GÖZÜMÜZÜN NURU NAMAZ
Değerli Müslümanlar:
İnsanlık olarak bunalım yaşadığımız ve huzur aradığımız bir zamanı yaşıyoruz. Her şeyin üzerimize üzerimize geldiği, değerlerin kaybolup zulmün zirve yaptığı, adaletin terazisinin şaştığı bir çağda bir çıkış yolu arıyoruz!
Ve diyoruz ki, şu üç günlük fani dünyada bize kim yol gösterecek?
Aslında Müslüman tarafından cevabı çok açık bir şekilde bilinse de maalesef bildiği bu gerçeği Müslümanım diyenler hayatına gerçek manada yansıtmadığından kendisine çıkış yolu bulamamaktan dert yanmaktadır!
Oysa her Müslüman şunu açıkça bilmektedir ki; Huzur İslam’dadır!
Ancak Müslümanlar huzuru İslam’da aramak yerine dünya malında aramakta ve bunun içinde kâfire boyun eğip zalime el açmakta!
Eğer bizler gerçekten huzur arıyor olsaydık Allah Resulü s.a.v gibi bizi ferahlatacak yola revan olurduk!
Peki! Neydi bizi o huzura erdirecek yol?
“Kalk ya Bilâl! Bizi namaza çağır! Namazla bizi ferahlat!” [1]
Elhamdulillah bizler namaz kılanlarız hocam ama huzuru da bulmuş değiliz diyen kardeşim!
Mesele sadece yatıp kalkmak değil ki, asıl olan ne için eğildiğin, kime eğildiğin, ne mana ifade ettiğidir!
Rabbimizin içki ile alakalı şu ayeti celilesi aslında biz dünyanın sarhoşluğuna kapılmış olanlar içinde açık bir uyarıdır:
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا لَا تَقْرَبُوا الصَّلٰوةَ وَاَنْتُمْ سُكَارٰى حَتّٰى تَعْلَمُوا مَا تَقُولُونَ
“Ey İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” [2]
Şimdi soralım kendimize namazda okuduğumuz ayetlerin ne mana ifade ettiğini farkında mıyız?
Bu soruyu sorarken mealini biliyor muyuz manasında bir soru değil bu! Tabi ki mealini bilmek gerektiği gibi, onu hayatımıza yansıtma noktasında ne yaptığımız sorusudur bu!
Sadece manayı da kavramak yetmeyip kendimiz ve ailemiz için göz nuru olması için çaba sarf etmemiz gerektiği de bizlere Rabbimiz tarafından emir edilerek şöyle buyrulmaktadır:
وَأْمُرْ اَهْلَكَ بِالصَّلٰوةِ وَاصْطَبِرْ عَلَيْهَاۜ لَا نَسْـَٔلُكَ رِزْقًاۜ نَحْنُ نَرْزُقُكَۜ وَالْعَاقِبَةُ لِلتَّقْوٰى
“Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; (aksine) biz seni rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ iledir.” [3]
Oysa bizim dünyalık ne kadar da çok korkumuz var değil mi?
Bu korkularımıza ilk kurban ettiğimizde Rabbimize en yakın olup ondan yardım dileyeceğimiz namazımız oluyor. Yalap şalap kıldığımız namazla kul olacağımızı, kurtuluşa ereceğimizi, Rabbimizden yardım göreceğimizi zannediyoruz!
Oysa Allah için kılınan namazın yaşantımızda bir karşılığı olması gerekir. Rabbimiz bu karşılığı ifade ederek şöyle buyuruyor:
اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَۜ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
“(Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'ı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki, namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah'ı anmak elbette (ibadetlerin) en büyüğüdür. Allah yaptıklarınızı bilir.” [4]
Onun içindir ki, bizi bizden daha iyi tanıyan Rabbimiz Allah’ı anmak olan namazdan gereği gibi istifade etmediğimizi ifade ederek üzerinde şu hasletleri bulunduranların kulluktan nasibi olmayacağını bildiriyor:
فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ
“Yazıklar olsun şöyle namaz kılanlara ki,”
اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ
“Onlar namazlarını gafletle kılar, ona gereken önemi vermezler.”
اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ
“Yaptıkları ibâdetleri gösteriş için yaparlar.”
وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ
“Her türlü yardım ve iyiliğe de engel olurlar.” [5]
Ben şu zamandan beri namazlarımı düzenli kılıyorum diyen kardeşim! Söyle bakalım o zamandan beri hayatında ne değişti?
Yalandan vazgeçtin mi?
İftiradan uzaklaştın mı?
Kardeşlerin için ayağa kalktın mı?
Allah için sadaka verdin mi?
Hakkı söyleme noktasından dilsiz şeytan olmaktan beri oldun mu?
Zalime baş kaldırdın mı?
Aleyhine olsa bile titizlikle adaleti ayakta tutanlardan oldun mu?
Helal kazanmak adına bütün sıkıntılara göğüs gerdin mi?
Bütün bu sorulara evet diyebiliyorsan ne mutlu sana ki Allah Resulü s.a.v’ in şu müjdesine nail oldun:
“Kim, Allah’ın bir emri olduğunu kabul ederek; rükûlarına, secdelerine, vakitlerine ve abdestlerine özen göstererek beş vakit namazı kılmaya devam ederse cennete girer.” [6]
Öyle bir cennet ki onlara ne bu dünyada ne de ahret yurdunda korku yoktur. Rabbimiz bunu ifade etmek adına şöyle buyuruyor:
اَلَٓا اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۚ
“İyi bilin ki, Allah dostlarına ne bir korku, ne de bir mahzun olma vardır.” [7]
Allah’ın dostu olmak, onun sevgisine mazhar olmak, onun için yaşayıp ona varan olabilmek ne büyük bir bahtiyarlık!
Rabbim bu bahtiyarlığa kavuşan kullardan olabilmeyi nasip eylesin!
Ancak bizler bu bahtiyarlığı başka yerlerde ve başka mecralarda aradığımız sürece ne huzur bulabiliriz, ne de dünyada bir huzur bırakırız!
Bugün Gazze’de zulüm varsa, Doğu Türkistan mahpussa, Müslümanlar acı ve çile çekiyorsa yine bunun müsebbibi inandım dediği halde kâfirler gibi yaşayıp, Müslümanlar gibi namaz kılanlardır.
Unutmayalım ki, bizler kendimizi düzeltmedikçe Allah bizi düzeltici değildir. Biz bu yola girmediğimiz sürece bir değil bin sefer miraçtan bahsetsek sözümüz karşılık bulmayacaktır.
Rabbim sözü ile değil icraati ile kul olan kimselerden olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
Rabbim miraca yükselecek namazlar ile Allah’ın huzuruna durabilmeyi nasip eylesin!
Rabbim namazsız bir hayat, kuransız bir ömür sürmekten bizi ve neslimizi muhafaza eylesin!
[1] Ebû Dâvûd, Edeb, 78
[2] Nisa 43
[3] Taha 132
[4][4] Ankebut 45
[5] Maun 4 – 7
[6] İbn Hanbel, IV, 266
[7] Yunus 62