Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!
Güncel Vaazlar Kitabımız Satışta!

ALLAH’TAN BAŞKA HİÇ KİMSEDEN KORKMAYANLAR!

Değerli kardeşlerim:

İnsanı yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bütün nimetleri önüne seren yüce Rabbimiz bunun karşılığında insanoğlundan istediği sadece kendisinin bilinmesi ve ona kul olunmasıdır.

Kul olmanın anlamı ise ondan başka hiçbir güç ve odaktan korkmadan sadece Rabbine secde etmek ve her şeyin var edicisi olarak Allah’ı tanımaktır.

Bu ifademiz kâfirler veya Münafıklar için bir mana ifade etmese de, Müslüman olanlar için çok büyük manalar barındırır. Öyle ki, dünya var edilip ilk insan olan Hz. Âdem’in dünya ile buluşmasından sonra şeytana ve nefsine tapanlar ile sadece Allah’a secde edenlerin ayrıldığı en önemli nokta; Allah’a kul olanların ondan başka hiçbir güce boyun eğmeyip sadece ondan korkmaları ile ortaya çıkan imanlarıdır.

Çünkü bizim inancımız bizi var eden Rabbimize şeksiz ve şüphesiz teslim olmayı gerektirir. İşte bu gerçek kerim kitabımızda şöyle beyan edilmektedir:

قُلْ لَنْ يُص۪يبَنَٓا اِلَّا مَا كَتَبَ اللّٰهُ لَنَاۚ هُوَ مَوْلٰينَاۚ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

De ki: “Bizim başımıza ancak, Allah’ın bizim için yazdığı şeyler gelir. O, bizim yardımcımızdır. Öyleyse müminler, yalnız Allah’a güvensinler.”  [1]

Ancak Rabbimizin kendine iman edenlerden istediği bu teslimiyeti anlamayan ve imani zafiyet yaşayan bazı kimseler, düşmanın gücünden korkarak Allah’ın gücünü unuturlar ve bunun sonucu olarak etraflarına korku salmaya kalkarlar.

“Efendim! Onlar çok güçlüler, onların gücü karşısında bizlerin başarılı olma şansı yok! Bu bir intihar olur!”

Bu ve benzeri söylemler gerçekten iman etmiş olan Müslümanlar için bir korkuyu değil, cesareti ortaya koyar. Nitekim Rabbimiz şuurlu Müslümanları şöyle tanımlamaktadır:

اَلَّذ۪ينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ ا۪يمَانًاۗ وَقَالُوا حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَك۪يلُ

Birtakım insanlar onlara, “İnsanlar size karşı asker toplamışlar, onlardan korkun” dediler de bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” diye cevap verdiler.  [2]

Tabi ki, bunu iman etmeyenler veya imanında zafiyet yaşayanların anlaması mümkün değildir. Çünkü onlar maddeci ve dünya çıkarı ile hareket eden yaşayan leşlerdir. Eğer ki bu maddecilere Müslümanlar uyacak olsaydı kahramanlıklarla dolu İslam tarihindeki o muazzam zaferler asla yaşanmazdı.

Dün olduğu gibi bugünde iman ehli olanların, kâfirlerin muazzam silah gücüne karşı nasıl sapanlarla çarpıştıklarını görüyoruz.

Yıllardır ilk kıblemiz olan Mescid-i Aksa’yı korumak adına canından geçen Filistin bunun en açık ve şaşırtıcı örneğidir. Orada dünyanın en gelişmiş silahlarına kafa tutan imanı dağlar kadar büyük olan o çocukların ortaya koydukları kararlılıkları Allah’a iman etmeyen kimseler anlayamaz.

Onların o imanları ve teslimiyetleri karşısında kendimizden utanıyor ve şu cümleler ağzımızdan dökülüyor:

“ Aman ya Rabbi bu nasıl bir imandır, nasıl bir teslimiyettir”

Düşünün! ” Gelsinler biz buradayız! Bizi öldürseler de bizden sonra gelenler mutlaka zafere ulaşacaktır!” cümlesi sözde İslam beldelerinin idarecilerinin onca güçlerine rağmen ortaya koyamadıkları bir kararlılıktır.

Çünkü onlar o küçücük bedenlerine sığdırdıkları imanın kaynağı olan kitapta asıl olanın çokluk değil inanç olduğu ortaya konmaktadır:

كَمْ مِنْ فِئَةٍ قَل۪يلَةٍ غَلَبَتْ فِئَةً كَث۪يرَةً بِاِذْنِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ مَعَ الصَّابِر۪ينَ

"Nice az topluluklar, Allah'ın izniyle nice çok topluluklara galip gelmişlerdir. Allah, sabırlılarla beraberdir." [3]

İşte böyle bir imanın karşılığı düşmanı titreten ve dumura uğratan Allah’ın yardımı ile sonuçlanır. Rabbimiz buna işaret ederek şöyle buyurmaktadır:

 

اِذْ يُوحٖي رَبُّكَ اِلَى الْمَلٰٓئِكَةِ اَنّٖي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذٖينَ اٰمَنُواؕ سَاُلْقٖي فٖي قُلُوبِ الَّذٖينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الْاَعْنَاقِ وَاضْرِبُوا مِنْهُمْ كُلَّ بَنَانٍؕ 

“O sırada rabbin meleklere şunu vahiy ediyordu: Şüphesiz ben sizinle beraberim, iman edenlerin sebatlarını pekiştirin. Ben inkâr edenlerin kalplerine korku salacağım, artık boyunlarının üzerinden vurun, onların bütün parmaklarına vurun.” [4]

Ama ne gariptir ki, Rabbimizin melekleri ile korku saldıkları sadece kâfirler değil, Müslüman olduklarını söyleyen ama bulundukları makamları kaybetme endişesi ile hareket eden sözde Müslüman ama özde bunun emarelerini görmediğimiz kimselerin de aynı korkuyu yaşadıkları görmekteyiz.

Hâlbuki Rabbimiz bir Müslüman’ın asla onlara meyil edemeyeceğini, olur da meyil ederse sonuçlarının ne olacağını şöyle beyan ediyor:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تُطٖيعُوا الَّذٖينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرٖينَ بَلِ اللّٰهُ مَوْلٰيكُمْۚ وَهُوَ خَيْرُ النَّاصِرٖينَ

“Ey iman edenler! Eğer inkâr edenlere uyarsanız, sizi gerisin geri döndürürler de sonra hüsrana uğramış olursunuz. Oysa sizin mevlânız (koruyup kollayanınız) Allah’tır ve O, yardımcıların en iyisidir.” [5]

Müslüman “ama, fakat” gibi cümleler kurmaktan artık vazgeçmelidir. Lakin biz dünyada cenneti yaşamak için değil, cenneti kazanacak amelleri yapmak için gönderildik. Eğer gerçekten Müslüman ise Rabbimizin şu beyanına kulak vermek zorundayız:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَأْتِكُمْ مَثَلُ الَّذٖينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْؕ مَسَّتْهُمُ الْبَأْسَٓاءُ وَالضَّرَّٓاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّٰى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ مَتٰى نَصْرُ اللّٰهِؕ اَلَٓا اِنَّ نَصْرَ اللّٰهِ قَرٖيبٌ

“Yoksa sizden öncekilerin çektikleriyle karşılaşmadan cennete girebileceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine yoksulluk ve sıkıntı çekmişler, öyle sarsılmışlardı ki peygamber ve yanındakiler, “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” demeye başladılar. Bilesiniz ki Allah’ın yardımı yakındır.” [6]

Evet! Müslüman’ın kolay bir hayatı olmayacak! Belki ölenler hep bizim evlatlarımız olacak ama bizler sevdiği için dağları delen Ferhatlar gibi olanlarız. Rabbimize ulaşıp onun rızasına ulaşmak için başımıza gelen her musibete sabır göstererek kanımızın son damlasına, malımızın son parçasına, paramızın son kuruşuna, terimizin son zerresine kadar mücadeleye devam edeceğiz ve asla Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyeceğiz!

Bu bize Rabbimizden açık mesajdır. O bizlere kurtuluşun yolunu şöyle göstermektedir:

يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَابْتَغُٓوا اِلَيْهِ الْوَسٖيلَةَ وَجَاهِدُوا فٖي سَبٖيلِهٖ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
 

“Ey iman edenler, Allah'tan korkun, O'na yaklaşmaya yol arayın ve O'nun yolunda cihad edin ki, kurtuluşa eresiniz.” [7]

 

Nitekim Allah’ın peygamberleri, onların sadık erleri ve onları yolunu izleyen imanlı takipçileri ömürleri boyu cihad ettiler.

 

Hatırlayın testere ile ikiye bölünen Zekeriya peygamberi, yine hatırlayın göğe yükseltilen İsa a.s’ın başına gelenleri, hatırlayın âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resulünün çektiklerini ve hatırlayın Çanakkale’ de verilen mücadeleleri…

 

Biz inanıyoruz ki, zafer ancak inanlarındır ve zafer yakındır velev ki kâfirler istemese bile!

Bu inanç ve kararlılıkla çalışmaya ve bu yolda çarpışanlarla beraber olmaya devam edeceğiz, ta ki hak olan ölüm bize gelinceye kadar!

 

Rabbim bizleri kendinden başkasına secde etmekten muhafaza eylesin!

 

Rabbim bizlere bu yolda olanlarla beraber yürüyecek imanı nasip eylesin!

 

Rabbim bizleri kâfirlere galip geldiğimiz o kutlu günlere ulaşabilmeyi nasip eylesin!

 

 

 

 


[1] Tevbe 51

[2] Âl-i İmrân 173

[3] Bakara 249

[4] Enfal 12

[5] Âl-i İmrân 149 - 150

[6] Bakara 214

[7] Maide 35

Dosyalar

ALLAH’TAN BAŞKA HİÇ KİMSEDEN KORKMAYANLAR
Facebook Sayfamız
Facebook Sayfamız

Bu yazıyı paylaş