İYİLİĞE GİDEN YOL "İNFAK"
Değerli Müslümanlar:
Ebedi hayatın hazırlık yeri olan şu dünyada Rabbimiz birimizi diğerimize bağlamış, ilişkiler ağıyla da bizi imtihana tabi tutmuştur. Hatta avcıyı ava, düşmanı düşmana muhtaç etmiştir. Bu imtihanda kimini sabırla, kimini malıyla, kimini makamıyla imtihan etmiştir. Bu ilişkilerin en önemlilerinden biride; infak etme meselesidir.
Peki! İnfak nedir?
Allah'ın hoşnutluğunu kazanma yolunda kendi emeğinden, alın terinden hak sahiplerine (muhtaçlara) vermektir. Rabbimiz bu durumu şöyle ifade ediyor:
لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتّٰى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَؕ وَمَا تُنْفِقُوا مِنْ شَيْءٍ فَاِنَّ اللّٰهَ بِهٖ عَلٖيمٌ
Allah yolunda sevdiğiniz şeylerden harcamadıkça iyiliğe asla eremezsiniz. Ne harcarsanız da Allah onu hakkıyla bilir. [1]
İnsan denen varlık hiç hoşnutsuzluk göstermeden birçok gereksiz harcamayı yaparken, Allah yolunda ufak bir yardımı vermekten hoşnutsuz olur.
İşte iman, İnsanın zoruna gitse de Rabbinin emrini yerine getirmedeki iradeyi ifade eder.
Rabbimiz bu iradeyi yerine getirip, kendi yolunda harcayan kimsenin mükâfatını şöyle açıklıyor:
مَثَلُ الَّذٖينَ يُنْفِقُونَ اَمْوَالَهُمْ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ كَمَثَلِ حَبَّةٍ اَنْبَتَتْ سَبْعَ سَنَابِلَ فٖي كُلِّ سُنْبُلَةٍ مِائَةُ حَبَّةٍؕ وَاللّٰهُ يُضَاعِفُ لِمَنْ يَشَٓاءُؕ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ
Allah yolunda mallarını harcayanların örneği, yedi başak bitiren bir dane gibidir ki, her başakta yüz dane vardır. Allah dilediğine kat kat fazlasını verir. Allah'ın lütfü geniştir, O her şeyi bilir. [2]
Müslüman Allah için yaptığı hayrı, hasenatı, karşı tarafa yaptığı bir lütufmuş gibi görmemeli.
Bilmeliyiz ki, Rabbimizin bizim verdiklerimize ihtiyacı yoktur, aksine bizim ona ihtiyacımız vardır. Rabbim verdikleri sebebi ile kendini büyük görenlere şöyle hitapta bulunuyor:
هَٓا اَنْتُمْ هٰٓؤُ۬لَٓاءِ تُدْعَوْنَ لِتُنْفِقُوا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِۚ فَمِنْكُمْ مَنْ يَبْخَلُۚ وَمَنْ يَبْخَلْ فَاِنَّمَا يَبْخَلُ عَنْ نَفْسِهٖؕ وَاللّٰهُ الْغَنِيُّ وَاَنْتُمُ الْفُقَـرَٓاءُۚ
(Ey müminler!) İşte siz Allah yolunda harcama yapmaya çağrılıyorsunuz, fakat içinizden bir kısmı cimrilik ediyor. Hâlbuki cimrilik eden ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur; zira Allah zengindir, siz ise yoksulsunuz. [3]
Değerli kardeşlerim!
Bizim vermemiz emredilen zekât ve sadakalar aslında bir lütuf değil, borçtur!
Rabbimiz bu borcu şöyle ifade ediyor:
وَفٖٓي اَمْوَالِهِمْ حَقٌّ لِلسَّٓائِلِ وَالْمَحْرُومِ
Onların (zenginlerin) mallarında muhtaç ve yoksullar için bir hak vardır. [4]
Allah yolunda harcamaktan kaçanların sonu ise acı bir azaptır.
وَالَّذٖينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِۙ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ اَلٖيمٍۙ
Altın gümüş biriktirip Allah yolunda harcamayanları elem veren bir azapla müjdele!
يَوْمَ يُحْمٰى عَلَيْهَا فٖي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوٰى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنُوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْؕ هٰذَا مَا كَنَزْتُمْ لِاَنْفُسِكُمْ فَذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَكْنِزُونَ
O gün bunlar cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınları, böğürleri ve sırtları dağlanacak: İşte yalnız kendiniz için toplayıp sakladıklarınız; tadın şimdi biriktirip sakladıklarınızı! [5]
Lüks ve gösterişli hayatlar için servet yığanların şu uyarıyı dikkate almaları gerekir:
وَاِذَٓا اَرَدْنَٓا اَنْ نُهْلِكَ قَرْيَةً اَمَرْنَا مُتْرَفٖيهَا فَفَسَقُوا فٖيهَا فَحَقَّ عَلَيْهَا الْقَوْلُ فَدَمَّرْنَاهَا تَدْمٖيراً
Herhangi bir beldeyi helak etmek istediğimizde oranın lüks içinde yaşayan şımarıklarına emrederiz de orada onlar itaatten çıkarlar. Bu sebeple o belde hakkında cezalandırma hükmü kesinleşir. Biz de orayı yerle bir ederiz.. [6]
Bu demek değildir ki elimizde ne var, ne yoksa verelim. Çünkü Rabbimiz her türlü aşırılığı yasaklamış orta yolu seçmeyi emretmiştir.
Bu hususta da Rabbimiz kaideyi şöyle ortaya koymaktadır:
وَالَّذٖينَ اِذَٓا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَاماً
Rahmanın kulları harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar, bu ikisi arasında bir denge tuttururlar. [7]
Peki! Nasıl infak yapılmalı;
اِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَۚ وَاِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَـرَٓاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْؕ وَيُكَفِّرُ عَنْكُمْ مِنْ سَيِّـَٔاتِكُمْؕ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ
Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter Allah, yapmakta olduklarınızı bilir. [8]
Rabbimiz infak etmeye o kadar önem vermiştir ki, normalde haram kıldığı haset etmeyi şu iki yerde helal kılmıştır:
İki kişiye karşı haset caizdir: Birincisi o kimsedir ki, Allah kendisine Kuran-ı Kerim'i nasip etmiştir, o da onu, gece ve gündüz boyu ikame eder. İkincisi de o kimsedir ki, Allah ona mal vermiştir de o da gece ve gündüz (hak yolda) infak eder. [9]
Gereği gibi infak edenlere Rabbimiz şu müjde veriyor:
اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِؕ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَۚ
O takva sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar, öfkelerini yutarlar ve insanları affederler, Allah da güzel davranışta bulunanları sever. [10]
Bir Müslüman olarak Rabbimizin bize verdiği bunca nimete karşılık onun rızası için verilecek mal ve can en değerli davranış olmalı. Kişi sevdiği için bir şeyler yapmaktan hoşlanmaz mı? Eğer iddia ettiğimiz gibi Rabbimizi seviyorsak, yolunda yaptığımız hiç bir şeyi bizi üzmemeli ve yormamalı.
Rabbim yolunda mücadele vermeyi, verdiği nimetlerden de yolunda harcamayı nasip eylesin!
Rabbim dünyada ki imkânları kullanarak cenneti satın alan kimselerden olmayı nasip eylesin!
[1] Âl-i İmrân 92
[2] Bakara, 261
[3] Muhammed 38
[4] Zariyat 19
[5] Tevbe 34-35
[6] İsra 16
[7] Furkan 67
[8] Bakara 271
[9] Tirmizi, Birr 24, (1937)
[10] Âl-i İmrân 134