KİBRİNİN ESİRİ OLAN İNSAN
Değerli kardeşlerim:
Konu insandan açıldı mı ne kadar akıllı ve zeki olduğundan bahsederiz de, kendisine verilen nimetlere karşılık nankörlük etmesinden bahsetmeyiz. Hâlbuki insanın en büyük zafiyetlerin den biri de nankör bir varlık olmasıdır. Bazen bu nankörlük o denli büyük olur ki, kendisine bunca nimeti veren Rabbine baş kaldırıp ilahlık iddiasında bulunmaya kalkar. Ancak her canlı Rabbinin hükmü karşısında çaresiz kaldığı gibi, insanda Rabbinin hükmü karşısında hiç bir güce sahip değildir!
Rabbimiz yaratılışını unutarak Allah'a başkaldıran insanoğluna var oluşunu şöyle hatırlatıyor:
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ طٖينٍۚ
Gerçek şu ki biz insanı çamurdan alınmış bir özden yaratıyoruz;
ثُمَّ جَعَلْنَاهُ نُطْفَةً فٖي قَرَارٍ مَكٖينٍ
Sonra onu sağlam bir korunakta nutfe haline getiriyoruz.
ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَاماً فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْماً ثُمَّ اَنْشَأْنَاهُ خَلْقاً اٰخَرَؕ فَتَبَارَكَ اللّٰهُ اَحْسَنُ الْخَالِقٖينَؕ
Ardından nutfeyi (döllenmiş yumurta) alakaya (rahimde asılıp beslenen embriyo) çeviriyor, alakayı şekilsiz et (görünümünde) yapıyor, bu etten kemikler yaratıyor, daha sonra da kemiklere adale giydiriyoruz; nihayet onu bambaşka bir varlık halinde inşa ediyoruz. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah çok yücedir. [1]
Rabbimizin bizlerin yaratılışını ifade ettiği beyanını tefsir edecek olursak; Ayağımıza sürülse silmeye çalıştığımız, üstümüze sürülse yıkadığımız vıcık vıcık çamurdan yaratılan insan, yaratılışını unutup Rabbine başkaldırır.
Rabbimiz biz insanın halini şöyle ifade ediyor:
اِنَّ الْاِنْسَانَ لِرَبِّهٖ لَكَنُودٌۚ
İnsan, Rabbine karşı pek nankördür. [2]
İnsanın bu nankörlüğüne karşın, insanoğlunun hiç şey olmadığını Rabbimiz şu veciz ifade ile ortaya koyuyor:
وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحاًۚ اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولاً
Yeryüzünde böbürlenerek dolaşma! Ne yeri yarabilir ne de dağlarla boy ölçüşebilirsin. [3]
Kibir denen hastalığın felakete sürükleyen bir canavar olduğunu anlamakta zorluk çeken kimselerin şeytan'a bakması yeterlidir. Onu ilmi yükseltmişken, kibri aşağıların aşağısına sürükledi. Kim ki, Rabbinin yaratışını unutur ve onun verdiği nimetin var edicisiymiş gibi davranırsa, dünyada firavunlar gibi yok olur, ahrette ise cehennem azabına sürüklenir.
Ey Kibrinin esiri olmuş insan! Öyle bir günden kork ki, o gün hiçbir şey sana fayda vermez.
İşte Rabbimizin kullarına o günden bir ibret olarak sunduğu beyanı:
اِلَّا مَنْ اَتَى اللّٰهَ بِقَلْبٍ سَلٖيمٍؕ يَوْمَ لَا يَنْفَعُ مَالٌ وَلَا بَنُونَۙ
O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar. Ancak Allah'a arınmış bir kalp ile gelen başka. [4]
Belki kabul etmek istemeyiz! Ancak dünyanın bir rüya, bir hayal olduğu gerçeğini aslında hepimiz biliriz. Öyle ki, şarkılarımıza varıncaya kadar bunu ifade ederiz de, maalesef ibret nazarı ile bakmayız!
İnsanın yaşadığı hayatın ne kadar da boş olduğunu şu dizeler ne de güzel ifade ediyor:
Geri döndüren gördün mü geçmişi
Boşa soldurdun o nazlı gençliği
Bir avuç toprak için yor kendini
Dünyada ölümden başkası yalan
Zaman kendine benzetmez herkesi
Hesapsız açar baharlar pembeyi
Açmadığın dalda sözün geçer mi?
Dünyada ölümden başkası yalan
Sitem etme, haberi yok dağların
Gözlerini, ellerinle bağladın
Faydası yok, geç kalınmış figanın
Dünyada ölümden başkası yalan
İnsan bu gibi pek çok örneğe rağmen yinede büyüklenir. Üzülerek görmekteyiz ki insan, Allah'a değil, kendi nefsine tapar.
Rabbimiz insanın bu halini şöyle ifade eder:
اَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰيهُؕ اَفَاَنْتَ تَكُونُ عَلَيْهِ وَكٖيلاًۙ
Bayağı arzularını tanrılaştıran kişiyi gördün mü? Şimdi sen, bu adamı da doğru yola getirmekle yükümlü olabilir misin? [5]
Bir örnek olması açısından hacca giden kibirli bir kimseyi düşünün!
Kibri o kimseyi öyle bir hale getirir ki, kişi Müslüman olduğu iddiasında iken meşakkat yeri olan Hac görevini yapmak için yola çıkmışken, hizmetlerden şikâyet edip durur. O güzelim mekânlarda duaların kabul edildiğini bilir ama tövbe etmek aklına gelmez. Bu yetmezmiş gibi yaptığı kötülükleri şeytana atar. Kendini temize çıkarmak içinde şeytanı taşlamak adına Rabbinin emretmediği şekilde değil de, nefsinin istediği gibi yaparak şeytanı ayakkabı ile taşlamaya kalkıp Âdem'e secde etmeyen şeytan'ın haline bürünür.
Rabbimiz insanın bu halinin sebebini şöyle ortaya koyuyor:
كَلَّا بَلْ رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. [6]
Gerçek Müslüman; duygularına yön veren bu et parçasını muhafaza edendir. Çünkü o Allah Resulünün şu ifadesini dikkate alır:
Haberiniz olsun ki, vücutta bir et parçası vardır. O sağlamsa, bütün vücut sağlam olur, o bozulursa bütün vücut bozulur. İyi bilin ki, işte o et parçası kalptir. [7]
Değerli kardeşlerim!
Cenneti umanlar kibir elbisesini yırtıp takva elbisesini giymek zorundadır.
Allah Resulü s.a.v bu hususu şöyle ifade ediyor:
Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!" Bir adam: "Kişi elbisesinin güzel olmasını, ayakkabısının güzel olmasını sever!" dedi. Peygamberimiz de; "Allah Teâlâ Hazretleri güzeldir, güzelliği sever! Kibir ise bir hakkın iptali, insanların hakir görülmesidir. [8]
Bir Müslüman için böylesine tehlike arz eden bir hastalığa kapılmamak için kişi çokça Allah'ı anmalı ve şeytandan Allah'a sığınmalıdır.
Allah Resulü s.a.v âlemlere rahmet olarak gönderilmiş ve günahlardan azat edilmişken, o hayatı boyunca nefsinin şerrinden ve şeytanın şerrinden Allah'a sığınmıştır.
Değerli dostlar!
Yüce Allah'ımız biz Müslümanlar için, sıkıntıya düştüğünde anasının kucağına sığınan bir çocuğun duyduğu sıcaklığı duyduğumuz huzur kaynağımızdır.
Rabbim bizleri yaratanın büyüklüğünü unutup ta kibre kapılan kimselerden olmaktan muhafaza eylesin!
[1] Müminün 12-14
[2] Adiyat 6
[3] İsra 37
[4] Şuara 88 - 89
[5] Furkan 43
[6] Mutaffifin 14
[7] Buhari, İman, 39
[8] Müslim, İman, 147