ŞEYTANIN EN GÜÇLÜ İKİ SİLAHI “YALAN VE GIYBET”
Muhterem Kardeşlerim:
Bizler elhamdülillah Müslüman’ız bundan dolayı da Rabbimize hamd ediyoruz.
Peki! Soralım kendimize İslam'ın emrettiği o kisveye üzerimize taşıyabiliyor muyuz?
Nedir o kisve?
Rabbimiz Müslüman'ın üzerinde taşıması gereken o kisvenin ne olduğunu şöyle ortaya koyuyor:
فَاسْتَقِمْ كَمَٓا اُمِرْتَ وَمَنْ تَابَ مَعَكَ وَلَا تَطْغَوْاؕ اِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصٖيرٌ
Öyleyse emir olunduğun gibi dosdoğru ol! Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın! Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görür. [1]
Ayetten anlıyoruz ki, Müslüman yalansız, hilesiz, aldatmayan, dosdoğru bir kişilik olmak zorundadır.
Aynı zamanda da Müslüman hata yaptığı takdirde tövbe etmeyi bilen kimse olduğunu Rabbimiz ortaya koyuyor.
Eğer ki, Müslüman yalanı bırakmazsa Allah resulünün ifadesiyle yalan söyleye söyleye yalancılardan yazılır ve cehenneme sürüklenir.
İnsan kendini yalan söylemek zorunda olduğuna inandırır. Mesela şöyle ifadelerle karşı karşıya kalıyoruz:
-Galericilik yapıyorum yalan söylemeden araba satamıyorum.
-Vallahi şu fiyattan aldım.
Hâlbuki Allah Resulü s.a.v şöyle buyurmaktadır:
Yemin, malın sürümünü artırır; fakat kazancın bereketini giderir. [2]
Müslüman’ın izlemesi gereken yol nasıl olmalı?
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَد۪يدًاۙ يُصْلِحْ لَكُمْ اَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظ۪يمًا
Ey iman edenler Allah'a itaatsizlikten sakının ve dosdoğru söz söyleyin ki, Allah sizin işinizi düzeltsin, günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah ve Resulüne itaat ederse büyük kazanç elde eder. [3]
Hocam renkli yalanlar ne olacak?
İslam'da yalana müsaade edilen alanlar kısıtlıdır;
Bunlardan biri kişilerin arasını düzeltmek için yalan söylemektir:
Bu noktada Allah Resulü s.a.v Müslümanların kendi aralarında ki ilişkilerinde bağlarını koparmalarına sebep olacak hususlarda şu uyarıda bulunuyor:
Bir Müslüman’ın, din kardeşini üç gün üç geceden fazla terk edip küs durması helâl değildir: İki Müslüman karşılaşırlar biri bir tarafa öteki öbür tarafa döner. Hâlbuki o ikisinin en iyisi önce selâm verendir. [4]
Bu gibi durumlarda Müslümanların aralarını düzeltmek için şu gibi sözler söylemek yasaklanan durumların dışındadır:
"Adam çok pişman olmuş ben hata yaptım diyor"
Kocanın hanımına, hanım'ın kocasına söylediği sözler (işte burada pembe yalan olur):
Burada aile birlikteliğini korumak adına Rabbimiz yalana müsaade etmektedir.
Zorda kalan kardeşlerimiz şu gibi sözleri söylemesi aile hayatının güzel olmasına olanak sağlayacaktır;
- Hatun bugün çok güzelsin
- Yemek çok güzel oldu eline sağlık
- Dünyaya bir daha gelsem yine seni severim
Harp sırasında düşmanı aldatmak içinde yalan söylemeye cevaz vardır:
Peygamberimiz “harp hiledir” buyurmuş ve Hendek savaşında Gatafanlı Nuaym Bin Mesud r.a bu konuda izin vermiş ve bu sahabe efendimiz de savaşın kaderini değiştirmiştir.
Buradaki ruhsatlar İslam toplumunun korunması adına alınan tedbirlerdir.
Bu ruhsatların dışında hiçbir alanda yalana müsaade edilmediği gibi büyük bir günaha yol açtığını Allah Resulü s.a.v ortaya koymuştur.
Bu ifademizin bir göstergesi olarak Allah Resulünün şu beyanını görmekteyiz:
Allah Resulü bir müminin korkak ve cimri olabileceğini ama asla yalancı olamayacağını belirtmiştir. [5]
Hocam bizler yalan söylemiyoruz. Söylediğimiz her şey o kişide var derseniz o zaman da gıybet devreye girer.
Peki! Gıybet nedir?
Allah Resulü s.a.v gıybetin ne olduğunu açık şekilde şöyle beyan ediyor:
Gıybet nedir bilir misiniz?
Allah resulü daha iyi bilir!
Din kardeşliği hoşlanmadığı bir şeyle anmandır.
Ey Allah’ın Resulü söylenen o ayıp kardeşimizde varsa!
Eğer söylediğin şey onda varsa gıybet, yoksa iftira etmiş olursun. [6]
İftira ise kul hakkıdır ve Allah bile o hakkı affetmez.
İnsanların kusurları olabilir ( hangimizin yok ki ), eksikleri olabilir veya siz öyle zannedebilirsiniz.
Böyle düşüncelerle şu kişi şöyledir, böyledir derseniz;
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهٖ عِلْمٌؕ اِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤٰادَ كُلُّ اُو۬لٰٓئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْؤُ۫لاً
Allah buyuruyor ki, zandan uzak durun! Birbirinizin kusurlarını araştırmayın, gıybette bulunmayın, böyle yapmakla ölmüş kardeşinizin etini yemiş gibi olursunuz, tiksindiniz değil mi? [7]
Bu ayeti hepimiz bildiğimiz halde yine de gıybet tatlı gelir.
Ama peygamberimiz bunun sonucunun ne olduğunu bizlere şöyle haber veriyor:
Kim başkalarının kusurlarını araştırırsa, Allah o kimseyi evin içinde bile rezil eder. [8]
Peki! Ama topluma zarar verenleri de mi konuşmayacağız?
Bu noktadaki soruya cevabımız tabi ki konuşacağız ifadesi olacaktır.
Peki! Nasıl konuşacağız ve neleri konuşacağız?
Unutmayacağız!
Toplumu İfsad edenlerin zararlarından toplumu korumak adına yapılan uyarılar ve sözler günah değil aksine hayırlı bir iştir.
Burada dikkat edeceğimiz husus söylenen olayın doğruluğundan emin olunması meselesidir.
Bu noktada fasıkların getirdiği habere dikkat edeceğiz!
Örnek vermek gerekirse;
Kız verecek kimseye damadın tarifini yapmak.
Bir topluluğun doğruluğu hususundaki sualler.
İdarecilerin yaptığı haksızlık ve usulsüzlükler.
Bu ve benzeri olaylar da söylenenler gıybet değil toplumun korunmasıdır
Sonuç olarak;
Yalan ve gıybetin yasaklanması İslam toplumun sıhhati ve İslam’ın lekelenmesini engellemek içindir.
İyi niyetle bile olsa ruhsatların dışındaki hallerde yapılan hatalar şeytanın ekmeğine yağ sürecektir.
Güvenin kaybolması, kaynakların bozulmasına sebebiyet vermesi sebebi ile de gelecek nesillerin İslam'dan uzaklaşmasına sebep olacaktır.
Hatırlatmak gerekir ki, bizler dost doğru olmakla emir olunmuş Müslümanlarız
Şunu da not düşmek lazım ki, yalan ve gıybeti bırakmayanların kıldıkları namazlarından veya oruçlarından alacakları bir şey yoktur!
Rabbim bizleri dosdoğru olanlardan eylesin ve gıybet ve yalandan muhafaza eylesin!
[1] Hud 112
[2] Buhârî, Büyû‘ 26; Müslim, Müsâkât 131. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Büyû‘ 6; Nesâî, Büyû‘ 5
[3] Ahzab 70 – 71
[4] Buhârî, Edeb 62, İsti'zân 9; Müslim, Birr 23, 25, 26
[5] Muvatta, kalem, 19
[6] Müslim, Birr, 70
[7] İsra 36
[8] Ebu Davud, Edep, 35