kapılanların bunun sonucun da onlara aşırı bağlanması ve onları ilahlaştırması.

Rabbimiz insanları ilahlaştıranları ifade ederken şöyle buyurmaktadır:

اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُ وَاَضَلَّهُ اللّٰهُ عَلٰى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلٰى سَمْعِهٖ وَقَلْبِهٖ وَجَعَلَ عَلٰى بَصَرِهٖ غِشَاوَةًؕ فَمَنْ يَهْدٖيهِ مِنْ بَعْدِ اللّٰهِؕ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ

Arzularını tanrı yerine koyan, Allah’ın -bilgisine rağmen (sapmayı tercih ettiği için)- kendini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi bir tasavvur et! Allah’tan sonra onu kim yola getirecek? Düşünmüyor musunuz?[4]

Ayete baktığımız da ayetin en can alıcı sorusu” Düşünmüyor musunuz?” ifadesidir. Müslüman aklı ile düşünür kalbi ile karar verir. Ne zaman ki her şeye mantık çerçevesinde cevaplar aramaya başlarsa o zaman sapkınlığa düşer.

Bilgi yetersizliği:

Yukarda da ifade ettiğimiz üzere bizim kanunlarımız bellidir. Ancak bu kanunlardan bir haber olan Müslüman, kulaktan dolma bilgilerle tarih boyunca dünyayı fetih etme hastalına hep düşmüştür. Bunu bilen kâfirler Müslüman topluluklarının içlerine yerleştirdikleri hücrelerle İslam âlemini kanlı bıçaklı hale getirmişlerdir.

Hâlbuki dinin emri açıktır. İlimsiz amel olmaz!

Rabbimiz bu hususu ifade ederken şu şekilde kullarına sesleniyor:

قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذٖينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذٖينَ لَا يَعْلَمُونَؕ اِنَّمَا يَتَذَكَّرُ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ

 De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.[5]

Ehline sormamak:

Bir insanın, bilmediği bir konuyu, ehil olmayan kişilerden sorması ve onlardan aldığı cevaplara dayanarak, öğrendiklerinin doğruluğunu savunması, taassuba götüren bir yoldur.

Rabbimiz bu hususta izlenecek yolu şöyle ifade ediyor:

وَمَٓا اَرْسَلْنَا قَبْلَكَ اِلَّا رِجَالاً نُوحٖٓي اِلَيْهِمْ فَسْـَٔلُٓوا اَهْلَ الذِّكْرِ اِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ

Senden önce de ancak kendilerine vahy ettiğimiz kimseleri peygamber olarak gönderdik; eğer bilmiyorsanız kitaplar hakkında bilgi sahibi olanlara sorun.[6]

Ehline sormak meselesinde dikkat edilmesi gereken husus ve kıstas kişinin yaşantısının kuran ve sünnetle uyuşup, uyuşmadığı meselesidir.

Şahsi görüş:

Bugün kendini Müslüman olarak konumlandıranların en büyük ahmaklığı bu hususta yaşanmaktadır. “Bu hususta ben böyle düşünüyorum” ifadesi ile Allah’ın kitabını ve Resulünü devre dışı bırakarak, onun peşinden gelenleri de mürtet olmakla suçlayarak, sadece kendinin doğru olduğunu iddia eden bu zevatlar, aslında şeytanın içine düştüğü benlik ateşinden başka bir şey değildir.

Peki! Çözüm nedir?

Çözüm aslında düşünen her Müslüman’ın rahatlıkla bulacağı kuran ve sünnettir.

Rabbimiz gerçekten düşünen ve nefsini ilahlaştırmamış Müslümanlara şöyle hitap ediyor:

وَهٰذَا كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ مُبَارَكٌ فَاتَّبِعُوهُ وَاتَّقُوا لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَۙ

 Bu (Kuran) da bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Ona uyun ve günahtan korunun ki size merhamet edilsin.[7]

Değerli kardeşlerim!

 Bizler yaratılmışların en şereflisi insanlar olmakla beraber aynı zamanda en aciz kullarıyız. Bizi şerefli kılan yolumuzu aydınlatan kitabımızdır. Ona uyduğumuz sürece şerefe nail oluruz, uymayınca ise hayvanlardan daha aşağı varlıklar haline geliriz.

Rabbim bizleri yol olarak hayvandan daha aşağı varlıklar olmaktan muhafaza eylesin!

Kurana uymayıp, kuranı ve sünneti kendi heva ve heveslerine uyduranlara, dini kendi yaşantılarına göre yorumlayanlara, kendilerine göre fetva çıkaranlara Rabbimiz şöyle hitap ediyor:

وَاَنَّ هٰذَا صِرَاطٖي مُسْتَقٖيماً فَاتَّبِعُوهُۚ وَلَا تَتَّبِعُوا السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَنْ سَبٖيلِهٖؕ ذٰلِكُمْ وَصّٰيكُمْ بِهٖ لَعَلَّكُمْ تَتَّقُونَ

Şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun; (başka) yollara sapmayın; sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte günahtan korunmanız için Allah bunları size emretti.[8]

Rabbimin ayetleri ahrete kadar güncel kalacağına işaret eden ayetlerden biride okuduğumuz kısımdır. Rabbimin ifadesine baktığımızda görüyoruz ki yüce kitabımız bugünümüze de, geçmişimize de ışık tutuyor!

Bir düşünelim!

Kâinattaki her şey Allah’ın mülkü iken neden insanoğlu onu kendi mülküymüş gibi görür, cenneti parseller, cehennemi ise istediklerini attıkları bir yer olarak görür! Acaba bu ayeti hiç mi okumazlar?

Bu noktada Allah Resulünün şu ifadesi işin özetini ortaya koymaktadır:

Sakın heva ve hevesinize kapılmayın! Çünkü bu tutku, kulağı sağır, gözü de kör eder[9]

Gerçek iman sahipleri bazı Müslüman’ım diyenlerin düştüğü durumu görünce şaşırıyorlar. Ancak şaşırmamak gerektiğini Allah Resulün bu ifadesinden net bir şekilde anlıyoruz. Çünkü nefsine tapan kimselerin gözleri kör, kalpleri mühürlü olacağını peygamber efendimiz s.a.v bizlere haber veriyor.

Rabbimiz bu duruma düşenleri ifade ederken şöyle buyuruyor:

اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُؕ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكٖيلاًۙ

Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Şimdi sen, bu adamı da doğru yola getirmekle yükümlü olabilir misin?

اَمْ تَحْسَبُ اَنَّ اَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ اَوْ يَعْقِلُونَؕ اِنْ هُمْ اِلَّا كَالْاَنْـعَامِ بَلْ هُمْ اَضَلُّ سَبٖيلاً

Yoksa sen, onların büyük çoğunluğunun gerçekten senin davetine kulak verdiklerini yahut doğru dürüst düşündüklerini mi sanıyorsun? Aksine onlar, başka değil, bir hayvan sürüsü gibidirler, hatta tuttukları yol bakımından daha da sapkındırlar.[10]

Rabbimizin buyruğu da gösteriyor ki! Kendi nefsini öne çıkaran kimselerin kurtarıcıları asla olmayacak ve tek başlarına hesap verip, cezaya müstahak olacaklar.

Unutmamalıyız ki!

Aşırılık, dinimizin getirdiği ölçülerin dışına çıkılan her fiil ve duygu için geçerli olan bir hükümdür. Şu bir gerçektir ki Rabbinin sınırlarını aşan her nefis azgınlaşır ve yoldan çıkar.

Bize düşen dini kendi menfaatlerini elde etme aracı olarak gören topluluk ve kimselerden uzak durmaktır. Bunu yaparken de kişisel kin ve nefret ile değil, Allah’ın rızası doğrultusunda yapacağız. Bazen duygularımız sapla, samanı karıştırmamıza sebep olabilir ama bizler samimi Müslümanlarsak adalet ile karar verip, Rabbimizin rızasını hedef alacağız.

İslam âleminin karışık zamanlar geçirdiği çağımızda, kişisel kızgınlıklarımızla vereceğimiz kararlarla adaleti zedelemeyeceğiz.

Bu hususta Rabbimizin beyanı açıktır:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّامٖينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِؗ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواؕ اِعْدِلُوا هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىؗ وَاتَّقُوا اللّٰهَؕ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha uygundur. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır.[11]

Bu ayete baktığımız zaman görüyoruz ki! Rabbimiz bizim için en güzel kıstasları koymuş ama bizler bunu kavrayamamışız.

Peki! Hocam neye göre doğru ve yanlışı ayıracağız diye akla bir soru gelebilir. Bunun cevabı yine yüce kitabımızda ortaya konmaktadır:

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَتَّخِذُ مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَنْدَاداً يُحِبُّونَهُمْ كَحُبِّ اللّٰهِؕ وَالَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اَشَدُّ حُباًّ لِلّٰهِؕ وَلَوْ يَرَى الَّذٖينَ ظَلَمُٓوا اِذْ يَرَوْنَ الْعَذَابَۙ اَنَّ الْقُوَّةَ لِلّٰهِ جَمٖيعاًۙ وَاَنَّ اللّٰهَ شَدٖيدُ الْعَذَابِ

İnsanlardan kimileri vardır ki, Allah’tan başka bazı varlıkları Allah’a denk tanrılar sayar da bunları Allah’ı sever gibi severler. İman edenler ise en çok Allah’ı severler. Keşke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacakları gibi- şimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu anlasalardı![12]

Eğer ki! Bir topluluk hocasını, liderini, akrabasını, ve bunun benzeri olan yaratılmışları aşırı yüceltirse bilsin ki! İşte bu ayet onlara hitap etmektedir.

Rabbim bizleri sevgide aşırı gidenlerden olmaktan muhafaza eylesin!

Sonuç olarak içinde bulunduğumuz hayat bize ebedi hayatı kazanmak için verilmiş süresi belli bir zamanı ifade eder. Önemli olan:

اَلَّذٖي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّـكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًؕ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْغَفُورُۙ

 Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’ dur. O, güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.[13] İfadesini anlayıp hayatımızı ona göre dizayn ederek her türlü aşırılıktan uzak kalarak Allah ve Resulünün ortaya koyduğu kıstaslara göre yaşama çabasıdır.

Eğer inatla bunu yapmazda dünyaya dalarsak o zamanda yarın mahşer yerinde karşılaşacağımız durum şöyle ifade edilmektedir:

Azgınlık yapan ve dünya hayatını ahrete tercih eden kişi için Cehennem tek barınaktır.[14]

Rabbim bizleri aşırılıklara kapılıp ta imanından olanlardan olmaktan muhafaza eylesin!

Rabbim hakkı hak bilip, haktan yana olmayı bizlere nasip eylesin!

 

 


[1] Buhârî, Îmân 29. Ayrıca bk. Nesâî, Îmân 28

[2] Buhari ‘‘Nikáh’’ 1

[3] Enfal 24

[4] Casiye 23

[5] Zümer 9

[6] Enbiya 7

[7] Enam 155

[8] Enam 153

[9] Camiu’s-Sağîr, I. S. 338..No: 2928.

[10] Furkan 43-44

[11] Maide 8

[12] Bakara 165

[13] Mülk 2

[14] Naziat 37-39

Dosyalar

Dinde Aşırılığa Kaçmak
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş