EVİMİZ İLK MEDRESEMİZ
Değerli kardeşlerim:
Aklı ile düşünen, kalbi ile karar veren insan bu sebeple eşrefi mahlûk olarak kabul edilmiş ve Rabbimiz tarafından değerli kılınmıştır. Ancak insan akıl gibi eşsiz bir nimetle donatılmış olsa da onu haktan yana kullanmadığı takdirde canavara dönüştüğüne dair de tarihte birçok örnek vardır. Bu açıdan Aklın iyi ve güzel olana yönelmesi için ise bir rehbere ihtiyacı olduğu yadsınamaz bir gerçektir. O rehber ise Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.
Nitekim Allah Resulü s.a.v bu hususta veda haccında şöyle buyurmuştur:
Size iki emanet bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu şaşırmayacaksınız: Bu iki emanet Allah'ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir. [1]
Böylesine değerli iki emanet ile muhatap olan bizler onların değerini anlamak ve yaşamak için ise daha kendimizi bildiğimiz andan itibaren Kuran ve Sünnetin gölgesi altında yetişmemiz gerekir.
Bu noktada atalarımızın çok güzel bir sözü var!
“ Ağaç yaşken eğilir”
İnsan da daha bebeklik çağından itibaren doğru bir eğitimle yetiştirilmez ve de kendisine hakkın güzelliğini ortaya koyacak bir rol model bulamazsa, büyüdüğünde bir canavara dönüşmesi kaçınılmazdır.
İşte tam bu noktada anne babalara çok büyük iş düşmektedir.
Çünkü bir çocuğun ilk medresesi evi, ilk öğretmenleri de anne ve babasıdır.
Bugün maalesef dünyalık beklentilerimizin çoğalması sebebi ile çocuğun ilk medresesi konumunda olan aile kavramı delik deşik oldu ve çocuklarımız anne ve baba sevgisinden uzak anaokullarına mahkûm edildi.
Oysa geçmişimizdeki o muazzam kişiliklerin her birinin altında yatan kahramanlar onların ilk eğitimlerini veren anne ve babalarıydı. Çünkü onlar bir Müslüman’ın sorumluluğunun ailesinden başladığını farkındaydılar ve bunun için kendi üzerine düşenleri hakkı ile yapabilmek için gerekli donanıma sahip olacak bir eğitimden geçmişlerdi.
Peki! Şimdinin anne babaları ne yapıyor?
İslam’ın emir ve yasaklarını yaşayacak bilgi ve donanım için çaba sarf etmiyor, dünyalık kaygı ile evlatlarını boşluyor, onların kendilerine bir emanet olduğunu unutuyor.
Baba daha fazla kazanma hırsı ile helal haram dairesi dışına çıkarken, evin hanımı sabahtan akşama saçma sapan programları, dizileri ve benzeri meşgalelerle uğraşmaktan evlatlarına zaman ayıramıyor.
İnsanlarımız zannediyor ki, dünyalık imkânları sağlamakla, ellerine telefon, altlarına araba vermekle veya özel eğitim kurumlarına milyonlar harcayarak onları okutmakla görevlerimizi yerine getireceğiz.
Hâlbuki artık hepimiz görüyoruz ki, gemi artık su alıyor ve yürümüyor!
Artık nerede yanlış yaptık, yapıyoruz diye sorgulama zamanımız gelmedi mi?
Sahi biz nerede yanlış yapıyoruz?
İlk yanlışımız evlilik bağımızı kurarken Allah’ın rızasını gözetmek yerine ona isyan edecek halleri üzerimizde taşımakla başlıyor. Oysa Evlilik bir neslin temellerinin atılmasıdır. Ancak biz ilk düğmeyi yanlış bağladığımız için bütün işlerimiz ters gidiyor. Allah Resulü s.a.v ümmetine evlilik konusunda şu emri veriyor:
"Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim." [2] Sonrasında da şu tavsiyede bulunuyor:
“Kadın dört sebepten biri için alınır: Malı, soyu, güzelliği ve dindarlığı. Sen (diğerlerini geç), dindar olanı seç. (Aksi halde) sıkıntıya düşersin.” [3]
Acaba bizler evlilik yaparken aklımıza altın, ev, iş, araba’dan başka bir soru geliyor mu?
Maalesef bugün aşırı isteklerimiz ve kadının korunması adına ortaya konulan kanunlardan dolayı birçok genç kardeşimizin evlilikten kaçtığını farkında mıyız?
Böylesine ağır yükle yola çıkan bir kocanın İslam adına eşine ve çocuklarına ne verebilir?
Ağır maddi yüklerin altında yoğrulan aile acaba helal lokma kazabilir mi?
Daha da önemlisi rızık endişesi içinde kurulan bir ailede birliktelikler devam edebilir mi?
Hep altını çizmeye çalışıyoruz “ Aslında bizim ihtiyaçlarımız sınırsız değil, arzularımız sınırsız” diye. Acaba ne zaman İslam’ın koyduğu sınırlara riayet edip Allah Resulünün örnek hayatından kendimize bir yol çizeceğiz.
Diyelim ki, anlattığımız merhaleleri atlattık ve aile olduk ve dünyaya çocuk veya çocuklarımız geldi. Peki! Onların hayatına ışık tutacak isimler koyabildik mi?
Sırf farklılık olsun diye koyduğumuz isimler sebebi ile çocuklarımızın hayatının etkilendiğini acaba farkında mıyız?
Nitekim Allah Resulü s.a.v Müslüman olan birçok sahabe efendimizin kötü manalar taşıyan isimlerini iyi isimlerle değiştirmiş ve isimlerin insanın hayatını etkilediğini ortaya koymuştur.
İsimlerini güzel vermek nasıl çocuklarımıza karşı görevimizse onlara karşı merhametli olmak, adaletli davranmak, disiplinli bir hayat sağlamakta o kadar önemlidir. Sevgi saygı kadar, tertipli düzenli olmak gelecek nesillerin sağlam bir zemine oturmaları açısından son derece önemlidir.
Maalesef gelişen teknoloji ile birlikte ailelerin bir araya gelme imkânları da ortadan kalkmıştır. Hâlbuki biz büyüklerimizden aynı sofrada oturmanın, bir sobanın etrafında oturup muhabbet etmenin güzelliklerini görmüşken bugün bunu yaşatma konusunda zafiyet yaşıyoruz.
Çocuklarımıza merhamet gösterirken aynı zamanda onları iyi ve güzel olana teşvik ederken onların gönlünü kazanacak ödülleri de ortaya koymak gereklidir. Örnek olması açısından İmâm Mâlik Hazretlerinin şu beyanına kulak vermek gerekiyor:
“Bana babam hadis ezberletir, bir hediye verirdi. Ben de bir hediye alacağım diye ertesi gün bir hadis daha ezberlerdim. Öyle bir hâle geldim ki, babam vermese bile ben zevkini ve lezzetini almaya başladım.”
Evlatlarımızı taltif ederken sınırları da çizmek onların sınırsız özgürlük safsatasına kapılmaması açısından önemlidir. Bugün sınırsız özgürlük adı altında içki, kumar, zina, hırsızlık ve benzeri birçok kötü alışkanlığın normal görüldüğü “ Yaşı daha erken gençliğini yaşasın!” ifadesinin ebeveynlerin ağızlarında dolaştığına şahit olurken, hayatın bu kadar içinden çıkılmaz bir hal almasına şaşırmamak gerekir.
Tabi ki, evlatlarımızı ikaz etmek zorundayız ancak ikazı da yerinde ve yerli yerince yapmak gerekiyor. Bu noktada bizler için en güzel örnek olan Peygamber efendimiz s.a.v ‘in örnek hayatının bilinmesi ve yaşanması büyük bir önem arz ediyor. Zira en güzel ikaz Allah Resulü s.a.v ‘in örnek hayatı ile yapılabileceği birçok örneği ile tecrübe edilmiş bir durumdur.
Bunun ne denli önemli olduğunu Rabbimizin kerim kitabında buyurduğu beyanında net bir şekilde görüyoruz:
لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فٖي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَثٖيراًؕ
“İçinizden Allah’ın lutfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah’ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah’ta güzel bir örneklik vardır.” [4]
Tabi ki, evlatlarımıza Allah Resulü s.a.v’ in hayatından örnekler verirken onların çocukluklarını yaşamalarına engel olmayacağız. Ancak bu şu demek değil onları teknolojinin içine gömelim. Evlatlarımızın çocukluklarını yaşamaktan kastımız doğaya çıkmak, toprağa ayak basmak, uçurtma uçurtmak gibi aktiviteleri yapmalarını sağlamayı ifade ediyoruz.
Bu aktiveleri yaparken de yaratılıştaki güzellikleri onlara göstererek verilen nimetlere şükür etmeyi, Allah’a hamd etmeyi de onlara ve kendimize alışkanlık haline getirmeliyiz.
Hepsinden önemlisi çocuklarımıza örnek olacak bir ibadet hayatını ortaya koyarak onlarında ibadet etmelerini sağlayacak alışkanlıkları onlara kazandırmamız gerekiyor. Bugün üzülerek görüyoruz ki, yeni yetişen nesil İslam nedir bilmediği gibi, etrafında gördüğü kötü örnekler sebebi ile Allah’ı inkâr edecek kadar İslam’dan uzaklaşıyor.
Konumuzun başında da ifade ettiğimiz üzere “ağaç yaşken eğilir” anlayışı ile çocuklarımızı namaz kılmaya, oruç tutmaya alıştırmak, onlarla beraber fakirlere ziyarette bulunup infak etmenin güzelliğini onlara öğretmek iyi bir Müslüman olmaları açısından muhakkak olması gereken ödevlerimizdir.
Ebeveynler olarak evlatlarımızdan beklentilerimiz konusunda dengeli ve itidalli olurken onlar için en belirleyici olanın bizim yaşantımız olduğunu unutmamak gerekiyor!
Hatırlatıyoruz!
Hayatında İslam adına hiçbir şey olmayan kimselerin evlatlarından Müslüman bir âlim olmalarını beklemesi hayal dünyasında yaşamaktan başka bir şey olmayacaktır.
Rabbim bizlere hayırlı evlatlar yetiştirecek bir hayat ve o hayatı öğretebilecek kabiliyet nasip eylesin!
Rabbim neslimizi şeytanın hilelerinden ve nefislerinin arzularından muhafaza eylesin!
Rabbim göz aydınlığı olacak evlatlara sahip olabilmeyi hepimize nasip eylesin!
[1] Tirmizî, Menâkıb: 31; Müsned, 3:14, 17, 26
[2] Beyhakî, VII/81
[3] Buhârî, Nikâh 15, Müslim, Radâ 53. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 2; Nesâî, Nikâh 13; İbni Mâce, Nikâh 6
[4] Ahzap 21